17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

L A R A 20 TEMMUZ 2011 ÇARŞAMBA SAYI: 72 Deniz, güneş ve kum... Gürsu KUNT [email protected] Turist sayısı ve elde edilen gelir açısından Türk turizminin yarısına hâkim olan Antalya, sektörün olmazsa olmazı, deniz, kum ve güneşten daha fazlasına sahip. Ören yerleri, şelaleler, mağaralar, müzeler, kanyonlar ve daha fazlası… Yamaç paraşütünden, raftinge, golften avcılığa kadar alternatif turizm olanaklarına sahip kentte, sağlık ve kongre turizmi de giderek büyüyor. Futbol takımlarının devre arası kampları için tercih ettiği Antalya, doğa bilimcilerini de çekiyor. Kuş gözlemi için bile çok sayıda yabancı kente geliyor. Kültür ve sanat etkinlikleri de son yıllarda turizmle bütünleştirilerek gerçekleştiriliyor. Kentte bulunan Karain Mağarası, sarkıt ve dikitleriyle hayranlık uyandıran Alanya’daki Karataş Mağarası, Damlataş Mağarası, Fosfor, Haydutlar ve Âşıklar Mağaraları ile Serik’te 1997 yılında bulunan ve oluşumu halen devam Zeytinbaş Mağarası, otelden çıkıp, kendisini karanlığın gizemine kaptırmak isteyenleri bekliyor. Karanlıktan çıkıp, kendisini doğanın kucağına atmak isteyenlere de Olimpos, Termesoss ve Köprülü Kanyon Milli Parkları kapılarını açıyor. Köprülü Kanyon Milli Parkı, bitki ve hayvan varlıklarının yanı sıra, raftingi, Selge Antik Kenti, sedir ağaçları ve şeytan kayalıkları ile ilgi topluyor. 20’den fazla şelalenin bulunduğu kentte, Düden, Kurşunlu ve Manavgat en önemlileri arasında yer alıyor. Tatile, biraz daha heyecan ve hareket katmaktan yana olanlar için de sunulan olanaklar oldukça fazla. Atıcılık, avcılık, binicilik, futbol, golf, rafting, dağcılık, trekking, yamaç paraşütü, dalış, jeep safari yapabilirsiniz. Heyecanı kimi zaman, 5 yıldızlı otellerin bünyelerinde, kimi Toroslar’ın zirvesinde, kimi azgın suların içinde bulmanız mümkün… Rakı balık Ayvalık Oya UĞRAL [email protected] “İki dağ; arada Ege Denizi, adacıklar. İki ada; Cunda ve Midilli; binlerce yıldır bakışıyorlar. İki dağ; ikisi de süslenip püslenmiş; düşman çatlatıyorlar. Midilli’den bize doğru bakan dağ, başına duvağını geçirmiş; karşısında Kaz Dağları; o da aşağı kalmamış tabii, duvağı başında, zülüfleri Ege Denizi’nde. İkisi de her sabah saçlarını tarıyor suyun aksinde. Bu dağlar her kış böyle gelin oluyor da düğünleri ne zaman? Düğünleri baharda. Mevsim bahara dönüp, düğün hazırlıkları başladığında, iki nazlı gelin duvağını yavaş yavaş sıyırır eteklerine. Zülüfleri duvağıyla birlikte, ağır ağır süzülür Ege’ye. Sıradağ olup omuz omuza yaşamak da vardı ama, böyle göz göze bir hasretin de aşkla yakın bir ilişkisi var. Dağların yaşamadığını düşünürüz bir de, ne de olsa taş işte; hele sen bir mayıs günü açılıp saçılmış, her türlü renge bürünmüş o eteklerinde bir dolaş da… Gör ki nasıl konukseverdirler, nasıl da dile gelirler. Yine de ketum bir tarafları vardır; pek tabii ki dağ demişiz onlara; ser verirler sır vermezler; yamacında kurulan uygarlıklara, isyan eden eşkıyaya, gelip geçen onca insana, hayvana, bitkiye tanıktırlar da, sormadan da söylemezler. Soracak olursan da anlatırlar elbet… İki dağın da bir ortak yanı vardır, Ege Denizi’ni saymazsak. Hem o Ege Denizi ki Kaz Dağları’ndan aldığı selamı AY VA L IK 3 C MY B 8 C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle