05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

NEYMİŞ ABDÜLKADİR YÜCELMAN HAFTANIN SÖZÜ VEFA BİR SEMT ADI G.Saraylı eski futbolcu ve kaptanı Bülent Korkmaz üye yapılmadı, kulübe 100 bin dolar hibe eden Hakan Ünsal’dan üye olması için 11 milyar para istendi. (Vatan gazetesi) ‘Ya olduğun gibi görün, ya da…’ Y eni bir yıla giriyoruz, heyecanla, istekle ve umutla… Umut insanın dinamosu; enerjisi, yaşam kaynağı… İnsanoğlu umutla yaşar, umut tükendiği anda insan, insan olmaktan çıkar, canlı cenazeden farksız olur. Umut olmasa Milli Piyango bileti için kuyruklar oluşur mu atların ayaklarına bağlanan umutlar olmasa Veliefendi dolar taşar mı? “Umut mutsuz insanların yanındadır” demiş Benjamin Franklin. Bir başkası da “Başarmak istiyorsan umut et” demiş. Victor Hugo umudu kuşların kanadına oturtmuş... “Kuş kanatsız , insan umutsuz yaşayamaz.” “Umut fakirin ekmeği” demişler de sonradan umutsuzluğa da pas atmışlar... “Ye Mehmet ye.” Umutsuz yaşanmaz, bu duygu insanın doğasıdır. Ama giderek erozyona uğrayan toplumlarda kirliliğin her türlüsüne rastlanırken umut kimi zaman umutsuzluğa dönüşür, yaşam çekilmez olunca da diyecek bir lafımız kalmaz… Ya geçmiş olsun, ya Allah rahmet eylesin… Bir yılı daha bırakıp yeni bir yıla giriyoruz. Öyle veya böyle, iyi veya kötü, doğru veya yanlış gidiyoruz bir gemide... Sen, ben, o hep birlikte o gemideyiz. Gemi sallanıyor, hatta çatırdıyor, batarsak hep beraber batacağız, kurtulursak hep beraber kurtulacağız. Ve her şeye karşın umutla gireceğiz yine de 2007’ye. Geride kalan yıllardaki davranışlarımızdan, söylemlerimizden öne geçmeliyiz, geleceğe ileriye bakmalıyız, abukluğu bırakıp aklımızı başımıza almalıyız Mevlana’nın sözlerini yineleyerek... “Nice insanlar gördüm, elbisesi yoktu, nice elbiseler gördüm içinde insan yoktu.” “Fikir yol açar, yol gerçeğe ulaşır.” “Ne söylersen söyle karşındaki anlayabildiği kadar anlar.” “İki gözünü kapatınca hiçbir şey göremiyorsan bu alem yok demek değildir.” “Kalbi ve sözü bir olmayan insan 100 dil de bilse dilsiz sayılır.” “İnsan gözü ne görmek istiyorsa onu görür.” “Bazen bir piyon yola çıkar, şahı mat eder.” Mevlana’nın altın değerindeki bir deyişiyle yeni yılınızı kutluyorum sevgili okurlar. “Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.” Önce siyaset daha sonra dokunulmazlık Değirmenin suyu nereden geliyor? 8 yıldır Türk futbolunun başında olan Haluk Ulusoy (Levent Bıçakcı’nın kısa dönemi dışında); icraatının hesabını vermek için açılan davaların başlamasını beklerken, kulüplerin yasal olarak Olağanüstü Genel Kurul istemi için imza toplamaları futbolu yeni bir noktaya götürüyor. Yasal hakkı ve görevi olduğu halde siyaseti futbolun içine sokmamak için spordan sorumlu Bakan ve Başbakan Yardımcısı M.Ali Şahin gerektiğinden fazla özen gösteriyor. Oysa medyanın çanak yazarları olaya ille de siyaseti sokmaya ve konuyu açılmış dava dosyalarının dışına taşımaya çalışıyor. Görünen o ki sayın Bakan bayram sonrasını bekleyecek. Ancak kimi GSGM görevlilerinin olaya karışması hem akılları karıştırıyor hem de tepki topluyor. Çanak medyanın pompaladığı kimi kulüpler Genel Kurul’u mayıs ayındaki Mali Genel Kurul’a taşımak istiyor. Çünkü Haluk bey öyle istiyor, çünkü Haluk bey Cumhurbaşkanı’nı bekliyor, çünkü kafasında binbir tilki dolaşıyor, çünkü “Bana bakanlık teklif etmişlerdi istemedim” dediğine göre belki siyaseti de düşünüyor. Çünkü Teftiş Kurulu raporlarından kurtulmanın tek yolunun Meclis’e girip dokunulmazlığa sığınmak olduğunu çok iyi biliyor. Her neyse toplumlar layık oldukları şekilde yönetilir. Bu tarihi söz her toplum ve toplumu oluşturan her birim için geçerlidir. Futbolu futboldan gelenler yönettir, bu özerk Futbol Federasyonu’nun ilkesidir, kuruluş amacı da budur. Ama şu davalardan aklanmadan o koltukta ekip olarak oturanları hazmetmek kulüpler açısından nasıl bir duygu bilemem. H ani şu şike itirafçısı Cihan Oskay vardı ya; F.Bahçe yönetimi, şike yaptığı iddia edilen futbolcular, antrenörler dava açmış. Peki itirafçı ne yapmış? O da 7 dava açmış karşılıklı olarak. Dava dediğin kapı açar gibi açılmaz, açılması için de bir mahkemeye bir hayli para vermek gerek... Bu değirmenin suyu nerden geliyor peki? Kafam karışıyor haberleri okudukça. İşsiz güçsüz bir adam olarak ortaya çıkan itirafçı bir yerlerden destek alıyor. Belki zaman aşımını da bilerek 5 yıl sonra ortaya çıkıyor. Durup dururken ortalığı bulandırmanın elbette ki bir anlamı bir nedeni olmalı? Kimdir paravan itirafçının arkasındaki kişi? F.Bahçe’nin bu olayı açıklığa kavuşturmadan F.Bahçelilerin huzura kavuşacağına inanmıyorum. Bu olayın bir azmettiricisi olmalı ve bunu F.Bahçe ortaya çıkarmalıdır. Federasyondan Fener’e oyun!.. Siyaset futbola girince... TRABZON’U KURTARIN Ş F utbola siyaset girmesin. Girmesin de özerk Futbol Federasyonu’nu onaylayan parmaklar siyasetçinin değil mi? Sigorta ve vergilerin affı için ‘Yandık, batıyoruz’ feryadıyla Ankara’lara giden kulüpler kimlerin kapısını aşındırıyor? Bakanların, siyasetçilerin kapısını değil mi? Arsa isteyen, imar değişikliği isteyen kulüpler siyasetçilerin ayağına gitmiyorlar mı? Kulüpler siyasetçilerin ayağına gider de onlar futbolun içine girince neden feryat ediyoruz? Transferlerde yüzde 40 vergiyi yüzde 15’e düşürenler siyasetçiler değil mi? Zaten ne zaman siyaset futbolun dışında kalmış ki? T rabzonspor’un başkan yardımcısı İbrahim Hacıosmanoğlu, futbolun düştüğü kaosun gerçeklerini görmeden buyurmuş... “Bakan M.Ali Şahin’le Kulüpler Birliği Başkanı Özhan Canaydın istifa etsin.” Trabzonsporlular galiba Trabzonspor’dan umudu kestiler ki Türk futbolunu kurtarmaya soyunuyor. Oysa Trabzonspor’n sorununu iyi anlamak gerek. Tam 20 yıldır Trabzonspor’a gelen yabancıların kaçtığı gibi Szymkowiak da kaçıp Polonya’ya döndü. Orada verdiği demeçte Bordo Mavili yönetim için söylemediği laf bırakmadı. Ondan önce gelen nice şöhretli futbolcu da eğer sözleşmeleri dolmadan kaçıp gitmişlerse bunun bir nedeni olmalı diye düşünüyorum... Gelenlerin hepsi de sadece Trabzonspor’dan değil, Trabzon’dan da Trabzon’daki kapalı yaşamdan da şikayet etti. Sanırım sıkıntı biraz da sosyal yaşamın eksikliği. Biz birbirimizi anlarız da yabancıların bizim alışık olduğumuz ortama uymalarını istememiz yanlış mı? Hacıosmanoğlu ve diğer yöneticiler olaya bir de bu açıdan baksalar sanırım Trabzonspor’un sorunu daha çabuk çözülür. imdi yeni bir kavga başlamak üzere. F.Bahçeye verilen 2 maç seyircisiz ve 1 maç saha kapatma cezası Tahkim’den geçip onaylandıktan sonra Futbol Federasyonu daha önce maç programını ilan ettiği halde seyircisiz oynama ve saha kapatılma cezalarının yapılacağı karşılaşmların sıralarını değiştirmeye kalkmış. Federasyonun yabancı sahada oynayacağı G.Birliği maçını destekçisi İlhan Cavcav’ın isteği üzerine sırasını değiştirince F.Bahçe isyan etmiş. Şimdi durup dururken ortaya çıkan bu pozisyon Futbol Federasyonu’nun F.Bahçe’yle yeni bir kavgayı başlatmasına ne denilir? Yarayı kaşımak mı ? Buyrun buradan yakın… 20
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle