Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kulis'ten Oruçlularla oruçsuzların mücadelesi çay A navatan Partisini ziyaret edenler V * düzenli bir şekilde çay, kahve servisi yapıldığına tanık oluyorlardı. lyi demlenmis çayı içenler birkaç bardak daha istemekten kendilerini alamıyoriardı. Ramaıan geldi, demli çay servisi de kalktt. Çay ve kahve servisi yapılmamasından yakmanların sadece liyaretçiler ya da basın mensupları olmadığı geçtiğimiz Çarşamba günü yapılan merkez karar organı ve yürütme kurulu toplantısmda ortaya çıktı. Toplantı saat 15.00 sıralannda basladı. Genel Baskan Turgut özal gibi oruçlu olanlar için toplantıda çay sigara içllmemesi bir sorun değildi. Ama oruç tutmayan yöneticüer 1015 dakikada bir kendilerini toplantı salonundan dışan attılar ve yaptıklan llk Is çay ocağına uğramak oldu. Oruçsuz yöneticiler çay ocağına uğruyor, neden çay yapılmadığını sorarak kızıyorlar, bu arada "Herkes kendi başına iş yapıyor. Böyle şey olmaz. Ocağı yakın bakalım", dlyorlardı. Bu durum karşısında idare müdürü hemen çay ocağını yaktınyor, ancak 510 dakika geçmeden oruç tutan bir yönetici geliyor ve çay ocağımn hemen söndürüimesini istiyordu. Bu mücadele böylece sürüp gittl, saat 18.00'i geçene kadar. Bu sırada üç saattir toplantıda kalan oruçsuz yöneticiler mücadeleyi kazandüar ve çay demlendi. Çay mücadelesi Anavatan Partisi'nde parti içi demokratik tartışmanın llk denemesi olarak basarılı geçti. "Sivil lider" formülüne en uy^un isimlerdendi Baştarafı 1. Sayfada Prof. Aldıkaçtı'ya "Sen artık Ankara'da dıırma. Partimiz kurulacak olursa bir program, bir liizük gerekir," dendi. Prof. Aldıkaçtı haziran ayının ilk günlerinde parti programı yapmak için Marmaris'e gitti. Prof, Aldıkaçtf nın Marmaris'e gitmesi ile bir başka işleme daha başlandı. Aldıkaçtı hem Mehmet Yazar'a hem de Prof. Ihsan Dogramacı'ya evet demişti. Hem siyasi parti kurmak için evet, hem Hukuk Fakültesi Dekanlığına evet demişti. Prof. Aldıkaçtı'nın Universiteyc dönü şü için işlem başlatılmıştı. lstifasını açıklamak için Danı^ma Meclisine geldiği son ana dek Yazar çevresi "Hocanın evet'inin geçerli" olduğunu biliyorlardı. lstifasını açıkladığı gun toplanan Yuksek öğrctim Kurulu üyelerinin büyük çoğunluğu "Hocanın siyaset için daha gönüllü oldugunu" samyorlardi. Bir kurul üyesi, "Bir süre sonra yeni bir dekan seçimi için yine toplamrak şasmayın," dedi arkadaşlarına. Aldıkaçtı Hocanın evi istifa gunünden bir gün önce dolup doluş taştı. Sağda parti kurma girişiminde bulunan çeşitli gruplara istifa haberi duyurulmuşiu. Her gruptan insanlar akın akın geldiler, "hocam biz ettik sen etme, gel başımıza geç" diye öneriler getirdiler. Hocanın gözleri yaşardı. Aldıkaçtı'nın istifa olayında aydınlanamayan bir küçük nokta vardı. Hşref Akıncı'nın yasama yetkisinin tümü ile MGK'ye devredilip DM'nin tatile girmesinc iliskin verdiği önerge için hoca fetva verip olur demiş miydi? Hocanın fetvasından sonra ortalık karışmış, "Her şeye olur diyorsun" denmiş miydi? Siyasal tarihimizde birden parlayan Prof. aldıkaçtı yumuşak başlı bir insandı. Gel denince gelir, git denince giderdi. Tüm Yaşamı da gelgitler arasında kavga vermekle geçmemiş miydi? Prof. Aldıkaçtı, "korkunç yetkiler verildi" dediği YOK'ün kararıyla lstanbul Hukuk Fakültesi DekanhğYna ikinci kez geliyord . Eğer bir siyasal parti kurmuş olsaydı, yine kendi deyişiyle "YÖK'ü propaganda malzemesi yaparak" seçım meydanlarında nutuk atacak mıydı? A Kazan k nun muhtarı ım ? FFalkcı Partlnin Köylü Kökenli JL M kurucu üyesi olarak Rıfat Yılmaz seçilmis, partiden yapılan resmi açtklamada da Rıfat Yılmaz'ın Kazan Köyü Muhtarı olduğu belirtilmişti. Hattâ partinin kuruluşunun kesinleşmesinden sonrada Rıfat Yılmaz'ın Kazan Köyü muhtarlığından istifa ettiği açıklanmıştı. Habererin gazetede yayınlanmasından sonra "Kazan muhtarı Mustafa Şahbaz" imzaladı bir mektup geldi. Gazetemlze gönderilen mektupta Rıfat Yılmaz 'm htçblr dönemde Kazan 'da muhtarhk yapmadığı bellrtllerek "Halen kazan muhtarı 1968 ydından bu yana benim. Ondan öncede Hüseyin Gülsiin idi,'' deniyor. Mektup şöyle sürüyor: "12 yıldır girdiğim seçimleri kazanarak üç devre muhtarhk yaptım. Halen de yapıyorum. Politikaya hiçbir dönemde glrmedlm. Muhtarlığımızın da politikaya alet edilmesine gönlüm razı olmuyor. Bu yanlış bilginin nereden ahndığını yayınlamantzı rica ediyorum." Mektubun sonunda da şu gözdağı veriliyor: "Yanlışhğın duyurulmaması halinde gerekli yerlere başvuracağını hatırlatırım." Bakalım Halkçı Parti, kurucu üyesi olan ve Kazan Muhtarı diye tanıttığı Rıfat Yılmaz'ın durumu konusunda bir açıklama yapacak mı? A Kırkpınar Ağası Edirne il Başkanı navatan Partisi istanbul İl Merkezinin açılı$ında, binanın içi en az insanlar kadar çiçeklerle doluydu. Ama bir tanesi vardı ki, genellikle bakanlar çarpılıyorlardı. Genel Başkamn oturacağı masanın arkalarına düşen bir yerde üzerinde "Ali Ayag, Kırkpınar Agası" yazısını görenler, şaşırmaktan kendilerini alamıyoriardı. A KitapçıgiVin "ihanettetı" çektiği. Y asama görevi yanında kulislerde sürekli siyasi tartışmalann yapıldığı Danışma Meclisi'nde geçtiğimiz günlerde özel bir toplantı düzenlendi. Eşref Akıncı'nın "erken tatil" önergesinin sert biçimde tartışıldığı toplanttdaki görüşrnelerin basına sızması üzerine Başkanvekili Vefik Kitapçıgil üyelere birer "mektup" gönderdi. Basına haber sızdırılmasını "ihanet" olarak niteleyen Kitapçıgil, ikinci bir ihanete daha uğradı. Ne yazık ki, tüm çabalarına karşın, üyelere gönderdiği mektup da basına sızdı... KitapçıgiPin bundan böyle nasıl bir haberleşme yöntemi bulacağı merakla bekleniyor. Vefik Kitapçıgil, üyelere gönderdiği mektupta özetle şöyle demişti: "Danışma Meclisi'nin si/ degerli üyeleri ile 9 haziran 1983 perşembı günü özel ve gizli bir toplantı yaptık. Bu toplantıda son günlerin Meclisimizi, çalışmalanmızı ve şahıslarımızı ilgilendiren konulan üzerinde görüş birligine varmak suretiyle tatile girmeden sürekli çalışarak yüriitmekte oldugumuz şerefli görevimizin en miikemmel şekilde tamamlanmasına karar verdik. Bu karardan duyulan memnuniyet ne kadar sevindirici olmuşsa, gizli kalması gereken göriişmelerimizin dışanya sızdınlma sı da o kadar buyiik bir talihsizlik olmuştur. Mahremiyetimize tevdi edilen sözleri ve fikirleri, içinde bulunduğumuz durum dolayısıyla, toplanlıda birbirimize aktarmamız zaruri idi. Fakat bu bilgileri özel surette tutulmuş bir zabıt şeklinde dışanya ulaştırmak, Meclisimize, siz degerli üyelerimize ve bir buçuk yıllık büyük emeklerlmize indirilen agır bir darbe olmuştur. Bu olayın hangi maksat ve gaye ile yapıldıgını anlamak mUmkün dcğildir. Hiçbir şahsın, hiçbir toplumun kendine ihanet i düşünülemez. Fakal, maale.sef düsünülmeyen şey bu hadise ile yaşanmıştır. Demokrasi tarihimizde önemli bir yer isgal edecek olan Danışma Meclisi'nin böyle bir bahtsızlığa ugraması hazindir. Bu sonuç, hayatta hepimizin en büyük manevî mükfifatı ve mirası sayılacaktır. Bu düşünce ve temennilerle çok degerli arkadaşlarıma saglık diler, saygılar sunarım." Ama az sonra anlaşılacaktı ki Ali Ayağ, partinin Edirnc il ba^kanıdır. Turgur özal, yüzünde o herzamanki gülücük ile saat 11.15 de lstanbul il merkezinden içeri girdic Arkasında İl Başkanı Prof. Dr. Ercümenl Konukman.. Ve Konukman nihayet "Anavatan Partisi lstanbul İl Merkezine hoş geldiniz. Sayın Genel Başkanımız açış konuşmasını yapacaklar" diye anons ettiğinde, gazeteciler ve partililer çoktan birbirlerinin üzerine yığılmışlar ve belki biraz da Kırkpınar Ağası Ali Ayağ'dan ilham alarak birbirlerine elense ve peşrev çekmeye başlamışlardı. Turgut Ozal, bu "yaglı güreş" değil de "terli güreş" meydanında, baş pehlivan edasıyla koltuğuna kurulacaktı ama, Odalar Birliği toplantısmda nasıl "Eger paranız yetmiyorsa yatlarınızı villalannızı satın" diyerek işadamlarını şaşırttıysa burada da gazetecilerle partilileri şaşırtacak ve baş pehlivan değil de şair yüreğini milletin gözleri önüne serecekti: 'Bu şehri lstanbul ki bi mislü bahadır.." DM Başkanvekili "Basına haber sızdırmak ilıanet" diye mektup yolladı, mektup da basına sızdı... İAYFA 2 CUMHURİYET / SEÇİM 83