05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ADNAN DİNÇER’LE FUTBOLA BAKIŞ Eposta:adnandincer?hotmail.com N E Y M İ Ş ABDÜLKADİR YÜCELMAN AVRUPA’DA L ig maçlarında istikrarsız bir şekilde iç kavgalar ve hakemlerle medya çekişmesi yaşayan takımlarımız geçen hafta yurtdışı görevlerini sürdürdü. Şampiyonlar Ligi’nde Fenerbahçe tek umudumuz gibi görülürken, Beşiktaş ve Galatasaray rakiplerini yenince ortaya ulusumuzu memnun eden sonuçların ötesinde yepyeni umutlar yeşerdi. Sertifikalı Eğitim B temsilcilerimizin haftası KALİTE FARKI INTER’E YETTİ Fenerbahçe Inter karşısında ilk yarı akıllıydı. Orta sahada topu çabuk ayağa isabetli oynayarak rakibini tesirsiz hale getirmeye çalışırken gole gitmekte yetersizdi. Sadece Semih’le rakip savunmayı zorlayan anlayış tutmadı. Çünkü güçlü İtalyan futbolu yabancı futbolculardan kurulu da olsa sistemine uygun oynama gerçeğinden yani ekolünden ödün vermediği için savunmada çok başarılıydı. Son yıllarda özellikle Dünya Kupası’nı Lippi’yle kazandıkları sisteme yakın karşı atak uygulamasında golü bulan İtalyan takımları İnter’le yine aynı gerçeği sergiledi . Fenerbahçe’nin Gökhan ve Roberto Carlos’lu kanatlarının iyi olması, onların önündeki futbolculara bağımlı bir görev koordinasyonuyla gerçekleşebilir. Deivid sağ kanatta, Vederson da sol kanatta yetersiz kalınca ofansif özellikleri üstün Gökhan Gönül ve R.Carlos çok zor durumlara düştü. Bu arada Selçuk uzun aradan sonra orta sahada top kullanımında çekingen ve etkisiz kalırken, Deniz Aurelio ikilisinin uyumu arandı. CSKA karşısında PSV’nin kazanması yine son maça kalan kâbusun içine düşmemize neden olurken zoru ne kadar sevdiğimizi bir kez daha kanıtladık. son 2 maçta satılması düşünülen birkaç futbolcuya muhtaç etti. Umutsuz çıktıkları Marsilya karşılaşması kazanılınca gruptaki son Porto sınavı Siyah Beyazlılar için final havasına dönüştü. Porto’yu deplasmanda yenmek artık 2. tur demek... Beşiktaş bazen iyi bazen çok kötü. Bu herkesi şaşırtıyor. Futbolcuların bazıları satılacak derken bir de bakıyorsunuz harikalar yaratıyorlar!.. Bu gerçeği bilecek ve istikrarı sağlayacak kişiler Ertuğrul Sağlam ve Sinan Engin olacağına göre şimdi Porto galibiyetini de gerçekleştirmelerini beklemek hak oldu. NEDEN RÜŞTÜ? Rüştü ulusal takımda sakatlandı. Sonra iyileşti ve Beşiktaş’a transfer oldu. Ancak bu kez farklı bir yerden sakatlandı. Bunu ciddiye almayanlar inanılmaz bir takım senaryolarla onu kalede unutmak istedi. Hakan Arıkan’ın sezon başı formu ve sonrası arka arkaya gelen kötü oyunları zor durumda da olsa Rüştü’nün sakat sakat kalede yer almasına yol açtı. Burada bir yanlışı vurgulamakta fayda var. Tahammül ölçümüze Rüştü’nün yediği son Marsilya golünü alırken, Hakan Arıkan’ın da hatalarına tahammülümüzü unutmayacağız!.. Ama birilerine de sormak lazım. Bu tahammülsüzlük neden Rüştü’ye karşı ölçeksiz? iz birçok konuda olduğu gibi kurumsallaşamadık. Bunun acısını çekiyoruz ama yine de kurumsallaşmayı asla istemiyoruz. Bu saplantıdan kurtulan ikinci üçüncü kuşaklar, çağdaşlık rayına oturttukları kurumlarını başarıdan başarıya götürüyor. Ama sporumuzun neresine bakarsak bakalım yarım yüzyıl öncesinin deneme yanılma yöntemiyle kendimizi yılların akışına bırakmış gidiyoruz. Özellikle her şeyin başında gelen eğitim, bizim için pek de ciddiye alınmadığı için Ata sporumuz da ana sporumuz da başta olmak üzere siyasi baskıların, ekonomik krizlerin girdabında gittiği yere kadar gidiyor. 1956’da yendiğimiz Macarları yıllarca dilimizden düşürmedik. 2002 Dünya Kupası’nda aldığımız dünya üçüncülüğü unvanını da basamak yaparak bir rantiyeci ustalığıyla sporun ahlâki değerlerini kemirenlere aldırmadık. Sporumuz önce futbol sahalarındaki yozlaşmayla başladı, sonra da spor salonlarına atladı, tribünler her geçen yıl azıttıkça azıttı, ne yasalar ne de yasaklar fayda etti. Sporu yöneten federasyonlar özerkliğe kavuşmanın heves ve heyecanı içinde kendi camialarını inkâr ve kendi yönetmeliklerini tanımayan davranış ve kararlarıyla kendi tezgâhlarını kurdu. Bu kara tabloyu daha ne kadar izleyeceğiz bilemem ama kurtuluş yollarını bilenlerin saf gerilerinde olduklarını biliyorum. Özellikle eğitime destek veren kurumlar her geçen gün artıyor. Toplumsal girişimlerin heyecan ve gururunu onlarla paylaşmak da bize düşüyor. Özellikle milenyum yıllarına girdiğimizde spor endüstrimizin hızla ilerlemesine karşın medyamızın futbol üzerine yoğunlaşması onayladığım bir durum olmasa da gerek ahlâki gerek toplumun ilgisi açısından işe futboldan başlamanın gerekliliğini de kabul ediyorum. İşte bu nedenlerle eğitim seminerleriyle sporda sertifika dönemini başlatan Ülker’in bu projesini alkışladığımı geçen yazılarımda belirtmiştim. Geçen hafta Kadir Has Üniversitesi’nde yapılan törende semineri başarıyla bitiren gençler şimdi ellerinde Kadir Has Üniversitesi’nin damgasını taşıyan belgeleriyle sertifikalı oldu. Spor kültürüne akademik açıdan katkı sağlayacak yetişmiş eleman gerekliliği olan sporumuza şimdi 37 sertifikalı genç katıldı. Sertifikalı olan gençlerden Zümrüt Yezdani ve Korhan Demirkol, ödül töreninden sonra öylesine heyecanlıydı ki sertifikalarına sıkı sıkı sarılmış, kendilerini kutlayan arkadaşları arasında zıplayıp duruyordu. Onları kutladıktan sonra biraz da konuşalım dedik. 6 aylık seminerde sporun yönetim şekillerini, G.SARAY’IN 2 YÜZÜ Feldkamp’ı yaşlı ya da farklı yorumlayan veya öyle isteyenler bilmeli ki yepyeni bir Galatasaray hazırlanıyor yarınlar için. Hem oyun hem de kadro oluşumu adına yapılan bu çalışmalarda disiplin ön planda. Bunu oyunda ve saha dışında da görmekteyiz. Bu son zamanlarda farklı ve tartışılan bir Galatasaray’la Feldkamp ortamı yarattı. Ama genç, dinamik, koşan, gerektiğinde futbolcu kim olursa olsun taviz vermeyen Feldkamp iyi yolda. Ama Panionios maçı ölçü alınmamalı. Sarı Kırmızılılar bir sistem takımı oluyor ve burada oyuncuların kariyerlerinden çok istenileni yapmaları ön planda. Bunu çok net ilk ve ikinci yarıda Hakan Şükür’lü kadrosuyla Atina’da izledik.Ve Cim Bom da işi son maça bıraktı!.. BEŞİKTAŞ ŞAŞIRTIYOR!.. Şampiyonlar Ligi’nin grupları belli olduğunda gerek yorum gerekse yazılarımda Beşiktaş’ın planlı bir çalışmayla bu gruptan çıkabileceğini düşünenlerdendim. Bunu fantezi bulan bazı dostlarımız oldu. Marsilya karşısında inanılmaz hatalar sonucu kaybeden Beşiktaş, İnönü’de Porto’ya çok üstün oynamasına karşın son saniyede yenilince defterler dürüldü!.. Ancak Liverpool galibiyeti ve tribünün unutulmaz ambiyansı Kara Kartal’a moral verirken bunu tesadüf sananlar oldu. Daha sonra ligde Fenerbahçe yenilgisi sonucu yönetimle teknik kadronun inanılmaz bir moral bozukluğu içinde İngiltere’ye taşıdığı gereksiz ortam takımı yıprattı. Liverpool karşısında kalesine gelen her top gol olan bir takım durumuna düşen Beşiktaş’ı herkes adeta yok kabul etti. İte kaka toparlanmak için mücedele ettikleri süreçte sakatlık ve formsuzluklar Ertuğrul Sağlam’ı SONUÇ 3 ayrı takım ve üç ayrı oyun modeliyle Avrupa’da ayakta kalmaya çalışıyoruz. İçeride ise malum, farklılıkları önemsemiyoruz. Sadece ulusal boyutta sıkıntımız çok. Orada da yurtdışındaki temsilcilerimizin formu futbolumuzu taşıyacak. Peki bizim yeni jenerasyonumuz hangi futbol ekolünün temsilcileri olacak? Yaşarsak göreceğiz ama ben diyorum ki “Böyle gelmiş böyle gidecek...” Haydi hayırlısı... plan ve bütçe sorunlarını, kriz ve yönetimlerini öğrenmişlerdi. İletişimci olan Korhan, yönetim üzerine öğrendiklerini spor federasyonlarında, spor kulüplerinde uygulanmasını istiyordu. “Şimdi ne bekliyorsunuz” şeklindeki sorumuzu, “Kurumsallaşmanın ve iletişimin daha çağdaş olmasını” diye yanıtladı. Hukuk mezunu olan Zümrüt ise özellikle sporun hukuku üzerinde durdu. “Beşiktaşlı olduğum için ileride Beşiktaş’ın hukuk ve disiplin kurumlarında görev almayı düşünüyorum’’ dedi. Ayrıca kulüplerin halka açık şirketler olması nedeniyle çok daha dikkatlı yönetilmesi gereğini ve şeffaflıktan yana olduğunu ifade ederken Beşiktaş’ta başkan Yıldırım Demirören’in kulübü büyük borç altına sokması nedeniyle başka adayların çıkmasının engellendiğini de sözlerine ekledi. Zümrüt son olarak da bu sertifikaların kesinlikle kariyer ve yaşam şekillerini etkileyeceğini de söylemeden duramadı. Ayaküstü konuştuğum diğer sertifikalı gençler ise şeffaflığın öneminden söz etti. Şeffaflık böylesi bir eğitim projesine destek veren Ülker için de geçerli. Çünkü sponsorlar verdiği parasal desteğin nereye gittiğini bilmek ister ki bu onların en doğal hakkıdır. Bu projede her şey şeffaftı ve konuştuğum öğrenciler sistemden memnun kaldıklarını, sınavların da gayet açık yapıldığını belirterek bu ülkeyi kapalı kapılar ardında yönetenlere gönderme yapmayı da ihmal etmedi. Eğitim ülkemizin en büyük sorunu ama gençlik eğitimdeki kararsızlığı ve yaz boz tahtasına dönen sistemi dikkatle izliyor. Ben gençlerle konuşurken bunu fark ettim. Eposta:ayucelman?cumhuriyet.com.tr SPORUN VE SPORCUNUN YANINDA 14
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle