Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
G Ö N L Ü K Salâh Birsel Delibalta ÇünkU bu zorsıkı kitabı bedenimi beslemeye ayırdığım zaman içinde yazdım. Yani yiyerek ve içerek. Bu üstün konuları ve derin bilgileri yazmanın tam zamanı da budur. Nitekim bütün bilginlerin babası Homeros da, Latin şairi Ennius da öyle yapmıştır. Bencesi Rabelais'nin en güçlil yani gizli alayı yani humour'u elden hiç bırakmamasıdır. Ennius'ün adinı andı değil mi, hemen satırlanmn arasına şöyle bir tümce kaydınverir: Gel gör ki, densizin biri Ennius'ün şiirlerinde zeytinyağından çok şarap kokusu bulunduğunu ileri sürmüştür. Ama ne var, Voltaire, Rabelais'ye hiç yüz vermez. Garganlua'yı olsun, Pantagruel'i olsun, zırva ve anlaşılmaz sululuklarla dolu bulur. Onlaıda pisboğazlığın, saygısızlığın hesabı yoktur. Ayrıca bilgivlık, utanmazlık ve de can sıkıntısı gırladır. Voltaire der ki: Rabelais'de iki sayfalık güzel bir öykü okumak için saçmalıklarla dolu bir sıirü kitaba katUnliı Fransız lilozofu Voltaire (16941778), bellı bir yaşlanmanız gerek. Ondan hoşlanan, ona değer tan sonra, "Fantazyaya el atan yapıtlara kucak açmaya gösteren tuhaf gusıolu birkaç kişi dışında herbaşlar ve Rabelaıs'nın Gargantua'sı uzerine duşuncelerıkes onun bayağılıklarını saraka eder. Kitabını nı 1755 yılına doğru değıştırır da küçümser. Ya da kendisine başsoytarı göz23 Ocak 1989 üyle bakar. O, sarhoşluk sırasında yazı dökturen ayya$ bir fılozoftan başkası değildir. imse ölüm yazılarını gerçeğe uygun bi> biWW çimde yazamaz. Yaşamöykulerir. de Voltaire, Rabelais'nin kendi yüzyılını aşan bir •ft öylü. ÇünkU ölüm olsun, dirim olsı n, ikiinsan olmadığına da ınanır. Buna karşıhk "In• m sı de dışardan içeri değil, içerde • dışarı gilizlerin Rebelais'sı" dıye anılan Svvift'nin ondan fersah fersah ilerde olduğunu söyler. Gcrçi anlaşılırsa anlaşılır. 27 Ocak 1989 Ingiliz'in kitapları Fransa'da (XVIII. yüzyıl) pek okunmamı>tır, ama Voltaire buna kulak asBenim okumalarım kendim içın d.jil, yazılamaz. Onun Rabelais gibi her şeyi ti'ye alması rım içindir. üzerinde duruı. Kitabı neşeyle fır dönmese de, Ama kimi zaman kendi önümc de bir et parder, onda ıncelik, akıllılık ve de sağlam bir gusto çası atarım. vardır. Yani benim de insan olarak, hoşlanmaktan Voltairc'in ona alkış tutması, belki de Fıçıhoşlandığım bir şey varsa, biı şiir, bir roınan, nın Övküsü adlı kitabında Svvift'in Hıristiyanbir kitap kataloğu, bir anı, bir günlük, bir delığa cl sürmcmış olsa da Katolikliği, ncme, bir kaynakça, onlardan birini okuyabilLuther'ciliği ve Calvın'cıliği alaylara bulaylamek ıçın ipimı gcvşetirim. ra sarmalamasına dayanır. 28 Ocak 1989 Ne ki, Voltaire, Rabelais üzerine düşüncelerini 1755 yılına doğru değiştirır. Beğenisi aksaHabclais'nin Garganlua'sı. delere bürünmuştur. özellikle, fantazyaya el Rabelais kendini sılenlerc benzctir. atan yapıtlara kucak açmaya başlar. Artık ItalAynı şeyi Eflatun da Şölen adlı kitabında yan Ronesansı şairlerinden Ariosto'nun Kızgın Sokıates'e yapmış4ir. Roland yapıtını da spvmeye durmuştur. Gelın Silenler birtakım küçük kululardır. Kapağıngörıin ki, 1756 yılında Felsefe Mektuplan'nı elda yularlı kazlur, boynuzlu tavşanlar, uçan tcden geçirirken, Rabelais uzerine yazdıklarına keler, kambur zambur hayvanlar vardır. Nedıı, dokunmaz. kutuyu açnğınız zaman akamber, kakule, bal29 Ocak 1989 sam, misk gibi kat ender kal otlar ve mücevherlerle karşılaşmış olursunuz. Bir kitap, yeni bir sözcUk getirmedıktcn sonra Rabelais, Sokrates'in silenlere benzemesini beş para çalışmaz. dıştan bakıldığında, sivri burunlu, boğa bakış31 Ocak 1989 lı, deli suratlı, köylü kılıklı oluşuna bağlar. tçi açılıp bakıidığında ıse yüreğinin yiğitlik, azaHousseau, lliraflar'ında, Chambery Manastıkanarlık, kendıne güvenırlik vc de dünya işlen'ndaki bir papazdan açar. rini kuçumseme gıbı erdemlerlc fok f'ok Palais adındaki adamda, manastınn iğrençkaynadığı görülurmuş. liğine, bayağılığına benzer hiçbir esınti yoktur. Rabelais okuı larına da, kitaplarında zırtapoz, Ne ki, öbür keşışler onun kibarlığını, inceliğikafa çitileyen, caynal cuynal, hora tepen, ki • ni çekemiyor, ona kin ve öfke besliyorlardır. rizması çıkmış, cilvesi ucu/ artist numaralarıyBaştakilcr, ona karşı elbirliği etmekte de gela karşılaştıklarında onlara kapılmamalarını, cikınczler. Yerıne göz diken, ama başlarını kalonlann altına gizlenmiş olan anlam ve düsündırıp yüzüne bakmaya bile ccsaret edemiyen celeri bulup çikarmalarını öğütler. Sonra da sözyavru keşışlen kışkırtıp bacaklanna saldırırlar. lerine şöyle bir boya çeker: Adamcağıza çeşit çeşit yıldırımlar yağdırılır. Bunlar da yetmiyormuş gibi, sade olmakla birlikte, beğeniyle döşcnmiş odasını elinden alırlar. Daha sonra da, kimsenin bilmediği bir yere yallah ederler. Kısacası, onu öylc çamurlara bularlar ki, papazın onurlu ruhu buna katlanamaz. Kâfir bir kerevet üitünde, yaşam görevinden ayrılmak zorunda kalır. Bu ecit mecit işler Rousseau'yu da bütün yaşamı boyunca kovalamıştır. Hem de onları uzaktakiler değil, dostları, canciğerleri tezgâhlamıstır. ÇUnkü dünyamız, düşe kapılmayalım, zırtıllar, ciğersızler, hebennekalar, tiranlar, azmantılar, delibaltalar ve de yarı aydınlarla doludur. ler, gerçekte gerçeklc ilgili değildir. Nedir, gerçek duygusunu verdikleri an okurlar onlara gerçek gözüyle bakar. Deniz sözcüğu denizin kendisi değildir. Masa sözcüğu masanın kendisi değildir. Yatak sözcüğu yatağın kendisi değildir. Bunlar Brassai'nin tümcesinde oluduğu gibi, sadece bir işaret, bir göz kırpmadır. Onları canlı tutmak için yapılan her türlü betimleme de deniz, masa, ya da yatak sözcüğünun yanına başka sözcüklcr yığmaktan öteye geçmez. 5 Şubat 1989 nlu fotoğrafçı Brassai, şair Henri Michaux'yu şöyle betimler: Yüzü yeşilimtrak, kaymaktaşı gibi yarı saydam, ama mavi gözlerinin metal ışığı nerdeyse dayanılmaz bir pa: .Itıyla çakıyor. Suratı ne denli kansız ise, bakışı da o denli keskin. Yazarların gerçek olarak öne sürdükleri şey ü 3 $ubat 1989 Bir şiir nasıl değerlendirilir? Makarnacılar şiirde makarna sözcüğünün geçip geçmediğine bakıyor. Lobyacılar, şiirde lobya sözcüğünün geçip geçmediğine bakıyor. öte yandan, lobyacılar, makarnacılann, makarnacılar da lobyacıların pişpişledikleri şiirlerin beden rasathanesinc, başlarını çevirip, alfı nazar etmiyor. Zinhar etmiyor. D Fransızların fotoğraf ustası Brassai'nin "3O'!u Yıllann Gızlı Parıs'ı" adlı albümünden' italyan Meydam'ndaki bir kahvede âşıklar (1932) Gerçekustuculenn yakın dostu olan ünlu fotoğrafçı o yıllarda şunlan soyluyordu "Resımlerımın gerçekustulüğu, göruntunun lantastıkleştırdığı gerçeklerden başka bir şey değildir" 14