23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

30 Nisan 2013 Salı 7 “İçeride çocuk kalmasın” Ç “Biz Bremen Mızıkacılarıyız, Ritimle haykırırız söylemek istediğimizi ama söyleyemediklerimizi. Elimizden sımsıkı tutan Yaşar hocamızı, Mutlulukla, sevgiyle sarar, anlatırız ona hayranlığımızı. En fazla istediğimiz şey; sevgi, ilgi Neden vermesi en kolayken hep esirgenir ki?” ocuklar günümüzde sokağa çok az çıkıyor, vaktinin büyük çoğunluğunu evde bilgisayar veya televizyon başında, okulda ise sınıflarda geçirerek, ‘kutulanmış çocuklar’ haline geliyor. Minik TEMA İstanbul Projesi ile İstanbul’da 500 okulda, bin sınıfta, 25 bin çocuğun doğayla arasında bağ kurulması, bu bağın olabildiğince güçlendirilmesi ve onlara oyun haklarının geri verilmesini hedefleniyor. TEMA Vakfı tarafından 2010 yılından itibaren Milli Eğitim Bakanlığı ve Türkiye Okul Öncesi Eğitimini Geliştirme Derneği işbirliğinde yürütülen Minik TEMA, okul öncesi ve ilkokul çocuklarına yönelik bir doğa eğitim programı. Program sayesinde iki yılda 40 ilde 20 bini aşkın çocuk doğayla buluştu, doğada hissederek, dokunarak, koklayarak, duyarak, ilk elden deneyimler yaşadı ve doğanın bir parçası olduklarını hissetti. “İçeride Çocuk Kalmasın” ve “Toprak Dersem Çık!” sloganlarıyla çocukların daha çok dışarı çıkmaya, oyunla ve keşfederek öğrenmeye; öğretmenleri ise açık hava etkinlikleri uygulamaya teşvik etmek amaçlanıyor. “Çünkü” diyorlar, “doğa bize oyunu, tüm heyecan ve sevinciyle birlikte verir. Her oyun, gönüllü bir eylemdir. Her oyun bir öğrenmedir. Her oyuncu, oyununu kendi yaratır ve her oyun bir keşftir. Doğada oyun vardır, keşif vardır, yaratıcılık vardır, heyecan ile tutku vardır. Tutkunun olduğu yerde başarı kendiliğinden gelir. Minik TEMA sayesinde oynarken öğrenen, öğrendikçe kendine güveni artan mutlu ve sağlıklı çocuklarımız, en büyük kazancımız olacaktır.” Bu hayatta biz de varız onların motive olmaları, ruhen ve fiziken gelişmeleri, sosyalleşmeleri, toplumda ngellerin Ötesinde Derneği, nüfusun kendilerini ispat etme olanağı, toplumun yüzde 12'den fazlasını teşkil eden da onların bir şeyler yapabileceğini engellilerin toplumda sosyallik görmesi, disiplin, takım çalışması, takım kazanmaları, ritim konserleri, perküsyonlu ruhu kavramlarını kazanmaları gibi yürüyüşler ve üniversitedeki panellerle etkilerini sayabiliriz” diyor. Özellikle farkındalık yaratarak, “yapamadıklarıyla zihinsel engelli bireylerin nörolojik değil, yaptıklarıyla” gündeme gelmelerini rahatsızlıklarından dolayı zaman zaman sağlıyor. 20 gönüllüyle yaşadıkları dikkat ve kurulan derneğin konsantrasyon kaybının, Bremen Mızıkacıları tek müziğin gücü sayesinde Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar konserler ve çalışmalar yürek olmuş dev bir Morpınar, ritme gönül esnasında Morpınar'ın kadro. Yaşar Morpınar vermiş, bunu da elleri, kolları ve gönüllü eğitmenliğiyle çocuklarla birlikte gözleriyle verdiği tüm paylaşarak büyüyen bir zihinsel engelli çocuklar komutlara neredeyse harekete dönüştürmüş. birebir uyabilmeleri bu ve ebeveynler bir arada. Bin parçadan oluşan işin başka güzel yanı. 2007’de başlayan atölye perküsyon enstrümanları Sosyal hayata koleksiyonu var. Ancak tutunabilmek için bir çalışmaları, şimdilerde en güzeli birlikte çaldığı araç olarak kullandıkları her konserden sonra ritim gruplarının olması. ritim, bugün onlar için ayakta alkışlanan tam bir Bremen Mızıkacıları, bir tutkuya dönüşmüş, onlardan biri. 2007 hayatlarının önemli bir başarı öyküsü haline yılından bu yana parçası olmuş. geldi. çocuklarla çalışıyor, Kendilerine güvenerek, konserlere çıkıyorlar. Bu “Bu hayatta bizler de grupla yapılan ritim varız” diyorlar. atölyesi de geçen yıl ikinci sömestrda Morpınar'ın gönüllülük projeleri, yalnızca olduğu gibi bu yıl da Doğuş Bremen Mızıkacılarıyla sınırlı değil. Üniversitesi'nin TDP101 kodlu dersi ile Toplumda dezavantajlı diyebileceğimiz üniversitenin müfredatında. Ayrıca gruplarda çocuk ve gençlere ulaşıyor, Bremen Mızıkacıları altı yıl içinde 10 farklı onların hayatında önemli bir gelişme şehirde yaklaşık 125 konser verdi. kaydetmelerini sağlıyor. Gönüllülük Morpınar, “Sunduğumuz hizmet malum, projelerinin maddi boyutunu da tamamen ritim eğitimi. Bu eğitim ve konserlerle kendisi karşılıyor. ? ZUHAL AYTOLUN E “Sen Benim Babamsın” ÇEV, 1999 yılından bu yana yürüttüğü Baba Destek Programı çerçevesinde, Haziran 2012 Babalar Günü'nde yeni bir kampanyayı hayata geçirdi. “Sen Benim Babamsın” adı altında yürütülen kampanyada “babalığın önemi ve babaların çocuğun hayatındaki ve aile içindeki rolü” konusunda bilinçlendirme yapmak amaçlanıyor. Çalışmalar ağırlıklı olarak Baba Destek Programı'nın uygulandığı Adana, İstanbul, İzmir, Sivas, Diyarbakır, Bursa, Gaziantep, Muğla, Kocaeli, Marmaris, Akhisar, Bandırma ve Ayvalık'da gerçekleştiriliyor ve bu bölgelerde sergilenen afişlerle kampanya mesajları duyuruluyor. Erkeklerin adil/demokratik, sorumlu ve şiddetsiz babalar olmalarını teşvik etmek, babayı çocukla ilgili sorumluluk alma konusunda teşvik ederek bu yolla toplumsal cinsiyet eşitliğini desteklemek, tüm bunları destekleyen bir eğitim programı olan AÇEV'in Baba Destek Programı ile ilgili farkındalık yaratmak ve bilgi vermek hedefleniyor. A
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle