26 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SAYFA 2 29 EKİM 2010 CUMA N e d o rel ğ r ere u Meydancıkkale Dünyanın en eski kitabı Kitabül Haşşaşi ve Kantaron Otu Geçenlerde Anavarza’da arkeolojik bir gezi yapıyordum. Altından geçmeye çalışırken, paslı bir dikenli tele takılıp bacağımı yırtmıştım. Bana rehberlik yapan köylü hemen evinden “Kantaron” dediği bir sıvı getirmiş, kanayan yarama sürmüştü… Denize düşen yılana sarılır misali izin verdiğim bu müdahalenin kanayan yaramı, şehre gidene kadar iyileştirdiğini görerek de şaşırmıştım. 1700 yıllık Kitabül Haşşaşi Ama asıl şaşkınlığım Kitabül Haşşaşi’nin içeriğini öğrenince gelişti… Topkapı Müzesi’nin sık uğranılmayan sergi odalarından birinde mütevazı bir şekilde bekleyen üç cilt bir kitaptır Kitabül Haşşaşi… Arapça yazılmıştır ve tam 1700 yaşındadır… Ama siz Arapça yazılmasına bakmayınız!... Yazarı, Dioskorides isimli antik çağın bir Klikyalısıdır. Klikyayı (Kilikya) bilen bilir… Bilmeyene de ben fısıldayayım… Günümüz Adanasını ve Mersin’i içine alan bir bölgedir. Yani Çukurova’nın taa kendisidir. Dioskorides ise, (Hipokrat veya Lokman Hekim gibi efsaneye dayanan önemli kişilikleri saymassan) tıp biliminin bilinen en eski bilim adamıdır. Ve Adana’nın Anavarzası’nda yaşamıştır. Orada hekimlik yapmıştır. 2000 yıllık Materna Medica Aslında Dioskorides bu kitabı yaklaşık İsa’nın doğduğu yıllarda “Materna Medica” ismiyle yazmıştı… Latince olan o nüsha da Padişahın elindeydi… Ama Padişah, günümüzün “Bugüne kadar gelebilmiş en eski tıp ve eczacılık kitabını” Avusturya büyükelçisine hediye etti… Yani anlayacağıMaterna Medica Kitabı nız “Dünyanın tıp ve eczacılık alanında yazılmış en eski kitabı” şu gün Viyana’dadır. Ve bu kitapta da yaramı kısa sürede iyileştiren “Kantaron” otundan söz edilmektedir. Bilinen en eski Hekim Dioskorides Materna Medica mı desem, yoksa Kitabül Haşşaşi mi, Adanalı bu kitap tam üç cilt… Bu üç cildin en az bir tanesi de yöre çiçekleri ile yapılan ilaçları anlatıyor. Ve sıkı durunuz, onun şifa niyetine tarif ettiği bazı bitkisel ilaçlar yörede hala kullanılıyor. Aynı benim bacağımı iyi eden “Kataron otu” gibi… Ama tabi ki Dioskorides ilacın nasıl yapıldığını da, bazı uyarılarda bulunarak anlatıyor… Kantaron otu ve basur Kantoron otu aslında zehirli bir bitki… Latince ismi de Hypericum Perforatum… Hayvanların önsezisi kuvvetlidir, zehirli bitkileri yemezler… Bu yüzden kantarona da yaklaşmıyorlar. Halk ise yapraklarına dokunmamaya gayret göstererek, sadece çiçeklerini toplayıp, bir şişe zeytinyağı içinde güneşte bekletiyor. Bir haftalık bekleyişten sonra pembe renge ulaşan sıvıyı süzerek dış yaralara ve basura ilaç olarak kullanıyorlar. Özellikle de bu sıvıyı şeker hastalığı nedeniyle açılan yaralar için öneriyorlar. Ama bunun sadece dıştan sürülecek bir şey olduğunu, içilmemesi gerektiğini de özellikle vurguluyorlar. Lokman Hekim aslında Dioskorides mi? Tam burada aklıma Lokman Hekim takıldı nedense… Onun adına anlatılan efsaneyi bir hatırlaMisis yın lütfen… Köprüsü Hani çiçeklerin dilinden anlıyormuş… Konuşabildiği çiçekler ona ölümün sırrını vermişler… Ama ölümün sırrını yazdığı kağıt Misis Köprüsü’nün üzerinden geçerken Cebrail meleğin yarattığı bir rüzgarla Ceyhan Nehri’ne düşmüş ya… İşte o Lokman Hekim… Aklıma takıldı dedim ya… Takılan da şu… Acaba Lokman denilen hekim, efsaneleşmiş Dioskorides’in taa kendisi olmasın? Ne de olsa ikisi de çiçeklerin dilinden anlıyormuş. İkisi de neredeyse aynı yerlerde yaşamışlar. Şu Adana her şeye kadir ya rabbim!.. Yaşar Kemal’in İnce Memed’i yazdığı ev Ünlü yazarımız Yaşar Kemal’in, yine ünlü romanı “İnce Memed”, bir Anavarza tasviri ile başlar. Toroslarla çevrili Çukurova’nın bereketli topraklarında yetişen bitkilerden, Anavarza’nın çiçeklerinden bahseder. Yaşar Kemal’in, kendisini Nobel’in sınırına kadar getiren İnce Memed’e böyle bir tarifle başlaması tesadüf değildir elbet. Birincisi, o zaten İnce Memed’i Anavarza’da, oranın eski bekçisi Hatun Dilci’nin evinde yazmıştır. Yöreden etkilenmemesi olanaksızdır. Bu evi Anavarza’ya gittiğinizde ziyaret edebilirsiniz. İkincisi, Anavarza’da bir tıp geleneği olduğu gibi bir edebiyat geleneği de vardır. Örneğin Dioskorides’in çağdaşı ünlü yazar Opianus da Anavarza’da doğmuş ve yaşamıştır. Dünyanın en çok bitki çeşidine sahip yöresi Dioskorides’in yaklaşık 2 bin yıl önce çiçeklerden elde edilen ilaçlarla ilgili bir kitap yazması da tesadüf değildir. Çünkü Toroslar ve onun kucak açarak beslediği Çukurova, dünyanın bitki ve çiçek çeşitliliği açısından en zengin yeridir. Bu zenginlik, Toroslar’ın Çukurova ile birlikte yarattığı özel klima, göçmen kuşların bölgeden geçmesi ve tohum bırakarak dolaşan Yörük sürüleri sonucu bin yıllara dayalı oluşmuş bir zenginlik olsa gerek. Dioskorides’in ciltleri bu dediğimi doğrulayan bir ögedir. HALUK UYGUR İSK’dan Gülnar ve Kargıcak gezisi İçel Sanat Kulübü Gezi Kolu, 31 Ekim Pazar günü geziseverleri yine doğa ve tarih harikası bölgelere, Gülnar’a (Anay Pazarı) ve Kargıcak arasındaki bölgeye götürüyor. Gezi boyunca Meydancıkkale, Zeynel Abidin Türbesi, Anıt Ağaçlar gibi önemli yerler gezilip, görülecek. Gezi sorumluları, Ahmet Kamacı ve Şahin Özkan’ın geziye katılacak olanlara tek önerileri ise iyi bir gezi ayakkabısı giymeleri ve yanlarına yeterli kumanya almaları. (0324 2381088) Tarsus’ta zaman zaman turist akınına uğrayan eski taş evler ve bazı tarihi yapılar restore edilip turizme kazandırılacak. Kaymakam Güldibi, turizme kazandırılacağını söyledi Eski Tarsus Evleri “Butik Otel” olacak SELAHATTİN ÖZBOZKURT TARSUS Eski Tarsus Evleri’nde devam eden restorasyon çalışmalarının tamamlanmasının ardından bu binaların topluca, “Butik Otel” olarak turizm hizmetine verileceğini açıklayan Tarsus Kaymakamı Orhan Şefik Güldibi, ihalenin Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yapılacağını söyledi. Tarihi ve kültürel dokusuyla tüm dünyada büyük ilgi odağı olan Tarsus’un, geçmişle geleceği buluşturan eski Tarsus Evleri ile de ünlendiğini, bundan dolayı Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca başlatılan restorasyon çalışmalarının birkaç ay sonra tamamlanacağını belirten Güldibi şu bilgileri verdi: “1998 yılında bir kısmı kamulaştırılan, bir kısmı ise özel şahıslara ait olmasına rağmen ‘’Sokak Sağlıklaştırılması Projesi’ kapsamında restore edilen ‘Tarsus Evleri’ dediğimiz eski evlerdeki çalışmalar sürüyor. Yılbaşına kadar tamamlanacağını umuyoruz.” Tarsus’un çok sayıda tarihi yapıya sahip, dünyanın en eski yerleşim birimlerinden olma özelliğiyle önemli kentler arasındaki yerini aldığınıkaydeden Güldibi şöyle devam etti: “‘Hz. İsa’nın 12 havarisinden en ünlüsü olan Saint Paul’un, Tarsus’ta doğup, yaşamış olması ve bu nedenle buranın Hıristiyan alemince kutsal ‘Hac’ yeri kabul edilmesi eski Tarsus Evleri’nin restore edilerek turizme açılmasını, ‘Butik Otel’ olarak düzenlenerek yerli ve yabancı turistlerin hizmetine sunulmasını gündeme getirdi. Tarsus’a ‘İnanç Turizmi’ kapsamında ya da deniz, yayla, kültür ve kış turizmi kapsamında önümüzdeki birkaç yıllık süreç içinde binlerce yerli ve yabancı turist gelecektir. Çukurova Havaalanının Tarsus’un turizm bölgesi ilan edilen TarsusKazanlı’ya yapılacak olması, kıyı şeridinin yine turizm bölgesi ilan edilmesi, kış turizmine uygun Karboğazı Ka Van Gölü çevresinden Süphan’ın görüntüsü yak Merkezi ve tesislerinin hizmete girecek olması doğa, deniz ve inanç turizmine kadar çeşitli alternaftifleriyle Tarsus’u cazibe merkezi durumuna getirecek.” “Turizmde Butik Otel önemli” Tarsus’un turizm potansiyelini en iyi şekilde değerlendirmeyi hedeflediklerini ve konaklama sorunu nedeniyle kentin turizmden şimdiye kadar hakettiğini payı alamadığını vurgulayan Kaymakam Güldibi, Kazanlı bölgesine yapılacak 7 bin 600 yataklı otellerin yanı sıra, eski Tarsus Evleri’nin Butik Otel olarak hizmete girmesinin çözüm olacağını irdeledi. Van Gölü kıyısında Süphan’ı seyretmek Van’ın en güzel yerlerinden biri de kent merkezine 20 kilometre uzaklıkta, Van Gölü kıyısındaki doğal plajları ve yeşilin her tonuyla bir tablo görüntüsü veren Edremit’tir. Yine Ağaçlarla çevrili doğal plajları ile bir gezi ve mesire yeri olan Gevaş ise Van’a 80 kilometre uzaklıktadır. İki çayın birleştiği yerde bir vadi içerisinde ormanlık ve doğanın sunduğu müthiş manzaralı Çatak‘a gitmek için ise 40 kilometre yol katetmek gerekir. Van Gölü’ nün dört bir kıyısında piknik yapmak, güzel bir geçirmek isteyenlere ise en güzel görüntüyü de şüphesiz tepesinde kar eksik olmayan Süphan Dağı vermektedir. Ahlat Vadisi’ndeki piknik alanı Bitlis’in Ahlat’ında güzel bir piknik vadisi var Ahlat ilçesinin 4 kilometre batısında, Tatvan yolundan 500 metre içerde, görenleri hayran bırakan doğa harikası bir piknik yeri vardır. Küçük bir akarsu vadisinde düzenlenmiş ağaçlık alandan oluşan, eskiden Ahlat’ın elektrik santralı olarak kullanılan alan, bugün Ahlat ve Tatvan’da oturanların, dışardan gelen yerli ve yabancı turistlerin uğrak yeridir. Piknik alanında alabalık da üretilmektedir. Hazineye ait olan Ahlat Piknik Yeri, Bitlis ilindeki piknik alanlan içinde doğal değerleri ve çevre düzenlemesi açısından en güzeli olanı, en tercih edilenidir. Halep Kalesi Seher Özcan ilk kişisel sergisini açtı ADANA (Cumhuriyet Bürosu)Ressam Seher Özcan ilk kişisel sergisini Adana Çimento Sanayi (AÇS) Sanat Galerisi’nde açtı. AÇS’nin de sezon açılışı yaptığı sergide Özcan’ın çok sayıda yağlıboya çalışması beğeniyle izlendi. Büyük ilgi gören sergide Ressam Özcan’ın, doğa ve kadın temalı resimlerini sanatseverler büyük ilgiyle izledi, beğenilerini iletti. Katılımn yoğun olduğu sergi açılışında sanatçıyı, ailesi, yakınları ve dostları da yalnız bırakmadı. İstanbul Üniversitesi biyoloji bölümü mezunu olan ve 20 yıl Sağlık Bakanlığı’nda memur olarak çalışan Ressam Seher Özcan, Adana Devlet Güzel Sanatlar Galerisi Mustafa Dulda Atölyesi’nde resim eğitimi aldı. Çukurova Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Okan’la suluboya çalışmaları yapan sanatçı, bir süre de Adana Olgunlaşma Enstitüsü’nde seramik eğitimi aldı. Halen Mustafa Dulda Atölyesi’nde çalışmalarını sürdüren sanatçı, aynı zamanda Adana Ressamlar Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve Biyologlar Derneği’nin üyesi. İlk kişisel sergisini açan sanatçı, geçmiş yıllarda Adana Ressamlar Derneği bünyesinde Adana, Mersin, Ankara, İstanbul, Antalya, Trabzon, Lefkoşe ve Eskişehir’de 20’den fazla karma resim sergisine de katılmıştı. Sanatseverler, Seher Özcan’ın yağlıboya resim çalışmalarını 6 Kasım’a kadar AÇS Sanat Galeresi’nde izleyebilirler. (0322 3632650) Ressam Gültekin Serbest’in sergisi büyük ilgi gördü Cumhuriyet turları Erdil Turizm gezi severleri Cumhuriyet Bayramı tatilinde yurt dışına götürüyor. 2931 Ekim tarihlerindeki Suriye yolculuğu boyunca Şam, Halep, Malula, Hama, Humus ve Palymra’daki tarihi değerleri ve önemli yapıları gezip görecek olan katılımcılar, Suriye gecelerinin eğlencelerine de tanık olacaklar. (0322 4562100) BEKİR ŞAHİN GAZİANTEP Ressam Gültekin Serbest’in Sanko Sanat Galerisi’nde açtığı 25. kişisel sergisi sanatseverlerden büyük ilgi gördü. Serbest, “Bozulmamış İstanbul’u” işlediği resimlerine gösterilen ilgiden duyduğu memnuniyeti belirtti. İl Kültür ve Turizm Müdürü Salih Efiloğlu,Özel Sanko Okulları Genel Müdürü Murat Köylüoğlu, Sanko Park Alışveriş Merkezi Müdürü Emre Şen ile çok sayıda sanatseverin katıldığı serginin açılış töreninde çalışmalarıyla ilgili bilgi veren Serbest şunları söyledi: “Fantastik ögelerin hakim olduğu resimlerimde eski, ‘bozulmamış İstanbul’u işliyorum’ Galata’yı, Haliç’i ve Kız Kulesi’ni resmediyorum. Yağlıboya ve akrilik teknikle yaptığım resimlerimde, melekler, uçan atlar, tavus kuşları, sülün çiziyorum. Resimleri çizerken ön planda yer alan tavus kuşu, atlar, sülünler ve meleklerin kanatlarını açarak, ‘İstanbul’u koruyor’ görüntüsü veriyorum. Dokulu ve renkçi anlayışla, kendime özgü bir stil geliştirdiğimi söyleyebilirim.” Şimdiye dek 24 kişisel sergi açan ve çok sayıda karma sergiye katılan Serbest’in, 35 eserinin yer aldığı sergi önceki gün sona erdi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle