Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C SPOR ATLETIZM 7 EKIM 2008 SALI ŞAMPİYON GARSON SPONSOR ARIYOR “Spor akademisi mezunuyum ama öğretmenlik hakkımı şu an elde edemediğim için garsonluk yapıyorum. Para kazanmam gerekiyor. Üstelik sponsorum da yok. Ama antrenmanlarımı aksatmamaya çok dikkat ediyorum. Şu da bir gerçek ki sponsorum olsaydı garsonluk yapmazdım. Daha iyi yerlere gelirdim. Geri geri koştuğum için sponsorlar bu branşa sıcak bakmıyor.” ‘ AVRUPA’DAKİ DURUM FARKLI Çevremdekiler, geri geri koşmama alıştı. Ama ilk kez görenler ne yaptığımı dikkatle izliyor. Gelen tepkiler ise son derece olumlu, memnunum. Küçük yaştaki atletler ise retroyla ilgilenmek istediğini, neler yapabileceklerini soruyor. Yavaş yavaş da olsa retro ilgi kazanmaya başladı. Ama Avrupa’da durum farklı. Orada 2 hafta arayla retro yarışları yapılıyor. Nedense Türkiye retroyu bilmiyor, böyle olunca da katılım azalıyor. S E V İ L A R I N A N “Dünyanın en köklü spor dalı hangisi” sorusu yöneltildiği zaman akıllara ilk olarak atletizm gelir. Kısa, uzun, atlama gibi birçok alt branşı bünyesinde barındıran atletizm, Türkiye’de de ‘sporun anası’ olarak gösterilir. Atletizm yarışlarında her zaman öndeki rakibi geçmek esastır. Önce rakip geçilir, ardından da rekor geliştirmek hedeflenir. Ulusal atlet Ömer Aslan ise diğer atletlerin aksine arkadaki rakiplerini kolluyor. Çünkü Ömer Aslan, retro (geri geri koşma) koşucusu. Ömer’in en önemli özelliği bu, yani geri geri koşması... Türkiye’nin tek retro koşucusu da olan Ömer, geçen haftalarda İtalya’da yapılan 2008 Dünya Retro Şampiyonası’nda 2 altın madalya alarak ismini tüm dünyaya duyurdu. Ömer Aslan, çalışmalarını yaşadığı kent olan Antalya’da sürdürüyor. Eğitimini Akdeniz Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu’nda tamamlayan Aslan, geri geri koşmaya da o yıllarda başlamış. “İnternet sitelerinden bilgi edindikten sonra bu sporla ilgilenmeye başladım” diyen Ömer, retro koşusundaki teknik bilgi eksiğini ise antrenörü ve kendi çabaları sayesinde tamamlamış. Türkiye’nin tek retro koşusu olan Ömer Aslan’la ilginç bir söyleşi yaptık... Retro koşusu Türkiye’de yaygın değil. Retroyla ilgili bilgi eksiğinizi nasıl tamamladınız? Ömer Aslan: Yıllardır atletizmin içindeyim. Kısa ve uzun olmak üzere atletizmin birçok dalında yarıştım. Retro koşusu ise ülkemizdeki kısır spor dallarından biri. Böyle olunca antrenörüm ve kendi yaptığım araştırmalar ışığında retroyla ilgili bilgi edinmek zorunda kaldım. Ama kendimi geliştirmeyi başardım. Eksiklerim olduğunu düşündüğüm için de yoğun bir tempoda hazırlık çalışmalarımı yapıyorum. Antrenmanların ardından antrenörümle birlikte bilgilerimin analizini yapmayı da ihmal etmiyorum. Peki geri geri koşmak size neler hissettiriyor? Düşme korkusunu hissettiğiniz oldu mu? Ö.A: Öncelikle retro koşusu gerçekten çok zevkli bir spor dalı. Zevkli olduğu kadar zor da... Sorunuza gelirsek; düşme korkusunu bugüne dek hiç yaşamadım. Çünkü teknik bilgim son derece iyi. Gereken ön bilgiye sahip olursanız güç bir durumla karşılaşmazsınız. Şimdiye kadar hiç düşmedim. Arkadaki sporcuyu geçmeyi düşündüğünüz için algılama duyunuz da gelişiyor. Geri geri koşma tedavi yöntemi olarak da kullanılıyor. Özellikle sırt ve bel ağrılarına iyi geliyor. Sponsorsuz olarak devam ettirdiğiniz retroyla ilgili hedefiniz nedir. Kendinize nasıl bir yol çizdiniz? Ö.A: Önümüzdeki dönemlerde yine uluslararası düzeyde yarışlar yapılacak. Onlara katılıp altın madalya almayı hedefliyorum. Sponsorsuzluk yüzünden bu sporu bırakmak istemiyorum. Çünkü ben ülkem için elimden geleni yaptım, yapmaya da devam etmek istiyorum. R A L L İ Sürücülük yaşamının zirvesinde, 5. kez şampiyonluk ufukta, asfalt ustası, kendine aşırı güveni var, çok soğukkanlı… En zor durumda bile umudunu yitirmiyor; örneğin Yeni Zelanda… Hemen herkes “bu iş bitti” derken Hirvonen’in zaman yitirmesi, Latvala’nın da yolda kalmasıyla bir anda birincilikte buldu kendini kısa boylu Fransız, aldığı önemli puanlarla umutları kuvvetlenmiş olarak geldi sıcak Akdeniz kıyılarına… Ardışık asfalt rallilerin ilki İspanya Rallisi; Catalunya’nın başkenti, Akdeniz’in incisi. Barcelona’da özel etaplar bu yıl doğudaki Costa Brava’dan batıya Costa ‘ D Ü N Y A S I / Ş E V K İ G ÖK E R M AN geriye... Rallideki 18 etabın 11’inde en önde bitiren isimdi kısa boylu Fransız; 1 dakikadan fazla fark yarattı rakipleriyle... İspanyol Daniel Sordo da kendi ülkesinde çok iyi destek verdi, ilk 2 sırayı almışlardı finişe geldiklerinde… Mikko Hirvonen ve Francois Duval baka kaldılar Citroen’li Loeb ve Sordo’nun arkasından… Bu arada ilk 2 gün Duval’in arkasında kalan Hirvonen’in “son gün son etapta öne geçmesi ve daha fazla puan alabilecek bir konumda yarışı bitirmesi” de ayrıca düşünülmesi gerekli bir konu… Kısa boylu Fransız hedefe bir adım daha yaklaştı… Kısa Boylu Fransız Daurada yöresine alınmış. Yollar çok temiz, 100 km/saat’in üzerinde ortalama hıza olanak veriyor; pırıl pırıl güneşli bir havada sonbaharın ağlamaklı yüzünden eser yok… Dikkatleri çok çekti yarış öncesinde; Ford’daki Duval Latvala değişikliği... Duval’in asfalttaki başarımı yadsınamaz, ancak sezon başından beri 11 yarışta ana takımda yer alan bir sürücünün değiştirilmesi “sen bu işi beceremiyorsun” anlamına gelmez mi; 23 yaşındaki bir genç üzerinde ne gibi bir olumsuz etki yaratır?; takım emri uygulatarak “birinciyi kendi isteğine göre belirlemek”, ertesi gün “yol temizleyici” olmamak için “son etapta ayağını gazdan çektirmek” gibi davranışlar yanında çok daha masum olsa da… Fırtına gibi başladı Sebastien Loeb ve tüm yarış süresince aynı düzeyde sürdürdü savaşımını. Umurunda değildi kendisini kovalayanlar, dönüp bakmadı bile 13