23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 9 ARALIK 2009 ÇARŞAMBA GÜNEYAFRİKA Antakya’nın zümrüt güzeli Harbiye Yazı ve fotoğraflar Hint Okyanusu’nda iki kayıp ülke: Swazilan ve Lesoto Yıldız ÇELİK Antakya’ ya yedi kilometre uzaklıkta, Suriye sınırının yanı başında, şelalelerinin güzelliği ile gönüllere taht kuran, antik çağdaki ismi ile “Daphne” olan “Harbiye” deyiz. Yayla Dağı’nın eteklerinde yer alan Harbiye, çınar, zeytin, kavak, çam, defne ağaçları ile kaplı suların hesapsız aktığı, sonbahar ve kışın dahi yeşili görebileceğimiz bir mesire yeri. Seleukos ve Roma dönemlerinde de çağlayanlarıyla dünyaca ünlü sayfiye yeri olan Harbiye günümüzde de göz alabildiğine uzanan bir vadide yer alıyor. Antakya havaalanına indikten sonra köy garajlarına ulaşıp 15 dakikalık bir yolculukla Harbiye’ ye vardığımızda aklımızda Antakya’nın güzel yemekleri, vadiyi boylu boyuna izleyebileceğimiz bir restoranda yerimizi aldık. Humus, süzme yoğurt, patlıcan salatası, dövülmüş kuru kırmızı baş biberden yapılmış ezme, yöresel tarzda yapılmış tavuk ve zengin yöre mutfağından pek çok çeşidin olduğu restoranda siparişlerimizi verdikten sonra derin bir nefes alıp bol oksijenle dolarken yol yorgunluğumuz çoktan geçmişti bile… Kuşbakışı vadiye bakarken ağaçların arasından küçük küçük beş altı restoran sayıyoruz. Yavaş yavaş yemek öncesi mezelerimizi getiren kendisi doğma büyüme Harbiyeli olan garson Deniz Aslanyürek bize, yörede bilinen defne ağacının mitolojik öyküsünü anlatıyor. Harbiye, Ortadoğu’yu Türkiye’ ye bağlayan yol üzerinde bulunduğundan, mayıs ayından eylül sonlarına kadar Suriye, Arabistan, Bahreyn, Katar, Ürdün ve diğer Ortadoğu ülkelerinden gelen turistlerin uğrak yeri aynı zamanda tatil ve eğlence yeri olmuş. İki bin yıl önce nüfusu 100 bin olan, şimdi ise 3540 Türk vatandaşı Arapların yaşadığı bu bölgede, Orta Doğu’dan gelen turistler için dil sorunu olmadığı gibi, benzer mutfaklara sahip olmamız da tercih edilme nedenlerindenmiş. Artık yemeğimizi ve üzerine Antakya’nın ünlü künefesini de yedikten sonra suların sesleri ve şen şakrak akışları arasında vadiye doğru yürüyoruz. Yazı ve fotoğraflar Şeref PINARCI Güney Afrika Cumhuriyeti sınırları içinde Swazilan ve Lesoto adında krallıkla yönetilen sembolik iki ülke var. 1968 yılında bağımsızlığını kazanmış bir milyon nüfusa sahip yoksul bir ülke Swaziland. Nüfusunun yüzde 40 HIV virüsü taşımaktan dolayı ortalama ömrün 33 yılının geçmediği genç nüfusa sahip bir ülkecik. Formalitelerin fazla zaman almadığı Mananga sınır kapısından kiralık aracımız ile vize pullarının pasaportlarımıza yapıştırılmasıyla Swaziland’a giriş yaptık. Başkent Mbabane yolunda akşam karanlığına yakın Manzini’ye varınca güvenli bir konaklama yerine kendimizi attık. Zenci kızların hazırladığı kahvaltıdan sonra, sabah kısa şehir turunda, mimarisiyle dikkat çeken kilise ve camiyi fotoğraflayıp, pazar yeri ziyaretinden sonra yola çıktık. Başkent Mbabane de Manzini gibi şehir merkezi ile değil ama çevresindeki doğal park ve hayvan barınakları, el işi atölyelerinin olduğu köylerle ilgi çekiyor. 60 bin nüfuslu küçük bir kasaba büyüklüğündeki Mbabane’den Ezulwini vadisindeki doğa harikası yerleri keşfe çıktık. 10 kilometrekare olan bu yeşil alan içinde ilk gezimizi Mantenga köyüne yaptık. Yerlilerin sazlıklardan yaptıkları yuvarlak kulübeleri, ortak kullanım alanlarını gezdikten sonra biz turistler için hazırlanmış geleneksel yerli danslışarkılı gösterilerini izledik. Bu köyün içinde birkaç gün konaklamak isteyenler için her türlü donanıma sahip “lodge” adlı şık kulübeler de mevcut. Ezulwini vadisinde gün içinde cam ve mum atölyelerini gezdik. Bu mağazalarda ülkenin doğalkültürel özelliklerini yansıtan pek çok ilginç (çokça hayvan) figürün cam ve mum işlerini görüp bunlardan birkaç küçük parça satın almayı ihmal etmedik. Çevrede pek çok yerde yeşillikler içinde şıkucuz konaklama yerleri ve restoranlar var. Bunların bazılarında “game reserve” denilen hayvan terbiyecileri eşliğinde evcil hayvanlar arasında dolaşabileceğiz küçük hayvanat bahçeleri mevcut. Öyle ki üçdört aylık aslanı suya götürebilir, besleyebilir, zebralarla arkadaşlık yapabilirsiniz. Geceyi bu “lodge”lardan birinde geçirip yarın Mozambik sınırına yakın Hlane Krallık Ulusal Parkı’nda safari yaparak, sonrasında günübirlik Mozambik’i gezmeyi planlıyoruz. Önceki Pilanesberg ve Kruger’den sonra Hlane safari parkının toprak yolları kiralık binek aracımız için pek uygun olmadığını bile bile, bizden başka hiçbir araçla karşılaşmadan, kavşaklarda hangi yöne gitmemiz gerektiğini gösteren bir işaretin olmamasından dolayı kaybolarak, Yolda karşılaşıp ayaküstü sohbet yaptığımız Harbiyeli Nurettin Karatekke: “Harbiye şelâlemiz var. Yüzyıllardır 24 saat akar. Dünya bu kadar susuzluk çekerken bu suyun değerlendirilmemesi düşündürücü bir şey. Su kontrolsüz aktığı için üç metrelik demir köprü yıkıldı 100 metreye çıktı. Toprağı su aldı götürdü. Heyelan oluşuyor. Akan suyu kontrol edip faydalanmak gerek” diyor. Patika yoldan yolumuza şelâlelerin arasında yürürken, ağaçların dalları üzerimizde ilerliyoruz. Vadideki yemek yiyebileceğimiz bir kahvehaneye oturduk. Suların içine yerleştirilmiş masa ve sandalyeler mevsim sonbahar olduğu için boş olsa da suların içinde yüzen balıkları ve ördekleri seyrederken “kakuli(hel)li” kahve ve çaylarımızı yudumluyoruz. Vadide, ağaçlar arasındaki yürüyüşümüzden sonra tarih boyunca bölge ile özdeşmiş olan kendi yaptıkları defne sabunu ve defne yağını yol üzerindeki satıcılardan alıp, tezgâhlarda dokunan doğal ipekten kravat, eşarp, gömlek satan cadde üzerindeki dükkanlara baka baka gezimize devam ediyoruz. Harbiye’de her bütçeye uygun kalınacak temiz otel, motel ve pansiyonlar var. Fakat biz Antakya merkezi de gezmek için Harbiye’de kalmayı tercih etmedik. Antakya havaalanına indikten sonra köy garajlarından bindiğimiz araçlarla 15 dakikada ulaştığımız Harbiye’den, Antakya merkezdeki otelimize gitmek üzere bol oksijen yüklenerek ayrılıyoruz. yildizist@gmail.com kendimizi gerçekten doğal ortamındaki hayvanlarla baş başa hissettiğimiz iki saat geçirdik. Hlane Parkı Mozambik sınırına 50 kilometre. Bu kadar yakın olunca en azından başkenti Maputo’yu görmek için sınıra doğru sürdük aracımızı. Dörtbeş saat başkent turu planımız sınır kapısının akşam saat 20:00’de kapanması yüzünden ertesi günün sabahına sarktı. Hint Okyanusu kıyısında bulunan kalabalık başkenti gezip, okyanus kıyısında bir lokanta da balık ve yerel şarabını ısmarladık, sabah Swaziland’a tekrar girip çıkarak Güney Afrika Cumhuriyeti’nin güneyine doğru Hint Okyanusu kıyılarına direksiyonu kırdık. Denizi ilk gördüğümüz yer Mtunzini’de konaklamak için otobandan içeri girdik. Seyahatimizin bizi en şaşırtan konaklama yeri “Park Lane B/B” yi tesadüfen bulduk. Araç ile birlikte kiraladığımız sim kart ile yol kenarında gördüğümüz B/B’lere telefon ederek yer ve fiyat bilgisini içlerine girmeden öğreniyorduk. Emekli bir öğretmen bayan, yerleri olduğunu söyleyip adresi verdi. İki katlı evin üst katından Hint Okyanusu, botanik bahçesini aratmayan ağaçların arasından görünüyor. Bütün Hint Okyanusu kıyısını tarayarak Durban (Scothburg)Port Elizabeth (Bonza Bay) Port AlfredEast London ve küçük kasabalara girip çıkarak kimisinde konaklayarak, yukarıda anlattığım yerlere benzer güzel yerlerde konaklayıp, farklı ev sahipleri ile tanışarak, cumacumartesi geceleri müziklidanslı yerlere gidip yerli hayatın içine girmeye çalışarak, iki hafta sonra en güneye Cape Town’a ulaştık. Deniz ortasında bir ada Lesoto Lesoto deniz ortasındaki bir ada gibi Güney Afrika Cumhuriyeti tarafından çepeçevre sarılmış iki milyon insanın yaşadığı fakir ve dağlık bir ülke. Lesoto’ya Cape Town’dan Johannesburg’a karayoluyla giderken Bloemfontain üzerinden ulaştık. Sınır kapısında 20 lira vize ücreti vererek, sağlı sollu satıcıların ve dolmuşların olduğu başkent Maseru’ya girdik. Ana caddede birkaç eli yüzü düzgün binadan sonra tek katlı barakalara bırakıyor. Sokaklar kalabalık, kirli, toprak yolda bir kargaşa hakim. “El Atölyesi Merkezi” yazan levhayı görüp ulaşmaya çalıyoruz. 30 kilometre yol alıp dağları aşarak, pek çok köyün içinden geçiyoruz ve asfalt yol bitiyor. Ama el sanatlarının yapıldığı köyü bulamıyoruz. Rehbersiz yol aldığımız bu süreci uzatmıyor, riske girmemek için aynı yoldan geri dönüyoruz. Ts’ehlanyane, Sehlabathebe gibi Milli Parkların, Bokong gibi doğal hayvan barınaklarının Lesoto’nun doğusunda olduğunu biliyorduk (Maseru batıda). Ama arazi arabamız olmadan buralara gidilemeyeceğini de öğrenmiştik. Ayrıca Lesoto’ya gelinceye kadar G.Afrika’da yaptığımız altı bin kilometrelik yolda pek çok milli parkı ziyaret etmiş, safari şansı yakalamıştık. 21 günde gezdiğimiz tüm bu yerlerin hayali ile Johannesburg yoluna direksiyonu kırdık. serefpinarci@hotmail.com SEKTÖRDEN KISA KISA... İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Miyase İlknur Görsel Yönetmen: Rabia İlknur Sak Ek Koordinasyon: Özlem Kızıltepe Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Yönetim Yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No.2 Şişliİstanbul Tel: 0 212 343 72 74, Fax: 0 212 343 72 64 Reklam: Cumhuriyet Reklam Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörü: Neşe Yazıcı Tel: 0 212 251 98 7475 Ege Reklam Sorumlusu: Zuhal Altungüneş Tel: 0 232 441 12 20 Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı Cumhuriyet gazetesinin ekidir. Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Fest Travel’ın Güney Kıbrıs’a ilk turu Fest Travel, ilk kez Güney Kıbrıs’a bir kültür gezisi düzenledi. Yoğun bir programı bulunan geziye katılanlar, Türkiye’den Güney Kıbrıs’a giden ilk grup oldu. Tur kapsamında KKTC’de gezildi. Gezginler önce Larnaka ve çevresini, ardından Adalı Müslümanlar için kutsal olan Hala Sultan Tekkesi ve Hıristiyanların önemli ziyaret yerlerinden Agia Napa’nın yanısıra aynı kentteki Agia Lazaros kilisesini de gezdiler. Programlarına Güney Kıbrıs’ın ikinci büyük kenti olan Limasol ile devam eden grup UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’nde bulunan aşk tanrıçası Afrodit’in doğduğu yer olarak kabul edilen Paphos’u, Choirokoitia Neolitik yerleşim yerini, Kral Mezarlarını ve Dionisos Evi’nin mozaiklerini keşfettiler. Öger’in 2010 yaz kataloğu çıktı Öger Tur’un 2010 İstanbul yaz kataloğu çıktı. Öger’in 76 sayfalık İstanbul programında toplam 80 otel bulunuyor. Öger, İstanbul programını genişleterek altı yeni otel daha ekledi. Yeni oteller arasında restorasyonu tamamlanmak üzere olan tarihi Pera Palace da bulunuyor. İstanbul’un 2010 Avrupa Kültür Başkentliği’ni de göz önünde bulundurarak İstanbul yaz ve kış kataloglarını genişleten Öger Tours’un kış kataloğunda dokuz, yaz kataloğunda ise altı yeni otel bulunuyor. Kurulu’ndan yapılan ilk açıklamaya göre; genel kurula kayıt yaptıran bin 951 üyeden bin 317’isi oy kullandı. Bin 280 oy geçerli sayılırken, 37 oy geçersiz çıktı. Başaran Ulusoy 974 oyla başkanlığını pekiştirirken, Serhat Uslan 319, Cem Polatoğlu ise 268 oy aldılar. Genel Kurul’un ilk gününde adaylığını açıklayan Selma Yılmaz da 152 oy aldı. açtı. Toplam on kişilik üç ayrı bağımsız daire şeklinde düzenlenen odalarda; çamaşır makinesi, ütü, elektrikli süpürge, fırın, ocak, kasa, buzdolabı, televizyon gibi olanaklar mevcut. Yakın çevresinde ünlü 24 saat müziğin kesilmediği Kumkapı sokak lokantaları, Ermeni ve Katolik Kiliseleri, Küçük Ayasofya Camisi gibi pek çok tarihi eser bulunuyor. Kumkapı’nın yeni yüzü KumkapıKadırga Tarihi Yarımada’daki sokaklardaki cumbalı evler çehrelerini değiştirerek yeni misafirlere kucak açıyor. Yazarlarımızdan Şeref Pınarcı bu evlerden birini elden geçirip yenileyerek biri dublex (60 metrekare dört kişilik iki oda), toplam üç daireden oluşan Volare isimli apartını Dedeman Palandöken açılıyor Dedeman Otelleri, Palandöken’deki Dedeman Palandöken ve Dedeman Palandöken Ski Lodge otellerini 15 Aralık’ta açarak kayak sezonunu başlatacak. Kar kalınlığı zaman zaman bir metreyi aşan Palandöken’deki pistler her yaş grubundan kayakçılara kayma imkanı sağlıyor. Palandöken, 2011 yılında dünyanın en önemli spor etkinliklerinden birisi olan Universiade Kış Olimpiyatları’na ev sahipliği yapacak. turizm?cumhuriyet.com.tr Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği’nin 19. Olağan Genel Kurulu sona erdi. Genel Kurulun son gününde yapılan seçimlerde Başaran Ulusoy yeniden başkanlığa seçildi. İlçe Seçim C MY B C MY B Başaran Ulusoy yeniden başkan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle