Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ç I Ç E K Fehmi Bayraktaroğlu Ağaçlar ayakta ölüyorsa... Aslında ağaçlar ayakta ölmez. Ama ağaç sağlığını kontrol eden uzman ekipler, masaları başında otururlarsa, ağaçlar da ayakta ölmeye zorlanırlar... azımıza, 14 Aralık 1988 tarihli Cıımhuriyet'te yayımlanan, küçüklliğü açısından çiçeksever okııı larırı gözüne ilişmemiş olabilecek, ama önemli bir haberi tekrar ederek başlamak istiyoruz... "Konya/Karapınar Belediyesi, ilçeyi yeşile bürümek için 'Agaç dik su parası ödeme' kampanyası başlattı. Baskan Çorakçı, bundan sonra bahçesine 10 ağaç diken valandaşlan bir yıl süre ile su parası alınmayacağını belirterek, evinin önündc halcn 10 ağaç bulunanların da bu uygulamaya katılacağını açıkladı..." Yeşili koruınak ve çoğaltmak için, önemli olan bu karaı, cazip bir teşvik ediciyi su parası ödeınemeyi de içeriyor ve eğer tili/ biı uygulanıa sıırdıırulurse, sonuç alınabilir bıı kampanva olma vaadindc... Diğeı belediyelere örnek olması açısından da güzel. Tabii bizde esas olan, geniş kitlelerin doğayı koruma bilinci ile davranacak düzeyde olması ve bunun için gerekli şart ve imkânların, loplumun tüm sorunları ile birlikte iç içe olduğu geıçeği. Ama global çözümler, f'arklı tartışma düzeylerinin işi ve bu süreçte yeşili koruma bilincinin gelişmesi için yukarıdaki perspektifi göz ardı etmeden sürdürülecek çabaların, köklü sonuçlar clde edilmesede i^e yarar olduğundan kuşku yok... Ba^ta Istanbul olmak u/ere, bılyıık ^ehirlerde, betonlasma/yeşili plansızca yok etmc şekline de bürünebilen bir yapılaşma halcn sürüyor. Gcçcn birkaç yılda, özclliklc Istanbul'da, basına da yansıyan, yeşil alan vc ağaç kıyımları hatırlanırsa bu yargımın önemi daha bir ortaya çıkar. Bu yüzdeıı, özellikle büyük $ehirleıde de süıduıülecek yukandaki tıırden bir ka Y 'Eddie Valianf (Bob Hoskins), polisiye blr olayı araştırırken, kendi odasındaki gardropta bir tavşanla, 'Roger' ile karşılaşır: işte büyük dostluğun başlangıcı!.. rin ruzgâıı esiyor sanki... Şaşılacak bir çabayla, yalnız bılyıık bir /evkle i/lenen bir filın değil, etkili bir ekoloji dersi de ortaya koyuyor Annaud ve ekibi.. Tavşanlar ülkesinde bir insan... Roger Kahl)i( ise bambaşka bir olay... Sleven Spiclherg'in bir diger buyük kumarı bıı film.. SpielberR, dary K. Wolfe'un sevimli resinıliroıııatntıı yıllardır goriılmedik biçimde dev hir canlandııma sineması lasarısına ternel almıs.. Ama sıradan bir canlandırma filnıi dcğil bu: Normal bir filmle canlandırmayı birleştirme dencyımi. Aslında ilk kcz yapılan bir şcy de dcğil. Kınıı ıınliı müzıkallerdedencnmiş, örneğın Gene kelly'nin "Gonül Kimi Severse Anchorc Avvcigh" adlı ünlü filmde "Miki Kare" (Mickey Mouse) ilc yaptığı dansı belkı anımsarsınız. Ama bu yönlem, çok zor ve pahalı olduğu ıçiıı lerk edilmiş. Spielberg'in Disııey lirmasıyla orlak giriştiği dev proje ise, tuınuyle bu tekniğe dayalı bir film ortaya koyuyor. 1940'ların Hollyvvoodu'nun yanı başında, çizgironıan kahramanlarının yaşadığı bir "Toonlar ÜlkesiToon Town" vardır. Bu ülkenin sakinlcıinden Tavşan Roger Rabbil, işlemediği bir cinaycltcn suçlanınca, bir hafiye, Bob Hoskins gerçek katıli bulmakla görevlendirilır. Ve dur durak bilmeyen çılgın bir serüvcn başlar... Spielberg'in yapımcılığı altında, yönetmenliğini "Amazonda Fırlıııa" ve "Gelecege Uönüş" filmlerınin yönelıneni Roberl Zemeckis'in gerçekleşJirdiAi "Tavşan Roger'ı Kim Yok Klınek tstiyorWho Framed Roger Rabbit?", Hollywood'un geçen mevsim yaptığı cn pahalı film.. Ama ödülünü almış: Yalnız Kuzey Amcıika'daki hasılatı 130 milyon doları asıyor. Gerçck bir lilmle canlandırma sinemasını harman etmek, anlaşıldığına göre son derece pahalı bir yörıtem... Ama sonuç gerçek bir espri ve neşe şöleni... Büyük oyuncu Bob Hoskins'i, üstelik nefret ctliği "Toonlar Dünyası"nda klasik hafiye yöntemleriyle çalışırken, Tavşan Roger'ın 1940'ların dilberlerinden (Rlla Hayworth, Vcronica I.ake, l.aııren Bacall, vs.) çizgiler taşiyan "vamp" karısı Jessica'nın cilvelerine veya kötü ruhlu yargıç Demort'un binbir entrikasına karşı koyarken izlemek, dayanılmaz bir zevk.. Filmde ayrıca canlandırma sincmasının kimi ünlü adları da şöyle bir gözüküp yitiyor: Pamuk Prenses, Betty, Boop, Ceylan Bambi, Vakvak Kardes, vs. Tünı bu hayvanlar ve onların dunyasının çizgifilme özgü hareketliliği, sınırsız özgurluğu ve temposuyla "gerçek insanlar" dunyasının tcmposu olağanUstü biçimde kaynaşıyor. Ve bunca çabadan, bunca işbilirlikten, bunca "zanaal"ten doğan, artık kaçınılmaz biçimde bir "sanat eseri" oluyor. Avrupa'da da hasılat rekorları kıran bu filmin bizdc de "hcr yaştan" çocuklara bir an önce sunulabilmesi dileğiyle... D Belgrad Ormanları'nın çılekeş ajjaçları. mpanya, yeşil alanların korunması ve geliştirilmesinde fonksiyonlu olabilir. Kadıköy'den Bostancı'ya kadar uzanan hatta, 'Ankara Asfaltı' ile deniz arasındaki yerleşim alanında, özclliklc Bağdat Caddesi'nin her iki tarafında, yılların Urünü olan binlerce çamın yerinde şimdi yeller esiyor. Son kalanlaı da etraflannı çeviren beton yığınlarının arasında, soluk almaya çalışıyorlar. Ekolojik denge bo/ıılduğu için, onların da yaşayacağı çok şüplıeli. Taıızim edilen yeni alanların, yol kenar larının çimlcndirilip, çiçeklendirilmesi, kalileli türlcri içeren bir ağaçlandırma çalışması ile desteklcnmczse, anlamlı bir yeşili koruma/geliştirmeden söz cdcmeyiz. Şu anda yürütülen ağaçlandırmaya isc çalılandırma demek daha doğru! ÇünkU, gördüğümüz kadarı ilc, yeşil alanlara dikilen "ağaç" türleri, son derece baştan savma bir seçimle, büyüme jansı olmayan çalıların ağaç niyetine dikimi ile sürüyor. Şu anda var olan ağaçlaım ve ağaçlık alanların korunması ise yeterli yasa ve belediye ka rarları ile güvenceyc alınıni) durıımda değil. Sağlık açısından da bilinçsi/ budamalardan baş ka bir şcy yapılmıyor. Bilinçsiz, çünkü buda ma işlcıni, ağaçların düzgün gelismesini sağla yacak ve luıstalıklı dallarını temizleyecek biçimde değil, arkalarındaki mckâıılara gölgc etmcyecek ve iyi yakacak odun çıkaıacak (!) şekilde sürdürülüyor! Birçok ıılkede, >ehır yötıelımUTinin denetıminde, bitki/ağaç sağlığını koıılıol eden ve ge rekli tedbirleri alıp, uygulaınaya koyaıı uzmaıı ekipler oldıığunu biliyoruz. Bizde de bu işle gö revli birimler kâğıt üzerinde ve "oturdukları bürolarında" varlar. Ama etkin pratik uygu lama içinde olduklarını söylcmek zor. AdaJar'daki çamlık alanların birçok bitki hastalığı ilc dolu olduğu ve eğer acil tcdbirlcr alınıp, uygulamaya konulmazsa süratle kuruyup, çürüyüp. yok olacakları, çoraklaşacakları günler, artık çok ıızak değil... Surdurülen yeni ağaçlandırma çalışmalan, eğer bilkilerin sağlığı ile uzman ekipler tarafından ilgilenilme/se, bu anlamda, boşa çabalar olabilirler... Bol çiçekli gunler için, el ele!.. fl Güllerinizi çoğaltmanın püf noktaları u köşede, zaman zaman okur mektuplarına cevap verip, gerekli bilgileri sunmaya çalışacağımızı söylemiştik. Bugün, Sayın Hasan Ay'ın mektubunu cevaplandırıp, diğer birçok çiçekseveri de ilgilendireceğinl umduğumuz, güllerln bakımı ve çoğaltılması ile ilgili kısa bilgiler vermek istiyoruz. Önce gülün sağlıklı yetişmesi için uygun toprak bileşiminden başlayalım: Gül, en çok, kırmızı toprak diye tabir edilen, demir blleşlmll toprağı sever. Bu toprak türü, killi sarı toprakla karıştırılmamalıdır. Kırmızı toprakla karıştırılıp, gübrelenmiş funda toprağı 1/3 oranlarında, en iyi kanşımdır. Gülün çoğaltılması, kaliteli türlerden alınacak çeliklerle yapılabilir. Çellk için en uygun mevsim, soğuk olmayan sonbahar günleridir. Çellkler, yukarıdaki karışımda ve açık havada, bahçenin yarı gölgeli bir yerine yapılmalıdır. Gövdenin odunlaşmamış bölümlerindon. parmak kalınlığında yeşil ve sağlıklı dallardan 20 santim boyunda kesilen çelikler, birer karış aralıkla toprağa 78 santim derlnllğinde gömülmeli ve iyice sıkıştırılmalıdır. Yağmur yağmadığı zamanlarda, toprağının kurumasını engellemek için sulamak gerekir. Ayrıca don olabilecek havalarda ve kar yağdığında, naylondan basit bir korunak yapmak yerinde olur. Gül, uygun büyüklükteki saksılarda balkonda da yetiştirilebilir. Çiçek dıkmekte kullanılan balkon kapları, gül yetiştirmek için uygun değildir. Kökleri derine giden bir bitki olan gül için, en az 50 santim derinliğinde ve çapı 3040 santim olan bir saksı gerekir. Toprağı da yukarıdaki gibi olmalıdır. Hazır, sağlıklı bir fidan satın alıp, saksıya dikmek en iyisidir. Bahçeden çıkarılıp, saksıya alınan güller, tutmazlar ve iyi sonuç alınamaz. Yelişmiş fidanları kışa karşı muhafazaya almaya gerek yoktur. Yalnız sonbahar başında ve mart ayında, dibini kabartmak; martta dibine ocak açıp gübrelemek ve piyasadan temin edilebilecek böcek ilaçları ile ilaçlamak, hastalıklar için ayrıca uygun İlaçları temin edip hazır bulundurmak gerekir. Zirai malzeme satan yerlerde bu ilaçların birçok türünü bulmak mümkündür. Gülleri budarken de çok yaşlı, kart dalları ve zayıf dalları kesmek gerekir. f i B 19