29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sayfa 11 Temmuz 2013 Perşembe a2 nüşan Kuloğlu biri Finlandiya Şövalye Nişanı Ü olmak üzere onlarca uluslararası saygın ödül sahibi, Avrupalılara göre helden (büyük sesli) tenor. Kendisini yine gurur duymamızı sağlayacak bir yapımın çalışmalarında; Avrupa’nın büyük operalarından Aachen Tiyatrosu’nda, dramatik tenor rollerinin en zorlarından biri, Beethoven’in “Fidelio” operasının baş tenor rolü provalarında buldum. Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde solist sanatçı olarak görev yapan ünlü tenor, konservatuvar eğitimi sonrası Kraliçe Sofia Akademisi’nde kraliçenin bursuyla master yapmış. Ona göre başarı emek vermekten kaçınmamaya bağlı; sanatçı eğer rüyasında da ezber yapıyor ise o zaman başarılıdır demektir. “Ses telleri bir çift minik kastan ibaret olduğu için ‘tatil’ şancılar için tehlikelidir diyen Kuloğlu, bu kasları formda tutmak için her gün ses egzersizleri yapılmalıdır” diye ekliyor. Kuloğlu başarının sırrının adanmışlıkta ve emek Kültür Sanat Kent KLASİK KALEM PINAR AYDIN O’DWYER [email protected] Opera Bir Kaleydoskop’tur vermekte yattığını; şansın da önemli olduğunu ama en çok müziğin ve bestecinin emrinde olunmasına önem verilmesi gerektiğini belirtiyor. “Fonetik ve filoloji bilimini sanatımızın bir parçası olarak görmemiz gerek. Zira operacılar birçok farklı dilde şarkı söyler. Dolayısıyla telaffuzda ideali yakalayarak, duyguyu doğru yansıtabilmemiz gerekiyor” diye sözlerini sürdürüyor. Şu ana kadar yurtdışında 20’ye yakın eserde sahneye çıkan sanatçı, Avrupa operalarının ana maddi kaynağının devlet olduğunu belirtiyor. Sanatçı operanın kendisine göre aynı malzemeyle sonsuz şekiller oluşturan bir kaleydoskop olduğunu söylüyor ve şunları ekliyor: “Müziğin insan sesiyle buluşmasıyla, ışık ve efektler dahil tüm plastik sanat öğeleri ile sahne üzerinde kaynaşmasıyla o sahne üzerinde sunulan eser her kalpte her us’ta farklı bir etki bırakır. Opera çokseslilik ve bundan doğan ahenk ve mükemmel uyumdur; sabırdır, dinginliktir. Çelik gibi sinir sahibidir opera sanatçısı. Bir opera sanatçısı her an her şeye hazırlıklı olmak zorundadır. Öte yandan her toplumda bu sanatı görebilmek mümkün değildir. Bu coğrafyanın en gelişmiş ülkesi olarak 60 yılı aşkın bir süredir düzenli repertuvar anlayışı ile her yıl yüzlerce kez perde açarak seyircilere en kaliteli sanat eserlerini sunuyoruz. Bunun kıymetini bilmek bizlerin sorumluluğu. Ulu Önderimizin de dediği gibi ‘Sanatçı alnında ışığı ilk hissedendir’ ve gerçekten de bu çok yakıcı bir ışıktır. Sanatçı bu ışık huzmesinde yanarak eserleri ortaya çıkartır. Her yanış küllerden yeniden doğmaktır, her doğum bir gelişimdir. O gelişim de en iyi sanatçının içinde beslendiği toplumda kendisini hissettirir. Bizler, yeni kuşaklara bu sanatı yaymakla, sevdirmekle yükümlüyüz. Bunu yıllardan beri yapan büyük sanatkârlardan aldığımız esinle genç dimağlara tüm sanat dallarının aydınlık yolunu göstermek en önemli görevimiz.” “Türk operalarını sahnelemek ve söylemek bizlerin vazgeçilmez görevidir” diyen Ünüşan Kuloğlu, sanatçılara güç veren seyircilerle daha nice sezonlarda buluşabilmeyi diliyor. RüzgâRİSTASyonu A. Adnan AZAR [email protected] Okunaklı Bir Hat Olarak Hasan Ali Toptaş duruşunda, tadında ve renginde yankılanan çocukluğunu seyretme vaktinde. Kalem ve kağıtla buluştuğunda, ona Uykuların Doğusu’ndaki radyo dalgalarının ve aykırı mızıkanın içe büyüyen sesini taşıyacak olan bebekliğinin ilk sesini, keçi çıngıraklarının Beşparmak Dağı’na doğru yükselerek yitişini yeniden görmeye. “Kimseye