25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

30 NİSAN 2010 CUMA SAYFA 5 Vali Cerrah’ın kararsızlığı sivil toplum örgütlerini üzdü KONUK YAZAR FETHİ KARADUMAN Osmaniye’de müze kaygısı ALİ TIRAŞ OSMANİYE Osmaniye Valisi Celalettin Cerrah’ın, Osmaniye Müzesi’nin ağız ve diş sağlığı merkezine dönüştürülmesi girişimiyle ilgili tavrı, sivil toplum örgütlerindeki kaygıların sürmesine neden oldu. Müzenin eski Vilayet Binası’ndaki yerinde kalması için Vali Cerrah ile yeniden görüşen Osmaniye Müzesi Platformu temsilcileri, görüşmeden olumlu bir sonucun çıkmadığını, ancak, Cerrah’ın konuyu yeniden bakanlığa taşıma sözü verdiğini belirtti. olmadığını yineleyen Cerrah, platform üyelerinin müzenin yerinde kalması istemleri karşısında şunları söyledi: ERMENİ SORUNU EMPERYALİZMİN OYUNU “Kışkırtılmayıp kendi hallerine bırakıldıklarında, Ermeniler ve Türklerin bir arada ve barış içinde yaşadıklarını gösteren pek çok veri bulunmaktadır. Bu iki ulusun beş asır boyunca aynı topraklarda yan yana yaşayabilmeleri, kuşkusuz birbirlerine olan gereksinimlerinin ve ortak çıkarlarının bir göstergesidir.” ABD’li General Harbord Ermenilere yönelik kıyım savları, I. Dünya Savaşı’nda İngiltere’nin ortaya attığı bir propaganda yöntemidir. İngilizler, emperyalist savaşa direnen Osmanlı yönetimini ve Türkleri karalamak için kasıtlı, asılsız suç yüklemek istemiştir. Emperyalizmin çıkardığı, ‘Ermeni soykırım savı’nın yine onlara hizmet ettiği, emperyalizmin baskı aracı olarak kullanıldığı açıkça görülmektedir. Ermeni ayaklanmalarının arkasındaki güç olarak da emperyalist devletler görünmektedir. Ermeni halkı üzerinde oynanan emperyalist entrikalarda acı çeken de her zaman olduğu gibi ezilen, sömürülen, kullanılan halklar olmuştur. Kazançlı çıkan da doğal olarak sömürgeci güçler olmuştur. Sivas’ta oluşturulan Temsilciler Meclisi Başkanı M. Kemal, 24 Eylül 1919 günü, General J. Harbord’a verdiği açıklayıcı ve uyarıcı yazıda (muhtırada) yayılmacı, sömürgeci güçlerin ülkemiz üzerindeki oyunlarını, çevirdikleri dolapları ayrıntılarıyla açıklar: “… Ferit Paşa kabinesi, tam manasıyla, İngilizlerin yayılma (istila) tutkuları (ihtirasları) için biçilmiş kaftandır. Hindistan, Mısır ve keyfi yönetimleri altına almayı başardıkları diğer memleketler üzerindeki deneyimlerine dayanarak planlarını hazırlayan İngilizler, Türk milletinin bütün saygınlık duygusundan (haysiyet hissiyatından), bütün milli ve vatanperver erdemlerinden (faziletlerinden), aynı zamanda hürriyet ve eğitim haklarından yoksun (mahrum) bir sürü durumuna geldiği zaman, kendilerinin arzularına boyun eğecek bir esir sürüsü elde edeceklerine tam anlamıyla inanmışlardır (kanidirler). Elde etmeye çalıştıkları sonuç budur. Ve bunu elde etmek için aramızda sayısız entrikalara (oyun, dolap, düzen, gizli çalışma) başvurmuşlardır. Bu taktiklerden birkaçını yineleyelim (tekrarlayalım): . Birçok Osmanlı vatandaşını ittihatçılık, İngiltere’ye aleyhtarlık ve diğer şeylerle suçlayarak tutukluyor ve memleketten sürüyorlar. Bu biçimde, memleketin kanuni haklarına müdahalede bulunuyorlar. Ayrıca memlekette kalan milliyetçileri ve vatanperver insanları tutuklamak için sebepler yaratmak (icat etmek) veya bulmakla uğraşmaktalar (meşguldürler) ve hükümeti bu baskılarında bir alet olarak kullanıyorlar. . İmparatorluğu bölmek ve Türklerle Kürtler arasında bir kardeş savaşına sebebiyet vermek için, Kürtleri İngiliz koruması (himayesi) altında bağımsız bir Kürdistan kurma planına katmak üzere kışkırttılar (tahrik ettiler). İleri sürdükleri tez, İmparatorluğun nasıl olsa dağılmaya mahkum olduğudur. Bu girişimleri gerçekleştirmek için büyük paralar harcadılar, her türlü casusluğa başvurdular, hatta derhal hafiyeler gönderdiler. Bu suretle, Noel isimli bir İngiliz subayı, uzun bir zaman Diyarbekir’de olağanüstü çabalar gösterdi ve etkinliklerinde her türlü sahtekârlık ve aldatmaya başvurdu. Fakat bizim Kürt vatandaşlarımız hazırlanan komplonun farkına vararak onu ve vicdanlarını parayla satan diğer bir grup haini o bölgeden kovdular. Diyarbekir faaliyetlerinde hayal kırıklığına uğramış olan Mr. Noel, Bedirhan aşiretine mensup (bağıntısı olan) ve para vererek kandırdığı (ikna ettiği), fakat Kamuran, Celadet ve Diyarbekirli Cemil Paşazade Ekrem gibi, hısımları arasında hiç güvenilir (itibarı) olmayan bir grup maceraperestle Malatya’ya gitti. Burada bağımsız bir Kürdistan kurulması yolundaki girişimlerini, aynı zamanda Bedirhan aşiretine mensup Kaymakam Kamil Bey’le işbirliği yaparak tekrarladı. … Bu kişiler, ulusal (milli) kuvvetleri küçümsemelerinin doğal sonucu olan perişanlıkla karşılaştılar. Bu entrikaların bütünüyle dışında kalmış olan yerel halk, çok geçmeden bunların gerçek içyüzünü anladı ve suçluları tutuklamak üzeriydi ki kaçtılar. . Ferit Paşa, telgraf aracılığıyla Anadolu’da huzursuzluklar olduğunu ilan ederken, suç ortakları olan İngilizler, Ermenilerin Sivas’taki tecavüzlerin kurbanı olduğunu söyleyerek, Osmanlı hükümetine tehditkâr bir nota veriyorlar. Aynı zamanda istila edilen bölgelerden Merzifon’da, Hıristiyanların katliamının planlandığını belirten feryatlar yükseltiliyor. Sadece bu çeşit şeylerin maddeten olmadığı değil, böyle bir şeyin gerçekleşmesine hiçbir ihtimal olmadığı dahi bilinmektedir.” Taşnak Partisi’nin ileri gelenlerinden ve Ermenistan’ın ilk Başbakanı Ovanes Kaçaznuni, Ermenilerin, Emperyalistler tarafından kullanıldıkları saptamasını yapar. Büyük Sovyet Ansiklopedisi (1926 tarihli) Ermeni sorunu konusunda yaptığı tarihsel değerlendirmelerde emperyalist amacı açığa çıkartır: “Batı kapitalizminin Ortadoğu’ya taarruza geçtiği anda, Batı ülkeleri kendi güvenlikleri için Türkiye’de köprü mahiyeti taşıyan Ermeni burjuvazisini kullanma yoluna gittiler. Ermeni Sorunu, Rusya, İngiltere gibi büyük ülkelerin karışmasıyla iyice büyüdü. Rus ticaretsanayi sermayesi “Hıristiyanların Müslüman Türkiye’nin egemenliğinden kurtarılması” sloganıyla Karadeniz’i ve boğazları ele geçirmek istiyordu. İngiliz diplomasisi, Ermenilere denizden denize (Karadeniz’den Akdeniz’e kadar) “Büyük Ermenistan” hayalini pompalıyordu.” Dönemin Erzurum İngiliz Konsolosu Sidney Whitman da, “Ermeni Sorunu” olarak ortaya çıkan olgunun bir emperyalist tasarımı (proje) olduğunu vurgular: “Kapitülasyonlar hukuki bir süreç olmaktan uzaktı. Onlar Osmanlı hükümetini yok sayarak halkla serbestçe ilişki kurma alışkanlığını Batılılarda yaratmıştı. Kapitülasyonlar rejiminde Batı, Osmanlı hükümeti, Hıristiyan halkla ilişki kurmuş ve sadece bu hükümete karşı uygulanan bir davranış biçimi oluşturmuştu. Buna göre, herhangi bir Osmanlı Hıristiyan’ının hükümete karşı isyan hakkı vardı. Memleket içinde huzuru sağlamakla yükümlü yegâne organ olmasına rağmen hükümete bu isyanları bastırma hakkı tanınmıyordu.” Sonuç olarak ayartılara kapılan acılar çeken, çektirilen Ermeniler, bir süre sonra kendilerini destekleyen sömürgeci güçleri arkalarında görememiş; yitikleri, yoklukları, acıları, parçalanmışlıklarıyla baş başa kalmışlardır. Yüzlerce yıl kardeşçe bir arada yaşadıkları insanlara da çok acı çektirmişlerdir. Tarih ayartılanların, işbirlikçilerin, sömürülenlerin alacağı derslerle doludur. Yeni yer aranıyor “Bakanlık burasının müze olarak hayata geçirilmesi için iki yıl önce ödenek ayırmış ve 200 milyar lira göndermiş. Şimdiye kadar 14 milyar liralık bir masraf yapılmış, yapılan tespitlere göre daha 800 milyar liraya ihtiyaç var. Burası için harcanacak 1 trilyon lira ile daha geniş bir alanda yeni bir müze oluştururuz. Yer arayışı içindeyiz. Şimdi müzeye uygun bir yer bulsak yıl sonuna kadar yeni müzemizi açarız. Şu an tabelası olan müze için 1 trilyon liralık güçlendirme harcaması gerekiyor. Bakanlık da bu güçlendirmeyi yapmadan müzeyi açmaz. Geçici olarak da açamayız.” Eski Vilayet Binası’nın halen “Osmaniye Müzesi” olarak kullanıldığını irdeleyen Osmaniye Mü Gecikmeli görüşme Silifke Polifonik Koro ve Bale Derneği Başkanı Bodur sanatseverlere yaptığı çağrıda küçük öğrencilere destek olmalarını istedi. zesi Platformu dönem başkanı İpek ise, bakanlıkça müzenin teşhir tanzim projesinin yapıldığını, müzede sergilenecek eserlerin de tespit edilip bakanlıkça onaylandığını kaydetti. Bu yıl da, müze müdürlüğü kadrolarının oluşturulduğunu, atamaların yapılacağını, bütün bu çalışmalar içinde Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay tarafından 2010 yılında Osmaniye Müzesi’nin açılacağının TBMM’de resmen açıklandığını anımsatan İpek, Osmaniye’de müze olmadığı için Hieropolis Kastabala kazısından çıkan eserlerin Adana Müzesi’ne taşındığını açıkladı. “Bir tuş da sen al” SİLİFKE (Cumhuriyet) Silifke Polifonik Koro ve Bale Derneği Başkanı Ayşe Bodur, dernek çalışma alanını genişletmek ve çocukları sanata, müziğe yönlendirmek amacıyla bir piyano satın aldıklarını bildirdi, tüm sanatseverleri derneğe davet ederek, bir tuş satın alarak kendilerine destek vermelerini istedi. Dernek olarak Belediye Sergi Sarayı’nın zemin katında bulunan Silifke Polifonik Koro ve Bale Derneği’nin sanatsal ve kültürel failiyetlerini sürdüreceğini kaydeden Bodur şunları söyledi: “Dernek bünyemizde devam eden sanatsal ve kültürel faaliyetlerimizi zenginleştirmek amacıyla bir piyona satın aldık. Üyelerimizin ve sanatseverlerin desteği ile satın aldığımız bu piyanonun bedelini ise başlattığımız, ‘Bir Tuşta Sen Al’ adını verdiğimiz kampanya ile ödemeyi arzuluyor, ilçemizde bulunan tüm sanatseverleri kampanyamıza destek olmaya davet ediyoruz. 88 tuşu bulunan piyanomuzun her bir tuşu için 20 TL bedel koyduk. Azerbaycanlı Zarife İsmailova nezaretinde 712 yaş gurubunda 10 öğrencimiz bu piyanoda eğitim görmektedir. İleride bunun sayısını artırmak, çocuklarımıza daha yararlı olmak istiyoruz.” Dernek bünyesinde tiyatro, koro, keman, bağlama ve gitar kurslarının devam ettiğini anımsatan Bodur, “Halk oyunları kursumuz ise önümüzdeki günlerde başlayacak. Amacımız, derneğimize gelen her çocuğumuzu sanata ve eğitime yönlendirmek. Bunun için bize büyük destek olan Belediye Başkanımız Bayram Ali Öngel’e deteşekkür ediyoruz” dedi. Platform dönem başkanı İsmet İpek ile üyeler Ethem Argun, Halil Çelikkıran, Metin Önal, Ali Tıraş, Mustafa Coşkun ve Münir Keskiner’i üç haftalık bir gecikmeyle makamında kabul eden Vali Cerrah, müzeye karşı olmağını belirtti. Müze tabelası asılan eski Valilik Binası’nın müze için uygun Bakanlıkla görüşülecek Görüşme Cerrah’ın, bu durumda yapılacak bir şey olmadığını, müzenin açılması için güçlendirme çalışmalarına hız vermek gerektiğini yinelemesi ve konuyu bakanlıkla yeniden görüşeceğini söylemesiyle son buldu. Doğuş Anaokulu öğrencilerinin resim sergisi için Guinness World Records’a da başvuru yapıldı. Doğuş’ta en uzun resim çalışması ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Doğuş Anaokulu 46 yaş gurubu çocukları 5 aylık emek harcayarak yaptıkları en uzun resim çalışmasını bir alışveriş merkezinde sergiledi. Pastel boya kullanarak 60x2.60 cm ölçülerinde 216 metre uzunluğundaki bağlantılı resim izleyenlerin büyük ilgisini topladı. Doğuş Anaokulu’nun 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramı etkinlikleri kapsamında Real AVM’de gerçekleştirdiği çalışmayla ilgili bilgi veren okul kurucusu Yusuf Ziya Özkurt resim çalışması için Guinness World Records’a başvuru yaptıklarını da anımsattı, şöyle devam etti: Resim çocuğu geliştirir “Çocuğun bize kendisini yansıtması ve olaylar hakkında duygu ve düşüncelerini ifade etmesinde, yalın bir anlatım aracı olan resmin önemi büyüktür. Resim etkinliğinin aynı zamanda sözsüz dili oluşturması ve bu yolla anla tımın kolay olması, yaşı ve kişilik özellikleri nedeniyle sözlü iletişim kurmakta güçlük çeken çocukları tanımada da önemli bir teşhis aracı olmasını sağlamaktadır. Bizlerde bu amaçtan yola çıkarak çocuklarımızla 5 aylık bir çalışma sonucunda harika bir resim çalışması ortaya çıkardık. Çocuklarımızın emeğinin boş çıkmadığını sergiye gösterilen ilgide gördük. Bu bize ve onlara yetti. Amacımız, çocuklarımızın bu tür çalışmalarını halkla paylaşmak.” Çukurova Belediye Başkanı Arıkan sporculara ödül ve hediyeler verdi. Genç satrançcılara Arıkan’dan ödül ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Adana Valiliği, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, Satranç İl Temsilciliği ve Çukurova Belediyesi’nin katkılarıyla düzenlenen, “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Satranç Turnuvası” çekişmeli ve heyecanlı geçti. Turnuva sonunda dereceye giren genç sporculara ödülllerini veren Çukurova Belediyesi Başkanı Yıldıray Arıkan, “Bu gençlerimiz arasından gelecekte, Avrupa, dünya şampiyonu çıkmasını bekliyorum” dedi. Başkent Okulları’nda 1625 Nisan tarihleri arasında gerçekleşen turnuvaya çeşitli okul ve satranç kulüplerinden 800 sporcu katıldı. 8 10 yaş ile 12 14 yaş arası sporcuların iki kategoride katılım gösterdiği turnuvanın ödül törenine katılan Çukurova Belediyesi Başkanı Arıkan, önemli bir beyin sporu olan satrancın yaygınlaştırılması için tüm kamu kurum ve kuruluşların ortak çaba göstermesi gerektiğini söyledi. Satrancı sevdirmenin geleceğimiz açısından da fayda sağlayacağını belirten Arıkan, “Turnuvaya duyulan katılım ile sporcuların sağladığı başarı göğsümüzü kabarttı. Sporcularımızı sadece Adana’da değil uluslararası turnuvalarda da görmek istiyoruz. Bu gençlerimizin arasından Avrupa ve dünya şampiyonu çıkmasını bekliyorum” diye konuştu. Yapılan konuşmaların ardından turnuvada dereceye giren 24 sporcuya, notebook, bisiklet ve satranç takımları hediye edildi. C’e gelin geldi C umhuriyet Adana Bürosu Satış Servisi’nde görevli Muzaffer Karaca yaşamını Şenay (Atayan) Karaca ile birleştirdi. Ayhan Müzikhol‘de düzenlenen sade bir düğün töreniyle evlenen MuzafferŞenay Karaca çiftini yakınları ve sevenleri, Cumhuriyet çalışanları yalnız bırakmadı. Törene katılan konuklarıyla yakından ilgilenen çift sevenleriyle de mutluluklarını ölümsüzleştirmek için bol bol anı fotoğrafı çektirdi. Karaca çiftinin düğününe katılanların dans pistinden ayrılmadığı, oynayıp, halay çektiği gecede davetlilerin ve yeni evli çiftin mutlulukları gözlerinden okunuyordu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle