Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
niz sanki televizyon sayesinde artmış gibi bir imaj var bazı kafalarda... Bu konuda neler söyleyeceksiniz? •• Televizyon benim çok zor kabullendiğim bir olaydı. Zamanında sinemadan da çok korktum. Çünkü o kuralları bilmediğim kanısındaydım. Hakikaten de bilmiyordum. O yüzden çok ürkütücü oldu benim için televizyona başlamak. Fakat bugünkü Star'ın başmda bulunanlardan Mehntet Turan Akköprülü'nün aşırı ısrarı üzerine kabul ettim, Fakat sonra sevdik birbirimizi. Sinema fılmini hayatım boyunca severek yapamadım. O yüzden dc çok uzun yıllar ayn kaldık sinemadan. Hiç de öyle bir hevesim de yok ayrıca. Televizyon sıcak geldi. Zamanla, birtakım şeyleri de öğrenmeye çahşlım. Telcvizyonun kişilik değiştirmeklcn başka fazla bir etkisi olduğunu zannetmiyorum. Şöyle ki ben 35 yılda Gazanfer Özcan olarak halkın arasında oldum. Televizyon hikâycsiyle birdenbire Gazanfer Özcan silindi. Bir Hiisnü Kuruntu adı yapıştı kaldı. Ben bundan sıkılmıyorum. Çünkü bu hakikaten seyircinin büyük ilgisini gösterir. Aradan uzun zaman geçmesine rağmen hâlâ gündemde. Bu televizyon olayından sonra seyirci profilinde bir değişiklik oldu mu? •• Seyirci açısından da farklı bir şey olduğunu zannetnıiyorum. Başladığımız günden bugüne belirli bir seyircimiz var. Onlar gelirler giderler, eksik olmasınlar. Gerçek seyircimizle özdeşleştik. Aile tiyatronuz maaşallah şimdi maaile dcvam ediyor. mm Kızım ve damadım da katıldı. Torun galiba bizden fazla yetcnekli. Çünkü daha üç buçuk yaşmda olmasına rağmen bu işi hem seviyor hem de yeteneğini gösterecek birtakım tavırlan var. Zannederim ileride ismimizi sürdürür. Peki biraz gerilere giderek anneniz ve babamzdan söz etsek. mm Annemin ve babamın tiyatroyla ilgisi hiç olmadı. Babam memurdu. Fakat babamın kardeşi Darülbedayi'nin ilk kurucuları arasında. Şanssızlığı; bir trafik kazası geçirmiş, bacağı sakat kalmış. İşi kuklacıhğa, Karagözcülüğe dökmüş. Hatta o devirdc Darülbedayi'ye girmek üzereyken aileden reddedilmiş. Çünkü babası kolağasıymış. "Subay çocuğundan sanatkâr olmaz" demişler. Babam da rcddetmiş. Uzun yıllar görüşmediğimiz amcam bir gün geldi. "Hadi oğlunu da reddetsene" dedi babama. Tabii babam da çok duygulandı. Sanlıp, öpüşüp banştılar. Sonra ölümüne kadar beraber olduk. Bir de rahmetli ağabeyim Rüstem Üsküdar Halkevi Temsil Kolu'nda oynuyordu. Vefat ettiği zaman bütün Üsküdar ayağa kalkmıştır. Bir gaC U M H U R İ Y E T DERGİ 5 O C A K rip tesadüftür ki benim ilk sahneye adım atışım ağabeyimin Hissei Şâyia'da oynadığı Bican Efendi rolü ile olmuştur. Sizin politikaya bir türlii ısınamaytşmız... Politik espriler, politik oyunlar ya da kabareler yerine hep vodvilleri tercih edifinize gelsek... •» Ben sanatçının politikanın tek yönüyle dcğil, çok yönlü ilgilenmesinin gcrektiğine inananlardanım. Çünkü bizim seyircimiz arasında her fıkrin sahibi insanlar var. Çok yönlü insanlarla karşı karşıyayız. Seyirci bizim velinimetimiz. Ama belirli bir çizgim yok. Zaten her şeyden önce bizim dinimiz insanların çizgisini belirtmiş. Bütün o politik kurallar dinimizdc mevcut. örneğin yazarltrın helli konulara, tiyatrocuların da çeşitli tiplemelere karşı bazen takıntısı olabiliyor. Siz genellikle her oyunda mutlaka bir şarhoş tiplemesi yapıyorsunuz Bu bir tür seyirciden gelen "islek tiplemesi" gibi bir şey mi? •• Ben buna katılamıyorum. Çünkü her oyunda sarhoş tiplemesi yok. Ancak gerektiği zamanlar vardır. Ben "Bir önceki oyunla bir sonraki oyun arasında mutlaka çok büyük farklar olmalı, aynı espriler tekrar edilmemeli" diye gençlere hep söylemişimdir. Bütün hayatımda beş defa sarhoş oynadım. O da gerektirdiği için. Sizin yetiştiğiniz dönemlere bir bakacak olursak... Bugün şükranla andtğımz isimlere de yer versek... ™ Şehir Tiyatrolan'na başladığımız dönemlerde kadronun çoğu hoca vasıflı insanlardı. Bunlardan biri de Ismail Galip Arcan'dır. Bir gün Şehir Tiyatrosu Dram 3 0 4 GönUI ÜlkU kocasını tlyatroda blraz fazla sert buluyor. Bölümü'nde ellerimi yıkıyordum. Galip Arcan bana "Scn bu tiyatroda kalmayacaksın" dedi. Ben dc 20 yaşlannda falandım. Bu laftan onun aracılığıyla tiyatrodan uzaklaştmlacağım anlamını çıkardım. "Ne yaptım kiM diye sordum. Arcan bana "Aynı sende Muanımer Karaca'nın karakterini, yeteneğini görüyorum. Bir gün gelecck sen kendi tiyatronu kuracaksın" dedi. Bu onun özsezisi miydi? Yılların getirdiği deneyimin bir sonucu muydu? Dediği gerçekten çıktı. Başta Vasfi Rıza Zobu Bey, Bedia Muvahhit Hanım, Raşit Rıza Bey, Reşit Gürzap Bey, Behzat Butak Bey olmak üzere Hüseyin Kemal Gürman'dan, Muhsin Ertuğrul'dan. Sami Ayanoğlu'ndan hem duyarak hem görerek hem de içlcrinde yaşayarak çok şey öğrendim. Hepsini rahmetle anıyorum. Kalanlara Allah uzunömürversin.^ 17 1 9 9 2 S A Y I