Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C SPOR DENİZ ÜLKÜTEKİN << FUTBOL 16 ARALIK 2008 SALI F utbol Federasyonu çevrelerinde son yıllarda dillendirilen hedef; Süper Lig’i Premier Lig, La Liga, Serie A, Bundesliga ve Lig 1’in ardından Avrupa’nın 6. büyük ligi yapmak. Futbola ayrılan kaynaklar, futbol potansiyeli ve kamuoyu ilgisi üzerinden baktığımız zaman oldukça gerçekçi bir hedef. Peki hedefi gerçekletirmeye ne kadar yakınız? Sezon başında yapılan Kulüpler Birliği Toplantısı’nda önümüzdeki 2 sezon içinde kurulacak Süper Lig AŞ isimli şirketin ligin yönetimini üstlenmesi karara bağlandı. Bu şirketten takımların mali yapısını denetlemesi, maçlardaki seyirci ortalamasını arttırmak için çalışmalar yapması ve altyapıdaki futbolcu adaylarının düzenli gelişimini sağlayıcı şartları oluşturması beklenebilir. Ancak tabii ki bu kadar değil. Yurtdışındaki benzer örneklere baktığımızda İngiltere’de tamamen şirket eline bırakılan ya da Fransa’da Etik Kurulu kanalıyla paylaştırılan yapının attığı cesur adımları atması gerekecek. Örneğin hakemlerin medya yoluyla baskı altında bırakılmasını engellemek ya da ligin marka değerini zedeleyecek hareketlere puan silme cezası vermek gibi... Türkiye’deki çarpık futbol yapısı gözönüne alındığında en azından kısa vadede bu tip gelişmeler bir hayli zor görünüyor. TURKCELL SÜPER LİG SEYİRCİ NEDEN KAÇIYOR MA Lİ AVANTAJ 5 büyük ligin ardında yer almak için Süper Lig’in rakiplerine göre en büyük avantajı finansal kaynaklar. Uluslararası araştırma şirketi Delotte’nin mayıs ayında yaptığı araştırmada Süper Lig 674 milyonluk toplam transfer bütçesiyle Avrupa’nın en değerli 6. ligi. Ancak Avrupa kupalarındaki başarıya göre hesaplanan UEFA sıralamasında 11.’likte yer alıyor. Buradan aktarılan kaynakların saha içine yeterli derecede yansımadığı sonucunu çıkarabiliriz. Ancak daha kötüsü de var. Mali açıdan yakalanan başarı Rusya’da giderek artan yatırımlarla kaybedilmek üzere. Bu sezon Şampiyonlar Ligi 2. turuna 2 takım çıkaran Portekiz’i de saha içinde geçmemiz pek mümkün görünmüyor. Süper Lig için bir başka sıkıntı da yayın haklarını yurtdışına satamamak. Bu konuda zaten 5 büyük ligle mücadele etmek imkânsız ama Süper Lig’in Avrupa’daki hiçbir ülkede düzenli olarak yayımlanmadığı da acı bir gerçek. Rusya Premier Ligi, Portekiz Ligi ya da Hollanda Eredivise de 5 büyük ligin değerinin yanına yaklaşamıyor. Ancak bu liglerin her birinin Avrupa’da ‘Türkiye dahil’ alıcıları var. Peki Süper Lig için gelecek tamamen karanlık bir tablodan mı ibaret? Elbette ki hayır. En azından saha içindeki güç dengelerinin son 3 sezonda birbirine yaklaştığını, şampiyonun 80 puan barajına ulaşamadığını ve 3 büyükler dışında kalan takımların gelirlerinin giderek arttığını düşünürsek karamsar olmaya gerek yok. Üstelik çok yakınılan futbol kalitesinin düşüklüğünden de bu sezon pek söz edemeyiz. Daha sezonun ilk yarısında deyim yerindeyse ‘Premier Lig havasında’ geçen 10’dan fazla maç sayılabilir. Ancak burada yanlış bir yönlendirme söz konusu. Eskişehirspor’un G.Saray’ı 42 yendiği maçta Sarı Kırmızılıların hatalarını da konuşabilirsiniz ama bu konuşmanın maçın güzelliğini ve temposunu gölgede bırakacak seviyede olması, ligin kalitesi hakkında futbolseverlerin yanlış