verilmeyen kitap”a uzak yakınlıktan eğilmeye. Hayatı boyunca hiç hikâye okumamış Beckett susuşlu babanın, boş sayfalarına özel telefon numaralarını kaydetmek için kendine ayırdığı, kimseye verilmeyen kitabın zihnindeki yerini değiştirmeye. Sonra birlikte susmaya. Sessizlikleri bir olup büyüsün, eski bir kelime yığını olan kasabadan dip kayalığa uzasın, gölgelikleri sarsın diye. Biri daha var kasabada, kitaplarını okumasa da özenle saklayıp toz kondurmayan: İlk öğretmeni Meral Karaçolak. Aynı Beckett bakışlı baba, çocukluğunun her sonbaharında üzüm sepetleriyle birlikte İzmir’e götürüyor onu. Görmediği şeylerin sonsuzluğuna cevap arasın, bulmasın diye. İzmir, her seferinde yeni uçurum seslerine açılan geniş kanatlı bir pencere: Lunaparkın, çarpışan otoların ardındaki derin sokaklarda imbat esintilerinin yok saydığı kıpırtının uçucu yüzleri. Okuduğu ilk kitap, eline almadan önce yaprakları uçuşup dağılmasın diye emekli postacı Halil Ahmet’in üzerine taşlar dizip, gazoz ve poğaça eşliğinde ‘veresiye’ verdiği ve ama sayfalarındaki harflerden kasabaya, sarayların ve kervanların, bedestenlerin ve hükümdarların sızdığı Konuşan Katır. Kemalettin Tuğcu ve Kerime Nadir’leri izleyerek, Orhan Kemal ve Yaşar Kemal kitapları bulunuyor el yordamıyla. İlk yazısı, okulun duvar gazetesine asılan “Kel Hasan” portresi. Bir de roman denemesi var o ara: Tahayyül Çemberi ya da Esrar Kumkuması... Sonra, çok sonra, Denizli Kuyumcu Otel’de artık bütün yazdıklarını neredeyse ezbere bildiği Bekir Yıldız’la yaşadığı kekeme tanışıklık ve çıraklığıyla yüzleşme. Bugün Heba ile geldiği noktada da değişen bir ‘durum’ yok aslında. Yakınlığın mesafesizliğinden merakla gömüldüğü boş sayfaların, harflerle dolan sessizliğinin gölgeli kaybı. Sessizlik bir ağ onun yazı ve yaşama uğraşında. Sesleriyle izliyor geleni, sessizliklerin dibine doğru. Sürüklenen, kelime kelime genişleyip dağılıp daralan insanlara, dağınıklıklara, sele, eşyaya, çöp boyunlulara, şarap lekelerine, uyurgezer olduğunu bilen uyurgezerlere, bağdaş kurup oturan karmaşaya, sevincin gizli kederine, yorgunluklara, azalan yüzlere, “çift çizgi” raylara bakıyor. Kesik izleri nereden, bilmek değil, sezmek istiyor. Kışkırtı ustalarını ve şehvet komisyoncularını görerek yaklaşıyor ücrasındaki bildik nefese. Tekinsizliğin dibinden, uçurumdan yukarı doğru fırlatılmışlığın değil; belirsiz kesinliğin, yalnız yalnızlık kelimesinin yazarı. Yazıevinin ışıklı penceresinde inadına uzun gölgeler. Yazdığının içindeki zamanın içinde o olsun diye. Yok gerisi... kasabaya her yıl gidiyor. Üzüm Doğduğu toplama vaktinde. Üzüm tanelerinin Çankaya’dan çocuklara yatırım oplumcu belediyecilik anlayışı ile halk yararına uygulamaları hayata T geçiren Çankaya Belediyesi, “Çocukların Çankayası” sloganıyla önümüzdeki dönemde de çocukları kucaklayacağını bildirdi. Okulöncesi çağdaki çocukların ruhsal, fiziksel, sanatsal ve kültürel gelişimlerine destek olmak amacıyla faaliyet gösteren Çankaya Belediyesi, 8 çocuk merkezi ve gündüz bakımevi ile ailelere kaliteli ve ekonomik bir hizmet sunuyor. Çankaya Belediyesi, önümüzdeki dönem için Çankaya Belediyesi’nin çocuk merkezleri ve gündüz bakımevlerinde eğitim görmesini isteyen ebeveynlerin, haziran ayında yaptıkları başvuruların sonuçlanmasıyla, 282 çocuğa daha ev ortamında sıcak bir çatı olacak. Çocuklara yönelik hizmetlerinin yurttaşlar tarafından takdirle karşılandığını belirten Bülent Tanık, yakın zamanda, çocuk merkezlerine bir yenisinin daha ekleneceği bilgisini verdi. Belediye olarak yarınların emanet edileceği çocukların güvenli ve huzurlu bir ortamda yaşıtlarıyla eğitim görmesinin çok önemli olduğuna değinen Tanık, “Bugün onlar bize güven duyacaklar, yarınlar için de biz onlara güven duyacağız. Sorumlu kişiler olarak onları beceri, spor, sanat, bilim ve çağdaş ilkelerle ne kadar donatırsak, geleceğimize o derece nitelikli, sağlıklı bireyler kazandırmış oluruz. Sorumluluğumuzun bilincindeyiz ve çocuklarımız için en iyisini yapma gayreti içindeyiz” dedi. Çankaya Belediyesi Çocuk Merkezi ve Gündüz Bakımevleri, yabancı dil, spor, drama, resim, müzik satranç ve dans eğitimlerinin yanı sıra tiyatro, sinema ve müze gibi kültürel gezilerle çocukların kişisel, bedensel, ruhsal, sosyal ve kültürel gelişimlerine katkısı olacak çok yönlü bir programla faaliyet gösteriyor. CerModern’de sinema keyfi u sene dördüncüsü düzenlenen B CerModern Açık Hava Film Günleri, 8 Temmuz Pazartesi günü Reha Erdem’in, “Jin” filmi ile açılışını yaptı. Gösterim öncesi kordiplomatik davetlilerin ve başkentli sinemaseverlerin katıldığı bir kokteyl düzenlendi. Başkentli sanatseverlerin yoğun ilgi gösterdiği gösterimler salı günü Pelin Esmer’in yönetmenliğini üstlendiği “Gözetleme Kulesi” ve dün Derviş Zaim’in son uzun metrajlı filmi olan “Devir” ile devam etti. Yarın sonlanacak olan Açık Hava Film Günleri’nde bugün ise Nihat Durak’ın yönetmenliğini yaptığı komedi türündeki “Mutlu Aile Defteri” ve kapanış filmi olan, senaristliğini ve yönetmenliğini Yılmaz Erdoğan’ın üstlendiği “Kelebeğin Rüyası” filmleri ücretsiz olarak izlenebilecek. Etkinlik 16 Temmuz itibarıyla yaz süresince her salı akşamı sinemaseverlerle buluşacaktır. SATILIK ARSA ÇORLU’da 11.000 m(2), 15.000 m(2) inşaat alanlı www.hakangungor.com 0312 318 44 88 KAZAN Orhaniye’de (Ankara) sanayi imarlı 2.100 m(2) www.hakangungor.com 0312 318 44 88 SUBAYEVLERİ’nde (Ankara) muhtelif binalar arsalar www.hakangungor.com 0312 318 44 88 Behzat Ç. kasımda sinemalarda MERT TAŞÇILAR TSK MEHMETÇİK VAKFI Tel: 284 19 7071 www.mehmetcik.org.tr “Behzat Ç.”nin ikinci sinema filminin çekimleri önceki gün tamamlandı. Filmin yönetmen koltuğunda Serdar Akar bulunurken, dizinin çekirdek kadrosu olan Erdal Beşikçioğlu, Fatih Artman, İnanç Konukçu, Berkan Şal ve Nejat İşler gibi isimlere, Serenay Sarıkaya ve Sanem Çelik de katıldı. Adam Film yapımı, ekranların ilgiyle izlenen dizisi Behzat Ç. ikinci kez sinema perdesinde olacak. Mayıs ayının son haftasında çekimlerine başlanaan filmin senaryosu Ercan Mehmet Editör Sayfa Editörü Reklam Müdürü Satış Koordinasyon : Sertaç EŞ : Okan AKYÜREK : Kerim TAŞKAN : Osman ÖZER Erdem tarafından yazıldı. Filmin yönetmenliğini Serdar Akar üstleniyor. Erdal Beşikçioğlu, Fatih Artman, İnanç Konukçu ve Berkan Şal’ın yanı sıra Nejat İşler ve birçok oyuncu filmde rol alıyor. Serinin iddialı yapımı olan “Ankara Yanıyor, Behzat Ç.”nin çekimleri Ankara’nın yanı sıra Kıbrıs’ta gerçekleşti. “Behzat Ç. Ankara Yanıyor”, 1 Kasım’da sinemalarda gösterime giriyor. Filmin bazı sahneleri Gazi Mahallesi, bazılarının da Gezi Parkı eylemlerinin yoğunlaştığı Kennedy Caddesi’nde çekildiği öğrenildi. Sahibi : Cumhuriyet Vakfı adına Orhan ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni : İbrahim YILDIZ Ankara Temsilcisi : Utku ÇAKIRÖZER Sorumlu Müdür : Aykut KÜÇÜKKAYA 11 Temmuz 2013 Perşembe Yazışma Adresi : Cumhuriyet Gazetesi Ankara Yayımlayan : Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Bürosu, Ahmet Rasim Sok. No:14 Basıldığı Yer : DPC Doğan Medya Tesisleri 06550 Çankaya Dağıtım : YAYSAT Telefon : 0312 442 30 50 Yerel ve süreli yayın Eposta : [email protected] C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle