02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

12 ŞUBAT 2010 CUMA SAYFA 5 Toplumu siyaset ve bozuk ekonomi geriyor! “Depresyon vakaları giderek artıyor” ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Üyesi Doç. Dr. Ercan Özmen, ülkemizde yaşanan ekonomik krizin etkilerinin yalnızca ticari yaşamı değil insan sağlığını da olumsuz etkilediğini belirtti, sağlık kuruluşlarına yansıyan depresyon vakalarında ciddi artışlar yaşandığı söyledi. Depresyonun ülkemizde ard arda yaşanan depremler, ekonomik krizle gelen maddi kayıplar, ülke siyasetindeki kaos nedeniyle yaygın ve sık görülmeye başlandığını kaydeden Doç. Dr. Özmen, “Eldeki verilere göre, toplumda her 5 kişiden birisi depresyonda. Bu rakam az gibi görünse de aslında çok fazladır. Depresyonun tedavisi çok kolay ve ucuz ama çoğu zaman doğru tanı konulamıyor. Çoğu zaman da stresle karıştırılıyor. Depresyon hastaları genelde hastalığın verdiği baş ağrısı gibi şikayetlerle farklı bölümlere başvuruyorlar” dedi. Depresyonun genel olarak 25 ile 44 yaş arası insanlarda görüldüğünü anımsatan Özmen, “Kadınların yaşamları boyunca depresyon geçirme olasılığı yüzde 10 ile 25 iken, erkekler de bu rakam yüzde 5 ile 12 arasında seyrediyor” diye konuştu. Şarkısı bile yapıldı Tüm olumsuzluklara karşın, depresyonun, tedavisi çok kolay bir rahatsızlık olduğunu, ancak insanların tedaviye olumlu bakmadıklarını söyleyen Ç.Ü. Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Üyesi Doç. Dr. Nurgül Özpoyraz da, bu tür rahatsızlıklarda antidepresan ilaçlarının doğru, yeterli ve uygun şekilde kullanılması gerektiğini söyledi. Antidepresanların yararlı olduğu kadar zararlarının da bulunduğunu kaydeden Özpoyraz şöyle devam etti: “Günümüzde artık depresyon modası var. ‘Depresyondayım’ diye şarkı bile yapıldı. Her strese girenin, ‘depresyondayım’ diyerek aklına estikçe ilaç kullanması hiç doğru değil. Depresyon ilaçları bir iki haftada etkisini göstermiyor. Bu süre içerisinde sadece ilaç yan etkilerini hissettiriyor. Kişi çoğu zaman, ‘İlaçlarımı kullandım, hala hastalıktan kurtulamadım’ diyor. Ama öyle kolay değil. Hem kendisinin, hem de çevresinin bu konuda daha duyarlı davranması gerekir.” SAVAŞ KÜRKLÜ Psikolojisi bozulanlar madde ve alkol bağımlısı oluyor, şiddete meyil gösteriyor Küresel ekonomideki tehditlerin yansıması ile iç siyasette ortaya çıkan karmaşanın yarattığı belirsizlikleri iyi algılayamayan toplumun, bu durumdan olumsuz etkilenmesinin kaçınılmaz olduğunu vurgulayan uzmanlar bu konuyu şöyle değerlendiriyor: “Son yıllarda ülkemizde siyasi ve ekonomik alanda yaşanan çalkantılar, toplumda yaygın ve yoğun görülen potansiyel ruhsal problemlerin daha hızlı bir şekilde ortaya çıkmasına yol açmıştır. Uzun yıllar siyasette istikrar sağlanamayan, ekonomide sık sık kriz sinyalleri verilen ülkemizde, sıkıntı ve sorunların her geçen gün daha yüksek tonda ifade edilmesine karşın, yaşanan belirsizliğin toplumun çeşitli kesimlerinde yarattığı kaygı atmosferi, insanımızın geleceğe bakış açısını etkilemiş, umutlarını azaltıp, girişimci ruhunu ve gelişme yaratabilecek riskleri göze alma cesaretini kırmıştır. Kaygı ve belirsizlik içinde yaşayan bir toplumun, giderek temel güdüleri doğrultusunda hareket etme eğilimine gireceği kaçınılmazdır. Yani, tehlike anında insanlar, kendilerini sadece hayatta tutabilecek korunma, beslenme, barınma gibi temel ihtiyaçlarına odaklanırlar. Bu psikolojideki bir toplumda gelişmeyi motori ze eden ve yaratıcılık gerektiren daha üst düzeydeki tüm girişimler durur, yahut azalır. Çürkü; kaygı ve belirsizliğin uzun sürmesi, toplumdaki gerilimin ve ruhsal problemlerin daha da artmasına yol açabilir.” Yaşanan ekonomik krizlerin piyasalarda daralmaya paralel olarak işletmelerin kapanmasına, dolayısıyla işsizlik oranının artmasına yol açtığına dikkat çeken uzmanlar bu konuya da şöyle değiniyor: “Enflasyon artışının körüklediği pahalılık, artan kredi borçları gibi ekonomik sorunlar çeşitli ruh sağlığı sorunlarının yanı sıra diğer sıkıntıları da beraberinde getiriyor. Bunları; parçalanan aile, travmaya bağlı ruh sağlığı problemi yaşayanlar, depresyon geçirenler, madde ve alkol kullananlar sayısındaki artışlardan görebiliriz. İşte tüm bu siyasal ve ekonomik krizlerin tetiklediği ruh sağlığındaki bozulma, şiddet ve suç oranlarında da artış olmasının sebebidir. Nitekim; ruhsal problemlerle ilgili bazı kliniklere başvuranlar arasında aile problemi, geçim ve borç nedeniyle sıkıntı yaşayanların sayısında belirgin bir artış görülmesi, ruhsal problemlerle ilgili sonuçların gerçekleşmeye başladığının göstergesidir. Yine ülkemizdeki suç ve şiddet olaylarındaki artışlar da bu göstergeleri doğrulamaktadır.” Mutsuz, umutsuz ve karamsar olanlara uzman uyarısı “Depresyon tedavi edilebilir” YUSUF BAŞTUĞ ADANA Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyada 100 milyon kişide, iki uçlu duygu durum bozukluğu (depresyon) olduğunu söyleyen Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yunus Emre Evlice, ülkemizde de mutsuz, umutsuz ve karamsar olduğunu söyleyenlerin sayısında artış olduğunu, buna bağlı olarak çok sayıda kişinin depresyon geçirdiğini belirtti. Evlice, depresyonun tedavi edilebilir bir hastalık olduğunun bilinmesini istedi. Depresyonun da içinde bulunduğu bazı hastalıklarda İlkbahar ve Sonbahar aylarında alevlenmeler olduğunu belirten Evlice, Türkiye‘de hastaların çoğunun depresyon geçirdiğinin bile farkında olmadığını vurguladı. Evlice, “Kendilerini sürekli mutsuz, umutsuz, karamsar hissedenler, yalnız olduğunu, çıkmazda bulunduğunu düşünenler kendisi, çevresi ve geleceği için psikiyatriste başvurmalı” dedi. resiz’ hissettiğini bildiren Evlice, insanların yaklaşık beşte birinin yaşamları boyunca en az bir kez depresyon geçirdiğini ifade etti. Bu oranın kadınlarda daha da yüksek olduğunu kaydeden Evlice şunları söyledi: “Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre; herhangi bir anda dünyada 100 milyon insan depresyondadır. Depresyon aynı zamanda, tedaviye çok iyi yanıt veren ve sonunda tam olarak iyileşebilen bir hastalıktır. Oysa depresyon geçirenlerin çoğu durumlarının tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu düşünmez ve bu nedenle tedavi arayışı içine girmezler. Özellikle bizim toplumumuzda depresyon büyük oranda tedavi gerektirir bir hastalık olarak değerlendirilmez; sanki normal bir yaşam biçimi, kader veya kişilik özellikleri gibi görülür.” Depresif yakınmalarda mutlaka doktorunuza başvurun Depresyonda tedavi yardımı almak için, soğuk algınlığında olduğundan çok daha fazla alternatif bulunduğunu vurgulayan Evlice, sözlerini şöyle tamamladı: “Depresyon, ne bir akıl hastalığı ne de utanılacak bir durumdur. Son yıllarda depresyonu tedavi edici ilaçlarda (antidepresanlar) çok hızlı bir gelişme kaydedilmiştir. Bu ilaçlar kişinin sosyal yaşamını etkilemeksizin depresyonu tedavi eder. Bu ilaçlar uyuşturucu değildir, alışkanlık ya da bağımlılık yapmaz. Uzman doktor denetiminde kullanılan antidepresan ilacın hemen hiçbir riski yoktur. Kişinin hüzün ve umutsuzlukla dolan yaşamı en az kırık bir kol kadar engelleyici ve hatta çoğu kez ondan daha can sıkıcıdır. Kırık kolunuza gösterdiğiniz önem ve ilgiyi asla kendinizden esirgemeyin. Depresif yakınmalarınız varsa kendiniz, çevreniz ve geleceğiniz için bir psikiyatriste başvurun, hastalanma ve yardım isteme hakkınızı kullanın. Umutsuzluk hastalığın kendisi olduğunda, umutsuzluğunuzu paylaşmak iyiliğe giden yolun ilk adımı olacaktır.” Depresyon ciddiye alınmalıdır Ruhsal sorun yaşayan birçok kişinin, bunun ‘tedavi edilebilir bir durum’ olduğunu aklına bile getirmediğini anlatan Evlice, böyle kişilerin yaşamını rahatsızlığıyla sürdürmeye çalıştığını açıkladı. Depresyonun, kendine özgü belirtileri olan, çok iyi tanımlanmış, ciddiye alınması gereken bir hastalık olduğuna dikkat çeken Evlice “Herkes yaşamının bir döneminde hüzün, keder, mutsuzluk gibi duyguları yaşayabilir. Bunlar, genellikle yaşanan olaylarla ilişkili ve geçicidir. Oysa bazen bu duygulanımlar daha aşırı boyutlarda ve daha uzun süre yaşanır. Kişi kendini, bir süre ya da hemen her gün, yaklaşık gün boyu süren bir biçimde ‘üzgün, kederli, morali bozuk, mutsuz, dertli, çaresiz, sıkıntılı, zavallı, neşesiz, sinirli, çökkün, boşluktaymış’ gibi tanımlar ve öyle hisseder” diye konuştu. Depresif bir kişinin kendisini ‘yalnız ve ça Prof. Dr. Yunus Emre Evlice, ülkemizde çok sayıda kişinin depresyon geçirdiğini belirtti, tedavinin mümkün olduğunu söyledi C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle