Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sayfa 20 Mayıs 2013 Pazartesi a4 Kent Yaşam Pavyonlara 23.00 ayarı nakent Belediye Meclisi, son A toplansında Ankara’daki içkili mekânların açılış ve kapanış saatlerine kısıtlamalar getirdi. Birahane ve meyhanelerin saat 12.00’den önce açılamayacağını kararlaştıran belediye, pavyonların açılış saatini 23.00 olarak belirledi. Bu karardan önce Çankaya Belediyesi sınırlarındaki bu tür işletmelerin açılış saati 08.00 olarak belirlenmişti. Daha önceleri 05.30’dan itibaren faaliyet gösterebilen düğün salonlarının açılış saati 13.00’e çekilirken, sabah saat 07.00’den itibaren faaliyet gösterebileceği belirtilen tiyatro ve sinema salonları da artık saat 11.00’den önce açılamayacak. Ankara’daki istirahat ve eğlence yerlerinin açılış ve kapanış saatlerine ilişkin düzenleme de Meclis toplantısında ele alındı. “İlçe belediyeler arasında uyum sağlanması için Ankara’daki istirahat ve eğlence yerlerinin açılış ve kapanış saatlerine ilişkin hazırlanan ve ekte sunulan tabloda belirtilen saatlere ilçe belediyelerce uyulması için tavsiye kararı alınması komisyonumuzca uygun görülmüştür” denilen Hukuk ve Tarifeler Komisyonu Raporu kabul edildi. Karara göre, pavyon ve gece kulübü gibi mekânlar önceden 08.0005.00 saatleri arasında çalışabilirken, bu saat 23.0004.00 şeklinde değiştirildi. Barların saatleri de önceden 08.0002.00 iken bu saat 16.0004.00 yapıldı. Ayrıca alınan karara göre birahanelerin açılış ve kapanış saatleri önceden 07.0001.00 iken 12.0002.00 saatleri arasına çekildi. Yapılan değişiklikle birlikte içkili ve içkisiz mekânların saatleri şu şekilde oldu: İçkili lokanta 08.0004.00, taverna 20.0002.00, meyhane 12.0002.00, diskotek 20.0004.00, kokteyl salonu 13.0001.00, lokal 07.0000.00. Sayfiye yeri ve göl kenarları ile bahçe içi kahve ve gazino, içkisiz gazino 07.0002.00, içkisiz müzikli lokanta gazino 07.0004.00, dans salonları 20.0004.00, spor salonları 07.0000.00, müzikhol 20.0000.00, İçkisiz kafe 07.0000.00, müzikli, müziksiz kahvehaneler ve kıraathaneler 07.0000.00, oyun salonları (atari ve bilardo) 07.0001.00, düğün salonları 13.0001.00, konser ve müsamere yerleri 07.0001.00, lunaparklar 07.0001.00, sirk 07.0002.00, sinema ve tiyatrolar 11.0001.00, açık hava sineması 17.0001.00 saatlerinde faaliyet yapabilecekler. Havaalanı, otogar, tren istasyonlarında bulunan büfe, gazino kahvehaneler ilk hareket saatlerinden son hareket saatlerine kadar faaliyet sürdürebilecekler. Gençler CKM’de: ‘Aleviler gibiyiz’ MERT TAŞÇILAR ‘Ayağa kalkmanın zamanı’ umhuriyet Kültür MerC kezi’nin (CKM) 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı etkinliğinde sivil toplum kuruluşlarının gençlik örgütleri “Ayağa kalkmanın zamanıdır” mesajını verdi. Gazetemizin Cumhuriyet Kadınları Derneği ile birlikte “Kurtuluş Savaşından Bugüne Gençlik Mücadelesi ve Bugünün Görevleri” başlıklı 19 Mayıs etkinliğine ÇYDD Gençlik Kolları adına Elif Tahmiscioğlu, Cumhuriyet Kadınları Derneği adına Eylem Kubilay, CHP Ankara İl Gençlik Kolları Başkan Yardımcısı İlyas Maptunoğlu, Atatürkçü Düşünce Derneği Gençlik Kolları’ndan Semih İşeri, yeni kurulan Genç Aydın Derneği Başkanı Yağız Aksakaloğu ve eğitimci yazar Zeki Sarıhan katıldı. 19601980 yılları arasında gençliği öne çıkaran temel etkeninin cesaret ve kararlılık olduğunu vurgulayan Tahmiscioğlu, “Özellikle 80 darbesinin mağduru olan bugünün gençliğinin anne ve babaları, o dönemin baskıcı ortamının yarattığı korku ile çocuklarını çok fazla koruyor, onları toplumsal mücadelenin dışında bırakıyor” dedi. Anne ve babaların, çocuklarına “Yapma hayatın kararır” dediğini belirten Tahmiscioğlu, “Artık ayağa kalkmanın zamanı geldi, geçiyor. Gençlik şimdi harekete geçmezse, gelecekleri zaten karanlık” diye konuştu. Kuruluşunu 23 Nisan 2013 günü gerçekleştirmiş olan Genç Aydın Derneği Başkanı Yağız Aksakaloğu dernek üyelerinin özellikle son beş yılda askeri okullarından uzaklaştırılmış ya da ayrılmaya zorlanmış olan öğrencilerden oluştuğunu, ancak derneğin tüm gençlere açık olduğunu ifade etti. ürkiye’de yaşayan Protestan ceT maatinin lideri Pastör İhsan Özbek, Türkiye’de 1999 ile 2008 yılları arasında çok şiddetli baskı gördüklerini dile getirirken hâlâ korumalarla yaşadıklarını aktardı. Özbek, “Bizim sorunlarımız Alevilerin sorunlarına çok benziyor” derken Ankara’da kilise açmak için yıllardır uğraştıklarını aktardı. Özbek, kilise olarak kullandıkları apartman dairesinin önünde hâlâ korumaların olduğunu aktarırken, kilise açmak için çalışmalarının devam ettiğini belirtti. Türkiye Protestanlarının lideri İhsan Özbek, Türkiye’deki ve Ankara’daki protestanların sorunlarını ve son 10 yıldır yaşadıklarını Cumhuriyet Ankara’ya anlattı. Protestan kilisesinin 1986 yılında faaliyete geçtiğini aktaran Özbek, sürekli olarak bodrum katlarında ibadetlerini gerçekleştir diklerini belirtti. Özbek, 2007 yılındaki Zirve Yayınevi Katliamı ile birlikte ağır baskılar altında yaşadıklarını belirtirken, Ankara’da yaşadıklarını ve Protestanların ihtiyaçlarını şöyle aktardı: Bir polis korumam var. 5 yıldır korumam olarak görev yapıyor. Kilisemizin kapısında korumalar var. Bomba timleri de iki üç kere geldi. 2008’de silahlı 3 kişi beni öldürmeye geldi. O zamandan beridir de kilisemizin önünde korumalar var. Şimdi o kadar yoğun baskı yok. Ama 23 hafta önce İstanbul Ataşehir’de bizim temsilciliğimiz açıldı. Açıldığı günün ertesinde 20 kişilik bir grup saksıları ve camı kırdılar. Taş attılar. ‘İbadethane istiyoruz’ Yasalar, Türk Protestanların nasıl kilise açabileceğine ilişkin mevzuat içermiyordu. Dolayısıyla hükümetler herhangi bir şekilde bir çözüm yolu gösteremiyorlardı. Biz valiliğe kendimizi burada toplanıyoruz diye ifade ettik. Ama bu noktada Ankara Valiliği’nin bize karşı yapabileceği bir şey yoktu. Yani ne kapatabilir ne açabalirdi. İmar kanununda değişiklik oldu. Cami sözcüğü yerine ibadethane ifadesi getirildi. O zamanlar yoğun bir şekilde Hristiyanlık karşıtı propaganda var ve misyonerlik adı altında suçu olmayan bir suç yaratıldı. Keşke daha iyi anlaşılsak. Bizim derdimiz başımızı sokacak bir ibadethanemizin olması. Biz çok küçük cemaatleriz. Ama varız ve bizim ibadet edebilmemiz için belli mekânlar lazım. Türkiye’de hiç yok. Hem istiyosun alamayorsun. Öteki taraftan da korsan kilise gibi suçlamalarla karşı karşıya kalıyorsun. Biz başka bir yer bulamıyoruz ki. Lütfen biraz dikkat! azlıkçılar yavaş yavaş Güney sahillerimizin yolunu tutmaya başladı. Tatilciler de önümüzdeki aydan itibaren sahillere doğru yola koyulmaya başlar. Bir konuya dikkatinizi çekmek istiyorum. Haziran temmuz aylarında bazı plajlarda fotoğraflarda olduğu gibi birtakım izler görebilirsiniz. Bu izler herhangi bir araca ait