Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 NİSAN 2011 ÇARŞAMBA 3 Kırmızı cazibe... Nilhan AYDIN nilhanaydın@cumhuriyet.com.tr Çivit mavisi rengine boyalı bir ev, ikinci katında açık pencerede bir kadın sokaktan geçen tülümbürü ve tülümbürün peşine takılmış gürültülü kalabalığı izliyor. Ben de onu izliyorum. Üzerinde kırmızı “V” yakalı ince bir buluz var” (sanırım ince merserize örgülü.) Teni esmer, simsiyah uzun dalgalı saçları var, ceylan gibi sürmeli kocaman gözlerine takılıp kalıyorum. O, dışarıya öne doğru uzanıyor ve incecik beli ortaya çıkıyor. İncecik bel… Nedense eteğini çok merak ediyordum, siyah mıydı? Kloş muydu? O, eğlenceyi pencereden seyretti. Meydana hiç inmedi. Bir kafede sabah kahvemi içiyorum. Önümden şehrin tüm güzelliği geçiyor. Sadece seyretmekten zevk alabileceğiniz dünyanın yaşayan, yaşarken de keyif veren ender şehirlerinden biridir Madrid. Dün gördüğüm o kırmızılı kadın hâlâ aklıydaydı. Ben oturup duramam ki... Dahil olmalıyım. Seyretmek bana yetmez. Hissetmeliyim. O coşkulu eğlenceye dahil olmalıyım, aşk yaşamalıyım. Peki, o meydan hangisi idi?.. Dün Madrid sokaklarında gördüğüm o kırmızılı kadın hâlâ aklımdaydı. re “Bronz Ayı”nın önünde fotoğraf çektirenler günün birinde mutlaka Madrid’e geri dönecekler. Çok sayıda dondurmacının da bulunduğu meydandan sıcak bir yaz günü geçiyorsanız eğer bu tatları denemelisiniz. “Puerta del Sol”, adından da anlaşılacağı gibi güneşi eksik olmayan oldukça hareketli bir geçiş noktası. Güneşin kapısı, birbirinden güzel mağazalar ve kafelerin bulunduğu büyük meydanlara, restoranlara ve birçok oteli barındıran caddelere, birçok alışveriş alanlarına açılıyor. Bu meydana kesişen ve “Gran Via” ile “Puerta del Sol” arasında köprü oluşturan sokak ise Montera. Madrid fahişelerinin caddesi diye bilinir. Anlayacağınız “Puerta del Sol” gerçek bir kapı ve aslında eski ve yeni Madrid’i birbirine bağlıyor... Güneş kapısında güneş tam tepede ve beni yakıyor. Avrupa’nın en yüksek başkentlerinden biri olan Madrid, “Orta Plato”nun dalgalı bir platosunda 635 metre yükseklikte yer alır. Yüksek konumu ve hava kütlelerinin etkisine açık olması sebebiyle ani sıcaklık değişiklikleri sık görülür. Yaz ayları boğucu olup sıcaklık bazan 38 dereceye kadar ulaşır. Yıllık ortalama sıcaklık 524 derece arasında değişir. Bir ağaç gölgesinde oturup dinlenmek için etrafa bakınıyorum. Genç koklaşan bir çift sanki beni hissetmiş gibi koca ağacın gövdesinde yer açıyorlar. Yanlarına oturuyorum. Kızın kıyafeti baştan aşağıya kıpkırmızı… Madrid yürüyerek gezilebilecek bir şehir. Tavsiyemde yürümeniz zira bu sokaklarda karşılaşacağınız her şey sizleri etkileyecek. Dikkatiniz bir öngörüye çekmek isterim; 17591788 arasındaki bu planlı gelişme başlamış, ta o tarihlerde III. Carlos döneminde geniş cadde ve meydanların planları atılmış. Alcala Caddesi’nden devam edince Castillano’ya çıktım ve burası şehrin en geniş ve en uzun bulvarı. Burada çok sayıda anıt ve tarihi eserle birlikte heykel gurupları da mevcut. Aynı zamanda kafeterya ve restoranlara da sahip. Plaza de Cibeles, Castillano’ya çıktığınızda ilk karşılaşacağınız meydan. Bu meydanın sahip olduğu anıt bereket tanrısı “Kibele”den... Yunan mitolojisinde Artemis, Roma mitolojisinde Diana ve Frigler’de Cibele aslanların çektiği arabasıyla süsler buradaki meydanı. Ve meydanın ortasında çok güzel bir çeşme yer alıyor. Çeşmenin kenarına oturmuş kırmızı kuşaklı iki kadından birinin incecik beli ta uzaktan daha dikkatimi çekiyor, yaklaşıyorum, ama o değil… Alacahöyük’e Hitit evleri Seyfettin METE corummete@gmail.com Hititler’in başkenti Alacahöyük’e Hitit evleri inşa edilecek. Bu sayede belde de şimdiye kadar yatılı kalmayan turistlerin konaklanmasının sağlanması ve Hitit evlerinin yeniden ayağa kalkması. Hitit evlerinin inşa edileceği bölgede 300 dönüm arsa tahsis eden Alacahöyük Belediye Başkanı Rıza Bek, bunu için şimdi yatırımcı aranıyor. Alacahöyük dev bir projeye hazırlanıyor. Şimdiye kadar otel ve pansiyon bulunmayan Alacahöyük’te yerli ve yabancı turistlerin konaklayabilmesi için tarihi bir tesis inşa edilecek. Alacahöyük’ü ziyaret eden turistler geceleri tarihi Hitit Barajı’nın hemen kenarında konaklayacaklar. Bu önemli proje için Alacahöyük Belediyesi tüm imkânlarını kullanarak yatırımcılara her türlü kolaylığı sağlayacak. Belde belediye Başkanı Rıza Bek, bu yatırım için gerekli çalışmaları yaptıklarını söyledi. İlk önce tarihi Hitit Barajı etrafında bulunan mera alanın Hazine arazisine çevrilmesi için çalışmalar başlattıkların kaydeden başkan Bek, bu yönde tüm köylülerin haklarından seve seve feragat ettiklerini açıkladı. Binlerce yıl önce Hititler’i açlıktan kurtaran tarihi Hitit Barajı’nın yıllar sonrada belde turizmine büyük katkı sağlayacağını anlatan Bek, bu projenin hayata geçmesi halinde bölgeye günübirlik gelen yerli ve yabancı turistlerin yatılı kalacaklarını belirtti. Beldede şimdiye kadar herhangi bir otel ya da pansiyon bulunmamasından dolayı turistlerin büyük sıkıntılar çektiklerini aktaran başkan Bek, “Bu projenin hayata geçmesi beldenin kaderini değiştirecek. Hititler gibi birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış olan Alacahöyük yeniden ayağa kalkacak” dedi. YATIRIMCI BEKLENİYOR Alacahöyük’te böyle bir yatırım yapacak özel firmalara yer başta olmak üzere her türlü kolaylığın sağlanacağını anlatan Bek, bu yatırım sayesinde yatılı kalan turistlerin beldedeki müze ve ören yerlerini yanı sıra bölgede birçok tarihi alanı da görme fırsatı bulacağını söyledi. Alacahöyük Belediye Başkanı Rıza Bek, Hitit evleri projesi hakkında şu bilgileri verdi: “Beldemize gelen tüm yerli ve yabancı turistler yatılı kalmak istiyordu. Ama her hangi bir otel yada pansiyon olmamasından dolayı istemeyerekte olsa beldemizden zorunlu olarak ayrılıyorlardı. Başkanlığa gelir gelmez bu konuyu çözmek için projeler düşündüm. Buraya gönül vermiş kişilerle alış verişlerde bulunduk ve Hitit evleri projesinin iyi bir yatırım olduğu kanısına vardık. Yaptığımız çalışmalarda Hititlerin nasıl bir evlerde yaşadığı, nasıl bir sosyal bağlar kurdukları en ince noktasına kadar değerlendirildi. Hitit barajına karşı manzaralı odalar Bu düşündüğümüz Hitit evleri tesisleri hemen tarihi Hitit barajının üzerinde olacak. Buradaki 300 dönüm mera önce Hazine arazisi vasfına kavuşacak. Bu yönde tüm köylülerimizle konuştuk hepsi haklarından feragat ederek bu arsanın Hazine arazisi olmasına hazırlar. Buraya Hititler tarafından inşa edilen evlerin aynısı inşa edilecek. Bunlar genelde topraktan yapılan evler. Bu ev ve tesis alanı orijinaline göre inşa edilecek. Burada konaklayan turistler Hitit Barajı manzarasına binlerce yıllık bir geçmişe yolculuk edecekler. Böyle bir yatırım beldemize çok şey kazandıracak.” Plaza Espana Madrid’in en büyük ve en popüler meydanlarının başında İspanya Meydanı (Plaza Espana) gelir. Önceki yıllarda ordu tarafından karargâh olarak da kullanılan bu meydanda şimdilerde en dikkat çekici yer, Cervantes, Don Kişot ve Sanço Panço heykel gurubunun olduğu alandır. Dikilitaş ve birbirinden güzel görkemli binalar güzelliğiyle göz kamaştırır. Elli yıl öncesinin en büyük betonarme binası olan “Zürafa” gökdeleni de bu meydanda yer alır. Meydan son şeklini Franco zamanında almıştır. Yüzyıl önce oluşturulmaya başlanan; şu an da eski ve yeni Madrid’i birbirine bağlayan muhteşem yapıları geçip meydandan devam ettiğinizde ‘Puerto de Sol’a (Güneş Kapısı) ulaşırsınız. Burada şehrin simgesi olan “Bronz Ayı” heykelinin önünde fotoğrafınızı çektirmeyi unutmayın. Efsaneye gö Madrid’in en renkli bölgesi Plaza Mayor meydanındayım. Eskiden boğa güreşlerinin ve geçit törenlerinin yapıldığı güzel bir meydan burası. Etrafı kafelerle çevrili meydanın tam ortasında İspanya Kralı Felipe’nin atlı heykeli bulunuyor. Pazar günleri burada pazar kuruluyor, dergiler kitaplar, eski paralar satılıyor. Recoletos yolu inanılmaz genişlikte. Plaza Colon’a yürüyorum. Bu meydan Kristof Kolomb’a adanmış. Bir köşeyi dönüyorum karşımda siyah saçlı, kalın dudaklı, incecik elli bir kadının önünde diz çökmüş bir erkek.. Dün gece eğlence yapılan meydanı soruyorum. Kız duruşunu hiç bozmadan gözleriyle işaret ediyor ve ben de sola dönüyorum. Madrid’in en renkli bölgelerinden birindeyim. Chueca. Burası aynı zamanda artist ve sanatçıların yoğunlukla yaşadığı bohem bir bölge. Güzel butikler,evler, sanat galerileri, kafeler ve barlar var. Dün gördüğüm kırmızılı kadın burada… Dans ediyorum… Her yer, her şey kırmızı kadınlar alev alev… Madrid tam bir renk cümbüşü ve en çok kırmızı seviyorlar. Kırmızı cesaretin ve arzunun rengi... Erkekler alev alev… Madridlilerin buluşma merkezi sayılan bu yerde “Osoy el Madrono”nun heykelinin yanına oturmuş ben, 78 yaşlarında gördüğüm o güzel kırmızı kadını hiç unutamadım. Zira hiç benzemiyordu Biga’nın üst mahallesinde yaşayan Çingenelere hiç benzemiyordu. Mardin’de çarşı pazar... Mardin projesi için dokuz yıl çalıştım, yurtiçinde ve yurtdışında sergiler açtım, çalışmayı kitap olarak yayımladım. Taş yapılar kenti oluşturuyor. Bütün gizem bu taş yapılarda. Taş ustaların elinden çıktıktan sonra dile geliyor. Kentin karşısına geçince hayran hayran bakıyor insan. Sonra daracık sokaklar arasındaki geçişler, “abbara” lar insanı şaşırtacak güzellikte. Mezopotamya ovasının üst başında kurulmuş ve geçmişi yaşamanızı sağlayan bu kent duyarlı insanlar sayesinde son yıllarda hem tanıtıldı hem de özgün değerleri ortaya çıkartıldı. Korundu. Sadece ülkemiz için değil dünya açısından yaşanılan çok önemli bir sit alanı. İki caddesi geziliyor Mardin’in. İkinci caddede geleneksel sanatlar halen icra ediliyor. İlginç dükkânlar, ilginç bir yaşam var caddenin içinde. Demirciler, bakırcılar, keçeciler, kalaycılar bu sokağın içinde bulunan dükkânlarında çalışmalarını sürdürüyorlar. Sabah erkenden köylerden gelenler ürünlerini bu sokak içinde satıyorlar. Gün ışıyınca başlayan hayat, karanlık çökene dek sürüyor. Sokağın şerbetçisini, bu çalışmayı sürdürürken fotoğraflamıştım. Şöyle durdu ve bana baktı, arka planı sabitleyip fotoğrafı çektim. Bu bir yaşam fotoğrafı. Gezdiğiniz kentlerde, mekânlarda bu tür fotoğraflara önem veriniz. O yörenin yaşamından bir kesiti gelecek kuşaklara bırakmış olursunuz. Her yönüyle tüm görünenleriyle bir belgedir yaşam fotoğrafları. Sağlık ve tedavi turizminin yeni cazibe merkezi Türkiye Turizm Eki Frost & Sullivan’a göre “deniz kum güneş” turizmini geride bırakan Türkiye, turizmde sağlık ve tedavi nedenleriyle tercih edilen ülke olma yolunda büyük adımlarla ilerliyor. Termal SPA, tüp bebek, göz, diş ve estetik cerrahi başta olmak üzere sağlık ve tedavi ihtiyaçlarını karşılamak için Türkiye’yi tercih eden turist sayısı her geçen yıl hızla artıyor. Türkiye’nin önde gelen hastane gruplarının John Hopkins ve Harvard Medical gibi uluslararası organizasyonlarla işbirliğine girip glabol akreditasyon kapsamına girmesi tercih edilme nedenini artıran faktörlerin başında geliyor. Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Organizasyonu UNWTO’nun 2010 verilerine göre 2009 yılında 25.5 milyon ziyaretçiyle dünyada en çok turist çeken yedinci ülke konumuna yükselen Türkiye, sağlık turizmine yönelik altyapı girişimleri ve tanıtım faaliyetlerinin karşılığını almaya başlayarak sağlık ve tedavi turizminde de iddialı ülke konumuna yükseldi. Ali Bey Hotels & Resorts’un kalitesi belgelendi Turizm Eki Ali Bey Hotels & Resorts grubuna bağlı Ali Bey Club Manavgat, Park Manavgat ve Ali Bey Resort Side tesislerine üç ayrı dalda ISO Kalite Belgesi verildi. Misafir şikayetleri, Çevre Yönetim Sistemleri ve Gıda Güvenliği alanlarında verilen kalite belgeleriyle tesislerin kalite ve güvenilirliği ISO tarafından da onaylandı. Ali Bey Hotels & Resorts otellerine; misafir şikâyet yönetim sistemi, çevre yönetim sistemi ve gıda güvenliği yönetim sistemi alanlarında üç ayrı sertifika verildi. Ali Bey Club Manavgat & Ali Bey Club Park Manavgat tesislerinde mevcut kalite sertifikaları yenilenirken, Ali Bey Resort Side tesisinde ise üç kalite sertifikası ilk kez alındı. Böylece Ali Bey Hotels&Resorts tesislerinde, her üç alanda da uzun süredir yürütülen siste matik çalışmaların olumlu sonuçları resmiyet kazandı. Otellerde sürdürülen misafir şikâyet yönetim sistemi, şikâyetlerin profesyonel bazda tutarlı, sistematik ve sorumlu bir şekilde ele alınmasının yanı sıra, etkin izlenebilmesini, hızlı çözümlenmesini, analitik olarak değerlendirilebilmesini sağlıyor. Gıda güvenliği yönetim sistemi sertifikasıyla da misafirlerin memnuniyetini en üst seviyede tutmak amacıyla misafirlere ürünlerin güvenilir koşullarda üretip, sağlıklı ve hijyenik şekilde sunulması hedefleniyor. Bilgi için; Global Hill&Knowlton, 0212 270 52 32 Pelin Özbay; plin.ozbay@hillandknowlton.com Arzu Erdoğan; arzu.erdogan@hillandknowlton.com Sağlık turizmi açısından Türkiye’nin termal SPA’larının balneoterapi ve telasoterapi gibi çeşitli tedavi seçeneklerini sunabilmesi nedeniyle dünyaya tercih edilecek ülke olarak tanıtıldı. Nitekim Anadolu, ana jeotermal kuşağında yer alması sebebiyle birçok termal SPA’ya ev sahipliği yapıyor. Söz konusu kaplıcaların sularında yüksek oranda bulunan minerallerin pek çok hastalığa şifa kaynağı olması, sağlık ve tedavi turizminde Türkiye’yi cazibe merkezi konumuna yükseltti. Türkiye’nin termal SPA’larında tedavi olmak için başta komşu ülkelerden Yunanistan, Bulgaristan, Rusya, Gürcistan, Azerbaycan ve İran olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerinden Türkiye’ye artan bir ivmeyle turist geliyor. Komşu ülkelerden sağlık ve tedavi hizmetleri için Türkiye’ye gelen ziyaretçi sayısı ise toplam oranın yüzde 25’ine ulaşıyor. c Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Yayın Yönetmeni: Hayri Arslan Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Miyase İlknur Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Yönetim Yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No.2 Şişliİstanbul Tel: 0 212 343 72 74, Fax: 0 212 343 72 64 Reklam: Cumhuriyet Reklam, Genel Müdür: Özlem Ayden, Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal, Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya Tel: 0 212 251 98 7475 Tel: 0 232 441 12 20 Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı Cumhuriyet gazetesinin ekidir. Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri. C MY B C MY B