Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 16 HAZİRAN 2010 ÇARŞAMBA TURİZM C Uygarlıklar başkenti, ‘Işık Ülkesi’ Milas Tütsülenen sokaklar nsanları böylesine etkileyen o gizemli büyü belki de Milas’ın daracık sokaklarından tütsülenmektedir. Yenileşen, betonlaşarak “modern”leşen çeperlerine karşın geleneksel kent dokusunu yansıtan Milas, belki de bu büyünün buhurdanlığını oluşturmaktadır. Rengârenk çay taşlarıyla döşeli Arnavut kaldırımı sokaklar çoktan betona gömülmüş olsa bile, binbir sürprizle doludur. Sarı, kırmızı, beyaz ve çivit mavi badanalı tarihin tanığı evler, olanca yorgunluklarına karşın halen içinizi ılıtır. Tarihi Mylasa kentinin üstünde kurula gelen evlerde Mylasa’dan yadigâr nice izler vardır. O “abideler şehri” veya “mermerler şehri” görkemli başkent Mylasa’dan geriye kalan bu izler, “cami yıkılsa da mihrap yerinde kalır” atasözünün sessiz tanığı gibidir. Yani sözün kısası Milas bir tarih şehridir.... Yani Milas demek tarihi Mylasa demektir, Milas evleri demektir. Milas evlerini döşeyen dünyaca ünlü Milas halıları demektir. Daha Milas demek zeytin demektir. Ve dahası Milas demek huzur ve hoşgörü demektir. Baştarafı 1. sayfada İ ümerlerin, “Denizin Kıyısındaki Güneş Bahçesi”, Mısırlıların, “Denizin Kalbi”, Perslerin, “Doruklar Ülkesi” diye övgüler yakıştırdığı Karia’nın ve Menteşe Beyliği’nin başkenti Milas, yine Perslerin deyişine göre bir “Işık Ülkesi”dir. Milas’a insanların yakıştırdığı bu unvanlarda, yakıştırmalarda bir abartı var mıdır bilinmez ama Milas’ın hiç de abartıya kaçmayan, gerçekten hak ettiği bir özelliği daha vardır. Dağlarını, tepelerini, yaylalarını, ovalarını kaplayan milyonlarca zeytin ağacıyla, başlı başına bir zeytin diyarıdır. Belki de, gelip geçen, konup göçen savaşçı kavimlere yurtluk yapan Milas’ın asıl egemeni zeytin ağaçları ve zeytin kültürü olmuştur. Barışın simgesi sayılan zeytin ağaçları binlerce yıllık sabırla, nice savaşçı kavimi uslandırmış ve özündeki barış iksiriyle onları uysallaştırmıştır. Kim bilir, belki de bu yüzden Milas, uğradığı işgallerle, aldığı göçlerle gelenleri kendi yerleşikleriyle harmanlamasını bilerek ve özümseyerek bugün bir barış, hoşgörü ve huzur kenti olmuştur. Milaslılar, Beşparmak Dağları’ndaki gözelerden süzülen, Labranda kutsal kentindeki tanrıların suyunun da özel olduğuna inanırlar. Çünkü Milaslılar derler ki, bu suyu bir kez içen bir daha Milas’tan ayrılamaz. Ayrılan olursa da bir gün mutlaka döner gelir ve Milas’a konar… Antikçağda dünyada insan eliyle yaratılmış 7 harikadan söz edilir. Bunlardan birisi de o çağlardaki adı “Halikarnassos” olan Bodrum’daki muhteşem anıtmezardır. MÖ 4. yüzyılda Karia Satrabı Mausolos ve Kraliçe Artemisia için dikilen bu harika anıtın yapımından yaklaşık 500 yıl S sonra, 1/10 ölçeğinde küçük bir örneği, o zamanki adı Mylasa olan Milas’ta yaşama geçirilmiştir. Halikarnassos Mausoleumu’nun bugün yerinde yeller esiyor ve birçok önemli kalıntısı İngiltere’de British Museum’da sergileniyor. MS 1. Yüzyılda Halikarnassos Mausoleum’undan öykünerek Milas’ta yaptırılan Gümüşkesen Anıtmezarı ise halen olanca görkemiyle ayakta duruyor. Şehrin sırtını yasladığı Sodra Dağı’nın güneybatı yamacına yapılmış olan bu anıtmezara “Gümüşkesen” adı yakıştırılmış. Gümüşkesen Anıtmezarı bugün ilçenin en çok turist çeken anıtı. Bodrum’a geçenler, Bodrum’dan Çöllüoğlu Hanı M yalnızca Gümüşkesen anıtmezarını görmeye gelenlerle, avlusu dolup taşıyor. Gümüşkesen anıtmezarı Milaslıları öylesine etkilemiştir ki, belediyenin ve