Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30 Kasım 2014 Pazar 5 çalışan sayısı 235.000 kişiye ulaşmış. Türkiye’de yeşil istihdamda bugün hangi noktada olduğumuza dair net veriler yok. Selen Arlı Yılmaz artan yenilenebilir enerji yatırımları ve bu alanda 2023 yılı kurulu güç hedeflerinin belirlenmiş olması nedeniyle, çalışmasında pilot alan olarak, yeşil işlerin sürecin tamamına yayıldığı yenilenebilir enerji uygulamalarını 6 farklı senaryo çerçevesinde incelemiş. Çalışmada 20132030 yılları arasında, 2.453.789 işyıl ile en yüksek istihdamın, 2023 hedeflerini esas alan kurulu güç kapasitesi ve yenilenebilir enerji uygulamalarında gerekli ekipmanların bütünüyle yerli teknolojiyle imalatına dayanan senaryoda yaratılacağı görülüyor. Diğer taraftan, mevcut enerji arzı oranları ile yerli üretim kapasitemizin aynı şekilde devam ettiği senaryo aynı dönemde 1.609.117 işyıl istihdamla en düşük yeşil istihdam potansiyeline sahip. Yenilenebilir enerji alanındaki yeşil iş potansiyeli, hidroelektrik ve rüzgâr enerjisinde oldukça yüksek olsa da, emek yoğun üretim yapısı nedeniyle güneş enerjisi yeşil istihdam için ciddi potansiyel barındırmakta. Ayrıca, yenilenebilir enerji teknolojilerinin bütünüyle yerli imalatı ile istihdam dikkat çekici boyutta artıyor, bu durum bu alandaki yerli ürün imalatının desteklenmesi gerektiğini açıkça ortaya koyuyor. Her çevrecinin kapitalizm hakkında bilmesi gerekenler Yazımızın başlığı aslında çevre okuryazarlığı bağlamında salık verebileceğimiz bir eserin adı. Kitabın alt başlığı ‘Kapitalizm ve Çevre Konusunda Bir Yurttaş Rehberi’. Kitap, yazarların (Fred Magdoff ve John Bellamy Foster) Monthly Review dergisinde yayımlanan makalelerinin yazıya gösterilen ilgi sonunda genişletilmiş şekli. Kitap, Patika Yayınları’nda Türkçe baskısına kavuşmuş (2014). Yazarlar, kitabın önsözünün başına Epikür’ün ‘gem vurulmamış zenginlik, büyük yoksulluktur’ deyişini koymuşlar; sonra da ekoloji ekonomisti Herman Daly’nin ‘kaynakların sınırlı olduğu bir ortamda sınırsız iktisadî büyümenin bir olanaksızlık kuramı olduğu’ düşüncesini vurgulamışlar. Yazarlar çalışmalarında küresel ekolojik krizi tüm boyutlarıyla sistematik olarak ele almamışlarsa da, sorunun pek çok yönüne değinmişler. Zaten yazarların tek tek ve başka yazarlarla birlikte kapsamlı başka çalışmaları da var, kitabın kaynakçasında belirttikleri üzere.. Her çevrecinin temelde bilmesi gereken şeyin, kapitalizmin bir çözüm aracı değil sorunun ta kendisi olduğu ve insanlığın bu krizden ancak, toplumsal mücadele aracılığıyla insani özgürlük kapasitesini açığa çıkararak, gezegenle uyum içerisinde gelişecek yepyeni bir dünya inşa etmek suretiyle sağ çıkabileceğini vurguluyor yazarlar. Bu arada yazarların kitaplarını yazma sürecinde düşüncelerini tartışmak için gittikleri Bolivya, Çin, Venezeela, Vietnam vb. yolculukları, kitabın hem kuramsal, hem de pratik olmasını sağlamış ve değer katmış. Kitabın bölüm başlıklarına hızlıca bakalım: Küresel Ekolojik Kriz / İşler Alışılageldiği Gibi Sürüyor; Gezegensel Yıkıma Giden Yol / Kapitalizmin Büyüme Doç. Dr. Zorunluluğu / Çevre ve Kapitalizm / Kapitalizm Yeşil Bir Yol Benimseyebilir mi? / Ekolojik Bir Devrim Yalnızca MELİH Mümkün Değil Elzemdir. BAŞ İlk bölümde çevresel sorunun tek bir olaya indirgenemeyeceği, bir sistematik sorun olarak gezegensel sınırlarla ele alınabileceği belirtiliyor ve dokuz kritik sınır /eşik vurgulanıyor: iklim değişikliği / okyanus asitlenmesi / stratosferdeki ozon eksilmesi / biyojeokimyasal akım sınırı (azot ve fosfor döngüleri) / küresel tatlı su kullanımı / toprak kullanımındaki değişiklikler / biyoçeşitliliğin azalması / atmosferik aerosol yüklemesi / kimyasal kirlilik. İkinci bölümde iktisadi ve çevresel eşitsizliklerin paralellikleri dünyanın çeşitli yörelerinden örneklerle irdeleniyor. Üçüncü bölümde ise, kapitalizmin doğası gereği büyüme zorunluluğu, İncil’deki Birinci Emir’e atfen şöyle vurgulanıyor: Sermaye birikiminden başka bir tanrın olmayacak. Bir de örnek veriliyor: Tarım, gıda üretimi ile değil, kâr etmeyle ilgilidir. Gıda bir yan etkidir. Bu bölümde sıfır büyümenin kapitalizm için gerçekleşemez bir ütopya olduğu özellikle belirtiliyor. Çevre ve Kapitalizm başlığını taşıyan bölümde sürekli büyüme dürtüsünün somut sonuçlarına göz atılıyor. Çevrenin bozulmasının başta yoksulları etkilediğinin altı çiziliyor, örnekse kirletici sanayi kuruluşlarının, atık tesislerinin yoksul mahallelerde konumlanma eğiliminde olmaları gibi. Yazarlar bu durumun gerçekleşmesi sürecinde ‘işletme çıkarları, politika ve hukuk arasında bulunan ensestvari ilişkiler’in belirleyici ve ön açıcı olduğunu vurguluyorlar. Beşinci bölümde kapitalizm yeşil bir yol benimseyebilir mi sorusuna yanıt aranıyor. Bu soruya olumlu yanıt verenlerin (Benjamin Barber vd.) düşünceleri ele alınıyor. Bu bağlamda özellikle Lovins ikilisi ile Hawken’in ‘Naturel Kapitalizm’ yaklaşımları kayda değer. Naturel bal yemiştik ama deyim yerindeyse bunu yemek zor gözüküyor! Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) izlencelerinin bir pazarlama olanağı haline geldiği eleştirisi de ciddi ve önemli bir husus! Son bölümde ise, ekolojik devrimin yalnızca mümkün değil, gerekli olduğu belirtiliyor. Sonsözü yazarlara bırakalım: ‘Bir ekolojik devrim, hem insanın hem de doğanın sömürüsü şeklindeki kısır döngü ile ilişkinin kopartılması anlamına gelmektedir’. Kaynak: UNEP/ILO/IOE/ITUC, 2008: s. 40 Güneş enerjisi istihdam için bir fırsat T ürkiye Güneş enerjisini Avrupa’nın Kuzey ülkelerinden bile az kullanıyor. Oysa binalardan kentlere, kamudan sanayiye başlayacak bir dönüşüm ile enerjide dışa bağımlılığı, dolayısı ile cari açığı azaltmak mümkün. Güneşten fotovoltaik panellerle elektrik üretmek isteyen ve bunun için EPDK’nin onayını bekleyen başvuru sayısı 496. Bunların hepsi kabul edilirse Türkiye’de kurulu güç 7904 MW artmış olacak. Ki bu rakam Mersin Akkuyu’da tahsis edilen arazide Rus şirketi tarafından yapılacak olan toplam 4800 MW’lık kurulu gücün çok üzerinde. Dolayısıyla neden bu nükleer santral inadı diye bir kez daha sormadan edemiyoruz. Güneş enerjisi sektörünü İzmir’de buluşturan SOLARTR 2014 geçen hafta sona erdi. Yıllık güneşlenme süresi az olmasına rağmen güneş enerjisi kurulu gücü Türkiye’den 300 kat fazla olan Almanya’daki uygulamalar hakkında bilgi veren Alman Solar Endüstri Derneği BSWSolar yöneticilerinden Jörg Mayer güneş enerjisinin Almanya’daki elektrik fiyatlarını düşürdüğünü söyledi. Mayer’e göre, “Almanya’da elektrik fiyatlarının düşmesinin iki nedeni var. Birincisi fosil yakıtların ucuzlaması ile üretim maliyetinin düşmesi, diğeri ise en üst düzeyde bulunan fotovoltaik kurulumlar”. Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfı WWF’nin Türkiye şubesi, Avrupa İklim Vakfı (ECF) ve Bloomberg New Energy Finance (BNEF) işbirliğiyle hazırlanan rapora göre de Türkiye 2030 yılında bütün enerjisinin yarısını yenilenebilir kaynaklardan elde edebilir ve bunun için yapılacak yatırım da termik kaynaklara yapılacak yatırımdan daha fazla olmaz. Avrupa Fotovoltaik Endüstri Birliği (EPIA)Greenpeace raporlarında; 2030 yılı için yapılan tahminlerde dünyada fotovoltaik (PV) sistemlerinin kurulumu ve imalatında 10 milyon kişinin tam zamanlı olarak istihdam edileceği bildiriliyorr. Bu raporlar; güneş endüstrisinden aldığı bilgiler ışığında üretim işleri için 10 kişi/MWp, kurulum için 33 kişi/ MWp, toptan satış işleri için 34 kişi/Mwp, araştırma işleri için 12 kişi/Mwp gerektiğini belirtiyor. Avrupa Yenilenilir Enerji Konsuli (EREC) raporlarında; konsantre güneş termalleri (CSP) için gelecek 10 yıllık süre içerisinde yarım milyon insanın istihdam edileceği belirtiliyor. Güneş enerjisi alanında büyük kuruluşlardan biri olan Abengoa Solar firması CSP projeleri için örnek proje olarak gösterilen Solucar PlatformSevilla projesinde her 500 MWp için aşağıdaki değerleri veriyor. [4] • %50 yerli kullanım ile parça imalatları için 2000 kişi • Santralın kurulumun da 1500 kişi • Santralın bütün ekonomik ömrü boyunca yetkinlikleri yüksek 100 kişi • Bakım ve servis hizmetleri için 300 kişi Anlayacağınız her ülkede enerji ithalatına olan bağımlılık azaldıkça,bir yandan da endüstriyel gelişme için yeni iş imkânları doğuyor.