Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 Cumhuriyet ENERJİ 3 Nisan 2012 28 geçmek üzere enerji alanında bir dizi girişimde bulunuldu. Doğalgaz ve petrol üretimi yeni yatırımlarla arttırıldı. Boru hatları anlaşmaları yapıldı, ağ genişletildi. AB ve Türkiye gibi yakın coğrafya ile uzun erimli bir dizi anlaşma yapıldı. Bütün bunlara şüphesiz konjonktürel avantajlar da eklenmekteydi. Örneğin dünya ölçeğinde doğalgaza talep hızla artıyor, petrol fiyatları sürekli yükseli Putin, bir dönem sonra yeniden devlet başkanı oldu ve bu dönemde Rusya’nın hedefi yeniden ABD’den sonra ikinci güç olma arayışı. Bölgesel anlaşmazlıklarda, enerji projelerinde Rusya göz ardı edilerek bir aşama kaydetmek artık zor görünüyor. yordu. Alüminyum, nikel, uranyum vb. madenlerin de giderek fiyat ve talep yükselmesi eğiliminde olduğunu eklemek gerekir. Diğer yandan ülke içerisinde elde edilen gelirleri ülke dışına çıkarma eğiliminde olan oligarkların denetim altına alınması da çıkışta bir anlamda rol oynadı. Ayrıca silah ihracından gelen gelirler de azımsanmayacak bir noktaya ulaştı. Bütün bunlar yan yana gelince kısa sürede Rusya ekonomisi toparlandı. Dış borçlar ödendi, döviz rezervleri arttırıldı, sermaye kaçışı durduruldu ve görece bir refah ortamı yaratıldı. Şüphesiz bu, enerji ve maden ihracına dayalı iç üretimi ilk aşamada pek de canlandıramayan bir çıkıştı. Ancak bir miktar olsun halka nefes aldırmıştı. Bunun yanı sıra zor yoluyla da olsa Çeçenistan üzerinde belirgin bir hegemonya sağlandı. Şüphesiz burada da başka bir konjonktürel olgu Putin’e yardım etti. O da 11 Eylül olayı idi. ABD’ye uluslararası terörün önlenmesi adına destek çıkıldı ve buna karşılık ABD de Çeçenistan’da zor politikalarına göz yumdu. Dış politikada ise Putin, ABD’nin sarma politika larına bire b i r karşıl ı k verm i ş v e yakın coğrafyasında yitirdiği p e k ç o k üssü yeniden tesis etmiştir. Yine ABD’nin sarma politikaları doğrultusunda gerçekleştirilen turuncu vb. devrimlere karşılık verilerek, Ukrayna’ya, Gürcistan’a, Ermenistan’a, Estonya’ya düşük fiyatla gaz verilmesine son verilmiş, zaman zaman gaz kesilmiş ve dönem dönem de Gürcistan’da olduğu gibi silahlı müdahale gerçekleştirilmiştir. Diğer yandan BM’de veto silahı tekrar kullanılmaya başlanmıştır Kosova’nın tanınması gibi. Asya’da ise Şangay İşbirliği Örgütü aracılığıyla ilişkiler geliştirilmiştir. Tarihinde ilk kez Çin ile ortak askeri tatbikat düzenlemiş ve benzer bir tatbikat Hindistan ile de yapılmıştır. Alternatif boru hatları oluşumunun önüne geçerek ve yeni kuzey ve güney hatları gibi boru hatları inşa ederek tekel durumunu korumayı başarabilmiştir. ABD projelerine Rusya ayarı Putin Dönemi’nde Rusya bölgesel güç olma durumunu hızla tesis edecek ve çok kutuplu dünyanın ABD sonrası ikinci gücü olma durumuna evrilecektir. Böylesi hedefleri bulunan Rusya, enerji sektöründe hakim güç olma yolunda kat ettiği yolları daha da pekiştirecektir. AB ülkelerinin gaz ve petrol ticaretinde en önemli tedarikçisi olmayı, bu anlamda tekel durumunu sağlamlaştıracak olup, fiyat ve tedarik miktarları ile politik arenada da hakim güç olacak yeteneğe sahip durumdadır. Avrupa’nın alternatif arayışlarını daha bugünden kadük hale getirmiş durumda olup gelecekte de bu arayışların önünü tıkama çabasını sürdürme eğilimindedir. Başta Almanya ve İtalya’yı hakim güç 2. olma doğrultusunda çeşitli ortaklıklarla bağlamış durumdadır. Benzer ortaklıkları Güney ve Doğu Avrupa ülkeleri ile de gerçekleştirmiş bulunmaktadır. Asya’da ise eski SSCB ülkeleri ile çeşitli arama, geliştirme, pazarlama ve hat tesisi anlaşmaları gerçekleştirmiştir. Bu ülkelerle olan enerji anlaşmalarının yanına diğer madencilik ve askeri anlaşmaları da koyarak çeşitlendirme yoluna gitmiştir. Ortadoğu’da ve Afrika’da yeni dönemde onayı alınmadan politik güç manevralarına izin vermeyecek bir güce erişmiş bulunmaktadır. Dolayısıyla kendisi ile enerji başta olmak üzere bir dizi anlaşma yapan ülkeler (Türkiye gibi) artık Rusya faktörünü mutlak dikkate almak zorundadırlar. Ener ji ve madencilik sektöründe tekel durumuna gelen bir Rusya’nın rızası olmadan ABD orijinli politik manevralar kadük kalmaya mahkum olacak gibi görünmektedir. Bu nedenle başta Türkiye olmak üzere çevre ülkeler NATO kapsamında dış müdahalelere katılma, füze kalkanı gibi tesislere ülke topraklarını açma konusunda ve ekonomik yaptırım uygulamalarında artık çok daha dikkatli davranmak konumundadırlar. 2. Putin Dönemi enerjinin gün geçtikçe kıt ve aranan bir unsur olduğu dönemde çeşitli çatışmalara sahne olan ve belki de yeni bir “soğuk savaş” dönemine dünyayı taşıyan dönem olma potansiyel ve risklerini taşımaktadır.