Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 29 HAZİRAN 2011 ÇARŞAMBA Prenslerin sürgün yeri... Baştarafı 1. sayfada Tam evin yolunu tutmuştum ki vapurun düdüğüyle irkildim: Beni Ada’ya çağırıyordu; gölgeme otur, rüzgâr saçlarını okşasın, diyordu. Yorgun doğama söz geçiremedim; doğama ihanet edemezdim: Vapurun çağrısına uydum ve tuttum Ada’nın yolunu Ada’da ilkyaz; begonviller açmış. Kaçımız biliyorduk acaba Bodrum’un o ünlü begonvillerinin aslında Ada’dan gittiğini! Toprak uyanmış, ışıl ışıl gülümsüyor Marmara. Tıpkı Troçki’nin özlediği gibi. Bütün bunların üstüne tanıdığım bir adalının gülümsemesi, yalnızlıkta çoğalttı beni... Ada’da yaşamanın farkı bu olsa gerek diye düşündüm. Fazla ama çok fazla güzeldi her şey; hareketlilik içinde dinginlik yaşıyordu Ada; insanıyla doğasıyla... Balkonbahçe...; rengarenk çiçekler içinde, Ben Dünya’yım, Dünya benim, diyor sanki. İçimizdeki yalnızlığı bu Dünya’ya saldık mı her şey olağanüstü olur: İnsan insanlığını, hayvan hayvanlığını, ağaç ağaçlığını bilir. Söz gelimi o begonviller içindeki balkonu içimize taşıdığımızda balkon insanlaşır, biz balkonlaşırız. Adalı dışarıda toplanır, dışarıda sohbet eder: Gelin bir sohbete kulak kesilelim. Acıyı silip gülmeyi öğrenelim hep birlikte… Şekeri çıkmasın diye kahve ile sadece bir çikolata pazarlıkları yapılıyor kıyasıya. Sonunda söz konusu çikolatalar bitiyor; varsın bitsin, yerine nasılsa gelecek yenileri. Emek vermeden kunulan dostluklar Dost olmanın kazanımı sürekli güncellendiği için Ada’da dostluk emek vermeden kurulur. Herkes birbirine akar şarap sohbetlerinde. Sıra sıra dizilmiş Ada lokantalarının mezeleri, lezzet katar sofralara. Ada’ya gidiyorum’dan kasıt Büyükada. Diğerlerinin hep önadları söylenir: Burgaz, Heybeli, Kınalıada gibi. Ama sadece Ada deniyorsa, anlayacaksın ki O, Prinkipo’ dur, yani Büyükada. İnsanlık halleri... Cunda Adası’nın kuzeyindeki Paterica geldi aklıma, koltuk değneğiyle gülümseyerek yürüyen bir Adalıyı görünce... Çünkü, Paterica, koltuk değne Dilek tepesi ği anlamındadır. Cunda’nın Agios Dimitrios’ta Selina Manastırı nasıl ki en güzel manzaralı köşesidir Cunda’nın; bizim Büyükada’da Aya Yorgi’dir karşılığı. Bugün bize huzur veren Ada’mız, fazla hırslı prenslerin, Bizans imparatorlarının, imparatoriçelerinin sürgün yeri idi geçmişte... Son buzul çağında sularla kaplanan Marmara’da kalan küçük dağ silsilelerinin dokuz tepeciğinden en büyüğü olduğunu söylemeliyim Büyük Ada’nın, bu dokuz adanın ancak beşinde sürekli yerleşim vardır. Büyükada’ya en çok ziyaretçi akını 23 Nisan ve 24 Eylül günleri olur: Hıristiyan inancında, bu tarihlerde Ada’nın en yüksek noktasında bulunan Aya Yorgi Kilisesi’nin yolunu çıplak ayakla (*) yürüyenler yarıhacı sayılır. Çıplak ayakla yol alırken çevredeki çalılara ip bağlanması durumunda kısmetin açılacağına inanılır. Aya Yorgi Kilisesi’ne ulaştığınızda, Büyükada’nın en yüksek noktasına (202 m) kendinizi taşımış olursunuz. Ada’ya yaklaştıkça iç içe geçeriz biz. Duygular kabarır, söz düşer; susarım konuşmam. Ada bize rağmen bizi içine alır ve mazur görür. Hele vapura binmelerde yaşanan itiş kakış, sanki ülkenin anlık gelgit’i gibidir. mez, begonviller açacak. EylülEkim en güzel ayları Ada’nın; eh yine seneye kaldı Bodrum. Yedik, içtik, yürüdük. Begonvillerin kokusu, insanının sıcaklığına karıştı; ama artık: Adadan gidiyorum/ Adadan ayrılıyorum/ Dikkat kesildim/ Fısıltı ile konuşuyor ada/ Durdum dinledim/ Diyor ki: Kovmuyorum, yine gel bana. (*) Kutsal’a, çıplak gidilir. Not: Tam bu yazıya oturmuşken beni telefonla arayan arkadaşım deniz kokusu alıyorum, deniz kıyısında mısın?, dedi. Hayır, evde; Ada’yı yazıyorum yanıtıma yaptığı yorum şudur: Gözümün önüne nefis bir sahilde yürüdüğün geldi. Yine neredesin?, diye aradım. Beni zihninde görüp arayan arkadaşım Nurdan Sirman’dır. Konuşmamızın evrildiği alanı tahmin edersiniz: Bu dünya anladığını yapma dünyasıdır, dedik ve eyleme geçtik. Bu Cumartesi Ada’dayız. Dördüncü Haçlı Seferi’nde Ortodoks Katolik çatışması sırasında yağmalanan Aya Yorgi’den kurtarılan kutsal eşyalar, hemen oracıkta rahipler tarafından toprağa gömülmüş. Gel zaman, git zaman; bir taraftan koyunları güden, bir taraftan da kıymetli eşyalar bulmayı dileyen bizim çoban, toprağı eşelerken dileğine nail olmuş, Yüce Tepe de böylece Aya Yorgi Dilek Tepesi oluvermiş. 23 Nisan ve 24 Eylül’de gidip dileğinizi tutmayı unutmayın… Hafta sonunu kucaklayan bir tatil isteyenlerin, özellikle Anadolu Yakası’nda oturanların ilk tercihidir Ada’ya gitmek. Bostancı’dan kalkan deniz otobüsleriyle ortalama 40 dakikalık bir yolculuk yaparak ya da yine Bostancı’dan ve Kartal’dan kalkan motorlarla keyifli bir deniz yolculuğunun ardından kolaylıkla ulaşılabilecek bir yeryüzü cennetidir Büyükada. Adanın çocukları Ülkemin anlık gelgit’i kendisini sürekliliğe bağlarken, burada itişkakışlar yaklaşık 10 dakika içinde biter; sonra herkes bir şekilde düzenini alır. Size biraz da Ada çocuklarından bahsetmek istiyorum. Herkesi ama gelen herkesi gözlemlemeyi bilen Ada çocukları, örneğin Bodrum’u merak etmesine ediyorlar ancak Ada’yı bırakıp gitmek kolay değil...Mayıs’ta gide C MY B C MY B