Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Girne Kalesi Yanı başımızdaki Makedonya’nın cennet: Girne Baştarafı 1. sayfada Gezgin Oldenburg da 1211 yılında Kıbrıs’ı ziyaret ettiğinde Kral I. Hugh zamanında Schernae (Kyrenia) için “içerisinde sur duvarları ve burçları olan, küçük yalı kasabası” olarak tanımlamış. Akdeniz’in incisi Girne’nin bulunduğu Kıbrıs Adası, Akdeniz’deki adaların en doğusunda. Burası Sicilya ve Sardunya adalarından sonra en büyük üçüncü ada. Kıbrıs adası, en yakın kıyılarından Türkiye’ye 40 mil, Suriye’ye 60 mil ve Mısır’a 250 mil uzaklıkta. Kuzey Kıbrıs, en geniş noktalardan ölçüldüğünde 100 mil uzunluğunda ve 40 mil genişliğinde olup, toplam 1357 milkarelik alanı kapsıyor. Elbette deniz ürünleri denemeden Girne’den ayrılmak olmaz. Zaten ana yemekten önce yirmiye yakın ordövr ve meze çeşidi geliyor sofranıza. Cacık, humus, fava, turşu, zeytin çeşitleri ve hellim peyniri denenmesi gereken tatlar. Yine de denizin ortasındayız, bol bol deniz ürünü, balık yeriz diye düşünmeyin. Tek isteğiniz buysa hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Küp kebabı, kleftigo, şeftali kebabı, lalangi bu coğrafyanın özel yemekleri. Onların peşinde gitmenizde yarar var. Limanda uygun fiyata bu lezzetleri tadabileceğiniz pek çok mekân var. Kıbrıs’a özel Zivaniya ve Kıbrıs konyağını da denemeden geçmeyin. Ayrıca burada pek çok meyvenin macunlarını tatmanız da mümkün. Mesela kabak, karpuz, ceviz, hurma ve patlıcan ilk akla gelenler. Girne kordon boyunda tüm bu lezzetleri deneyimleyebileceğiniz uygun fiyatlı onlarca mekân var. Batık gemi Girne’nin lezzetleri sahip olan Le Merit’te bir de “Şefin Masası” mevcut. Yemek seçimi yapılamayan bu masada, şefin özel menüsü sürpriz olarak sunuluyor. Tatlılar ise masada hazırlanıyor. Kullanım sularını denizden alarak arıtan ve enerji tasarrufu sağlayan teknolojileriyle “çevreci bir otel” olarak ön plana çıkan Merit Royal Hotel, akıllı odalara sahip. Odalarda 3 dakika hareketsiz kalındığında perdeler otomatik olarak kapatılıyor ve içerisi karartılırken, klimalar da kendilerini rolantiye alıyor. 5 bin 200 metrekarelik bir şans oyunları kompleksine sahip otel, 2 bin 200 metrekarelik iskelesi ile de “Akdeniz’in en büyüğü” özelliğini taşıyor. 3 bin 500 metrekarelik SPA bölümü ise, Merit Royal Hotel’i diğerlerinden ayıran bir başka özelliği. Çok özel uygulamaların yapıldığı Tetra Di Cosmos Sağlıklı Yaşam Merkezi’ni de bünyesinde barındıran SPA, tam bir sakinleşme ve yenilenme vahası. Cilt ve vücut bakımı üniteleri, balneo terapi odası, holistik bakımlara ayrılan 2 adet Thai ve 2 adet ayurveda odası, içinde jakuzisi bulunan 2 adet VIP SPA suit odası, çiftler için SPA ritüelleri, 4 adet klasik masaj odası, özel tasarlanmış karanlık oda, hamamlar, havuzlar, şifalı tuz odası ve jet duş üniteleri Merit Royal’de SPA’yı özel kılan mekânlar. Elbette öneri bizden, tercih sizden. Kaldığınız yeri de ayarladığınıza, tatil rotanızı, planınızı yaptığınıza göre, sıra geldi alışverişe... Girne’de alışveriş keyifli. Ordu Pazarı’nda her şeyi çok uygun fiyata bulmanız mümkün. Girne Kalesi ve limanın arkasında kalan sokaklar Kıbrıs Harekâtı’nın çıkartmasının da yapıldığı Yavuz Çıkartma Plajı ve Karaoğlanoğlu Şehitliği uğranması gereken yerler. Girne’de iklim klasik Akdeniz. Yazlar çok sıcak ve uzun. Kışlar ise yağışlı ve serin. Yazın sıcaklıklar 40 dereceyi bulurken nem oranı da yüzde 79’lara varabilir. Girne her ne kadar yaz turizm için göz kırpsa da bahar aylarında tadı da ha rahat çıkarılacak yerlerin başında geliyor. Kışın da yeri ayrı. Artık ajandanıza ve zevkinize hangi mevsim uyuyorsa. n DEMET YALÇIN Söylenceler ışığında, Tanrıların cenneti yaratırken bir damlasının buraya düştüğüne inanılan Ohri, Arnavutluk sınırına dayanan, ortaçağdan günümüze ayakta kalan hisarlarıyla, çok fazla tarihi yapısıyla adeta Makedonya’nın incisi konumunda. Biz de Ohri Gölü’nün yansımasıyla hayat bulan bu şirin turizm kentini, kulağımızda yankılanan Makedonya ezgileri eşliğinde gezmek için yola koyuluyoruz… Balkanlar’ın çoğu şehrinde olduğu gibi Ohri’de de, dünyada yaşanan din sömürülerine ve ayrıştırmaya inat, farklı inançları simgeleyen yapılar (mezarlar, türbeler, kiliseler, camiler ve manastırlar) yüzyıllardır kol kola, ayakta… Yol boyunca esen rüzgârlar, geçmişin izleriyle farklı kültürleri ve dinleri bir arada barındıran bu birliktelikleri fısıldıyor insana… ‘incisi’ OHRİ Balkanlar’dan müzik esintisi Rumeli’nin havası, suyu, taşı toprağı türkülerine de sinmiş. Ohri sokaklarında ağacıyla, yeşiliyle, meyvesiyle doğadan ilham alan bir kadın ağzı türkülerden biriyle devam ediyoruz: Dut ağacı boyunca vay vay / Dutu yemedim doyunca vay vay / Ağzım dilim kurusun vay vay / Yar demedim doyunca vay vay / Yanarım hey yanarım vay narın gölgesine sığınmamak mümkün değil. Meydanı arkamıza alıp sahile doğru yürüyerek Ayasofya Kilisesi’ne ulaşıyoruz. Kilisenin duvarlarındaki resim ve mozaikler geçmişten günümüze dek korunabilmiş. Bunun nedeni ise Osmanlı buraları fethettiğinde kiliseleri camiye çevirmesi ve tüm bu mozaik ve resimlerin üzerini sıva ile kapatması. Kilisenin akustiği mükemmel. Bu nedenle burada klasik müzik resitalleri düzenleniyormuş. Ayasofya Kilisesi’nden sonra soluğu Antik Tiyatro’da alıyoruz. Ardından da Sv. Bogorodica Perivlepta, St. Panteleymon Kilisesi, Nişancı Sinan Yusuf Çelebi Türbesi ve St. John ve St. Kaneo Kilisesi’ni de gezerek güneşi batırıyoruz. Gündüz alışveriş için uğrak yer olan küçük çarşı, gece olunca barlardan yankılanan müzik sesleri ve bu mekânları dolduran insanlarla renklenerek adeta kılık değiştiriyor. Kitapçıları, sokak sanatçıları, hediyelik eşya ve ünlü inci dükkânlarıyla bu çarşı, Ohri’nin en eğlenceli ve kalabalık alanlarının başında geliyor. Dillerden dillere dolaşan Çanakkale türküsünü, bu sokaklarda da hemen hemen bilmeyen yok gibi. Ohri’de hangi evin kapısını bu türküyle çalarsanız çalın, emin olun ki aynı yürek yarası ve aynı gururla size açılır o kapı… Bunun tek nedeni; Balkan coğrafyasının halklarından askerlerin de çarpıştığı Çanakkale Destanı’nı anlatan bu türküde, tıpkı Tükçe sözlerde olduğu gibi, Makedonca sözlerde de savaşın acı dolu izleri ve geride kalanların hasretinin yankılanması... Makedonya insanı özü, sözü, yaşam biçimi ve misafirperverliğiyle, insana tarifsiz bir huzur veriyor. Özellikle kalabalık şehirlerden gelen turistler, yolda yürürken karşılaştıkları yöre halkının sıcak gülümsemeleriyle mutlu oluyor. OHRİ HAKKINDA... nUNESCO, 1979 yılında Ohri Gölü’nü, bir sene sonra da Ohri kentini UNESCO Dünya Mirası listesine ekledi. nYaklaşık 42.000 kişilik nüfusu ile Makedonya’nın en büyük sekizinci kentidir. n Yalnızca Balkan ülkelerinden gelenleri değil, tüm Avrupa’dan ve Asya’nın bazı ülkelerinden gelen yabancıların da uğrak yeridir. Çanakkale Türküsü Kışlar yağışlı ve serin Her yer tarih Girne Kalesi, Batık Gemi Müzesi, St. Hilarion Kalesi, Hz. Ömer Türbesi, Agios Kiliseleri, Sourp Magar Manastırı ilk gezmeniz gereken yerler olmalı. Girne Kalesi hiç savaş görmemiş olsa da, içindeki kilisesi ve konumu ile, batık müzesiyle çok ilgi çekici bir noktada. Elbette Girne’de Avrupa’nın en büyük gazinolarını da ziyaret edebilirsiniz. Burası gerçek bir El Dorado. Kıbrıs’a hava ve deniz yolu ile ulaşım gayet kolay ve rahat. Uçaklar LefkoşaErcan Havaalanı’na iniyor. İstanbul ve İzmir’den yaklaşık bir saat 15 dakikalık bir yolculuk var. Ankara’dan ise bu süre 50 dakikaya düşüyor. Girne’ye deniz otobüsü ve feribot seferleri de var. Alanya ve MersinTaşucu’ndan kalkan bu araçlarla üç buçuk dört saatlik bir deniz keyfi ile Girne’ye ulaşıyorsunuz. Bu arada Beylerbeyi köyü ve Barış Manastırı, Girne’nin 4 5 kilometre doğusunda yer alıyor. Beylerbeyi, köyün güneyinde yer alan Barış Manastırı ile çok ünlü. Gotik sanatın harikaları arasında yer alan manastır günümüz dünyasına direnmiş ve kendini korumayı başarmış. Tabii gittiğinizde kalacağınız yer de önemli. Merkezde küçüklü büyüklü oteller ya da motelleri seçmek sizin tercihiniz. Ama Girne’de yeni açılan ve Zefiros koyu üzerinde bulunan Merit Royal Hotel, Kıbrıs’ta tatil alışkanlıklarını değiştirme iddiasıyla birçok ilke imza atıyor. “Size özel” konseptinin hâkim olduğu 508 yatak kapasiteli otelde 70 adet kral dairesi bulunuyor. İçlerinde hamam, SPA ve sinema odaları bulunan kral daireleri, lüksün ve kalitenin hâkim olduğu yeni bir konsepte kapılarını açıyor. Bu otel sayısız medeniyetler ve 10 bin yıllık bir kültürün izlerini taşıyan gastronomisi ile ön plana çıkan Kuzey Kıbrıs’ta restoranlarıyla da iddialı. Royal Restoran, Bella Merit, Merit Royal’in imza restoranı olan Le Merit, Captain’s Lounge ve Dionysos Wine House bunlarından yalnızca birkaçı. 12 masaya ‘Çevreci’ otellerin öncüsü Merit Royal Hotel St. Naum Manastırı Ohri’ye gittiğinizde görmeniz gereken yerlerin başında St. Naum geliyor. Ohri’den yarım saat uzaklıkta bulunan bu bölgenin en önemli azizlerinden St. Naum’un manastırı bulunuyor. Aracınızdan inip bir zamanlar ‘‘Yağmurdan Önce’’ adlı filme de sahne olan bu manastıra kadar yürümeniz gerekiyor. Emin olun yürüyeceğiniz yol buna fazlasıyla değer. Bir tarafta Ohri Gölü, diğer tarafta da bu göle hayat veren Srno Dirim Nehri size eşlik ediyor. St. Naum’dan ayrılıp geldiğimiz Ohri şehir merkezi ise oldukça hareketli ve kalabalık. Şehir merkezinde şehrin koruyucusu olarak kabul edilen St. Clement’in elinde Ohri şehri ile beraber yapılmış çok büyük bir heykeli var. Yine merkezde çok yaşlı ve ikiye bölünmüş yıllara meydan okuyan bir çınar ağacı bulunuyor. Bu nedenledir ki buraya Çınar Meydanı denilmekte. Güneşli havalarda bu yaşlı çı C M Y B