değil. Nesli tükenmekte olan bir canlının izleri. Evet, bu izler deniz kaplumbağalarına ait izler. Denizden plajın ortalarında doğru devam eden bu izler, bulunduğunuz plaja bir deniz kaplumbağasının çıkarak yuva yaptığını ya da yapmaya çalıştığını gösterir. Türkiye’de ağırlıklı olarak iki tür deniz kaplumbağası bulunur. Bunlardan birisi Caretta caretta olarak adlandırılan iribaş ya da adi deniz kaplumbağası olarak bilinen türdür. Diğeri de Chelonia mydas olarak tanımlanan yeşil deniz kaplumbağasıdır. Her iki türün de kumsalda bıraktığı iz aynıdır. Peki bu izi gördüğümüzde ne yapmamız gerekir? Y Bozkırdan Maviye SONERABACI Öncelikle bulunduğunuz plajın bir yuvalama alanı olduğunu aklınıza getirin. Nesli tükenmekte olan bir canlı buraya gelmiş ve yuva yapmış ya da yapmaya çalışmış. Bu nedenle burada okuyacaklarınızı harfiyen uygulamanız deniz kaplumbağalarının hayatının devamlılığı açısından son derece önemlidir. Yuvalama alanlarının hiç birisinde kuma saplamalı şemsiye kullanmayın. Özellikle izlerin sona erdiği noktalarda çok fazla durmayın, buralara havlu sermeyin, şezlong kullanmayın. İzleri takip etmeyin, ederseniz bir iki yuva denemesi ya da yalancı yuva göreceksiniz. Çünkü deniz kaplumbağaları yuvalama bittikten sonra soner@badim.com.tr yuva izlerini kaybetmeye çalışır. Ama bazen bunda çok da başarılı olmazlar. En azından profesyonel gözler hemen yuvaları ayırt edebilir. Sakın yuvaları görmek ya da benzeri bir düşünce için yuva olabilecek yerleri kazarak tahrip etmeyin. Yuva çıkışı olan plajların açığında bile olsa jetski, motorlu tekne vb. araçları mümkün olduğunca kullanmamaya özen gösterin. Çıkış izi gördüğünüz plajları gece kullanmayın, ateş yakmayın, plaja yakın yerlerde gürültü yapmamaya özen gösterin. Bunları yapanları uyarın. Bu plajlara araçlarınızla veya evcil hayvanlarınızla girmeyin. Evcil hayvanlarınızla girerseniz bile yuvaları bulup kazmalarına mani olun. Türkiye’de dalınacak en güzel yer neresi? ertaç Ulubay: Bir S yıldız dalgıcım, eğitimimi Kaş’ta yaptım. Sizce Türkiye’de dalınacak en güzel yer neresi? Türkiye bence tam bir dalşı cenneti. Şurası güzel, burası güzel demek de çok doğru değil. Batık dalışı için en güzel yer bence Kaş ve Kalkan’dır. Bugüne kadar en güzel akıntı dalışlarımı Kaş ve Fethiye’de yaptım. Canlılık açısından Kaş ve Bodrum harikadır. Marmaris ise muhteşem yer şekilleriyle dalanları adeta büyüler. Yani Türkiye’nin her yerinde ayrı bir güzellik bulabilirsiniz. Birkan Coşar: Eğitim aldım ama eğitim dalışlarıma vakit ayırıp da gidemedim. Kız arkadaşım da korkuyor gitmemi istemiyor. Ne tavsiye edersiniz? Anladığım kadarıyla eğitim almanızın üzerinden bir miktar süre geçmiş. Unuttuklarınızı hatırlama açısından yeniden teorik eğitimleri almanızda fayda var. Eğer mümkünse kız arkadaşınızı da bu eğitimlere girmeye ikna edin. Ancak çok da ısrarcı olmayın sonra iyice ters tepebilir. Olayları biraz akışına bırakın. İnsan doğası gereği çoğunlukla bilmediği durumlardan korkar, sıkmadan bol bol bilgi almasına yardımcı olun. Bir fotoğraf otoğraftaki balık bir “müren balığı”. Bir çok kişinin korkuyla bahsettiği bu balık aslında son derece sakin ve zararsızdır. Yuvasında rahatsız edilmediği sürece hiçbir şekilde saldırganlaşmaz. Avına saldırmadan önce fotoğrafta olduğu gibi damağındaki dişi açar. Bu diş avını ısırdığında kaçmasına mani olur. F C MY B