Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet ENERJİ 3 Nisan 2012 28 10 Yeni Putin Dönemi’nin Enerji Sektörüne Etkileri… Rusya artık ikinci güç Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Yeltsin döneminde güç yitiren Rusya, birinci Putin dönemini toparlanma arayışıyla geçirdi ve bir ölçüde başarılı oldu. Moskova kendisini ayakta tutacak enerji sektörünün batılılara geçmesini engelledi, kısmi bir refah sağladı. luşların da yeniden tavır belirlemesine ve konum almasına neden olacaktır. Dengeler değişecek, çatışmalar biçim değiştirecek ve senaryolar tekrar elden geçirilecektir. Kemal ULUSALER EMO Enerji Çalışma Grubu Üyesi usya Federasyonu son 3 ay içerisinde gerçekleşen iki seçim sonrasında yeni bir döneme giriyor. 4 Aralık 2011 Duma ve 4 Mart 2012 başkanlık seçimleri sonrasında hem Rusya hem de dünya siyaset sahnesi, açılan bu perde ile yeni gelişmelere gebe… Sovyetler Birliği’nin dağıldığı ilk yılları kapsayan kaos dönemini bir kenara koyarsak, mart ayı başındaki seçimlerle Rusya Federasyonu 6. kez devlet başkanını seçmiş oldu. Yeniden seçilen Vladimir Vladimiroviç Putin, mayıs ayında başkanlık koltuğuna ikinci kez oturacak. R Rusya artık ‘zayıf’ değil 1990’lı yılların dağınık, zayıf Rusya’sı epey gerilerde kalmış görünmektedir. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonraki ekonomik çöküntü ve IMF bağımlılığı Rusya’nın iç ve dış politikasına da yansımış; bu dönemlerde Rusya Federasyonu ABD ve AB’nin baskısını her daim hissetmişti. NATO’nun gerek Balkanlar’da gerekse Doğu Avrupa’daki genişleme ve eylemliliklerini kabul etmek durumunda kalmış, çok kutupluluktan söz edememiş, BM’de veto silahını uzun bir süre kullanmamış ve her noktada zayıf pozisyon almak du Yaygın ‘şaibe’ söylemi Hem Duma seçimleri hem de başkanlık seçimleri için “şaibelidir” söylemleri bir hayli yaygın… Seçimlere eşit koşullarda girilememesi durumu, mükerrer oy kullanımı vb. söylemler bir süre daha Rusya kamuoyunu meşgul edeceğe benziyor. Muhalefet, seçimleri meşru görmüyor ve geniş çaplı protesto gösterilerine hazırlanıyor. Duma seçimlerinde yüzde 49.5’lik oy oranı Putin’i kaygılandırmış olabilir ve 4 Mart’ta ikinci turun aleyhine işleyeceğini düşünen Putin’in lehine oluşan, 1015 puanlık bir dolgu oy faili meçhul olarak zihinlerde yer alacak gibi görünmektedir. Şöyle ya da böyle Rusya ve dünya için yeni bir Putin dönemi başlamaktadır. Bu dönem; coğrafi sınırlar olarak Asya’nın kuzeyi ve batısına çekilen Rusya ile bu daralmanın yarattığı moral çöküntüsünden kurtulma çabasında olan Ruslar için bir çıkış dönemine tekabül etmesi arzusu açısından son derece önem arz etmektedir. Bunun için gerekli ekonomik ve siyasi koşullar hazır gibidir. Artık çok kutuplu dünya oluşumunda başat rolü üstlenecek aktörler arasında Rusya da kendine yer bulacaktır. İşte bu düşünce başta ABD olmak üzere pek çok ülke ile birlikte NATO gibi kuru rumunda kalmıştır. İç politikada ise güvenlik endişesi her daim kendini hissettirmiştir. Dağılan yapıların yeniden birleştirilmesi kaygıları dönem boyu sürmüş, yeni dağılmaların önüne geçilmeye çalışılmıştır. Bu dönemlerde gerek ekonomik çöküntü gerekse dış politikada zayıf bir pozisyon alma durumu toplumda moral yıkıntıya neden olurken; bu durum milliyetçi duyguların yükseltilmesi ile telafi edilmeye çalışılmıştır. Yeltsin döneminde ekonomik krizi en ağır biçimde yaşamış olan Rusya 2000’li yıllarda 1. Putin Dönemi’nde belirgin bir toparlanma yaşamış ve yeniden çok kutuplu dünyanın önemli bir aktörü konumuna doğru hızlı adımlarla ilerlemektedir. Yeltsin Dönemi’nde haraçmezat elden çıkartılan kamu varlıkları (özellikle petrol, alüminyum, nikel, paladyum, gümüş, altın gibi maden sektörü) eski yönetime yakın oligarkların eline geçmişti. Yeltsin döneminin güç ilişkileri “Semya” (aile) Grubu’ndan Putin Dönemi ile birlikte PiterskiSiloviki Koalisyonu’na (PetersburglularGüvenlikçiler) geçmiş ve bu grup Putin’in baş kanlığında kırmızı çizgilerin dışına çıkan başta oligarklar (Hodorkovski gibi) olmak üzere tüm muhalefeti ezip geçmiştir. Hodorkovski’nin 1995’te yüzde 80’ini 350 milyon dolara satın aldığı ve 2004’lerde değeri yaklaşık 50 milyar doları bulan, petrol devi YukosSubneft’i ExxonMobil’e satmaya kalkmasının önünün kesilmesi de bu döneme denk düşer. Putin ve ekibinin “çöküşten çıkış stratejisi”, ekonomide oligarkları denetim altına almak dolayısıyla ekonomiyi denetim altında tutmak; petrol ve doğalgaz gibi kaynakları en iyi biçimde kullanarak gelir yaratmak; iç politikada başta Çeçenistan olmak üzere benzer sorunları zora başvurmaktan kaçınmadan çözmek; dış politikada AtlantikçiAvrasyacı sentezlerini birleştirmek ve Asya’ya daha fazla önem vermek; çok kutupluluk üzerinde ısrar etmek; NATO’nun genişlemesine karşı tavır almak ve benzerleri üzerine kurgulanmaktaydı. Silah gelirleri arttı Özellikle ekonomik çöküşün önüne