22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kapadokya’da doğayı sevmek MUZAFFER ERGÖZ info@muzaffer ergoz.com Cumhuriyet’in Turizm ekinin ne kadar çok okunduğunu görmek, okuyucunun bana ulaşmak için çırpınışını görmek sanıyorum hem turizmimiz adına hem de Cumhuriyetin turizme verdiği değer adına göğsümü kabarttı. Bir de TÜRSAB’da doğaseverler diye ciddi bir ekibin olduğunu da bu vesileyle öğrenmiş oldum. Bugünkü yerimi onlara bırakıyorum. Yorum okuyucunun. KAPADOKYA ÖLMÜŞ, BAŞIMIZ SAĞ OLSUN!.. Nasrettin Hoca’nın testi hikâyesini hepimiz biliriz. Hani hoca kızını çeşmeye su almaya gönderiyormuş, kız testiyi almış tam gidecek hoca kızı çağırmış, iki tokat patlatmış!.. Kız şaşkın, yoldan gecenler hayretler içinde hocaya sormuşlar: Hoca kızı neden dövüyorsun?.. Nasrettin Hoca Testiyle çeşmeye su almaya gidiyor. Eeeeeeeeeee Ya testiyi kırarsa? Komşular şaşkınlık içinde?.. Yahu hoca, daha kız gitmemişki, nasıl kırsın testiyi? İşte o hocanın anlamlı ve unutulmaz ibret alınacak ve beni de bu yazıyı yazmaya sevk eden sözü: Testiyi kırdıktan sonra ne anlamı var dövmenin!.. Bir seyahat için gittiğim Kapadokya’da gördüklerim muhteşem... Bölge gelişmiş, muhteşem konaklama tesisleri yapılmış, at binmekten tutun da kano, balon turları, yürüyüşler ve hatta golf, seyahat acenteleri daha profesyonel, yollarda çöp yok! Eeeee diyeceksiniz, problem ne?.. Anlatayım: Sabah ezanla kalktım, güneş doğuyor, makinemi kaptığım gibi resim çekmeye. Muhteşem bir sabah, pırıl pırıl, uzaktan balonların ışıkları yanıp sönüyor, o sabahın inanılmaz romantik renkleri arasından sanki göz kırpar gibi! Derken yavaş yavaş havalanmaya başladılar. Bir balon, iki balon, üç balon... İnanamazsınız, 50’den fazla balon saydım ve sonra durdum, gözlerime inanamadım. Sanki bir balon festivali gibiydi, resimler çektim, muhteşem!.. Balonlar vadilerin içerisine giriyor, üstünden uçuyor ve etrafta balonları takip eden araçlar belirdi... Devamı 2. Sayfada 27 EKİM 2010 ÇARŞAMBA / SAYI: 41 C TURİZM Bir masalın iki yakası: Y U N A N İ S T A N Bir ekim ayında, Yunanistan’dan size sıcak bir merhaba demek için sabah 07. 00’de yola çıkıyoruz. Yol boyunca İpsala Sınır Kapısı’na varıncaya dek gökyüzünde ay bize eşlik ediyor. Besbelli akşamdan kalmış (!) diye gülümsüyorum aya sevgiyle. Sınırda beş metre arayla nöbet tutan Türk, Yunan erleri görüyoruz. İçim kıpır kıpır, halkların kardeşliği, dostluğu duygularını taşıyorum hep içimde. Buraları gezerken Türkiye’nin bir başka kentine gitmiş gibiyiz, gibisi fazla İzmir’deyiz adeta. Kordon Boyu’nda gezerken birileri gelip Beyaz Kule’yi ve Büyük İskender’in heykelini dikmişler sadece. Beyaz Kule önceleri deniz feneri olarak kullanılmış, daha sonra ağır mahkumların konulduğu ve ağır işkencelerin yapıldığı bir hapishane olarak kullanılmış. İKBAL KAYNAR’ın yazısı 4. Sayfada C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle