Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 22 EYLÜL 2010 ÇARŞAMBA TURİZM C Taşlar arasında: Taşkent İKBAL KAYNAR ikbalkaynar@gmail.com Taşkent Kültür ve Sanat Festivali için gittiğimiz Konya’nın Taşkent ilçesi bizi adeta büyüledi ulu kayalarıyla. Öylesine heybetliler ki taşlar ve kayalar arasındaki bu şirin kasabada kendinizi çok güvende duyumsuyorsunuz. Hele kayalara işlevler yükleyip kullanıma sunulunca daha da büyüyor gözünüzde. Hani Anadolu birçok uygarlıklara beşiklik yapmış deriz ya çoğu kez işte Konya’nın Pirlerkondu, bugünkü adıyla Taşkent ilçesi de böylesi bir yer. Taşkent’i tanımaya, efsanelere konu olmuş Sultan Pınarı Çeşmesi’nden su içerek başlıyoruz. Suyu gerçekten buz gibi. Hemen yanında adını içindeki mihraptan alan Mihrap Korusu’nda Taşkent’e özgü etiyle yapılan sac kavurmalı yemekten sonra, Kıble Kayası’na çıkıyoruz. Taşkent’i panoramik olarak izlemek için. Müthiş bir manzara, çarpılmamak elde değil. Orada gezi için gelen Taşkentli insanların sıcaklığı İstanbul’da ne zamandır özlediğimiz bir duyguyu yaşatıyor bizlere. Taşkent, Selçuklular, Karamanoğulları ve Osmanlıların egemenliğinde varlığını sürdürmüş bugüne dek. Bu nedenle her uygarlığa ait tarihi ve kültürel dokuyu bulmak mümkün. Emirler Çeşmesi, Ballar Çeşmesi, Çibi Köprüsü, İmirzala Köprüsü, Uzun Şeyh Camii ve Boğaz Köprüsü ve mağaralar bunlara örnekler. İlçede turizm istenilen ölçüde değil henüz ama dağ turizmine ve tracking sporuna çok uygun bir yer. Konaklamak için belediyenin iki oteli var. Bunlardan birisi bizim kaldığımız, yanında alabalık tesisinin olduğu Otel Pirlerkondu. Ertesi gün festival heyecanı sardı herkesi, akın akın civar köylerden konuklar ve başka kentlerde yaşayan Taşkentliler gelmeye başladı. Sunuculuğunu TRT halk müziği sanatçısı ve radyo programı yapımcısı Ali Gürlü’nün ve Serap Ülkü’nün yaptığı sunumla başlayan festival Belediye Başkanı Ali İhsan Camgöz’ün konuşmasıyla ve Taşkentli genç kızların oynadığı yöresel Teke ve Silifke oyunlarına benzeyen oyunlarla şenlik havasına dönüştü. Akşam da aynı coşku sürdü konser yerinde. Türkülere doyduk o gece, Nafiz Camgöz’ün, Taner Can’ın, Sakine Fidan’ın ve Ahmet Eraslan’ın söylediği türkülerle ve halk oyunlarıyla. Türkülerin coşkusuyla ve işe yaramanın rahatlığıyla uyuduk o gece. Ertesi gün yolculuk saati başlayınca bir yakınımızdan ayrılıyormuşçasına üzülerek uğurladık Fethiye’den gelen bazı arkadaşları. Çukurda, vadide kalan bahçeleri görmeden gidemezdik. Bize belediye başkanının oğlu Avni Camgöz rehberlik yaptı. Dut ve incir toplayarak, sulara ayaklarımızı sokarak güzel bir macera yaşadık. Patika yollardan geçerken buraların ne denli doğa turizmine uygun yerler olduğunu düşündüm. Bir de yazarşair abim Halim Uğurlu’nun (müzisyen Tuluğhan Uğurlu’nun babası) Taşkentli olduğunu öğrenince ve böylesi güzellikleri, sıcak dostları görünce yazmadan, sizlere duyurmadan edemedim. Nasıl gidilir: Konya’dan Taşkent minibüsleri var. Neler yenir: Kavurma, alabalık, ayranlı çorba, arabaşı çorbası, etli kabak, kabuklu bakla. 9. Bir rüya ülke: Belarus HAKAN DERMAN Belarus Cumhuriyeti’nin başkenti Minsk’e 3 kez gittim. İlk gelişim sonbahardaydı ve pek üşümemiştim. Bundan cesaret alarak bir de şubat ayında deneyeyim dedim. Eksi 25 derecede mini etekli kızları görünce üşüdüğüm için kendimden utandım. Yerler buzdu ama kimse düşmüyordu ve düşerim diye de hızlarını kesmiyorlardı. Fizik kurallarına ters bir durum vardı ortada. Sonunda bu denklemi çözdüm. Bütün kadınlar topuklu çizme veya bot giyiyorlardı ve topuklarını çivi gibi saplıyorlardı buza. En keyiflisi mayıs ve temmuz ayı arasında ziyaret etmek. 10 milyon nüfuslu Beyaz Rusya’nın başkenti Minsk’te 2 milyon kişi yaşıyor. Nüfusun büyük bir çoğunluğunu kadınlar oluşturuyor. Belaruslular sıcakkanlı insanlar. Akıllarda ‘dünyanın en güzel kadınlarının olduğu ülke’ olarak yer almaktadır. Kadınların güzellikleri salt dış görünümleri ile sınırlı değil, kalpleri de kendileri kadar güzel... Kime bir şey danışacak olsanız, güler yüzle yardım görüyorsunuz. Eğitimleriyle ve kültürleriyle de ön plana çıkıyorlar Minsk güzelleri. Zaten ülke olarak kadınlarının güzelliklerinin farkındalar ve bununla da övünüyorlar. Cevabını çok iyi bildikleri şu soruyu size mutlaka soruyorlar: “Kızlarımız çok güzel değil mi?” Ülkenin sosyal altyapısı tamam. Sağlık, eğitim, ısınma ve ulaşım çok iyi planlanmış. Sosyal konutlar kentin çevresinde sıralanmış. Trafik derdi neredeyse hiç yok. Toplu ulaşım sorunu metro, otobüs ve troleybüslerle çözümlenmiş. Bir kültür kenti Minsk. Müzeler, galeriler, opera, tiyatro ve konser salonları, heykeller… 2 milyon nüfuslu kentin 16 müzesi, 11 tiyatrosu, 20 sineması ve 139 kütüphanesi var. Belaruslular, güzellikleri dünyaca ünlü kızlarının yanı sıra Minks şehrindeki 22 katlı, 19 okuma salonlu, içinde 3 milyondan fazla kitabı barındıran mücevher biçimindeki kütüphaneleriyle de övünüyorlar. Okumayı seven bir millet Belaruslular. Kitap fiyatları ucuz ve herkesin elinde bir kitap var. Boş vakitlerinde hemen kitaplarını açıp okuyorlar. Bizde sinek avlayan kütüphanelere inat, Ulusal Kütüphane gerçek işlevini yapıyor ve her gün genç yaşlı yüzlerce konuk ağırlıyor. Küçük bir ücret karşılığında çıkılan binanın terasında, muhteşem bir Minsk manzarası sizi bekliyor. Şehrin merkezine uzak bu kütüphaneye metro ve otobüs koyarak, kitapseverlerin ve öğrencilerin buraya gelmelerini kolaylaştırmışlar. REHBERİNİZ YOKSA İŞİNİZ ÇOK ZOR... Bu güzel ülkeyi gezerken tek bir sorununuz var: Dil. Maalesef birçoğu yabancı dil bilmiyor. Metro istasyonları, cadde ve sokak adları Kiril alfabesiyle yazılmış. Eğer rehberiniz yoksa, Rusça ve Kiril harflerini bilmiyorsanız işiniz çok zor. İngilizce son yıllarda gözde ama öğrenenlerin sayısı az. Genellikle öğrenciler İngilizce biliyorlar. 1067 yılında kurulan Minsk’in içinde Svisloch nehri geçiyor. Kent merkezinin olduğu bölüme “Yukarı Şehir” deniyor. Burası, Minsk’in neredeyse tamamını yok eden 2. Dünya Savaşı’ndan etkilenmeyen tek mahallesi. 19. yüzyıldan kalma rengarenk sevimli evleri var. Zafer Meydanı, Svisloch nehri üzerinde bulunan Gözyaşı Adası, Maksim Gorki ve Çeluskinets Parkı, Aziz Peter ve Paul Kilisesi, Aziz Simeon ve Helen Katolik Katedrali, Güzel Sanatlar Müzesi, Opera ve Bale Binası, Circus, Ulusal Kütüphane mutlaka gezilmesi gereken yerler. Bir de şehrin 30 km dışında yer alan Stalin Hattı’nı görmenizi tavsiye ederim. Burada kendinizi 2. Dünya Savaşı’nın içinde buluyorsunuz. Bir yandan dönemin savaş uçakları, tankları, topları, tüfeklerini izlerken, güzel bir partizan müziği de size eşlik ediyor. Belarus’ta halkın neredeyse tamamı okuryazar. 6 ve 15 yaşları arasındaki 9 yıllık ilköğretim dönemi zorunlu ve tamamen parasız. Belarus’ta 31 adet devlet üniversitesi, 12 adet de özel üniversite var. Ayrıca devlete ait 6 akademi, 2 enstitü ve 4 de yüksekokul bulunuyor. Belarus bu öğretim kurumlarıyla, Avrupa’nın en gözde öğrenim merkezlerinden biri olmuş. Minsk’te üniversitelerde pek çok da Türk öğrenci okuyor. Minsk’te gece hayatı Gece hayatı deyince erkeklerin yüreklerinin çarpmaya başladığını duyar gibiyim. Kumarhane tarzı eğlenceyi sevenler için Türklerin işlettiği 4 tane Princess Casino bulunuyor. Kumarla işim olmaz diyorsanız, size tavsiyem Growne Plaza Oteli’nin içinde bulunan Next Disco. Bunun dışında Bronx, Medison, Belaya Veja, Overtime, MaxShow, Africa, World Club şehrin en iyi gece kulüpleri arasında yer alıyor. Ne yenir? Belarus mutfağının ilk akla gelen iki besin maddesi, patates ve mantar. Borç çorbası, kabak çorbası, Gribnoy çorbası en popüler çorbalar. Domuz etinden yapılan Maçanka, sığır etinden yapılan Zrani sosisi, kıymalı bir hamur işi Piroşti çok rağbette. Belarus’a has yemeklerin başında patates mücveri olan Draniki geliyor. Mantarlı soslu domuz pirzolası olan Kotleta Pokrestianski favorileri arasında. Pelmeni ise bir tür etli mantı. Bunların dışında patates ve mantarla yapılan Kalduny ile bir çeşit domuz sucuğu olan Ugliarki de ülkede en çok tüketilen gıdaları. Tabii ki votka ülkede en çok tüketilen içki. Bir de geleneksel içecekleri Kvas var. Çavdar ekmeğinin mayalanmasıyla elde edilen ve evlerde de üretilen alkolsüz bir içecek. Belarus’ta olduğu kadar Rusya’da da popüler bir içecek olan Kvas’ı, sokak başındaki tezgâhlarda açık olarak, marketlerde ise şişelenmiş olarak bulabiliyorsunuz. Beloverszhskya ise içinde 100 çeşit otun bulunduğu, çok özel bir tada sahip Belarus likörü. M E K Â N PAHALI BİR KENT Nerede kalınır?.. Belarus’a ve Minsk’e genellikle turistik tur düzenlenmiyor. Durum böyle olunca da bu ülkeyi ziyaret etmek oldukça pahalıya patlıyor. Crowne Plaza, Europa Oteli, Best Eastern Hotel, Minsk Hotel, Victoria Hotel şehrin iyi otelleri. Hesaplı bir gezi düşünüyorsanız, 40120 dolar arasında daire tutmanızı tavsiye edebilirim. CAFEKAT4 Turizm Eki Sirkeci Üsküdar iskelesi karşısında açılan CAFEKAT4, konuklarına İstanbul’un en güzel manzarasının keyfini sunuyor. Cafekat4 konukları, Topkapı, Çırağan ve Dolmabahçe Sarayları ile Galata Kulesi, Kız Kulesi, Galata Köprüsü, Haliç, Kuleli ve Boğaz Köprüsü gibi İstanbul’un temel yapılarını kanatlarınızın altında hissedeceksiniz. Sirkeci Harem Feribot İskelesi karşısında hizmete açılan 110 kişilik CAFEKAT4’de, müzik ve manzara eşliğinde serpme kahvaltı, öğle ve akşam yemeklerinizi yiyebilirsiniz. Tanıtım amacıyla yüzde 20 özel indirim uygulanan CAFEKAT4’de İstanbul’un keyfini sürmek için 0 212 514 6688 numaralı telefondan rezervasyon yaptırabilirsiniz. Nasıl gidilir? Belarus Cumhuriyeti’nin Ankara’da Büyükelçiliği, İstanbul, İzmir, Antalya, Bursa ve Adana’da fahri konsoloslukları bulunuyor. Belarus Cumhuriyeti İstanbul Fahri Konsolosu Hasip Uysal ve Türkçeyi ana dili gibi konuşan Alexandr Radkoviç, Belarus Cumhuriyeti’yle ilgili her türlü bilgi desteği veriyorlar. İstendiği takdirde otel ve ev kiralama konusunda da yardımcı oluyorlar. İlgilenenler için hemen telefon numarasını da vereyim: 0212 237 19 07. Türk Hava Yolları, İstanbul’dan Minsk’e haftada 4, Belarus Hava Yolları Belavia haftada 3 gün uçuyor. C MY B C MY B