Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Aylar
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 19 HAZİRAN 2009 CUMA Gömlekleri renklendi sıra ceketlerinde “Türk erkekleri olgunlaştıkça giyinmeyi öğreniyor, Türk erkeği için moda yoktur” diyen Abdullah Kiğılı, 2 kişiyle adım attığı giyim dünyasında bugün 152 mağazasıyla en çok bilinen erkek markalarından biri. Her ne kadar Türk erkeleri için giysi üretse de Türk erkeklerinin önce çocuklarını sonra da eşlerini düşündükleri için kendi giyimine pek özen gösteremediğini söylüyor Kiğılı. Koyu renklerden özellikle siyahtan vazgeçemeyen Türk erkekleri, model konusunda da yenilikten çekiniyor. Babasının 1938’de açtığı kumaş mağazasından bugünlere gelen Abdullah Kiğılı’yla Türk erkeğinin giyime yaklaşımını konuştuk. Türkiye’de en fazla üç ya da dört modelin giyildiğini ve bunların yıllar içinde sadece omuzlarının, yakalarının, pantolon paçalarının zaman zaman daralıp genişlediğini, yırtmaçların tek ya da çift olarak değişkenlik gösterdiğini bunun dışında renk ve model olarak yeniliğe açık olmadığını anlatıyor Kiğılı: “Türkiye’de değişmeyen ve değişmeyecek bir şey Bilirsiniz başkasına ceket almak oldukça zordur. Ceketlerde bedenle birlikte bir de droplar var. Kiğılı’ya hediye almak için gereken hangi drop ölçüsünün ne anlama geldiğini de sorduk: 4 drop: Göbekli, kısa boylu ve kol boy ve ceket boyunun da kısa olması. 6 drop ortalama boy ve kilodaki erkekler için, 7 drop dar kalıplar. Giydiği şey üzerine otursun isteyenler için ideal ölçü. 8 drop uzun ve zayıf erkekler için kullanılıyor. SİNEM DÖNMEZ Kimsede olmasın Müşterilerden gelen talep üzerine Abdullah Kiğılı markasını yarattıklarını anlatan Abdullah Kiğılı bir modelden en fazla 10 tane yaptıklarını söylüyor. Bazı insanların üzerindeki kıyafetin başkasında olmasını istemediğini, bu yüzden bu müşteri kitlesi için bu markayı yaşama geçirdiklerini anlatıyor. Kiğılı markasının çok sayıda üretim yaptığı için fiyatlarının daha makul olduğunu ancak Abdullah Kiğılı markasında bir modelden en fazla 10 tane yaptıklarını söylüyor. Kumaşlar İtalya’dan gelirken isteyen müşterilere ölçü alıp, renk ve desen seçerek 3 haftada dikebiliyorlar. varsa o da siyahın hakimiyetidir. Ben kendimi bilim bileli siyah, lacivert takım elbise satılır” diyor. Siyah takım elbisenin her zaman çok revaçta olduğunu, özellikle kriz dönemlerinde bunun dikkat çekici boyuta ulaştığınıu söylüyor Kiğılı. Bunun nedenini de, siyah takım elbiseyle uyumlu olan ne varsa değiştirilmesi gereğine bağlıyor: “Kahverengi giyseler gömleği, çorabı, takım elbiseyi, kemeri değiştirmek zorunda kalacaklar. Bu da belli bir külfet demek. Erkeklerin yüzde 90’ı siyah, lacivert, füme giyiyor. Bej, toprak, kahve, yeşil gibi renkleri görmeniz mümkün değil sokakta. Üstelik siyahın bir avantajı da her ortamda giyilebilmesi. Kokteylde, gündüz, resmi bir yerde... Lacivert blazer ceketi altında füme pantolonla rahatlıkla yılın 365 günü her gittiğiniz yerde hem günlük hem de resmi olarak kulanabilirsiniz. Dolayısıyla bunların müthiş satışları var. Bu yüzden ben Türkiye’de erkek giyimi vardır demeyi prensip olarak uygun bulmuyorum.” Herkesin de bildiği gibi gömlek renkleri her ne kadar beyaz ve mavi başı çekse de hayli değişken. Yıllardır pembe gömlekli erkekten geçilmiyor. Kiğılı da bu söylediğimizi onaylıyor. Birkaç yıldır pembe gömleklere çok talep olduğunu, bu sıralar pembenin yerini lilaya bıraktığını söyleyen Kiğılı, erkekler yeniliğini, değişikliğini kravat ve gömleklerle yapıyor. Bu yüzden de çok değişik renklerde gömlek ve kravatlar yapıyoruz. Yurtdışında bir takım şeyler moda olsa da Türkiye’ye gelmesi, kabul edilmesi ve giyilmeye başlanıp alışkanlık haline gelmesi zaman alıyor. Dediğimiz gibi Türk erkeği biraz muhafazakar ve değişiklikten pek hoşlanmıyor. Kiğılı, erkeklerin giyimini sadece İstanbul, Ankara, İzmir olarak düşünülmemesi gerektiğini Anadolu’daki erkeklerin oldukça muhafazakar olduğunu hatırlatıyor. Abdullah Kiğılı Polyester giymeyin, terletir, koku yapar Erkeklerin giyim alışverişini kimi zaman eşlerinin üstlendiğini Kiğılı’da bunun gözlemini yapıp yapmadıklarını sorduğumuzda erkek alışverişinin yüzde 28’inin kadınlar tarafından yapıldığını söylüyor Kiğılı. Erkeklerin eşlerinin, kızlarının, kardeşleri ya da sevgililerin bir şey alıp gittiklerini ama buna daha çok büyük şehirlerde rastlandığını söyleyen Kiğılı anadolu’da bu oranın düşük olduğunu belirtiyor. Gömlek seçimlerinde önemli olanın özellikle yaz aylarında saf kumaşları seçmek olduğunu ancak genellikle polyester karışımlı gömleklerin tercih edildiğini söylüyor. “Giyimin de eğitim seviyesiyle ilgili olduğunu vurguluyor Kiğılı. İyi giyineni, iyi eğitimli insanlar polyester karışımlı gömlekler giymiyor. Polyester hava almadığı için vücutta koku yapma ihtimali var, ayrıca alerjik durumlar yaratır. Dolayısıyla sağlıklı değil polyersterli kumaş. Bir tek artısı var o da kolay ütülenir. Bir de daha uygun oluyor fiyatı.” Etiketleri okuyun, giysiler bozulmasın Kiğılı, tüketicilerin etiket okumadığından şikayetçi. Etiketlerde özellikle yıkanıp yıkanamayacağını, kaç derecede ütüleneceği gibi tüm bilgileri yazdıklarını ancak yine de insanlar bunları okumadıkları için sıkıntı çektiklerini anlatıyor. Takım elbiselerin asla iki gün üst üste giyilmemesi gerektiğini vurgularken, başlarına gelen bir anıyı anlatıyor: “Keten takım elbiseleri her gün giyiyorlar. Doğal bir madde keten. Yazın giyilir. Kışın giyilmez. Ancak yaz sıcağında en idealidir, terletmez ama çok çabuk buruşur. Bir keten pantolonu giydiğinizde kolunuzu kaldırdığınız indirdiğinizde buruşur. Satarken de servisteki arkadaşlara az giyilmesi gerektiğini anlatmalarını da söyledik. Sabah giyildiğinde akşam çıkarılmalı ve ertesi gün giyilmemesi gerekiyor ketenin. Kumaşın hava alması, dinlenmesi lazım. Dolayısıyla şikayette bulunuyor müşteriler. Üzerinde bir etiket var. Nasıl yıkanacak, kuru temizleme mi yapılması lazım, pantolonu çamaşır makinesine atıyorlar, boyu kısalıyor... Okumuyor insanlar. Bu da sıkıntı yaratıyor bizim için” diye anlatıyor. Kruvaze modası geri gelecek Türkiye’de modanın değişim süresinin Avrupa’ya göre daha uzun olduğunu söyleyen Kiğılı, “Yıllardan beri 3 düğme modası vardı. Şimdi yavaş yavaş kendini 2 düğmeye bıraktı yarın tek düğme gelir sonra kruvaze döner. Avrupa’da şu an 3 düğme modası yok bitti. Bizde hâlâ geçiş dönemi var. Türk erkeği kolay kolay vazgeçemiyor alışkanlıklarından. Yaklaşık 10 sene yalnız kruvaze takım vardı. Geri geleceğinden eminim” diyor. Bu yaz denizci temasının çok moda olduğunu söyleyen Kiğılı, renk ve modellerle bu modayı takip edebilecek ürünler olduğunu da söylüyor. C MY B C MY B