Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA 2 21 OCAK 2011 CUMA N e do rele ğr re u Kanlıdivane, İzmir’in Efes’i gibi olacak Kanlıdivane çevresinde yapılacak düzenlemeyle yeni bir çekim merkezi olacak. Çukurova’da 1922 baharında açan gelincikler, sümbüller, özgürce öten turaçların sesleriyle çoşmuş... Dörtyol’un Kurtuluşu ve Musa Eroğlu Dörtyol’da yaşamaya başlayalı iki yılı doldurup üçüncü yılda ilerliyoruz. Kızımın okulu Kara Hasan Paşa’nın adını taşıyor ya, bir iyice öğreneyim bu adam kimdir diye biraz okudum. Önce okuldaki “Saygı” köşesinden öğrendim. Sonra ‘ilk kurşun’un anıtını gördüm, okudum... Birazını paylaşalım mı? Mondros Mütarekesi’nin verdiği hak ve şımarıklıklarla “Nihayet, 11 Aralık 1918’de, Dörtyol’u işgal eden Fransızlar, bu işgalde 400 Ermeni’den oluşan bir Fransız taburundan faydalanmışlardı. Bu işgal birliğine bağlı erler, Türkler’e ait 12 evi basarak eşya ve paralarını gasp etmiş, bir kadını boğazından yaralamış ve Osmanlı jandarmasını kasabadan çıkarmışlardı.” İşte bundan sonra tarihin yazdığı, bazılarının unutturmaya çalıştığı tüm işgalci arsızlıkları ve daha önce başkalarının gazına gelerek azmalarının sonucu maruz kaldıkları ‘tehcir’in öcünü almaya çalışanların, halka amansız, nedensiz saldırmalarına, işgal kuvvetlerine yapılan başvuruların da işkence, yaralanma ya da ölümle sonuçlanmasına katlanamayan halk, edinebildiğince silahlanmaya başlar... “Dörtyol’da, 19 Aralık 1918’de, Mondros Mütarekesi’nden 50 gün sonra, yiğit Dörtyolluların cesur evlâdı Mehmet Çavuş (Mehmet Kara)’un oluşturduğu müfreze öncülüğünde, Dörtyol ve Özerli’ye giden yolları taş siperlerle kapatarak kendilerini savunmaya karar vermiş, cereyan eden şiddetli bir muharebeden sonra beşon erini kaybeden Fransızlar şaşkına dönerek Dörtyol’daki karargâhlarına geri çekilmek zorunda kalmışlar. Ne var ki pes etmezler... Yine işgalci pervasızlığı, yine zulüm, yağma, baskınla intikâm almaya kalkışırlar. Çaylı Köyü’nden (Şimdi Dörtyol’un mahallesi) Osman Oğlu Mustafa’yı şehit ederler. Mustafa’nın kardeşi Kara Hasan da, Fransızlar’dan, kardeşinin intikâmını almak için, Kuzuculu Köyü’nde örgütlenerek direnişe geçer. Malını, mülkünü, hayvanlarını satarak silâhlanan yöre gençleri de Kara Hasan’a katılırlar. Böylece, zamanla sayısı 300400’e varan bir ulusal direniş örgütü ortaya çıkar. 1919 yılı başlarında harekete geçen Kara Hasan (Halk ‘Hasan Paşa’ adını vermiş) ve birliği, Türkiye’de, işgal güçlerine karşı, direnişe geçen ilk ulusal örgüt olma onurunu elde eder.” Bölgede örgütlenen diğer güçler ve yöre halkının işgalci Fransız ve Ermenilere karşı verdiği savaş düşmanın hevesini kursağına gömer. İşgalcilerin “Türkler’e karşı giriştiği, gasp, zulüm, işkence, yaralama, öldürme ve benzeri, insanlık dışı uygulamaları yanında, Fransızlar’ın sömürgeci emelleriyle Ermeniler’in yörede devlet kurma düşlerine son verilir. Yöredeki mücadelenin son zamanlarında, kendi kuvvetlerinin başarı kazanamadığını gören, Dörtyol ve Adana çevresinde tutunamayacağını anlayan Fransızlar bu gelişmeler sonunda, Ankara Hükümeti ile uzlaşmanın çıkarlarına daha uygun düşeceğini anlar ve barış görüşmelerine başlanmasını ister”(*) Başkent Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Dr. Kemal Çelik’e göre Dörtyol’un kurtuluş tarihi 9 Ocak 1922’den birkaç gün daha önce. Düzeltme öneriyor. Ama kim neden düzeltsin ki? Birileri kurtaranları yakalasa, “Neden kurtardın?” diye yakalarına yapışsa bile kimsenin sesi çıkmayacak gibi görünüyor, diye karamsarlığa dalmışken Musa Eroğlu çıkageldi Dörtyol’a. Dörtyol Belediyesi Kurtuluş Günü’nün yıldönümü anısına konser vermesi için çağırmış. Yarı yanı tahtacı bir Yörük çocuğu olarak, varıp karşılayanlara katıldım. “Dedem, ne gezersin bu ayazda buralarda?” diye sordum. “Çağrılırım da nasıl gelmem” dedi. “Düşmana ilk tüfek sıkılan yer burası. Tarih 1918’in sonu. Daha sonra bu ülkenin kurtuluş mücadelesi başladı. Yurdunun bağımsızlığını isteyen herkes, bu kavgaya koştu. Kimseye, hangi kökten, hangi köyden, hangi inançtan geldiğini kimse sormadı. Amaçta, inançta ülkenin bağımsızlığını kazanmaktı. Başardılar. Şimdi oramızdan buramızdan çekiştirenler var. Bu ülkede insanların, neler yapabileceğini unutanlar, dikkat etsinler! Bu toprakların sabrı fazla zorlamaya gelmez! İşte bu inanç ve düşüncelerle Dörtyollularla kucaklaşmaya geldim.” Ayazı göze alabilen komşularımızla doldurduk Dörtyol’un yeni Pazar yerini. Çevre ilçelerden belediye başkanları, görevleri gibi yöre sakinlerinden birçok insan gelmişti. Önce Dörtyol Belediye Başkanı Fadıl Keskin çıktı kürsüye. “Neden Musa Eroğlu’yu seçtik? Çünkü türküler bizim insanlarımızın ortak dili. Şimdi ortak dil ile konuşup kardeşçe durabilme zamanı” dedi. Sonra üç müzisyen arkadaşından oluşan müzik grubuyla izleyicileri selamlayan Musa Eroğlu, Dörtyolluların kurtuluş yıldönümlerini kutladıktan sonra, biraz önce aktardığım sözlerini biraz daha ayrıntılı ve çoşkulu bir biçimde izleyenlere anlatarak başladı dinletisine… Türkü gerçekten insanın özündeki umut bahçesinin güllerini açtırıyor, zemheride bile... (MUHAMMET GÜZEL) ............................. (*) (Dr. Kemal Çelik, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi , sayı 41, Cilt: XIV) İSK ile Karboğazı’nda Kış’ın keyfini çıkarmak İçel Sanat Kulübü, doğaseverleri bu kez de, “Kar ve Doğa Yürüyüşü”ne çağırıyor. Pazar günü Kültür Merkezi önünden başlayacak olan gezide GülekKarboğazı’na gidilecek. Katılımcılara, doğanın kar altındaki güzelliği sunulurken, öğle yemeğinde geleneksel hale getirilen Sucukekmek ve helva ziyafeti çekilecek. İSK gezi yetkililerinin geziye katılacak doğaseverlere önerisi sıkı giyinmeleri ve iyi bir kar ayakkabısı giymeleri. (0324 2381088) ERDEMLİ (Cumhuriyet) 2008 yılında gündeme getirilen, ancak bugüne dek yatırım kapsamına alınmayan, “Ayaş Belediyesi Kanlıdivane Projesi” için uygulama çalışmalarına başlandı. Mersin Valiliği, Mersin Üniversitesi ve Ayaş Belediyesi’nin ortakprojesi Adana Anıtlar Yüksek Kurulu ve Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2008 yılında onaylanmıştı. Mersin Valisi Hasan Basri Güzeloğlu’nun girişimleri sonucu yaşama geçirildiği belirtilen projeyle ilgili bilgi veren Ayaş Belediye Başkanı Süleyman Koç şu bilgileri verdi: “Proje Ayaş için çok önemli ve olmazsa olmazlardan biriydi. Çünkü Ayaş tarihi , doğası ve deniziyle turizme hizmet eden çok önemli bir belde. Yaptığımız girişimler sonucu şimdiye kadar gerçekleşmeyen proje, görüşmeler sonucunda onaylanarak hayata geçirildi. Proje kapsamında Kanlıdivane artık Efes Antik Tiyatro gibi olacak, çevresinde önemli değişiklikler yapılacak.” Hedef, yılda 100 bin turist Kanlıdivane’nin hem doğal hem de arkeolojik özellikleri bakımdan MersinErdemliSilifke yöresinin en çekici ören yerlerinden olduğuna vurgu yapan Koç şöyle devam etti: “Kanlıdivane ören yeri sadece içerdiği zengin arkeolojik değerleriyle değil, sahip olduğu kültürel çeşitliği ile de önemli bir kültürel miras alanıdır. Sadece bu özelliğiyle, ‘Kültürel Peyzaj Alanları’ olarak tanımlanması gerekir. Bölgede çalışmalarımız başlamış olup, ışıklandırma, su şebekesi bağlanması, yürüyüş yollarının yapılması, obruk kenarına koruma bandının yapılmasına hız verilmiştir. Proje yıl içinde tamamlanarak ziyaretçilere açılacak.” Siirt, kaleleriyle ünlü bir kent Siirt, her ne kadar turist çeken bir bölgede olmasa da, adını tarihi kalaleriyle duyurmuştur. Derzin Kalesi de bunlardan biridir. Baykan ilçesinin 8 kilometre doğusunda Derzin köyü yakınındaki sarp bir tepenin üzerindedir. Gözetleme kuleleri bugün bile eski durumundan bir şey kaybetmemiştir. Şahkuli Bey Kalesi olarak da bilinir. Osmanlılar devrinde Şahkulu adlı asinin bu kaleye sığındığı söylendiğinden adının da buradan geldiği söylenegelir. Kormaz Kalesi, Şirvan’ın Kerimes köyündedir. Bizans dönemine ait olduğu konuşulan kale daha çok Avrupa’daki şatolarla benzerlik taşımasıyla konuşulur. İrun Kalesi de yine Şirvan ilçesinin 40 kilometre kuzeyinde, sarp dağların zirvesindedir. Bulunduğu dağın eteğinden geçen nehirle bir yeraltı tüneliyle bağlantısı kaleye özellik katar. ANIT AĞAÇLARIMIZI TANIYALIM... Yerel Adı : Çınar Latince Adı : Platanus orientalis L. Yaşı: 1000 Boyu: 37 m. Taç Genişliği : 13.6 m Gövde Çevresi : 7.3 m Yaşadığı Yer: Kahramanmaraş’ın Andırın ilçesi, Andırın Kadirli karayolu, Çatak yol ayrımı, Sumaklı Köyü yakınındaki Ho mevkisi. Yıldırım: Mezitli’yi turizmin merkezi yapacağız MEZİTLİ (Cumhuriyet) Mezitli Belediye Başkanı Uğur Yıldırım, bugüne dek yaptıkları çalışmaların bir başlangıç olduğunu belirtti, “Sürdüreceğimiz çalışmalarla kentimizin çehresi değişecek. Mezitli’yi bir kültürsanat kenti, turizm merkezi yapacağız” dedi. Eski Mezitli’yi ziyaretinde mahalle sakinleriyle görüşen, bölgede belediye ekiplerince gerçekleştirilen çalışmaları yerinde inceleyen Yıldırım, altyapı çalışmalarının bu yıl da devam edeceğini kaydetti, önümüzdeki aylarda söz konusu çalışmalara hız verileceğini ve en kısa sürede bitirileceğini anlattı. Geçtiğimiz günlerde asfaltlaması tamamlanan KuyulukEski Mezitli Bağlantı Yolu’nu da inceleyen Yıldırım, Eski Mezitli Mahalle Muhtarı Veysel Gılıçoğlu ile bölgede yapılan çalışmaları da değerlendirirken şunları söyledi: “Kentimizde asfaltsız sokak kalmayıncaya kadar çalışmalar sürdürülecek. Görev süremizin sonuna geldiğimizde, Mezitli’yi 21. yüzyıla yakışır bir kültürsanat ve turizm kenti haline getirmiş olacağız.” HO ÇINARI Sumaklı Köyü’ne giden yol üstündeki bir mola yerinde durduğunuzda görürsünüz Ho çınarını ve hemen yanındaki, gelen geçen yolcuların susuzluğunu gideren, onları serinleten çeşmeyi. Elbette bu ulu çınarın da bir öyküsü var. Bunu en iyi bilen köyün eskilerinden, orman bekçiliği yapmış birinin anlattığına göre, “Eskiden buraya yaylacılar gelirmiş. Birisi bir gün bu ağacın altına oturmuş ve uzaktaki bir arkadaşı kendisine, ‘Napıyon bire? Yerin rahat mı? Hey hooo...’ diye seslenmiş. O da ‘Hoo Ho Eyi’ diye cevap vermiş. Yani ‘Ho’ sözüyle, ‘Buradayım. Hava soğuk. Yayla gibi serin’ demek istermiş. O günden sonra ağacın adı ‘Ho Çınarı’ olarak kalmış.” Eskiden, çınarın gövdesinin içi öyle büyükmüş ki yedi çift öküz bağlanırmış. Sonra çınar yaşlandığında devrilmiş, yıkılıp gitmiş... Prometheus’un küllerinden doğması gibi bu ölü çınar da devrilen kütüğünden yeni kökler salıp filizlenerek büyümüş, zamanla atası gibi bir ulu çınar olup çıkmış yine... Atası denli uzun ömürlü olması için halk bu çınarı gözü gibi koruyor. Ho Çınarı’nın gövde içi yakıldığı için iç kısmı oyuk, ana gövdesi yarılmış, ancak ayrılmamış. Ağacın altındaki çardak, çınarın ikiye bölünmesini engelleyecek biçimde yapılmış. Halk ulu çınarı öyle sahiplenmiş ki, bulunduğu yere, “Ho Meydanı”, çardağa da, “Ho Çardağı” adını vermiş. Köylülerin, bir süre önce ağacın oyuk olan iç kısmına, “Yavru Ho’nun yaşlanıp ölümü halinde, torun Ho soyunu devam ettirsin” diyerek diktiği bir çınar fidanı ise başka bir güzellik katıyor “Ho literatürü”ne... Mezitli Belediye Başkanı Yıldırım, yapılacak calışmalarla Mezitli’nin bir kültür sanat kenti olacağını belirtti. Kitreli, tarihi çeşmenin kurtarılmasını bekliyor NİĞDE (Cumhuriyet) Çiftlik ilçesine bağlı Kitreli beldesindeki tarihi çeşmenin onarılarak kurtarılması ve turizmin hizmetine verilmesi istendi. Kitreli’deki Asma Kayalıkları yolu üzerinde bulunan ve bölgedeki bir kaç eski çeşmenin ayakta kalan örneği olan tarihi yapının son yıllarda oldukça yıpranması bazı çevrecileri harekete geçirdi. Kentin önemli tarihi değerleri Asma kayalıkları, Uyuz Göleti, tarihi kilise ve caminin durumlarıyla ilgili bilgi veren Belediye Başkanı Abdullah Şener, Kitreli çevresinde yer alan kalıntılar ve buluntuların, kentin önemli bir yerleşim alanı olduğunu gösterdiğini vurguladı “Araştırmalar Hititlerden beri bölgenin yaşam alanı olduğunu göstermekte. Kitreli’nin tarihi dokusu önemsenmeli ve mutlaka çalışma yapılarak eserler korumaya alınarak bir an önce onarılmalıdır” dedi. Bölgede yer alan tarihi değerlerle ilgili gereken yerlere bilgi verdiklerini söyleyen Başkan Şener şöyle devam etti: “Yapılan incelemelerden sonra kilise ve cami tarihi eser kapsamına alındı, Ancak, kilise ve çevresindeki yapılar oldukça harap. Uyuz göletinin bulunduğu bölgede han ve hamam kalıntıları da var. Asma Kayalıkları ise bir dönem yaşam alanı olmuş. Bölgede yapılacak çalışmalar ile Ihlara Vadisi yakınındaki kentimizin turizm açısından büyük ilgi bulacağına inanıyoruz.” Kitreli Belediye Başkanı Abdullah Şener tarihi çeşmenin onarılmasını beklediklerini söyledi. C MY B C MY B