Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20OCAK2002. SAYI826 ortaya çıkan bu sentez çok zengin oldıı. Albüm tanıtım konscrlcriniz ne zaman başlayacak? Efcs Antik Tiyatro'dabirkonserimiz oldu zaten. Şimdi de lstanbul 'da bir iki koııser vermeyi diişünüyoruz. Daha sonra Türkiye'nin başka yörelerinde de vcrecegiz. Bu prujeye devam etmcyi düşünüyormusunuz? Başkalarının müziklerini yorumlamayız. Albüm ilgi görürse yine Beatles'ınparçalarınıyorumlamaınız tnünıkün. Zatcn çok büyük bir zevk aldık bu projeden ama dediğimgibi talepolursayaparız. Beatles'severlerin tepkisi nasıl? Yurtdışındaki konserde büyükilgı görmüştük. Efes Antik'teki konserlerinıize de Bodnım 'dan çok gelenoldu. Tiyatro,sonunakadardoldu. Çok hoştu, çok eğlendik. Geçen gece de oğlumla intcrnctte Amerika'dan biriyle sesli clıat yapıyorduk.Onlaradinlettıkbirazparçalarıadanılannçokhoşlarınagitti. 'Bu harika bir müzik, şu anda odada dans cdiyoruz' dediler. Bunları dııymak çok hoş. Amacımız Türkiye'de de Beatles'severlere ulaşmak Buııun için de birçok radyoya kaset dağıttik, TV kanallarına klibimizi verdik. Fakat bu çabalarımızın sonııcunu görenıiyoruz. Bu da bizi üzüyor, çünkü bu iilkede yapılan farklı ve kaliteli işlerin de tanıhlması lazım ki insanların bakış açıları genışlesin. Bizbunuıstıyoruz. Yurtdışına açılmayı düşünüyor musunuz? F.vet, albümün yurtdışında daçıkarılnıası sözkonusu. Bu, ılerleyen zamanlarda belli olacak. MFÖ olarak yaptığınız çalışmaların dışında bircysclçalışmalarınız da var. Bıınların gruba etkisineyöndcoluyor? Biz zaten MFÖ olarak yaptığımız işi o kadar çok seviyor ve uzak kaldığımız zanıan da o kadar özlüyoruz ki, bir araya geldiğimız zaınan' Yav neredesiniz, ohh nihayct grubum' falan diyoruz. Hepimiz grubun dışında farklı işlerde yapıyoruz. Aına bu, güzellikJerin ortaya çıkmasınanedenoluyor. Yanı 'Sen onu yapınayacaksın, sen de bunu yapmayacaksın, anca beraber kanca beraber, başka bir şey yapmayacağız' deseydik, ne Mazhar'ın ne özkan'ın yetenekleri ortaya çıkacaktı. Bunu insanlargöremeyecekti. Aynı şey hepimiz için geçerli. Zaten grup birbirine o kadar bağlı ki, farklı ne yapsak da lıer şeyden önce MFÖ geliyor bıziın için. Zaten buna çok dikkat ediyoruz. MFÖ'yü lnç bozmuyoruz. Hâlâ konserlerimiz devam ediyor. Bir plak hazırlığındayız. Bu seferki plağımızda öyle'Sen iki parça ver, senüçparçaver'şeklindeolmayacak. Alacağızgitarlarımızı, biryere kapanacağız. Öyle karar verdik. Dolayısıylaaradasırada farklı ışler yapmamız bizde büyük bir özlem yaratıyor. ^ Nihan miha@mynet.com Gülseren Südor'un eline bir defter geçti. Bu, gençliğinin semtinde yaşamış, karşılaşmadığı ama bildiği, Eski Köşkün Sahibesi'nin anılanydı. Tuvalin başma geçti ve onu anlattı... Yalnıznü, yalnızkuş BETÜL AVUNÇ Istanbul'un denızle kucaklaşan köklü bir senıtindeki esk i bir köşkte hiç evlenmemış yaşlı bir hanım yaşardı bir zamanlar. Yaşlı hanımın içinde doğupbüyüdüğüoahşap köşk, güııün birinde benzerleriyle aynı kaderi paylaşmaktan kurtulanıamış, köşk tarihe kanşırken, yenne çok katlı birbeton yığını dikilnıişti. Sahibesi iseanılannı yeni apartnıanın birdairesine sığdırmaya çalışarak, farklı biryaşama adım atmıştı, uzun ömrünün son yıllarında. Gündüzleri apartmanın bitmeyen sorunlarıyla ilgilenen gönüllü bir yönetıcı, gecelesonra apartman içinde gezmeye çıkar, her akşam bir başka komşusunun kapısını çalardı. Elinde mutlakakısasaplı birçanta.ayaklarında renkleri değişse bile modelleri hiç değişmeyen, burunlan sadece başparmakları gösteren minik pencerelerle süslü ayakkabılarolurdu. Oyıllardaaynı semtte yaşayan sanata sevdal ı bir genç kızda tıpkı Eski Köşkün Sahibesi gibi, ama daha farklı bir gerekçeyle zamanın modasına uymayı reddediyor, apartman topuklar üzerinde kırıtan yaşıtlanna inat, dümdüz mokasenlerle geziyordu. Denızle kucaklaşan semtin bin geçmişe, biri geleceğe bakan bu iki kadını hiçkarşılaşmadılar. Eski Köşkün Sahibesi'ninanlatacak öyküleri, bir sürü de pişmanlığı vardı geçmişe dair. Bir "suare"ye gider gibi hazırlanıp gittiği komşu dairelerde hal hatır sorma faslından sonra apartmanın genel sonınlarına geçilir, derken Eski Köşkün Sahibesi birpundunubulup sözü gençliğine getirirdi. Kâh o zamanki güzelliğinden, kâh peşindenkoşturduğu delikanlılardan dem vurur, yaz akşamlarının romantik anılarına uzanır, gözlerine yanm kalmış aşkların hüznü çökerken yalnız geçen ömrüne yanarak bağlardı sözü. ren Siidor. Fantastik dünyasım kimi zaman fırça darbeleriyle ruvallere, kimi zaman çini mürekkebiyle ince ince taradığı kâğıtlara, kimi zaman da gravürlerine aktardı. Resim yapmadan geçen günü yaşanmamış saydığı için, nereye giderse gitsin desen defterini hiç yanından ayırmadı. Türlü desenler çizdi, ama kadın figürüne daima özel bir yer verdi. Amazonlann yurdunda doğan sanatçının resimlerindeki bu özellik, binlerce yıl önce Ana Tanrıça kavramıylabütünleşen bu topraklarda sanat ve tarihle iç içe yetişmesinin bir sonucuydu belki de. Yaradılışın gizini kadın bedenlerinde ararken olu Kendi semtinde yaşamış olan eski Istanbullu Ermeni birailenin savrıılan anıları arasuıda bulduğu, deri ciltli, kimi sayfalarındakuşlu ve çiçekli minik kenar süslerı olan, defter sahibi için birkaç aıu cümleciği yazılmak üzerc arkadaşlar arasında dolaştınlan türden bir anı defteriydi bu. Fransızca ve Ingilizce olarak yazılmış cümlelerin alnııdaki imzalara eşlik eden tarihler 1903 ve 1906 arasını gösteriyordu. Eski Köşkün Sahibesi'nin genç kızlığından kalmaanı defterini bulmuştu Gülseren Südor. Sergi için tetikte bekleyen esin perileri o anda sanatının başına üşüştüler. Kendisine armağan edilen defterle birlikte atölyesine kapanan sanatçı hıunmalı bir çalışmayadaldı. Atölyeden çıktığında, 9 Ocak9 Şubat 2002 tarihleri arasında Ankara'daki Takı Antik Sanat Galerisi 'nde açacağı 43. kişisel sergısine damgasını vuran "Yüzyılhk Yalnız Nü'ler, Yüzyıllık Yalnız Kuşlar" başlıklı resim serisihazırdı. Eski Köşkün Sahibesi, Gülseren Südor'un sararmış sayfalara yaptığı resimlerde yeniden hayat bulmuş, gençlığınde nıce âşıklan sakındığı, önırii boy unca tüm gözlerden sakladığı bedenini ressamın çizgileri aracılığıyla gün yüzüne çıkartarak bastırdığı dişiliğineyüzyıl sonra kavuşmuştu. Artık kimseden utanmıyor, anı deflerindenkopmuşsayfalardakâhkendi L Köşk sahibesi tuvallerde... O, kulağından eksik etmedığı çiçek küpeleri ve boynundaki iki sıra incisiyle, tek dünyası olan o apartmanın içinde yaşamının son yıllannı böyle geçirirken, sanata sevdalı genç kız ise yaşlı kadının çoktan kaçırdığı treni tam zamanında yakalamış, yeni ufuklara doğru yol almaktaydı. Güzel Sanatlar Akademisi 'nin yüksek resim bölümünden ınezun olmuş, Bedri Rahmi Eyüboğlu atölyesinin coşku dolu ortamını pay laştıgı genç ressam Teoman Südor'la yaşamını da paylaşmaya karar vermiş ve eşiyle birlikte ltalya'ya doğnı yola çıkmıştı bile. () günden bugüne, sanat yolculuğunu hem bu dünyanın farklı köşelerinde, hem de kendı kurduğu fantastik dünyanın içinde sürdürerek düşlerin ötesine ıızandı ressam Gülse ri de hiç aksatmadan daireleri ziyaret eden sadık bir komşu olup çıkmıştı. Akşamları, uzaklarakanat çırpmaya hazırlanırken sonsuza dek bir çerçeveye hapsolmuş ahşap kuşlarla çevrili kristal boy aynasınınkarşısınageçer, hayatının tek yolculuğunu gerçekleştirdiği o unutamadığı kentten, gençliğinin Paris'inden aldığı modası geçmiş aksesuvarlarını takıp takıştınr, ince dudaklarını pembe sedefli rujla taşırarak boyar, buruşuk göz kapaklarına siyah kalem çekmeyi de unuhnadan, sanki bir "suare"ye gidergibi özene bezene hazırlanırdı. Bütünbuhazırhktan şum anını resmettiğı ınsamn geçmişiyle geleceği arasında köprüler kurdu resimlerinde. O, sanat yaşamını yurtiçi ve yurtdışında açtığı sergilerle bezeyip aldığı ödüllerle taçlandırarak dolu dizgin koşarken, her akşam karşısına geçtiği boy aynasındaki kuşlar gibi hep aynı çerçevede dönüp durmuş olan Eski Köşkün Sahibesi çoktan toprağa kanşmıştı. Kim yaşarken hiç tanımadığı bu yalnız kadını geleceğe taşıyacaktı sanatıyla? 2001 yılınınsonaylarında, 43. kişisel sergisine hazırlanan Gülseren Südor'un eline bir defter geçti. si için kaleme alınmış yazılann üzerinde, kâh boş kalmış yapraklarda uzanıyor sere serpe. Ona kuşlar eşlik ediyor. Açı Imış kanatlanyla kristal boy aynasınınahşap çerçevesinde hapsedilen, ona çok benzeyen o yalnız kuşlar... Ressam Gülseren Südor, neredeyse yüzyıl sonra Eski Köşkün Sahibesi'yle birlikte aynadaki kuşlann esaretine de son veriyor. Anı defterinin her bir sayfasından oluşturduğuolağanüstügüzelliktekitablolarda onlan ölümsüzlüğe uğurlarken geçmişle gelecek arasında kurduğu köprülere biryenisini ek