Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA 4 29 OCAK 2010 CUMA ÇÜ Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi kadrosuna alındılar Direndiler kazandılar ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi’nde çalışan ve 4 yıldır kadro hakkı için yoğun mücadele veren taşeron işçiler kadro hakkına ulaştı. Mahkeme kararlarının ardından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bin 200 işçiyi rektörlük kadrosuna aldı. İş güvenceleri olmadığı için 2006 yılında ‘kadro’ istemiyle mücadeleye girişen, “yağmurçamur”, “sıcaksoğuk” demeden direnen taşeron işçiler, zafere ulaştı. Bir slogan olarak hafızalarda yer edinen, “Zafer direnen emekçinin olacak” sözünü gerçeğe döndüren işçiler, “Hayal değil gerçek, taşeronu süpürdük” diye haykırdı. “Kadro” için hastane poliklinikleri önündeki merdivenleri mesken edinen işçiler, “asli çalışan” olduklarını önce mahkemelerde kanıtladı. 4 yıl sonra işçilerin bu meşru mücadelesi meyvesini verdi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Balcalı Hastanesi’nde çalışan Devrimci Sağlıkİş üyesi bin 200 KONUK YAZAR FETHİ KARADUMAN Cumhuriyet ŞehitleriMumcu ve Aksoy... “Türkiye Cumhuriyeti; tarihinde bugüne kadar görülmemiş ölçüde ciddi bir yok olma tehlikesiyle karşı karşıya gelmiştir. Bunu görmemenin korkunç bir yanılgı (hatta gaflet) olduğunu dile getirmek Atatürkçü Düşünce Derneği için kutsal diye nitelendirebileceğimiz bir görev oluşturmaktadır.” (Muammer Aksoy, Laikliğe Çağrı, 1989) “Toplum düzenini akla bilime ve halkın istencine dayanması kuralına güvence kazandıran Laiklik ilkesinin bir kez yitirilmesi, giderilemez bir sosyal felaket niteliğini taşıyacaktır. Ve şu gerçeği artık herkesin görmesi gerekir ki, irticanın (gericilik) kitle halinde harekete geçmesi olasılığı, Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde bu kadar, ‘Yakın, yaygın, somut bir tehlike’ halinde kendisini göstermemiştir. Önümüzdeki 10 yıllık dönemde, Türkiye için irticadan daha büyük, hatta ona yakın hiçbir tehlike sözkonusu değildir.” düşüncesini uzgörüyle dile getiren Prof. Dr. Muammer Aksoy, 31 Ocak 1999 günü hain bir pusuda alçakça kıyıma uğratıldı. Yazılarında aydınlanmayan, aydınlatılmayan her cinayetin yenilerini getireceğine dikkat çeken araştırmacıgazeteci yazar Uğur Mumcu, Muammer Aksoy’un ardından düşüncülerini dile getirdiği yazısında; “Aksoy düşünce ve kavga adamıydı. Tek başına bir ordu gibi savaşırdı. Bu savaşta alçakça ve sinsice kurşunlanarak öldürüldü. Devletin görevi, bu gibi cinayetlerin kanıtlarını bulmak değil midir?” sorusunu iktidardakilere yöneltiyordu. Ne yazık ki, bu soruların yanıtları verilmediği ve gerekleri yerine getirilmediği için, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu gibi daha nice yurtsever, Cumhuriyetçi aydınlarımızı, dış sömürücü güçlerin uşağı, insanlık onuruna düşman, kafası ve yüreği karanlık tetikçilerin hain saldırıları sonucu yitirdik. (Bu karanlık yaratıkların arkasındaki güçler bugüne kadar ortaya çıkarılmadı.) Bu cinayetlerin asıl amacı; ülkemize dayatılmak istenen yeni Sevr’lerin önünde aşılmaz bir engel olarak gördükleri Ulusalcı, Cumhuriyetçi, Atatürkçü/Kemalist güçleri yok etmektir. Dün öldürüyorlardı, bugün düzmece iddialarla cezaevlerine atıyorlar… Ve sonuçta amaçları, toplumda korku ortamı yaratarak halkı yıldırmak, sindirmek ve etkisizleştirmektir. Kıyıma uğratılanların niteliği de bu gerçeği doğrulamaktadır. İlerici hukukçu kimliğiyle de öne çıkan Uğur Mumcu; tarikatsiyasetticaret bağlantıları, irtica, işbirlikçi medya, terör, çetemafya ilişkileri, silah kaçakçılığı, uyuşturucu ticareti benzeri konulardaki yazılarıyla kitleleri aydınlatarak, bilinçlendirmiştir. O kendi deyişiyle; Atatürkçüydü, Cumhuriyetçiydi, Laikti, antiemperyalistti, tam bağımsız Türkiye’den yanaydı, özgürlükçüydü, insan hakları savunucusuydu, terörün karşısındaydı, hırsızların, çıkarcıların düşmanıydı. Bağımsızlık, Ulusal Egemenlik, Özgürlük ve Cumhuriyet karşıtı bu işbirlikçi hain güçler, ülke bütünlüğünü, ulus bütünlüğünü bozmayı hedeflemişlerdir. Sıkılan kurşunlar, atılan bombalar Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığına yönelmiştir. Hedef doğrudan, ‘CUMHURİYET’ ve onun yapısını oluşturan ‘ATATÜRK DEVRİMİ’dir. Dışta ABD ve AB emperyalizmine içte ise, tarikatlara, aşiretlere dayanarak iktidarlarını sürdürenler, ırkçılığı, etnik ayrımcılığı, gericiliği besleyip büyütenler, laik, demokratik Cumhuriyet düzenini yıkmaya çalışmaktadır. Yine bir kısım işbirlikçi kitle iletişim araçları da, bu hedef doğrultusunda psikolojik savaş yürütmekte, yoğun propagandalar yapmakta, toplumu yanlış yönlendirme, bilgi kirliliği yaratma gibi hain işlevlerini yerine getirmektedir. Tüm olumsuzluklara karşın, Ülkenin bağımsızlığını ve Cumhuriyetin varlığını ulusun kesin kararı ve direnişi kurtaracaktır. İsmet İnönü’nün deyimiyle; “Bir ülkenin namuslu insanları en az namussuzlar kadar cesur olmalıdır.” Uğur Mumcu’nun dediği gibi; “Tam bağımsızlık ve ulusal egemenlik inanç ve siyasetini bir bayrak gibi dalgalandırmak tek seçenektir. Her şeye Atatürk gücüyle ve Onuncu Yıl umuduyla başlayacağız, başlamalıyız. Emperyalizmi yenecek güç Ulusal birlikten geçer. Tam bağımsızlık ruhunu ve bilincini yeniden diriltelim.” Müdafaaı Hukuk geleneğinin Kalpaksız Kuvayı Milliyecileri, onurun, cesaretin, yiğitliğin simgesi, bağımsızlığın, Atatürk Devrimi’nin yılmaz savunucusu, Cumhuriyetimizin yüce şehitlerini yüreğimize gömüyoruz, saygıyla bir kez daha anıyoruz. Sizleri unutmadık, unutmayacağız… Düşünceleriniz, savaşımınız yolumuzu aydınlatmayı sürdürecek... işçiyi Çukurova Üniversitesi Rektörlüğü’nde kadroya aldı. Yüzleri gülüyordu Bu gelişme üzerine hastane önünde toplanan işçiler, “Hayal değil gerçek, Balcalı’dan taşeronu süpürdük” yazılı pankart açıp, “Zafer eylemi” yaptı. Gülen yüzleri görülmeye değer işçilere, hemşire ve doktorların yanı sıra hasta yakınları da alkışlarla destek verdi. Kazanmış oldukları bir mücadeleden dolayı mutlulukları yüzlerinden okunan işçiler, “Sağlıkta taşeron ölüm demektir”, “Zafer direnen emekçinin oldu”, “Balcalı işçisi direnişin simgesi”, “Taşeronu sağlıktan süpürdük” diye sloganlar attı. Alkış ve ıslıklarla çalıştıkları Miray Temizlik isimli taşeron firmayı ve sağlıkta taşeronu protesto eden işçiler, bu kararın sağlık alanında çalışan tüm taşeron işçilere örnek olmasını istediler. “Sıra yeni kazanımlarda” Halay çekip eğlenen işçiler adına konuşan Devrimci Sağlıkİş Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, sağlıkta taşeron olamayacağını vurguladı. Yıllardır sağlık alanında taşeronlaşmaya karşı mücadele ettiklerini belirten Çerkezoğlu, “Baskıyla tehditle karşılaştık ama sonunda kazandık. Bu tüm taşeron işçilere örnek olmalı. Direnen kazanıyor” dedi. Arkadaşlarıyla birlikte uzun soluklu, zorlu bir mücadeleye giriştiklerinin bilincinde olduklarına vurgu yapan Devrimci Sağlıkİş Çukurova Şube Başkanı Mustafa Hotlar da, 4 yıldır direndiklerine dikkat çekti. Hakkı için mücadele edenlerin sonunda başarıya ulaştığına vurgu yapan Hotlar, “Balcalı işçisi bu mücadelede bedeller ödedi. Sıcakta, soğukta yılmadı. 4 arkadaşımızı işten attılar. Bizim mücadelemiz örnek gösterilmeli. Bu bir direnişin mutlu sonudur. Umarım yeni kazanımları beraberinde getirir” diye konuştu. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakultesi Balcaclı Hastanesinde çalışan taşeron işçilerin uzun direnişi mutlu sonuçlandı. İşportacılar ve Mevsimlikçiler Derneği’kuruldu CHP’de ‘kavgalı’ kongre gündemdeki yerini koruyor Seyyar satıcılar örgütlendi Kavga küçüktü, etkisi büyük oldu ADANA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Seyhan İlçe Kongresi’nde yumrukların konuşması, Adana’yı, CHP’yi çoğu Adanalı’yı rahatsız edecek biçimde gündeme geldi. Gerginliğin kavgaya dönüşmesi iki ayrı listenin yarıştığı seçimi, Adana’yı Türkiye’nin gündemine taşırken kavgalarıyla ünlü adliyesi ve kongre divanının saldırıya uğradığı CHP’li günleri anımsattı. Geçen pazar yapılan kongreye bu açıdan bakan kimi Adanalılar, “Kavga küçüktü, ama etkisi büyük oldu” yorumunu yaptı... Seyhan’a Başkan seçilen Vedat Karasaç’ta Bilindiği gibi, Seyhan Kültür gerginlik sırasında hırpalandı Merkezi’nde gerçekleştirilen Serdar Seyhan’a sert eleştiriler yökongrede mevcut başkan Reşit Kaneltti. Seyhan ailesinin CHP’yi airakuş ile Vedat Karasaç’ın çıkardıle şirketi gibi yönettiğini söyleyen ğı iki liste yarıştı. Gergin anların yaKarayuğ’a başta İl Başkanı Serdar şandığı kongrede konuşma yapan Seyhan olmak üzere bazı partililer eski milletvekili Tuncay Karaytuğ, tepki gösterdi. Tartışmanın büyüAdana Milletvekili Tacidar Seyhan mesi üzerine iki başkan adayının ile kardeşi CHP Adana İl Başkanı yandaşları yumruk yumruğa kavgaya tutuştu. Yaklaşık 10 dakika kadar süren kavgayı yine partililer ayırdı. Gerginliğin ardından başkan adayları Karakuş ile Karasaç birbirlerine sarılarak dostluk mesajı verdi. Bu gelişmelerin ardından Çukurova İlçe Kongresi’nde sergilenen ‘birliktelik’ gösterisi sona ermiş oldu. Bazı partililer, “Gerginlik Milletvekili Tacidar Seyhan ile ağabeyi İl Başkanı Serdar Seyhan’ın, il ve ilçe yönetimlerini aile şirketleri gibi görüp yönetmek istemesinden kaynaklandı” diye yorum yaptı. CHP Adana Milletvekilleri Gaye Erbatur ve Hulusi Güvel ile Çukurova Belediye Başkanı Yıldıray Arıkan, Çukurova İlçe Başkanı Ayhan Barut, Yüreğir İlçe Başkanı Turgut Üstün ile çok sayıda partilinin katıldığı genel kurulda öğleden sonra oylamaya geçildi. ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Adana’daki seyyar satıcılar, Mevsimlikçiler ve İşportacılar Derneği çatısı altında bir araya geldi. Obalar Caddesi’ndeki dernek binasının açılışına seyyar satıcıların yanı sıra Vali Vekili Fikret Deniz ve Dernekler İl Müdürü Recep Kurtoğlu da katılırken, belediye yetkilerinin bulunmaması dikkat çekti. Vali Vekili Deniz, Vali İlhan Atış’ın Ankara’da olması nedeniyle açılışa katılamadığını belirterek, “Sayın Valim bana vekalet verirken, bu açılışa özellikle katılmamı söyledi. Size çok önem veriyoruz. Bizler de sizin gibi anne babaların çocuklarıyız. Bir araya gelip bir dernek çatısı altında toplandığınız için sizleri kutluyor ve hepinizi tek, tek öpüyorum” dedi. Deniz, açılışı Dernek Başkanı Veysi Aktürk ve Dernekler İl Müdürü Recep Kurtoğlu ile birlikte yaparken açılışa katılanlara sıcak kestane, meşrubat ve pasta ikram edildi. ‘Pazar yeri imama, yandaşa verildi Dernek Başkanı Veysi Aktürk, açılışta yaptığı konuşmada, Vali İlhan Atış, Emniyet Müdürü Mehmet Salih Kesmez ve Yüreğir Kaymakamı Abdullah Dölek’in sorunlarına duyarlılık gösterdiğini ancak yerel yöneticilerin başta Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak, Seyhan Belediye Başkanı Azim Öztürk ve Yüreğir Belediye Başkanı Mahmut Çelikcan’dan ise sorunların çözülmesi yolunda bir ilgi görmediklerini belirtti. Aktürk, “Onlardan tek ricamız Valimiz Sayın Atış’ın hızına yetişmeleridir. Biz onlardan başka bir şey istemiyoruz. Bizlere yer gösterilmesi öncelikle belediyelerin görevi ancak bunu sürekli ranta dönüştürmek istediklerinden çözüm üretmiyorlar. Bir zaman pazar yerleri dağıttılar bizlerden kimseye yer vermediler. Bir baktık ki, pazaryerlerini imama, kaportacıya, lokantacıya, partilerindeki çaycılara, delegelerine dağıtmışlar. Onlar da aldıkları yerleri satarak ranta dönüştürdüler. Bizler yine ortada kaldık.” diye konuştu. Karasaç kazandı Olaylı geçen ve iki ayrı adayın yarışına sahne olan CHP Seyhan İlçe Kongresi’ni Vedat Karasaç’ın başkanlığındaki liste kazandı. Yumrukların konuştuğu kongrede Karasaç 206 oy alarak Seyhan’a yeni başkan oldu. Mevcut başkan Reşit Karakuş ise 172 oy alabildi. Seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından her iki başkan adayı yan yana gelerek ‘barışık’ bir tablo sergilerken, partililer arasında yeniden kısa süreli bir gerginlik yaşandı. Bazı partililerin devreye girerek ortalığı yaptıştırması sırasında, salonda görevli polislerin tartışan kalabalığı salondan uzaklaştırdığı görüldü. Seyhan Kongresindeki kavgaya müdahale eden polis, bazı partilileri salondan dışarı çıkarmak zorunda kaldı C MY B C MY B