Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
\ Bayoğlu'nun yoksul kemancısı Paganlnl Biltent otellyle öylenlne bütünlesmiç kı mını hatırlamıyor. Yalnızlığını oteld* kalan dlğer dostlanna ketnan çalarak gktoriyor. kın ev arama, otelinı scnin dc otelin" demiş. Şimdi otelin en kıdemlisi o. "Buranın kaptanı benim" diyor ve 7,8 ayhğına geldiği bu otelde 5 yıldır huzurla, mutlulukla yaşadığını söylüyor. Otelde kaldığını öğrenenler kendisine serseri gözüyle bakıyorlarmış. Serseriliği kınadığı yok elbct, ama kendisi oldukça orgaııize yaşıyor. Sabah belli saatte Görsel Yayınları'ndaki işine gidiyor. Akşam aşağı yııkarı belli saatlerde oteline geliyor. Ve çoğu akşam Türkçeye yabancı dilden giren sözcüklerin oluşturacağı sözlüğünü yazmaya çabalıyor. Sonra fuayede, evin televızyon odasında fılm izliyor, maç seyrediyor. Otel hayatı Hakan Gençarslan içın öncelikle yalnızlıktan kaçış. "Yalnızlıktan acı çckcnler kendilcrinc ve yalnı/.lıklarının adına göre bir otel bulsunlar" diyor. Sonra rahat lık, hafiflik, dostlukla çevrelenmiş özgürlük ve birbaşınalık duygusu ve kaygısızlık. Ve dahası odasında, otelin diğer odalannda beslediği köpekleri ve tavşanlarıyla çevresine unutulmaz sevimliliklcr katmış Hakan Gençarslan. Avrupa Oteli'ne 1986 yılında aylık 200 bin lirayla girmiş, bugün bir milyon lira veriyor. Ve bu aylık ona sudan ucuz geliyor. "Yakıt parası, elcktrik, su, aidat, kapıcı parası vcrmediğim gibi çoğu kez bizden tclefon parası bile almıyorlar" diyor. Peki sonra? Bir otel insanı olarak ını yaşayıp gidecek bu kentte Hakan Gençarslan. Bir evi, bir aile yaşamı olmayacak mı? O da bir tebessümle karşılıyor bu soruyu. "Aıılaşabileeeğim birini bulup onunla e\ lenmcyc karar > erirscm otel yaşamımı noktalayabilirim" diyor, ama uzak bir ihtimal gibi geliyor bu ona. Otel hayatı daha hakiki geliyor. Otel insanlan garip mi, serüvenci, anlaşılmaz tutkuları mı var? Bunları, konuşluğum otel insanlarında hemen hiç sezmedim. Onlar daha çok hayatın mesele olmayan meselelcriyle uğraşmaktan yılmışlardı. Kendilerine daha çok zaman ayırmak istiyorlardı. Zaman otel insanlarının dostuydu. Yıllar boyu otellerine sığınan, buraları yuva belleyen dünyaya kırgın insanlardan söz edcceksek Nâzım Hikmet'in kadim dostu, şair Ilhami Bekir Tez'i anmadan geçmek olmaz. Şair, Kadıköy'deki Elif Oteli'nde arada evde kaldığı bir sene hariç yaklaşık 15 sene yaşadı... Otel onun içın dc rahatlık, özgürlük, en çok da yalnızlıktan kaçış yeriydi. Kendisini haftanın belli günlerinde otelin kahvesinde şair ve edebiyatçı dostları gelip ziyaret edcrlerdi, halini hatırını sorarlardı. Kimsesiz bir otel insanı olan yoksul şair, Kadıköylü edebiyatçıların bir araya geldiği, canlı sohbetler yaptıkları bir ortamı yaratmayı başarmıştı. Son yıllannda pantolonunu kemer yerine iple bağlıyordu. Otel odaları sığınağı, pantolonunun ipi dünyaya birprotcstoydu... Santral Oteli'nde iki yıldır sokağa çıkmayan, otel çalışanları dışında kimseyle konuşniayan bir devlet datresinden emekli biri yaşıyor. Adı Arslan Arslan. Karısı ve kızıyla dahi görüşmüyor. Kendisini hemen hiç kimse arayıp sormuyor. Üç aylık maaşını kendisınin adma otelin müdürü alıyor. 500 bin lıra olan otel aylığını kesip gerisini ona gönderiyor. Bu otel onun her şeyi, yalnızlığı, tutunacak dalı, hüznü, sığınağı, yaşayıp öldüğü yer. Mahremıyetini titizlikle koruyor, ben de buna saygı gösteriyorum. Fotoğraflarını çekmiyoruz. Bu otelde kalan bir başka yalnız adam ise müteahhitlik işiyle uğraşan Necmettin Ayık. Kansı bırkaç yıl önce hayata veda edince o da yalnızlıktan ve kendisinin çözmesi mümkün olmayan ev dertlerinden kaçıp Santral Oteli'ne sığınmış. Akşamları ya Maça Kızı Kıraathanesi'nde ellibir oynuyor ya da şarkıcı tbo'yla iddıalı tavla maçları yapıyor. Sonra herkes kendi odasına, asıl yurduna, yalnızlığına çekiliyor... demlisi. 'Ben bu otelin kaptanıyım' diyor. L.^ nu .. uvnym••<•>• Avrupa Otcli'nin * n k ı H AGANİNİ BÜLENT Beyoğlu'nun tutunamayan, son derece yetenekli, ama bir o kadar da yoksul kemancısı Paganini Biilent için ise 5 yıldır kaldığı Tarlabaşı'ndaki Anadolu Oteli sokakların vahşetmden korunduğu, başını soktuğu, soğuk odasında eski yorganlara sarınıpçoğu kezyorgunluktan hemen rüyalara daldığı bir mekân. Girişte kapının karşısındaki duvarda "Otel ücreti peşindir" yazıyor. Paganini Bülent, her akşam otelcisine 8 bin lira veriyor. Tek odalı banyosuz oda.' nini'yi, Mendelssohn'u neredeyse kusursuz çalan Bülent Bey kimi kış akşamları bu parayı dahi veremiyor. Ama otelin sahıpleri onu kış geceleri kahvelerine, lokantalarına sokmayan, onu aç ve parasız bırakan insanlar gibi duyarsız ve acımasız değiller. Bazı akşamlar taşralı, yoksul otelcilerin çay içip siyahbeyaz televizyon izledikleri otelin lobisinde kendisinden ısrarla keman çalmasmı istiyorlar. O da ne kadar yorgun olsa da onları kıramıyor. Tarlabaşı'nda yoksul bir otelin lobisinde Paganini'den parçalar çalınıyor. Olmadık yerlerde, umulmadık zamanlarda insanlar incelikler, sürpnzler, güzellikler yaratıyorlar Gecenin bir vaktinde Paganini Bülent'ın odasının kapısı çalınıyor. "Bülent abi, çay yaptım içer misin?" Dışarısı ne kadar acımasız olursa olsun Anadolu Oteli, Paganini Bülent'e yitirdiği aile sıcaklığına buruk bir teselli oluyor... Bugün artık özellikle Taksim'de, Talimhane'de, Tarlabaşı'nda, Sıraselviler'de, Asmalımescıt'te. Büyükparmakkapfda, Tepebaşı'nda, Kadıköy'de birçok otelde yıllardır yalnız, yalnızlıktan kaçmak isteyen, evlerinin bitmeycn sorunlarına, masraflanna yenik düşen, eşyalanndan kurtulup hafiflemek isteyen, her an başını alıp bir yerlere gitmeyi düşünen, kendilerine ait bir oda, bir sığınak, özgürce yaşayıp ölünecek bir yer arayan onlarca insan ve asıl ilgınci birçok aile yaşıyor. "Otcller kenti" İslanbul'da sıkışan hayatlara yeni kapılaraçıhyor... İstanbul'un otel odalarında artık Necip Fazıl'ın Otel Odaları şıirindeki gibi atılan elbiseler, boğazlanmış adamlar, kırık masalar, tahtayı kemiren zaman, tavan aralarında sessizce can veren insanlar yok: Kentin gittikçc büyüyen yalnızlığına ve çaresi bulunamayan hayat ağrılarına karşı verilen umut dolubirdirenişvar. < D E H G İ 5 O C A K 1 9 9 2 S A Y I C U M H U R İ Y E T