birçok şirketin logolarında mutlaka onun bir görüntüsü yer alır. Kimler için yapıldığı bilinmese bile 1900 yıldır ayakta duran Gümüşkesen Anıtmezarı, Milas bacalarına da esin kaynağı olmuştur. Kare tabanlı bir baca eğer tuğladan yapılmış ise başka bir şekilde baca ağzı yapabilmek mümkün değildir belki ama bu bacaların Gümüşkesen’e benzemesinde ustaların mutlak bir etkilenmişliği kolayca sezilebilir. Milas Belediyesi’nin bakıp çiçeklendirdiği ve servi ağaçlarının gölgelendirip serinlettiği bahçesiyle Gümüşkesen aynı zamanda mahalle halkı için de soluk alınacak bir avuç yeşilliktir. ilas’ta, 1719 yılında, Menteşe ayanlarından Abdülaziz Ağa tarafından yaptırılan Çöllüoğlu Hanı’nın restorasyon çalışmaları başladı. Bir süre önce Milas Belediyesi tarafından satın alınan tarihi han, Muğla Valiliği’nin fonundan sağlanan 1 milyon 227 bin liralık kaynakla restore ediliyor. Restorasyon 600 gün içinde tamamlanacak. Tarihinde Karia Uygarlığına ve Menteşe Beyliği’ne başkentlik yapmış olan Milas’ta tarihi eserlerin bolluğu fakat bakımsızlığı karşısında siyasi partilerin ve belediye başkanlarının tek bir ortak söylemi vardı, “Milaslıları harabelerden, viranelerden kurtaracağız…” Oysa zaman içinde gösterilen yoğun çabalarla harabe ve virane edebiyatının yerini, tarihi eserlere sahip çıkma, onları koruma ve restore etme söylemi aldı. Öyle ki, son yerel seçimlerde Milas’ta seçime katılan tüm partilerin ortak söylemi tarihi eserlere sahip çıkma ve korumak oldu. Bu ilgi yoğunlaşmasının ve altında yatan bilinçlenmenin sonucunda Milas’ta geçen yıl işbaşına gelen Muhammet Tokat’ın belediye başkanlığındaki CHP’li yeni belediye yönetimi ilk iş olarak artık iyice yıkılmaya yüz tutan tarihi Çöllüoğlu Hanı’nın kurtarılmasını ve çevresindeki tarihi arastanın restorasyonunu kendisine hedef seçti. Böylece Çöllüoğlu Hanı için kurtuluş umudu doğdu. 300 yıllık yaşamında nice kervanları, yerli yabancı nice gezginleri, yolcuları, Milas pazarına gelen köylüleri, doktora gelen hastaları, çeyiz düzmeye gelen düğüncüleri, zeytin, zeytinyağı, tütün, deri, halı almaya gelen tacirleri konuk eden Çöllüoğlu Hanı, ömrünün son demlerini yaşarken yeniden yaşama dönüyor. 1980’lerin sonlarında deprem, yağmur ve fırtınalarla duvarları yıkılan, kiremitleri uçuşan, eyvanları çöken tarihi han, mirasçılarının da maddi yetersizlikleri yüzünden kaderine terk edilmişti. Bu haliyle bile iki mutafa, bir saraca, bir nalbanta, bir saraca ve semerciyle yoksulluğun çaresizliğini yaşayan birkaç garibana sığınak olan Çöllüoğlu Hanı, 2003 yılında Milas Belediyesi tarafından satın alınmıştı. Yıkık dökük haliyle bile Milas’a gelen tüm turist gruplarının uğrak yeri olan tarihi mekâna sonunda Milas Belediyesi ve Muğla Valiliği’nin çabasıyla yaşam eli uzatıldı. Emlak vergilerinden yapılan kesintilerle oluşturulan ve valiliklerin yetkisinde bulunan fondan sağlanan maddi olanakla tarihi hanın restorasyonuna başlandı. İhale koşullarına göre 600 günde tamamlanması öngörülen restorasyon çalışmaları 1 milyon 227 bin liraya mal olacak. Tokat Çöllüoğlu Hanı’nın yanı sıra yakın çevresindeki tarihi arastanın da restorasyonu için çalışmalarının sürdüğünü belirterek, “Arasta ile Çöllüoğlu Hanı’nın restorasyonu tamamlandığında Milas turizm açısından büyük bir çekim merkezi olacaktır” diyor. Milas’ta 9 10 Temmuz’da Menteşe Beyliği Sempozyumu düzenlenecek. 27 – 28 Ağustos’ta ise 3. Karia, Karialılar ve Mylasa Sempozyumu yapılacak. Milas Belediyesi’nin desteğiyle yapılacak olan Menteşe Beyliği Sempozyumu’na Prof. Dr. Rahim Hüseyin Ünal, Prof. Dr. Zeki Arıkan, Prof. Dr. Remzi Duran, Prof. Dr. Ali Baş, Prof. Dr. Namık Açıkgöz, Prof. Dr. Mahiel Kiel, Yard. Doç. Dr. Sevinç Gök, Yard. Doç. Dr. Şakir Çakmak, Yard. Doç. Dr. Ertan Daş, Yard. Doç. Dr. Adnan Çevik’in yanı sıra birçok tarihçi katılacak. Bu yıl üçüncüsü düzenlenecek Karia, Karialılar ve Mylasa Sempozyumu’na ise Türk, Alman, İtalyan ve İsveç’ten birçok arkeoloji bilgini katılacak. Bu yıl Milas’ın Kıyıkışlacık köyündeki İasos antik kentindeki İtalyan kazıların 50. yılı olması nedeniyle sempozyum kapsamında özel bir kutlama yapılacak. 3. Karia, Karialılar ve Mylasa Sempozyumu’nda bu yıl ağırlıklı olarak Karia bölgesindeki Bizans dönemi tarihi ve eserleri anlatılıp tartışılacak. Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat, Milas’ı turizm etkinliklerinde yeni bir seçenek haline getirmek istediklerini vurgulayarak “Milas’ın zengin bir tarihi geçmişi de var. Karia ve Menteşe Beyliklerine başkentlik yapmış bir yer. Milas ve çevresinde bugün varlığı bilinen 27 antik kent ve örenyeri var. Bu nedenle Milas’ı, tarihin hep gündemde olacağı bir sempozyumlar kenti haline getirmek istiyoruz. Dolayısıyla Menteşe ve Karia sempozyumlarına Milas Belediyesi olarak destek olacağız” diye konuştu Salı Pazarı Ü C MY B C MY B lkemizin en önemli turizm beldelerinden olan Bodrum’da, “denizkumgüneş ve sınırsız gece yaşamı” dörtgeninin içine sıkışıp kalmış olan turizmciler, daha çok turist çekmek ve otellerin havuz başlarında tembel tembel pinekleyen turistlere aktif bir seçenek sunmak için arayışlarını sürdürürlerken, Milas’ın ünlü Salı Pazarı’nı keşfettiler. Güneybatı Anadolu’nun denize açılan kapısı olan Güllük’e uzanan yolun son durağı olan Milas yüzyıllardır bu özelliğiyle de canlı bir alışveriş merkezi olmuştu. İkliminin uygunluğu, topraklarının bereketi, ürünlerinin çeşitliliği, yöre insanının üretim potansiyelinin yanı sıra alım gücü ve nüfus yoğunluğu, Milas’ın Salı Pazarı’nın yüzyıllardır önemli bir pazar haline gelmesine yol açtı. Milas’ın ünlü zeytin ve zeytinyağlarının yanı sıra dünyaca ünlü halılarından sazdan yapılmış hasırlarına, tarlalarda, bahçelerde, bağlarda, bostanlarda yetiştirilmiş meyve sebzelerden dağdan, bayırdan toplanmış yabani otlarına ve yöre halkının “çıntar” dediği mantarlarına, Denizli ve Buldan işi dokumalardan İzmir işi terlik ve ayakkabılara, Yatağan işi el yapımı bıçak, tağra ve baltalara kadar binbir çeşit ürünün satışa sunulduğu Salı Pazarı bu haliyle İzmir’den, Aydın ve Denizli’den de birçok pazarcıyı kendine çekiyor. Daha pazartesi günü ikindi saatlerinde kurulmaya başlanan Salı Pazarı, salı günü akşam alacasına kadar devam ediyor. Olağan zamanlarda 1200, 1300 pazarcı tezgâh açarken bayram arifelerinde bu rakam 1500’ü de aşıyor. Milas’ın 114 köyünün yanı sıra Muğla, Aydın ve Denizli’nin yakın ilçelerinden de çok sayıda kişi alışveriş için Salı Pazarı’na geliyor. Böylesine yoğun bir canlılığın yaşandığı Salı Pazarı, son zamanlarda turizmcilerin de gözünden kaçmadı. Bodrum’da turistleri otellerin havuz başlarından, barlarından dışarı çıkarmak isteyen turizmciler “Milas Market Tour” adı altında Salı Pazarı’na turlar düzenlemeye başladılar. Böylece her salı günü Milas’a otobüsler dolusu turist gelmeye başladı. Milaslı köylü kadınların rengârenk giysileri, ilginç başörtüleri, pazarda satışa sunulan meyve ve sebzelerin çeşitliliği ve bolluğunun yanı sıra turistlerin en çok ilgisini çekenlerin başlarında hiç kuşkusuz bitki çayları ve baharatlar geliyor.