Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
“Adana Tarihi Kent Merkezi Projesi” kapsamında yapılacak kazıların başlaması için gün sayılıyor Adana’nın tarihi yerlerinden Taşköprü yakınlarındaki tarihi değerlerin zamanla yıkılıp yok olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. K. Serdar Girginer, şimdilerde Taşköprü ve Tepebağ Höyüğü çevresinde kazı yapılan bazı yerlerinde bu yapıların gün yüzüne çıkarıldığını belirtti, korunması gerektiğini söyledi. SAVAŞ KÜRKLÜ “Adaniya’dan Adana’ya 3 bin 500 yıllık tarih” Bahsedildiği gibi Tepebağ Höyük üzerinde ve yakın çevresinde Arkeopark projesini uygulayabilmek için höyükte birkaç yıl, hatta yılın her ayı kesintisiz bilimsel kazıların yapılması gerekecektir. Bilindiği gibi Roma Dönemi’ndeki adıyla Kilikya Bölgesi’nin en büyük yerleşmeleri arasında, Tatarlı Höyük ile birlikte Tepebağ Höyük yer almaktadır. Yeryüzünde ismi 3 bin 500 senedir değişmeden kalan 3 tane kent vardır. Bunlardan birisi Tarsus, diğeri Halep ve son olarak da yaşadığımız kent Adana’dır (Adaniya). Bölge yerleşim tarihinin ve kronolojik sorunlarının çözülmesi için Tepebağ Höyük katılımlı kazıları büyük önem arz etmektedir. Ülkemizde hala proje halinde olan Bergama, Zeugma veya Uluburun Sualtı Arkeopark düşünceleri mevcuttur. Bunların dışında 2005 yılında Phaselis, Perge, Selge, Aspendos ile Alanya Kalesi’nin de Arkeopark olarak ilan edilmesi konusu gündeme gelmiştir. Ülkemize yabancı bu terim ve uygulamaları dünyada oldukça yaygın bir şekilde karşımıza çıkmaktadır. İtalya’daki örnekler, düşündüğümüz Tepebağ modeline yakın çalışmalardır. Aslında çeşitli bilimsel disiplinlerden de yararlanılarak, ziyaretçiler zamanlarını Adana tarihini ve maddi kültür varlıklarını öğrenerek geçirecekler, dolayısıyla Adana kent içi turizmine de maddi, manevi ve özellikle de tanıtım konusunda büyük yararlar sağlanacaktır. Bu şekilde uygulamaya konulacak projelerle Adana, zengin tarihsel dokusu ve doğasıyla tam bir ‘marka şehir’ olacaktır. ADANA Kentin merkezinde, hem de tam göbeğinde yer alan Tepebağ Höyüğü için kimi arkeologlar, “Tarihi değiştirecek bir yapı” derken, kimine göre, buradan çıkacak tarihi değerler bugüne dek bulunanları unutturacak değerde. İşte üzerinde bu denli çok konuşulan ve iddialı görüşler belirtilen höyükte, uzun yıllardır üstünde bulunan ve 1998 depreminde çoğu hasar gören evlerin yıkılması için yapılması planlanan çalışmalar nihayet yaşama geçirildi. Eski, yıkıkdökük harap yapıların yıkımına başlandı. Tepabağ Höyüğü’nü, bundan önce yapılanları ve bundan sonra yapılacakları Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) FenEdebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. K. Serdar Girginer ile konuştuk. Girginer, önce proje ve amaçlarıyla ilgili sorularımızı yanıtlarken şu açıklamalar tore edilmesi ve bunlara işlev yüklenmesi, son olarak da camileri, hamamları, evleri, çarşıları vs. ve belli bir aşamaya gelmiş bilimsel kazılarda ortaya çıkan taşınmaz kültür varlıklarının çağdaş müzecilik kavramlarına uygun bir şekilde sergilenmesi planlandı. Yine tüm bu alanın bir ‘Arkeopark’ olarak düzenlenmesiyle Adana kentinin turizmden büyük paylar almasının sağlanması da gündeme alındı. Bu amaçlar doğrultusunda 1999 tarihinde projenin kamuoyu ile paylaşılması amacıyla düzenlenen panelde, panelistler ve katılımcılar bilgi ve deneyimlerini paylaştı. Tepebağ Höyük’te arkeolojik kazıların yapılması için kullanılabilecek hazine arazilerinin bulunduğu, bunların işgal altında oldukları, bu evlerde yaşayan insanların taşınabilecekleri konutların bulunduğu, dolayısıyla bu şekilde uygulamaya konulacak proje için tüm kurum, kuruluş ve kişilerin yardımcı olacağı konusunda görüş birliği ortaya konuldu. leri vb. projelerin hayata geçirilmesi, toprakaltı kullanım planlamasını, dolayısıyla arkeolojik potansiyel dolgu alanların belirlenmesini zorunlu kılmaktadır. Son yıllarda başta İstanbul Tarihi Yarımada olmak üzere, İzmir, Ankara, Konya, Antakya, Kayseri gibi kentlerde uygulanmak istenen kentsel altyapı ve benzeri büyük projelerin ortaya çıkardığı olağanüstü arkeolojik veriler kent arkeolojisinin önemini ortaya koymuştur. 10 yıldan beri bekleyen bu projenin hayata geçirilmesi için Valilik ile Büyükşehir ve Seyhan İl Eğer höyük katmanlaşmaları arasında Klasik dönemlere ait veriler olması durumunda, zaten kurulan ve hazırda 5 aydan beri bekletilen ekibimizde olduğu gibi, Klasik Arkeoloji uzmanlarına görev verilebilmektedir. “Kentlilik bilinci gelişecek” Tepebağ konut ve ticaret benzeri kullanışları ile içinde halen yaşanan bir bölgedir. Mevcut yapıların kısmen dayandığı antik duvarlar, kimi bahçelerin içinde görülen teras duvarları, hamam, çeşme vs. kalıntıların özgün sınırlarını belirlemek her zaman mümkün olma sa da, bu çeşitlilik ve çağların birbirine eklenmesi buradaki mekanı zenginleştirmekte ve değerini arttırmaktadır. Bu çalışmaların ortaya çıkaracağı kültür varlıklarının sergilenmesi burada yaşayan kentli için yeni bir kent kimliği referansı olacak, kentlilik bilinci daha da gelişecektir. Ülkemizde kent merkezlerine olan yoğun kullanım talepleri sonucu metro, yeraltı otoparkı, kentsel altyapı, çok katlı iş merkez da bulundu: “1998 yılında kent merkezinde bulunan Tepebağ ve yakın çevresiyle ilgili, ‘Tepebağ Arkeolojik Kazısı ve Arkeopark Projesi’ adıyla bir proje hazırlanmaya başlandı. Bu çalışmayla ilk önce Adana kent merkezinde yer alan höyüğün karakterini ve yayılım alanlarını belirlemek için arkeolojik kazıların yapılması, daha sonra höyük üzerindeki ve eteklerindeki tescilli yapıların res çe Belediyesi arasında, “Adana Tarihi Kent Merkezi Projesi Protokolü”nün imzalanmasının akabinde, bu projenin anahtar konusunu oluşturan arkeolojik kazıları Adana Müzesi ile birlikte yapmak üzere Çukurova Üniversitesi Rektörlüğü ile Adana Büyükşehir Belediyesi arasında, “Tarihi Kent Projesi, Tepebağ Höyük Kazısı” protokolü de imzalanmıştır. Ülkemizde bu tür katılımlı kazıları ilgili yasa ve yönetmeliklere göre ilgili müze ile konusunda uzman, bölgeyi tanıyan hatta bölgede Bakanlar Kurulu kararlı kazı yapan üniversitelerin bilim insanlarının danışmanlığında yapmaktadır. Bu tür höyük kazılarını klasik arkeologlar değil, höyük kazısında uzmanlaşmış, ‘Protohistorya’ ve ‘Önasya’ arkeologları yapabilmektedir. Tepebağ Höyüğü’nün tarihe ışık tutacak eserlerle dolu olduğu söylentilerini, 1882 yılında Höyük’ten çıkarıldıktan sonra Amerika’ya kaçırılan Mısır Orta Krallığı’nın 12. sülale dönemine ait “Hemşire Satsneferu” yontusu doğrular nitelikte. “Arkeopark zenginleştirir” İlk kez bahsettiğimiz yıllarda kullanmaya başladığımız ‘Arkeopark’ ise; açıkhava parkı ya da ören yeri veya ‘Açıkhava Müzesi’ kavramları ile karıştırılmamalıdır. Aslında bunlar çok farklı şeylerdir. Arkeopark’ta da yine arkeolojik kazıların epey yol almış olması önemli bir konudur. Çünkü çıkan mimari buluntuları sergilemeniz, gelen ziyaretçiyi yönlendirmeniz, onları bilgilendirmek için birtakım düzenlemeler yapmanız gerekir. Bunları uygularken de yaşayan bir dokuyu da sağlamak zorunluluğu olacaktır. Arkeopark için Tepebağ Höyük üzerindeki ve yakın çevresindeki diğer tescilli yapıların da restore edilip kullanıma kazandırılmaları gerekmektedir. Sonunda da tüm bu alanın çağdaş yöntemlerle, çeşitli müzeleriyle düzenlenmesi yapılmalıdır. Çevremizde bu düşüncemize en yakın örnek İslahiye’deki Tilmen Höyük ve çevre düzenlemesidir, ancak Tilmen Höyük uygulaması bir Arkeopark değildir. “Höyük çöplük olmaktan kurtulacak” Uzun yıllar çeşitli platformlarda konuşulan projeye yıkıkdökük evlerin yıkılmasıyla başlanması çok memnun edici bir gelişmedir. Bu projenin anahtar konusu, ‘Bilimsel Arkeolojik Kazıların’ yapılmasıdır. Bu tip büyük projelerde kentin yararına olacak faydalar düşünülerek yönetiminin tek bir elden profesyonelce yürütülmesi gerekmektedir. Projenin en büyük faydalarından biri Tepebağ Höyüğü ve üzerindeki mahallelerin daha da yalnızlığa ve atıllığa terk edilmekten kurtarılmasıdır. Bu şekildeki bir proje hayata geçirilemezse Tepebağ Höyük ve yakın çevresinin her anlamda çöplüğe dönmesi kaçınılmazdır. ÇÜ Bilimsel Danışman ve Proje Müellifi sıfatıyla Büyükşehir Belediyesi ve KUDEB yetkililerinin Tepebağ Höyük üzerinde kazıya başlanabilecek durumda bulunan alanları incelediğini, bu inceleme sonucunda üç alanın ön plana çıktığını anımsatan Girginer, bu alanlarda çok sayıda evin yıkılıp, alanlarının temizlenmeye başlandığını anımsattı. Tepebağ Höyük’te bazı binaların yıkımına başlanırken tarihi değer kapsamındaki binaların korunması ve restore edilmesinin de gündemde olduğu yetkililerce belirtildi. C MY B C MY B