Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C SPOR FUTBOL Galatasaray altyapısından yetişen genç futbolcular ilgisizlikten şikâyetçi. (Fotoğraflar:FATİH ERDOĞDU) ŞUBAT SALI BAKINCA Küfür SERDAR KIZIK Artık futboldan zevk almadığını, maçları izlemediğini söyleyen Beşiktaş’ın efsane başkanı Süleyman Seba’yı haklı buldu bazı okurlar. Küreselleşmenin futbolu da etkilediğini ve biçimlendirdiğini, dolayısıyla geçerli değerlerin önce yıpratılıp, sonra ortadan kaldırıldığını vurguladılar. Haklı galibiyet, haklı şampiyonluk gibi değerlerin yok edildiğini, ne olursa olsun “kazanma ve şampiyon olma” yaklaşımının esas alındığını, bunun da futbolu çirkinleştirdiğini söyledi kimileri. Doğrudur. Önceleri de büyük bir rekabet vardı ama böylesine “rakibi yok etme” anlayışı, böylesine küfür, böylesine aşağılama yaşanmıyordu. Ne demişti Seba: “Eskiden taraftarlar birbirine sataşırdı, ama şimdi küfür öyle bir hale geldi ki..” Gerçekten bazı futbolseverler, küfür yüzünden sahalardan kopuyor. Ancak sorun giderilmiyor, tersine dallanıp budaklanıyor. Bırakın futbolu, basketbol ve voleybolda bile tribünlerde benzer manzaralara tanık oluyoruz. Ne oluyor, nereye gidiyoruz? Geçen hafta Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım da bu gidişe, Süleyman Seba gibi tepki gösterdi. Küfrün engellenmesi konusunda önceden çeşitli çıkışlar yapan Yıldırım, küfrün sahalardan kaldırılabileceğini belirtmiş, “Devlet istedikten sonra bunların hiçbiri olur mu? Hakemlere yetki versinler. Gerekirse küfür olduğunda maçları durdursunlar, oynatmasınlar. Stadı boşaltsınlar. Federasyon da olayın vahametini kavrayıp ciddi tedbirler almak zorundadır. Brezilya’da küfür yüzünden bazı maçlar seyircisiz oynanıyor” demişti. Bu kez yeni bir çıkış yaptı. Caferağa Spor Salonu’nda, Fenerbahçe ile Vakıfbank Güneş Sigorta arasındaki Bayanlar Voleybol Birinci Ligi maçında kendi taraftarının küfrüne isyan etti Yıldırım. Karşılaşmanın üçüncü setinde Vakıfbanklı bir bayan sporcuya ve onun eşine yönelik küfürlere dayanamadı. Küfür edenlerin dışarı çıkarılmasını istedi güvenlik güçlerinden. Ardından da salonu terk etti. Bu tepki önemlidir. İki yıl önce İstanbul Teknik Üniversitesi’nde katıldığı panelde Beşiktaş Teknik Direktörü Rıza Çalımbay’ı hedef alan pankartı açanları kınayan Yıldırım’ın, Caferağa Salonu’ndaki tepkisini kutlamak gerekir. Kendi taraftarının yanlışlığına göz yummayan, bırakın yummayı tepki gösteren kulüp yöneticileriyle sorunun üstüne gidilebileceğini gösterdi bence. Nitekim Vakıfbank Güneş Sigorta Kulübü Başkanı İlker Aycı daha sonra yaptığı açıklamada Yıldırım’ı övdü ve şu değerlendirmeyi yaptı: “Sayın Yıldırım, örnek bir davranış göstererek, önce tribündeki seyircileri yatıştırmaya çalışmış, sonra da durumu protesto ederek salonu terk etmiştir. Vakıfbank Güneş Sigorta Kulübü olarak Sayın Başkan Aziz Yıldırım’ı fairplay adına göstermiş olduğu bu davranıştan dolayı kutluyoruz...” Biz de Yıldırım’ı kutluyor, spor alanlarında asla küfür istemiyoruz... GALATASARAY’IN Ordu’da unuttuğu gençler CUMHUR ÖNDER ARSLAN C afercan Aksu, Erkan Ferin, Cihan Can, Mülayim Erdem ve Uğur Erdoğan... Aslında bu isimlere hiç de yabancı değiliz. Son yıllarda G.Saray altyapısından çıkan, ancak Sarı Kırmızılı takımda bir türlü beklenen değeri görmeyen genç futbolcular ordusundan sadece beşi... G.Saray’ın teknik direktör Hagi’yle çalıştığı dönemde A takım kadrosuna alınan ve zaman zaman forma şansı bulan 5 genç, şu anda Bank Asya 1. Ligi’nde Orduspor’un başarısı için ter döküyor. Karadeniz temsilcisinde küçük bir G.Saray futbol takımı oluşturmuş durumdalar. Geleceğe umut dolu gözlerle bakan gençler kendilerine bir de isim takmış; o da ‘Ordusaray’... Ancak konuştukça aslında G.Saray’dan ayrılmanın, o büyük kulüpte hak ettikleri değeri görememenin üzüntüsünü anlatmaya başlıyorlar. İlgisizlikten, yeteri kadar şans bulamamaktan yakınıyorlar. Transfer CAFERCAN ULUSAL döneminde adı sanı duyulmamış yabancılara harcanan yüklü miktarların gereksiz olduğunu düşünüyorlar. Biraz da yabancı futbolcular kadar kendilerine güvenilmediği için kızıyorlar. Genç futbolcuları size biraz daha detaylı anlatalım. Cafercan Aksu; Arda Turan’la birlikte büyük patlama yapması beklenen bir oyuncuydu. 1987 doğumlu forvet Cafercan Antalyaspor’dan G.Saray altyapısına geldi. Sarı Kırmızılı takımda görev yaparken defalarca ulusal formayı giydi. F.Bahçe’yle adı anıldı. Ancak G.Saray’da düşünülmediği için önce İstanbul Belediyespor’a ardından da Orduspor’a kiralandı. Erkan Ferin, G.Saray’da gelecekte büyük işler başaracağına inanılan bir gençti. Savunmanın sağında görev yapan 1988 doğumlu Erkan, 200506 sezonunda şampiyon olan G.Saray PAF takımının kaptanlığını da yaptı. Ancak A takım kadrosunda düşünülmeyince geçen sezonu İstanbul Büyükşehir Belediye’de geçirdi. Feldkamp, Erkan’la ilgilenmeyince o da bu sezonun başında Orduspor’a gitti. Cihan Can, G.Saray’ın düşünmediği bu gençler arasında en gezgin olanı. Hagi’nin Sarı Kırmızılılarda görev yaptığı dönemde forma şansı bulan Cihan, ardından sırasıyla Sakaryaspor, Mersin İdman Yurdu, Gaziantep Büyükşehir Belediyespor’da forma giydi. Sezon başında Orduspor teknik direktörü olan eski G.Saraylı futbolcu Suat Kaya’nın destekleriyle sezon başında Karadeniz ekibine geldi. Mülayim Erdem de G.Saray’da kalamamanın sıkıntısını çeken bir futbolcu. Onun konumu Sarı Kırmızılı takımın tarihine geçen Arif Erdem’in yeğeni olması nedeniyle biraz farklıydı. Belki de bu unsur Mülayim’in G.Saray’da kalamamasında büyük etken oldu. 1987 doğumlu Mülayim, İstanbul Belediye’den sonra Orduspor’un yolunu tuttu. Ve son olarak Uğur Erdoğan. Maç deneyimi olmadığı gerekçesiyle G.Saray’ın düşünmediği bir futbolcu. Ancak Uğur aynı zamanda FORMAYI DA GİYDİ 200506 sezonunda şampiyon olan G.Saray PAF takımında fileleri 19 kez sarsarak gol kralı olmayı başarmış bir genç... Ne gariptir ki ertesi sezon G.Saray’la profesyonel sözleşme imzalamasına karşın kadroda düşünülmediği için İstanbulspor’a kiralandı. Ardından senaryo yine değişmedi ve şimdi Uğur da diğer arkadaşları gibi Orduspor’un başarısı için ter döküyor. Evet, bu 5 genç isim aslında çok şey istemiyor. Sadece G.Saraylı yöneticilerden biraz ilgi bekliyor ve kendilerine en azından takımda bir fırsat verilmesini istiyor. Şimdi söz onlarda... 4