bir izlenim edinmesine neden oluyor. Ve tabii ki puan cetvelindeki dengeyi her an 3 büyüklerin kötülüğüne yormak gibi yanlış bir yargı da... BÜYÜK MÜ? LİG ALTINCI (Avro) (Avro) 983’te Cumhuriyet’te yapılan bir araştırma geçen 25 yıllık sürede seyircinin statlardan nasıl kaçtığını gayet iyi özetliyor... ‘Futbolda Avrupa sonuncusu, seyircide Avrupa rekortmeniyiz’ başlıklı habere göre o dönem Türk futbolunun Avrupa kupaları ve ulusal takımlar seviyesinde gösterdiği başarısızlığa karşın seyirci ortalamasında yakaladığı rakamla Fransa, İtalya ve İngiltere liglerini geride bıraktığı vurgulanıyordu. Şimdi bu liglerin yanına bile yaklaşamıyoruz. İlerleyen yıllarda bu tip bir yükseliş beklemek çok zor belki ama sonuçta dünya 3.’lüğü ve UEFA Kupası kazanmış bir ülkenin futbolundan söz ediyoruz. Potansiyeli harekete geçirmek de futbolu yönetenlerin işi... 1 GÖRÜŞ / ADEM YILMAZ Sorun Sistemde mi? on zamanlarda Türkiye Süper Ligi’nin ‘Avrupa’nın 6. sırasındaki devi’ şeklinde yazılanların ne kadar doğru olup olmadığının yeniden irdelenmesine ihtiyaç var. Başta ulusal takımımız olmak üzere kulüp ekiplerimizin uluslararası arenalarda ciddi şekilde kan kaybetmesi futbolumuzun geleceği açısından akıllarda soru işareti bırakmaktadır. Kayserispor’un daha ilk etapta Avrupa’ya veda etmesi, “Beşiktaş’ın sezon öncesi oluşturduğu kadro UEFA Kupası’nda en az çeyrek final oynar” derken gruplara bile kalamaması, F.Bahçe’yi yönetenlerin ‘geçen yıl kaldığımız yerden yolumuza devam edeceğiz’ parolasıyla dünyanın en iyi hocalarından birini takımın başına getirip daha sonra galibiyet yüzü bile göremeden kupalara veda etmesi futbolumuzun geleceği açısından endişelere neden olmaktadır. Özellikle son yıllarda devşirme oyuncularla birlikte 810 yabancıyla içeride ve dışarıda başarı kovalayan kulüplerimiz sistemlerini gözden geçirmek mecburiyetinde... Bu sistemin iflas ettiği apaçık ortada. Örneğin F.Bahçe birkaç hafta öncesine dek ligin alt sıralarından kurtulmak için adeta öldü öldü dirildi. “Açık ara şampiyon olur” denilen Beşiktaş ise tanınmayacak durumda... Avrupa’nın en tanınmış oyuncularını transfer eden G.Saray ite kaka yoluna devam etmekte... O halde çuvallar dolusu dövizlerin harcanmasının ne anlamı var? Siz PAF ağırlıklı kadronuzla bu maçlara çıksanız dahi alacağınız sonuç pek değişmeyecekti. Tabii ki bu cesareti kim gösterebilir, bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var; o da sezon sonuna kadar yabancı oyuncuların ve hocaların taksitlerini ödeyebilecek takım sayısının hemen hemen yok denecek kadar az olması... Bu ne anlama gelir derseniz; hatırlayın, Vicente Del Bosque olayını!.. 1 yerine 11 ödenmişti. Bugün krizde o 1’i bile bulmak zor olabilir. S UEFA ÜLKELER SIRALAMASI SEYİRCİ ORTALAMASI FİNANSAL DEĞERİ 1. İngiltere Premier Lig 2. İspanya La Liga 3. İtalya Serie A 4. Fransa Lig 1 5. Almanya Bundesliga 6. Rusya Premier Lig 8. Portekiz Liga Sagres 9. Hollanda Eredivisie 11. Türkiye Süper Lig 36.076 29.114 23.180 21.840 39.426 13.543 11.216 18.732 14.085 2 milyar 878 milyon 2 milyar 463 milyon 2 milyar 51 milyon 1 milyar 329 milyon 1 milyar 373 milyon 582 milyon 585 bin 532 milyon 475 bin 575 milyon 225 bin 674 milyon 900 bin HED EFE U LAŞMAK Süper Lig için ön planda atılacak adımlar aslında basit. Elbette hakemler hakkındaki spekülasyonların ya da takım yöneticilerinin bir günde bambaşka kimliğe bürünmesi beklenemez. Ancak altyapıdan üstyapıya doğru bir tırmanış gerçekleştirilebilir. Yıllardır TFF 2. Lig’de, bu sezon da 3. Lig’de uygulanan çarpık lig statüsü ve Yükselme Grubu uygulaması heyecanı yüksek tuttuğu gerekçesiyle benimseniyor. Oysa gözden kaçırılan devamlı düşme ya da yükselme telaşı içinde olan takımların uzun vadeli yatırımlardan ve genç futbolculara şans vermekten kaçındığı. Bu da Süper Lig’e dek uzanan çarpık bir düzene neden oluyor. Yine 3. Lig yerine uygulanması düşünülen Deplasmanlı Amatör Lig’in bir türlü hayata geçmemesi özellikle 3. Lig’deki takımların profesyonelliğin getirdiği masraflarla baş edememesine yol açıyor. KAYIP TARİH luslararası alanda hem saygı gören hem de gelir getiren bir lige sahip olmak sırf para işi değil. İngiltere, İtalya ya da diğer ülkelerde takımların kuruluş tarihlerine baktığımızda yüzyılın başlarını görüyoruz. Lig şampiyonlukları, kupa sahipleri ve bireysel başarılar hep bu tarih baz alınarak sunuluyor. Peki bu tarihten önce Anadolu’da futbol oynanmıyor muydu? Cumhuriyet’in ilanından beri yıllarca düzenlenen Türkiye şampiyonalarında başarı gösteren Bursa Gençlik, Eskişehir Akademi, Trabzon İdmanocağı gibi takımlar nereye gitti? Onlar profesyonelliğe geçişte kentlerindeki diğer ekiplerle birleşmek zorunda kaldı ve hepsinin 40 yıla yaklaşan tarihleri bir anda yok oldu. Oysa İtalya ya da Almanya’da düzenli ligin başlaması Türkiye’den çok önce değil. Yine de bu ülkelerde şampiyonluklar hesaplanırken ulusal şampiyonaların başladığı tarih gözönüne alınıyor. Böylece köklü kulüpler bugün pek başarılı olamasa da geçmişte kazandıkları kupalar sayesinde isimlerini ve taraftar potansiyellerini koruyabiliyor. U ST A TLAR MAÇ İZLENİR HALE GETİR İLMELİ Aslında geçen sezon Bafra Belediyespor’un yaşadığı talihsiz olayın biraz da bu çarpık düzenin ortaya çıkardığı mali sıkıntılarla bağlantısı olduğunu söyleyebiliriz. Süper Lig için aciliyet içeren bir başka konu da stat projeleri. Genelde tribün şiddeti ve yüksek bilet fiyatlarıyla ilişkilendirilen Süper Lig’deki seyirci sayısının azlığı için en etkili çözüm statlardaki konforu arttırmak. Her yerel seçim döneminde ısıtılıp kentlerin önüne sunulan stat projelerinden birçoğu ne yazık ki masada kaldı. Sadece Kayseri Kadir Has Stadı gerçekten hayata geçti. Antalya’daki stadın yapımına ise devam ediliyor. Futbola ilginin çok yüksek olduğu varsayılan Türkiye’de ne yazık ki insanları maçlara çekmek için yapılan çalışmalar Digitürk’ün reklam filmlerinden ibaret. Anadolu’daki neredeyse hiçbir kulüp ailelerin ve takım destekleyen taraftarların kendilerine uygun koşullarda maç izleyebileceği statlar yaratmak için tutarlı bir çalışma içinde değil. Bu sezon Eskişehirspor ve Kocaelispor’un yükselmesiyle 14 bin barajını ancak geçebilen Süper Lig ortalaması, ülke nüfusu ve futbolsever kitlenin yarattığı potansiyeli statlara taşıyamıyor. Bu konuda Türkiye’nin 7’de 1 biri oranında nüfusa sahip olan, lig maçlarının ise 18 bin seyirci ortalamasıyla oynandığı Hollanda’nın bile gerisinde kalıyoruz. 11 bin ortalamayla Rusya ve 13 bin ortalama tutturan Portekiz’in ise önündeyiz. 8 9