Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Pekin’deki gururumuz CENGİZHAN ÇELİK ariyerinde 4 Avrupa, 2 Dünya Şampiyonası, 2 Dünya Kupası, 5 Şampiyonlar Ligi finali ve sayısız uluslararası mücadeleyle birlikte Türkiye şampiyonalarındaki finaller bulunan voleybol hakemimiz Ümit Sokullu Atina 2004’ün ardından Pekin 2008’de de düdük çalacak. Geçen hafta Rio’da düzenlenen Dünya Ligi Şampiyonası’nda ABDSırbistan finalini yöneterek Olimpiyat Oyunları’nın zirvesine göz kırpan Sokullu kariyerinin son demlerinde artık dünya voleybol camiasının vazgeçilmezi olmuş durumda. Yönettiği final maçını yayımlayan Rus spikerin söylediği gibi; “O şu anda dünyanın en iyisi. Futbolda bir zamanlar Collina ne ise şu anda dünya voleybol camiasında da Ümit Sokullu o...” İlk önce Atina şimdi de Pekin... Olimpiyat’larda düdük çalmak nasıl bir duygu? Ümit Sokullu: Bir sporcu için altın madalya ne ise bir hakem için de o madalyanın sahibinin belli olduğu final maçını yönetmek aynıdır. Benim ikinciliği hiçbir zaman düşünmeyen bir yapım var. Her zaman en büyüğünü, yapabileceğimin en iyisini istedim. Pekin’de en azından yarı final yönetirim diye düşünüyorum. Sizce Türk voleybolu Dünya arenasında hangi noktada? Ü.S: Altyapımız, tesislerimiz, sportif başarılarımız ve en önemlisi eğitimli sporcu sayımız bakımından yakın olduğumuz söylenemez. Altyapıya önem vermeden voleybol ülkesi olmamız imkânsız. Temelden spor kültürünü çocuklara vermeliyiz ki başarı bekleyelim. Yönettiğim uluslararası maçlarda gördüm ki voleybol politikası oluşturmuş ülkeler her zaman başarılı oluyor. Sayısız uluslararası maç yönettiniz. Sizce dünyanın en iyi voleybol ülkesi hangisi? Ü.S: Ben 7475 yılları arasında pasör olarak oynayan bir sporculuk geçmişinden bugünkü hakemlik kariyerine kadar her zaman voleybolun içerisindeydim. Dünyanın bir çok ülkesinde voleybolu ve bu sporla ilgili çalışmaları yakından takip ettim. Çok rahat söyleyebilirim ki Brezilya voleybolun okulu. Temelden verdikleri eğitimle çıkardıkları sporcuların yanı sıra tesislerinde, spor kültüründe ve en önemlisi voleybolu pazarlayabilmesinde en ön sırada yer alıyorlar. Dünya Ligi’ndeki ABDSırbistan finalini yönettiniz. Yaşadıklarınızı bizimle paylaşabilir misiniz? Ü.S: Bu tarz finallerde çok maç yönettim. Uluslararası bir çok turnuvanın şampiyonluk maçını yönettim. Ama benim için sürpriz olan bir şey oldu... Final maçlarında oynayan ülkelerin kıtalarının haricinde ÜMİT SOKULLU K bir başka kıtadan hakem atanırdı. Bu yıl Sırbistan’ın finale çıkmasıyla birlikte final maçı şansımın bittiğini düşünüyordum. Ancak yetkililerin söylediğine göre ABD delegeleri de dahil bir çok yetkilinin ısrarı üzerine final maçına benim atanmam istenmiş. Benim için de büyük bir sürpriz oldu. Futbolda dünyanın en iyi hakemi olarak gösterilen Collina’nın Türk takımlarına şans getirdiği söylenirdi. Dünyanın en iyi voleybol hakemlerinden birisiniz. Bu tarz söylemlere tanık oluyor musunuz? Ü.S: Kesinlikle aynı tarz şeyleri duyuyorum. Ben tüm ülkelere eşit mesafede maçlarımı yönetmiş olsamda Polonya ve Sırbistan yetkililerinin söylediğine göre benim yönettiğim maçlarda başarılı oluyorlarmış. Garip bir tesadüf olarak algılıyorum. Uluslararası voleybol camiası Türk hakemine güveniyor mu? Ü.S: Benim yaşadığım şeyleri göz önünde bulundurunca söyleyebilirim ki dünyada millet, din, ırk ayrımı yapmaksızın başarıyı ödüllendiriyorlar. Eğer bir Türk hakemi finallere layık görülüyorsa güveniliyor demektir. Bu da voleybolumuzu uluslar arası platformda yükseltir. N E Y M İ Ş ABDÜLKADİR YÜCELMAN Pistte Madalya İstiyoruz Rengi Önemli Değil tletlerimize bir hal oldu; koşuyorlar, atlıyorlar, kürsülere çıkıyorlar, madalyalar alıyorlar. Açıkçası bizi şaşırtıyorlar. Ne oldu böyle, bu hareket nasıl başladı ve biz nasıl oldu da Türkiye olarak olimpiyata daha bir heyecanla ve umutla gidiyoruz? Rahmetli Cüneyt, “Çıkacak, bir gün içimizden başka Süreyya’lar çıkacak” der dururdu... Kendisine başvuran nice genç atletlere programlar verir, Anadolu’da ise onlara yetişmeye, yardım etmeye çalışır; sevgili Kahraman ağabeyin başkan, benim de başkan yardımcısı olduğum Atletizmi Geliştirme Vakfı’nın genel sekreteri olarak her toplantıda “Şuna... Şuna...” diyerek ve isim vererek yardım edelim önerisiyle gelen Cüneyt, keşke en azından şu Pekin’e giden kafileyi görseydi. Atletizme büyük destek veren, sponsor olan, son olarak da “Cüneyt ağabeyin 100 metresi” isimli kitabını yayımlayan Vestel’in atletlere veda gecesinde bir araya geldiğim Pekin yolcusu atletlerin hepsi de mutlu ve umutluydu. Hepsinin de özgüvenleri yüksekti. Hele 16 Ağustos’ta piste çıkacak 3 bin engelcimiz Halil Akkaş (8.18.43), belindeki ağrılardan sonra ayağındaki sakatlıktan bile söz etmek istemiyordu, neşeliydi. 17 Ağustos’ta ilk turlardan başlayacak olan 100 engelcimiz Nevin Yanıt (12.76) ise hep atletizmi konuşmak istiyordu, her lafında atletizm vardı. Açıkça söyleyeyim, hiçbir olimpiyat kafilesinde görmediğim bir coşku ve kendilerini atletizme adamış genç sporcuları gördüm ve de mutlu oldum. Bir önemli nokta var ki dikkatimi çekti. O da 3 bin engelli koşular... Sadece erkeklerin koştuğu bu dalı son olimpiyattan beri bayanlar da koşuyor. Bayan sporcuların artık erkeklerin yaptığı her sporu hem de seve seve yaptıklarına şaşırmam yanlış olmaz sanırım. Ama beni şaşırtan olaya geleyim... Pekin’e bir değil, 2 3 bin engelci bayan gönderdik. 32 yaşında Türkan Erişmiş (9.42.36) ve 23 yaşında Aslı Çakır (9.43.34). Ancak 3 bin engellide Türkiye’de kalan 3 bin engelci 2 kızımız daha var; Melis Redif ve Gülcan Mıngır... Demek ki kızlarımız erkeklere bile zor gelen engelli yarışları daha çok seviyor. Bu sizi de şaşırtmadı mı?.. Merve Aydın... İşte bu ismi ezberleyin atletizm dostları. 18 yaşındaki Merve, Süreyya’nın 800 metre rekorunu 2.00.33’le kırarak Dünya Gençler Şampiyonası’nda ikinci oldu. Geleceği parlak olan Merve, 15 Ağustos’ta koşacak. 800 metre bayanlar yarışını ille de kaçırmayın... Eşref Apak, 2004’te Atina’da 3. olan Macar atletin doping kontrolünden kaçmasıyla 4.’lükten 3.’lüğe geçerek çekiç atmada olimpiyat 3.’lüğünü elde etti ve bronz madalya kazandı. Bu kez ne yapacağını kestiremem. Zaten kendisi de ne olacağını bilemiyor. Pekin havası yarar mı yaramaz mı onu 15 Ağustos’ta göreceğiz. Selim Bayrak, 5 ve 10 binde koşuyor. Daha 18 yaşında geleceği olan bir genç yetenek. 5 binde 13.26 14’üü, 10 binde 27.47.75’i var. Olimpiyat görmesi gerek; bunun için Pekin’de... Bir başka genç var ki o da Diyarbakır’dan çıktı, olimpiyat kafilesine yetişti. Dicle Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bölümü’nden... Pekin sokaklarında 20 km. yürüyecek. Derecesi 1.22 36.224. 24 Ağustos’ta Pekin’i koşarak gezecek maratoncumuz ise Eskişehirli Abdil Ceylan. Derecesi 2.17.42. İki genç kızımız daha var ki onlar da geleceğin madalya adayları... 400 engelci Özge Gürler ve maratoncu Bahar Doğan. Ben biraz önce kızlar mukavemetli ve zor sporları seviyorlar dememiş miydim? İşte biri engelci, diğeri maratoncu. Dediğime geldiniz mi?.. Gelelim ikinci vatanı olarak Türkiye’yi temsil etmiş olanlara... ‘İthal’ lafını sevmiyorum. Ne olursa olsun onlar Türk bayrağını taşıyor ve olimpiyat tarihinde Türk sporucusu olarak tanımlanıyorlar. Elvan Abeylegesse’yi tanıtmaya gerek yok. Dünya şampiyonumuz, derecesi 30.21.67. G.Afrikalı Melis Mey (F.Bahçe’nin getirdiği ve Türk vatandaşı yaptığı bir sporcu), uzun atlamada Türkiye’yi temsil edecek. Derecesi 6.93 metre, 19 Ağustos’ta yarışacak. Svetlena Sudak, Türkiye adına çekiç atacak. Daha önce Belarus adına olimpiyata katılan Svetlana’nın derecesi 70.28. Yarışma günü 18 Ağustos. Son atlet olarak öyküsü ilginç olan Etiyopyalı Alimitu Bekele’yi aldım. 8 yıl önce Türk vatandaşlığına geçen bu sporcu, eşi ve çocuğunun yaşadığı ülkeye bile 500 dolar ödeyerek girmişti. Çünkü Türk vatandaşı olduğu için Etiyopya vatandaşlığından ihraç edilmişti. Ay Yıldızlı formayla 2000’de 5 binde Avrupa Milletler Kupası’nda şampiyon olmuştu. Avrupa Salon Atletizm Şampiyonası’nda ise Avrupa 10.’luğu var. Üsküdar Belediyesi Kros Takımı’nın sporcusu olan Bekele 31 yaşında ve Pekin’de 5 bin metrede koşacak. İlk kez bir olimpiyata bu kadar kalabalık ve genç bir kadroyla katılıyoruz. Umarım umutlarımız hüsrana dönüşmez. Mehmet Terzi “3 madalya yeter mi?” dediğimde, “Daha fazlası...” diye yanıt verdi. Olimpiyatların en önemli sporu atletizmdir. Orada final koşmak bile büyük başarıdır. Çok genç bir kadroyla gittiğimiz Pekin’de önemli olan bu genç atletlerin olimpiyatı görmesi, havasını koklaması ve pistlerde olağanüstü insanlarla yarışmanın heyecanını yaşaması... Ve atletizm göründüğü kadar kolay ve konuşulduğu kadar da basit bir spor değildir. Her yarışın, her atlayışın, her atışın tekniği vardır. Olimpiyata katılmak, çok önemli bir deneyim kazanmak demektir. A 15