Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29 HAZİRAN 2011 ÇARŞAMBA 3 Trakya’nın yeraltı cenneti: Dupnisa 2. Dünya savaşında sığınak olmuş Sevim ERTEMUR sertemur@hotmail.com Trakya’nın turizme açılan tek mağarası, Kırklareli’nin yeraltı cenneti, diğer bir tabirle mağara içi Kapadokyası “Dupnisa” içindeki birbirinden ilginç sarkıt ve dikitleriyle ziyarete gelenleri hayran bırakıyor. Aslında “Dupnisa” Bulgarca bir sözcük. Kelime anlamı da “delik”, “in”, “mağara” demek. Böyle bakıldığında “Mağara, İn, Delik Mağarası” demek yerine sadece Dupnisa demek daha mantıklı ya da mağaraya yeni bir isim bulmak gerekiyor. Ayrıca mağara değil mağaralar söz konusu. Çünkü İstanbul’a 230 kilometre, Kırklareli’ne 58 kilometre uzaklıkta, Istranca (Yıldız) Dağları’nın derin vadilerle yarıldığı Demirköy ilçesine bağlı Sarpdere köyü yakınlarında 2. Jeolojik zamana ait, 160 milyon yıllık mermerler içerisinde 34 milyon yıl önce oluşan mağaralar söz konusu ve bu mağaralar birbirine bağlı iki kat ve üç bölümden oluşuyor. Üstte “Kuru ve Kız Mağaraları”, altta ise asıl Dupnisa olarak bilinen “Sulu Mağara.” Birbiriyle bağlantılı olan bu iki mağara arasında 30 metre kot farkı bulunuyor. Mağaralar, yeraltı sularının karstik özellikteki kireç taşlarını eritmesiyle oluşmuş. İçinde Kırklareli Orman Bölge Müdürlüğü’nden tekniker Zahit Yılmaz, Bulgar ormancı ve Turizm Derneği üyelerinden oluşan heyete mağarayı gezdiriyor. Anlattıklarına biz de kulak misafiri oluyoruz: “Yıldız Dağları’nın ekolojik yapısı çok önemli. Asya ülkelerine özgü biyolojik çeşitliliği de, buzul çağı öncesi bitkilerini de görebilirsiniz. Ekolojik yapısının yanı sıra bölgenin iki önemli şeyi ise bölgenin buz gibi suları ve 30 çeşit yarasanın barındığı Dupnisa...” Yılmaz, 2. Dünya Savaşı sırasında Alman ordusu Bulgaristan’a girdiğinde Türk ordusundan bir tümenin burada konakladığını, dikkat çekmemek için bu mağarayı da kullandığını anlatıyor... sürekli akışı olan bir yeraltı nehrinin bulunduğu Sulu Mağara 1700, Kuru Mağara ise 900 metre uzunluğunda. Toplam mağaraların uzunluğunun ise 2 bin 720 metre olduğu söyleniyor. Güzel atlar ülkesi olarak anılan Kapadokya’nın aksine Trakya bölgesinde incelemeleri tamamlanıp ışıklandırılarak turizme açılan bu mağaralar, içinde oluşan birbirinden ilginç sarkıtlar ve figürlerin yanı sıra “yarasalar” diyarı. Bir türü tüm Avrupa’da sadece burada olmak üzere 30 çeşit yarasa Dupnisa’da barınıyor. Kız Mağara içinde yaşayan yarasaların yoğunluğu nedeniyle tamamen turizme kapalı, turizme açık olan diğer bölüm ise 60 bin dolayındaki yarasanın kış dönemini rahatça geçirebilmeleri için 15 Kasım ile 15 Mayıs arasında ziyarete kapatılıyor. Deniz yüzeyinden 345 metre yukarıda giriş ağzı bulunan Dupnisa’ya, girişte kişi başı 2 TL ödedikten sonra 50 metre yürüyerek ulaşılıyor. Mağaranın girişine yaklaşıldığında Roma su kemerini andıran bir kaya köprüsü karşınıza çıkıyor. Bu muhteşem manzarayı geride bıraktığınızda Sulu mağaranın girişi gö züküyor. Oluşumların halen devam ettiği belirtilen Sulu Mağara’ya girince insan gerçekten etkileniyor, yukarıya doğru sarkıt, dikit, sütun ve damlataş yönünden daha zengin olan Kuru Mağara’ya çıkıldığında ise büyüleniyor... Daha önce Dupnisa’yı gezmiş olan Günsev Toksöz, rehberlik yapıyor. Sürekli olarak da, “Akciğer ve astım hastalarına buradaki hava çok iyi geliyormuş. Astım hastaları tedavi için yazın gelip burada oturuyorlar” diyor ve “Çevreye bakarken bir yandan da derin derin nefes alın” diye uyarıyor. Yer yer Pamukkale travertenlerini anımsatan görüntüler yukarıya doğru çıkıldığında bir anda Fransız heykeltraş Rodin’in elinden çıkmış fiğürlere dönüşüyor. Doğal merdivenleri çıkarken havada birbirine uzanan elleri anımsatan iki kaya parçası için ise İtalya’da Michelangelo’nun Sistin Şabeli’nde yer alan “Adem’in Yaratılışı” resmini anımsattığı yorumları yapılıyor. Yukarıya doğru çıkarken sağda bir oyukta, aşağı inerken ise solda arka arkaya at başı figürleri de bir heykeltraşın elinden çıkmış gibi. Daha neler neler; Balkabağı sarkıtlardan, annesinin eteklerine sarılmış bebek fiğürüne kadar doğa kendi kendisine burada harikalar yaratmış. Sivas Koyulhisar 500 yıllık yayla Cemil CİĞERİM cemilcigerim@gmail.com Sivas’ta etrafı çam ormanlarla çevrili, eşsiz güzelliklere sahip Eğriçimen yaylası 1800 metre yüksekliğe sahip. Koyulhisar’a 17 kilometre, Sivas’a 197 kilometre mesafededir. Günbatıdan kuzeybatıya uzanan bir vadinin içerisinde bulunan yayla, ismini ortasından geçen ve çok fazla kıvrıma sahip deresinden aldı. Şaşalağan Boğazı ve Yedigözeler’den çıkan kaynak suları bu dereyi oluşturuyor. Eskiden kasaba halkının gerçek yayla anlayışı ile yazları göç ettikleri Eğriçimen, günümüzde altyapısı tamamlanmış, şehirlerde yaşayan yöre halkının da en önemli dinlenme ve tatil merkezi oldu. Temiz havası, dengeli iklimi, doğal güzellikleri ile ilerki yıllarda Türkiye’de daha fazla bilinen ve ziyaret edilen bir dinlenme mekânı olmaya adaydır. Her mevsim farklı ve eşsiz görünümü insanları büyülemektedir. Eğriçimen yaylasının yaklaşık 500 yıllık bir yayla olduğu tahmin edilmektedir. Eski ağaç evler büyük ölçüde yerini daha modern ve betonarme evlere bırakmıştır. Fotoğraflarda Eğriçimen yaylasının güzelliklerini fotoğraflarda görseniz bile Eğriçimen’i mutlaka yerinde görmelisiniz. Kendinizi otantik bir mekânda bulmak istiyor ve her türlü imkândan yararlanarak bir tatil geçirmek istiyorsanız Eğriçimen yaylasına uğrayabilir, otelinde kalabilirsiniz. Otelin sunduğu imkânlar dikkat çekiyor. Birincisi ormanlık alanda ve yaylacılığın ne olduğunu bire bir anlayabileceğiniz bir bölgede konuşlanmış. Sabah kahvaltılarını tamamen doğal yiyecekler ile yapabiliyorsunuz. Öğle yemeklerinde buz gibi sulardan çıkan alabalıkları afiyetle yiyebilirsiniz. Samsun Dağcılık Kulübü (SAMDAK) üyeleri, Koyulhisar’a ulaştıktan sonra Eğriçimen yaylasına geçti. Otele yerleştikten sonra toplu halde yürüyüş yaptılar. Otelin buluınduğu yerde ateş yakıldı. Yayla ve yürüyüş bölgesi sarı çam ve göknar ormanlarıyla kaplı bir bölge olduğu için kulüp üyeleri bu geziden büyük keyif aldı. SAMDAK üyesi Tansu Tekin de Eğriçimen yaylasını Cumhuriyet Turizm Eki için görüntüledi. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Ek Yayınlar: Miyase İlknur Haber Editörü: Hayri Arslan Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Yönetim Yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No.2 Şişliİstanbul Tel: 0 212 343 72 74, Fax: 0 212 343 72 64 Reklam: Cumhuriyet Reklam, Genel Müdür: Özlem Ayden, Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal, Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya Tel: 0 212 251 98 7475 Tel: 0 232 441 12 20 Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı Cumhuriyet gazetesinin ekidir. Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri. C MY B C MY B