16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 23 MART 2011 ÇARŞAMBA Her derde deva şifalı sular Cemil CİĞERİM SAMSUN AnkaraSamsun Karayolu üzerindeki Havza, Orta ve Karadeniz Bölgesi’nin sahil illerini İç Anadolu, Ege, Akdeniz ve Marmara bölgelerine bağlayan önemli bir karayolu ve demiryolu üzerinde bulunuyor. Samsun’a 80 km. SamsunÇarşamba Havaalanına 100 km. Ankara’ya 320 km. Amasya’ya 50 km. İstanbul’a 630 km. uzaklıkta. Havza ekonomisinde termal turizmi önemli bir yere sahip. Çok sayıda otel, motel ve pansiyon şifalı sulardan faydalanmak için Havza’ya gelenleri ağırlıyor dört mevsim boyunca. Mustafa Kemal Paşa da 13 Haziran 1919 günü Havza’dan ayrılarak Amasya’ya geçti. Havza’da kaldığı 18 gün boyunca şimdi restore edilerek müze olarak kullanılan Mesidiye Oteli’nde ikamet etti. Rahatsız olarak geldiği Havza’da hem Milli Mücadele’nin temellerini attı hem de şifalı kaplıcalarında sağlığına kavuştu. “Havza kaplıcalarında şifayap oldum” diyen M. Kemal Atatürk’ün sözü Havza’nın girişinde yer alıyor. Kaplıca suyunun kaynaktan çıkış sıcaklığı 55 derece. Yılda yaklaşık 100 bin kişinin faydalandığı bu kaplıcaların suyu arsenik, silis, çelik, bikarbonat, sodyum, sülfat ve kısmen kalsiyum ihtiva ediyor. Şifa bulmak amacıyla buraya gelen hastalar en çok cilt hastalıkları, sinir hastalıkları, kadın hastalıkları, romatizma, kireçlenme, kas ağrıları, kaza ve ameliyat sonrası oluşan kas ve sinir hastalıkları, eklem sertlikleri, çeşitli felçler, kansızlık, mide, bağırsak ve karaciğer rahatsızlıkları, böbrek ve idrar yolu hastalıkları ile iktidarsızlık sorunları için bu kaplıcalara geliyorlar. Yukarıda ismi geçen hastalıklara sahip olan kişilerin kaplıcalardan tam anlamıyla faydalanabilmeleri için en az 7 gün 21 banyo veya 14 gün 21 banyo kürü yaptırmaları gerekiyor. Kaplıcaların ilginç bir hikayesi var... Havza’nın içinden geçen SamsunAnkara Karayoluna 1 km. uzaklıktaki İmaret Mahallesi’ndeki kaplıcaların hikâyesi de oldukça ilginç: Söylenceye göre, günümüzden 2000 yıl öncesinde gerçekleşen bir depremde, bugünkü kaplıcanın olduğu yerde bir kilise varmış. Depremde bu kilise yıkılırken, altından sıcak su çıkmış. İşte bu depremden beri, 2 bin yıldır şifa dağıttığına inanılan bu sıcak sular, yörenin sağlık tesisleri olarak hizmet vermeye günümüzde de devam ediyorlar. Bunlardan 3’ü eski tarihlerde yapılmış AslanağzıKızgözü, Maarif ve Şifa Hamamları. Diğerleri de 1986 yılından sonra yapılmış Modern Türk Hamamı, Lokman Hekim Kaplıcaları ve Ancere Termal Hotel kaplıca suyundan yararlanmak isteyenlere günün 24 saati hizmet veriyor. S u y l a t e d a v i Fizik Tedavi Rehabilitasyon ve SPA Merkezi olarak eşsiz “sağlık” hizmeti sunan Karadeniz’in 4 yıldız konseptinde hizmet veren en kapsamlı termal oteli Ancere’nin termal Türk hamamında bay ve bayanlar bir kaplıcadan bekledikleri her şeyi bulabiliyor. Ancere Thermal Hotel Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Zeybek, “Uzman personelimizin yapacağı masajlarla tüm negatif enerjinizi bırakabileceğiniz termal hamamımızda, duş, sauna, kese, yağlı masaj, köpüklü masaj, medikal masaj, lpkal masaj hizmetlerinden yararlanabilirsiniz” diyor. Zeybek “Gün boyu sıkılmadan yılın yorgunluğunu üzerinizden atacağınız yarı olimpik termal yüzme havuzumuzda günün keyfini yaşayın. Ailenizle birlikte rahat bir ortamda özel hamam keyfi sunuyoruz. Bilindiği gibi suyla tedavi yöntemi, organizmaların çeşitli fonksiyonlarını uyaran ve düzene sokan bir yöntemdir. Ayrıca insan hayatının her döneminde başvurulan bir tedavi şeklidir. Bilimsel deKemal Zeybek neylere göre jakuzi (hidromasaj) ile yapılan masajların adale ve mafsal ağrılarına, stres ve yorgunluk, başağrıları, sinirsel rahatsızlıklar, şişmanlık ve yağ birikintileri, cilt hastalıkları, ortopedik rahatsızlıkları gibi pek çok hastalığın tedavisinde son derece etkili olduğu kanıtlanmıştır. Jakuzi bir hidroterapi cihazıdır; hidromasaj sistemi ile hastalar için tedavi etkinin yanı sıra sağlıklı kişiler için rahatlık, zindelik, stresten arınma, istenmeyen yağların yok edilmesi, cilt güzelliği gibi pek çok işleri gerçekleşmektedir. Su masajı ile vücut güzellikleri normal banyodan çok daha fazla açılabilmekte, böylece oksijen vücuda ve özellikle kan dolaşım sistemine ve böbreklere daha fazla nüfuz etmesi mümkün olabilmektedir. Dolayısıyla kalp atışları daha düzenli bir hale gelir, toksinler ve stres atılır, insan kendini çok daha formda hisseder. Her insanın stressiz ve sıhhatli uzun yıllar yaşaması için gerekli bir sağlık gereci olduğu kanıtlanmış bilimsel bir gerçektir.” Aşkın Kazıkları... Nilhan AYDIN [email protected] İnsan neden gezer? Ne arar? Sonra nereye döner? Ya, ben nereye döneceğim. Bilseydim, şu önümde duran kazıklara bakıp durmazdım. Gelgit zamanında suyun çekilmesi sonucu yüzlerce adacığın çıktığı bir yerdeyim, kaya duvarlı şehirdeyim. Yelkenli aşkımın beni sürüklediği bu yerde, suların çekilmesiyle orta çıkan kazıklar bana batıyor, çok canımı yakıyor. Ruhum param parça, kanıyor... Burada deniz de aşkım gibi, günde iki kez hiçbir şeyi umursamadan geldiği gibi çekip gidiyor. Ben ise darma dağınığım, nereye gideceğimi bilmiyorum. rak yenilendi. Bugün surları ve sur içi bozulmadan korunabilen nadir şehirlerden biri... “Sehir Route du Rhum” ve “Transat Québec Saint Malo” gibi Atlantik geçişli yelken yarışlarına ev sahipliği yapan şehir Kuzey Fransa’nın en büyük yelken merkezlerinden bir. Sahi, ben niye buraya gelmiştim. Su.. Su getirdi beni, içimde dolaşan o yeşil nehir… Raince nehri.. St. Malo Fransa’nın kuzeyindeki Bretonya’da, Raince Nehri’nin Manş Denizi’ne döküldüğü yerde, küçük ama denizcilik açısından çok önemli bir kent. Bulunduğu bölgeye denizin yeşil renginden ötürü Zümrüt Sahilleri deniyor. Kentte yaşayanlar tarihle yatıyor, denizle kalkıyor. dayım? Sular çekildi, karşımda küçük küçük adalar… Oysa ben adamdan (Bozcaada) kaçmıştım. Hiç kaçış yok mu? Benim için ise vazgeçmek yok. Deniz gittiği gibi yine hiçbir şeyi umursamadan gelecek, hızla. Kazıklara bakarken dalmışım uzaklara... Su da geri gelmiş. Çok hoş... Felsefenin babası Aristo’nun düz mantığı bunu nasıl yorumlar bilemiyorum. Benim mantığım “Ama istiyorum” der. Saint Malo Ortaçağdan itibaren Liman ve açık deniz geçişlerini kontrol altında tutan önemli bir liman şehri olmuştur. 19. yüzyılda İngiltere’ye geçmeye çalışan ticari gemileri haraca bağlayan korsanları ile ünlenen şehrin geçit vermez surları 2. Dünya Savaşı sırasında topçu mermileri ve patlamalar sonucu büyük hasar görmüş tü. Yüzde 80 yıkılan surlar savaş sonrası orijinaline uygun ola Neden hâlâ bura Fotoğraf: FATİH GEZEN C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle