20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Okuma! “Yeni Başlayanlar İçin Felsefe” Mavisel Yener Felsefe sevinçtir “Yeni Başlayanlar İçin Felsefe”, gençlerin merak eden, soru soran yüreklerini, felsefenin en doğal haliyle tanıştırıyor, genç okurun felsefe ile kucaklaşmasını sağlıyor. ? Mavisel YENER mını, düşüncesini, bilgisini yorumlayacak?” sorularının yanıtını yine Prof. Dr. Bedia Akarsu’dan alalım: “Felsefi düşünüş biçimi daha ilk yıllardan çocuğa verilmeli, çocuklar bilinçlendirilmelidir. İşte burada, çocuklara verilecek felsefe eğitiminde ‘felsefe öğretilmez...’ sözünün anlamı çıkıyor ortaya. Aslında çocuklar sanıldığından çok fazla düşünürler, durmadan soru sormaları onların düşündüğünü göstermiyor mu? Onların soruları geçiştirilmesin yeter. Çocuk felsefe yapmaya yatkındır aslında. Çünkü çocuk kafasının alıcılığı inanılmaz boyutlardadır. Fransız psikolog Zazow ‘bütün çocuklar 11 yaşına kadar birer dâhidir, ama ne yazık ki bu durum sürmez’ diyor. Çocuğun gelişmesinin yolunu kesmemek için ezbere eğitime kesinlikle son verilmesi gerekir, gençlerin iyi yetişmesi isteniyorsa. Ezbere öğrenimin önüne geçmek için de okumaya önem verilmesi gerekir. Ancak okumakla kafa da dil de gelişebilir. Okumada dil ve felsefenin birlikteliği de sağlanmış olur. Ana dili eğitimi yanında yabancı dil eğitiminin de sözünü ediyorum. Çünkü her dil aynı zamanda bir ayrı dünya görüşünü yansıtır; dil bilincini daha bir uyandırarak kafanın daha sağlıklı işlemesine yardımcı olur. Böyle bir eğitimle dil ve felsefe eğitiminden geçen gençler yarının gerçek yurttaşları olurlar özgür birer birey ve kişiler olarak.” Yeni Başlayanlar İçin Felsefe’nin arka kapak yazısında “Neden felsefe bazılarına başağrısı verir, bazılarının kafasını karıştırır ve bazılarına yıkıcı ve tehlikeli olarak görünür?” sorusu sorulmuş. Felsefe sözcüğü 21.yüzyılda insana ne anlatır? Kendisini ifade etmekte zorlanan gencin elinden tutmaz mı? Felsefenin “ağır” bir alan olduğunu düşünen genç, felsefeyi yalnızca felsefecilerin yapması gerektiğine mi inanır? Bu kitap felsefenin asık görünen yüzünü sevimli biçime getirip felsefenin tadını yakalama şansı veriyor genç okuruna. Kullanılan çizgiler, kitaba çizgi roman tadını da verirken, kahramanların (yani filozofların) akılda ve yürekte kalıcılığını sağlamayı başarıyor. Felsefecileri çizgi karakterler olarak gören genç, felsefeye kendini daha yakın hissedecektir. Felsefeyi anlamaya, okumaya en çok gereksinimi olduğu dönemde genç okura önerilen kimi kitaplar felsefeyi aşılmaz duvarlarla çevreleyip işlevsiz bırakmaktan başka işe yaramazlar. Geleceğe ulaşabilmek, bugünün çocuk ve gençlerinin akıllarına, yüreklerine ulaşmakla başarılabilir. Kitabın sayfa tasarımından özellikle söz etmek gerekir. Kimi sayfa, sürekliliği sağlayacak paneller ve sözcük balonları içeren biçimde resimlenmiş. Konuşma ve düşünme metinlerinin konuşma balonunda olması Ö SS ipoteğinde bir lise eğitiminde ısrarcı olmamız nedeniyle, liselerde felsefe derslerinin bulunduğu nokta içler acısı. “Felsefe eğitiminde dün neredeydik, bugün neredeyiz?” sorusuyla kafamızı bulandırmayalım. (mı?) Lise seviyesindeki bazı gençlerin felsefeye merak duyduğunu ve olanak bulduklarında eğitsel kol saatlerinde bu çalışmayı yaptığını gözlemliyoruz. Felsefeyle ilgilenmeye başlayanların, genellikle sordukları soru, ‘felsefe okumaya hangi kitap ya da kitaplardan başlamalıyım?’ sorusudur. Çizimler ve eğlenceli, kısa metinlerden oluşturulmuş “Yeni Başlayanlar İçin Felsefe” bu soruyu soran gencin başucu kitabı olacaktır. Resimli Ansiklopedik Felsefe Tarihi de denilebilecek bu yapıtı, felsefecilerin de tanımasını isterim. “Genç okura çizgilerle felsefe nasıl anlatılabilir/ sevdirilebilir?” sorusunu merak edecek ve bir solukta okuyacaklarını düşünüyorum. Daha ilk sayfalarında “Tadımlık, eğlenceli felsefe böyle olur” yargısına varmaları zor olmayacaktır. “Yeni Başlayanlar İçin Felsefe”, felsefenin can alıcı sorularına okurun kendi yanıtlarını verebilmesi açısından da özenle hazırlanmış bir yapıt. Genç okur Platon’a gülümseyerek bakabileceği gibi, Aristoteles’in felsefesini eleştirebilecektir. Hegel’i gülünç bulacak, Nietzche’yi araştırma isteği duyacak belki de; kendi kendine kavramlar hakkında düşünme olanağı bulacak, derinlemesine araştırmak istediği felsefecinin ve felsefenin peşine düşecektir. Türkiye’de “Çocuk ve Felsefe” dediğimizde aklımıza ilk gelen isimlerden biri olan, “Küçük Prens Üzerine Düşünme” gibi önemli bir yapıtı edebiyatımıza kazandırmış, Nuran Direk diyor ki; “Bence yazın yapıtlarını incelemek ve tartışmak felsefeye başlamanın en kolay yolu. Ancak, metnin felsefi açılımlara izin vermesi lazım.” Özellikle ilköğretim çağında bu yöntem aracılığı ile felsefeye yaklaştırılabilmiş bir genç, lise çağlarında felsefeye merak duymaya başlayacaktır. Prof. Dr. Bedia Akarsu’nun felsefenin ülkemizdeki geleceği konusundaki düşüncelerine kulak verelim; “Felsefenin toplumun gelişmesinde ağırlığını koyacak düzeye geldiği pek söylenemez sanırım. Toplumumuz genel gidişinde bir etik tavır eksikliği var; bu durum, kanımca, felsefenin eksikliğinden geliyor. Genelde, Türkiye’nin gidişi bakımından, her alanda olduğu gibi felsefe alanında da hiçbir zaman kötümser olmadım, yozlaşmaları da görmeme karşın.” Akarsu’nun karamsarlığa ödün vermeyen bu yaklaşımı hepimizin ilkesi olmalı belki de… Çocuk felsefe yapabilir mi? Madem ki deneyimleri yetersiz, kavram çözümlemeleri için gerekli donanım, birikiminden yoksun, nasıl olacak da insan yaşaSAYFA 4 genç okurun ilgisini yitirmeden okuması için iyi bir yol. Kimi sayfada çizimler çerçevelere bölünerek metin yerleştirilmiş. Sayfa yapısı içinde, sesleri ifade etmek için ses efektleri görsel olarak verilmiş. Bazı bölümler Japon çizgi romanları (Manga) tadında çizimlerle bezenmiş. Filozofların yaşadıkları dönemleri anlatan karikatürler yapılmış. Karakterlerin giysi çeşitleri, bulundukları ortamlar, pek çok sahne… keyifli bir felsefe yolculuğu… Felsefi metinleri okumadan önce felsefeyle tanışıklık sağlaması açısından ilk adımların önemli bir işlevi vardır. Gençleri gülümseterek felsefeye çağıran “Yeni Başlayanlar İçin Felsefe” geleceğin felsefecilerinin ortaya çıkması için iyi bir yol gösterici. Felsefe ciddiyetini, eğlenceli keyifli, kolay anlaşılabilir metinlerle aşıp gencin felsefeye yaklaşımını beslemek için çaba gösterilmiş ve başarılmış. Hayatı anlamlı kılmak, soruların yanıtını aramakla olası. Soru sormak da felsefe yapmanın öbür adı. Kitapta bol bol göreceğiniz soru işareti imi, genç okuru yanıtları aramaya yönlendiriyor. “Sokaktaki bir filozofu nasıl tanırsınız?” (s, 1), “Çağdaş felsefenin babası Descartes, peki annesi kim?” (s, 70). “Felsefeyi başlatma konusunda birini suçlamamız gerekiyorsa, kimi seçebiliriz?” (s, 5). Çağlar boyunca verilen yanıtların izini sürerek, batı felsefesinin son 2500 yıl içindeki gelişimi özetlenmiş. Sanılanın aksine, çocuklar/ gençler felsefeyi seviyor, felsefeyle barışıklar. Yapılması gereken; gencin sevdiği ve barışık olduğu felsefeyi, ona uygun bir dille anlatabilmek. Bertrand Russell’ın, History of Western Philosophy adlı kitabının giriş bölümünün başında söylediklerine kulak verelim: “ Bütün kesin bilgiler bilime aittir; tüm dogmalar teolojiye aittir. Ancak, bilim ve teoloji arasında iki tarafın da saldırısına maruz kalan, tarafsız bir bölge vardır. Bu tarafsız bölge felsefedir.” İşte bu “bölge”ye davet eden, “Yeni Başlayanlar İçin Felsefe”, gençlerin merak eden, soru soran yüreklerini, felsefenin en doğal haliyle tanıştırıyor, genç okurun felsefe ile kucaklaşmasını sağlıyor. Kitap felsefeyi günümüzün hızına yetiştirebilmeyi başarmış, anlaşılmaz gibi duran yapısını anlaşılır kılmak için iyi bir yöntem bulunmuş. Kullanılan dil gencin nefes almasını zorlaştırmıyor, tam tersine rahatça anlaşılabilir, akıcı, eğlenceli bir anlatım baskın. Kitabı okurken felsefenin bir başka boyutunu da ayrımsıyoruz; felsefe ve gülmece. Felsefenin güldürürken düşündüren özelliği gençlerin hoşuna gidecek. Burada Afşar Timuçin’in “Felsefe Bir Sevinçtir” isimli kitabında söylediklerini aktarmakta yarar var: “Felsefe bir sevinçtir! Anakapısını aralayıp da içeri girdiğinizde, bunu siz de onaylayacaksınız. Felsefe bir tutkudur, ona bağlanılır. Felsefe dostunuz olur, ona güvenebileceğiniz... Sıkıştığınızda, ondan sorup öğreneceğiniz konular olduğunu göreceksiniz. Hem de kimsenin size kolay kolay öğretemeyeceği nice konular...” “Felsefe neden bir sevinçtir?” sorusuyla başlayarak kendi sorularımızı sormaya ve yanıtların peşine düşmeye, yani felsefe yapmaya başladık bile… Yeni Başlayanlar İçin Felsefe’den bir alıntıyla bitirelim; “Yunanca’da felsefe ‘bilgiyi sevmek’ anlamına gelir” (s, 2). “Bilgi”ye giden yollar için sorular ve yanıtlar üretmeye ne dersiniz? ? www.maviselyener.com “Yeni Başlayanlar İçin Felsefe” Richard Osborne/ Çizer: Ralph Edney/ Türkçeleştiren: İbrahim Şener/ Nokta Kitap/ 2006/ 182 s. (14+ yaş) Cumhuriyet Çocuklarından Mektuplar! Sevgili Çocuklar, sevgili gençler, köşemize yazdığınız mektuplara kimi zaman yazarlarımızdan yanıtlar geliyor. Yerimiz yettiğince köşemizde bunları da yayımlıyoruz. İşte Muzaffer İzgü’nün Cumhuriyet Çocukları’na sürpriz mektupları… Sevgili Ececan Çorbacıoğlu, Ufacıktım, annem beni severken “Ah benim bando mızıkayla dünyaya gelen oğluyum” diyordu. Bandoyu biliyordum ağabeyimin omzuna oturmuş, iki yandan ayaklarımı sarkıtmış, bandoyu görmüştüm. Ben şimdi böyle mi doğmuştum? Ben doğarken kapımızın önünde bando mu vardı? Babam bandoculara çok mu para vermişti? Ben doğarken babamın parası çoktu da şimdi ekmeği niçin zor buluyorduk? Bando mızıkayla doğan Muzaffer, şekeri bakkal kavanozlarında görüyordu. Hı anne, nasıl? Hangi yaştaydım bilmiyorum, annem anlattı. Ben de anladım. Atatürk’ü ve Cumhuriyet’i çok seven annem 29 Ekim 1933 günü, karnı burnunda törene gitmiş. Coşmuş, alkışlamış, mutlu olmuş. Gece de fener alayına… Babam “gitme hanım, bugün yarın doğum yapacaksın,” demiş ama annemdeki o coşku… Yanına Sefa ağabeyimi almış, komşu kadınla birlikte fener alayına gitmişler. Ve babamın dediği olmuş. Bando ileride görünüyor, ardında fener alayı, annemin sancısı tutmuş. Breh aman!.. Nasıl çıkmalı bu kalabalıktan, her yer insanla dolu. Komşu hanım polise koşmuş, “Böyle böyle polis bey…” Polis bakmış ve hemen umarı bulmuş. “Takılsın bandonun arkasına sokaktan çıkıp gitsin…” İşte böyle sevgili Ececan, önde bando, arkasında annem, annemin karnında ben, arkamızda fener alayı… Annem eve geliyor ve beni dünyaya getiriyor. Cumhuriyet hepimizin Ececan kızım, hepimiz o gün doğduk. Muzaffer İzgü Sevgili Zeynep Şentürk, “Ökkeş Otoparkta” adlı yapıtımı çok sevmişsiniz. Sağ olun Zeynepciğim… Yazara güç veren okurlarıdır. Bir güç Zeynep’ten alırsın, bir güç Ececan’dan alırsın, bir güç Murat’tan alırsın, o güçler birleşir, bir bakmışsın bir Ökkeş romanı daha ortaya çıkıvermiş. Başarılar diler, gözlerinden öperim sevgili okurum. Muzaffer İzgü Çocuklar ve gençler, siz de bize yazar mısınız? ·Okuduğunuz kitapta en çok hangi karakteri sevdiniz? Neden? ·Öyküde sizi en çok düşündüren bölüm neresiydi? Neden? ·Öyküde size alışılmadık gelen, aklınıza yatmayan yerler var mı? Neden? Mektup yazarak bize ulaşmak isteyenler için mektup adresimiz: Mavisel Yener Ata Cad. Defne Sok. No:1 D1 Balçova, İzmir Elektronik posta göndererek bize ulaşmak isteyenler için: [email protected] Anımsatma: * Mektubunuzda adresinizi, yaşınızı, okuduğunuz kitabın adını, yazarını ve yayınevini belirtmeyi unutmayın. Size bir sürprizimiz olacak! * Mektubunuzda kitabın özetini yazmayın, olur mu? Biz, anlatılanlar hakkında sizin ne düşündüğünüzü çok merak ediyoruz. KİTAP SAYI 941 CUMHURİYET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle