22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

20 Mayıs 2013 Pazartesi Sayfa Kent a3 Burslu 14 kız daha mezuniyet sevinci yaşadı... ‘Çalışmalar Okulunubirinciliklebitirdi ürkAmerikan ve Uluslararası Kadınları Kültür ve Yardım Derneği (TAUKKYD) bu yıl 14 bursiyerini daha mezun etti. Gazi Üniversitesi Türkçe Öğretmenliği’nden bu yıl mezun olan Fatma Aksoy, “Buradaki insanlar bizler için büyük iyilikler yaptılar. Bunların karşılığını başkalarına iyilik yaparak ödeyeceğim” derken eski mezunlardan şu an kardiyoloji doktoru olan Nesligül Yıldırım, “Derneğin maddi ve manevi desteğinin yanında, mesleğimde kadın dayanışmasını öğrenmek açısından da bana katkıları çok oldu” dedi. TAUKKYD önceki gün farklı bölümlerden 14 kız bursiyerini mezun etti. Amerikan müsteşarının eşi Capie Polk Baily’nin ev sahipliğinde gerçekleşen törene mezunlarla birlikte, dernek üyeleri, bursiyerler ve bağışçılar katıldı. Tıp fakültesinden siyasala, hukuktan öğretmenliğe kadar pek çok farklı bölümden mezun olan öğrenciler törende duygulu anlar yaşadı ve yaşattı. Siğnem Akyön (Ankara Üniversitesi Sinema ve Televizyon): Burs almaya son yılımda başladım. Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde çift anadal yapıyorum ve bu yıl bölümümü birincilikle bitiriyorum. Burs veren başka hiçbir dernekte öğrencilerle bu denli yakın bir ilişki kurulmuyor. Akademisyen olmayı ve ileride ihtiyacı olan başarılı gençlere yardım edebilecek duruma gelmeyi hedefliyorum. Esra Borhan (Hukuk Fakültesi): Dört kardeşin en küçüğüyüm ve Kırşehir’den Ankara’ya okumak için geldim. Atatürk ilke ve inkilâpları yolunda ilerleyen, adaletli bir hukukçu olacağım. Fatma Aksoy (Gazi Üniversitesi Türkçe Öğretmenliği): Ben babamı kaybetmiştim ve iki kardeş de okuyorduk. Okumam bursa için gerçekten çok ihtiyacım vardı. Bu yıl okulu rahatlıkla ve bilimseldeğil’ HP Konya Milletvekili Atilla Kart, Ankara Ana C Ulaşım Planı çalışmalarını Meclis’e taşıdı. İçişleri Bakanı Muammer Güler’in yanıtlaması istemiyle soru önergesi veren Kart, ulaşım planlamasındaki çalışmalara dikkat çekti ve “İsim arkadan gelsin denilerek, yollar ve kavşaklar yapılmakta, ancak bu yollara ilişkin projelendirme çalışmaları ise devam etmektedir. Takdir olunur ki; bu nitelikte bir çalışma varsa, böyle bir çalışma gayri ciddi olmanın ötesinde, bilimsel dayanakları olmadığından, kamu kaynaklarının kullanılması ve toplum güvenliği bakımından da telafisi mümkün olmayacak ‘genel tehlikelerin’ doğması kaçınılmazdır” dedi. CHP’li Atilla Kart Ana Ulaşım Planı’na ilişkin yapılan çalışmaları incelediğini açıkladı. Kart, bu kapsamda İçişler Bakanı Muammer Güler’in yanıtlaması istemiyle bir soru önergesi verdi. Bu önerge ile konuya ilişkin açıklama yapan Kart, çalışmaların bilimsellikten uzak olduğunu belirtti. Kart, çalışmaların projelendirilmeden önce “inşa edildiği” uyarısında bulunurken bu durumun daha sonradan tehlike yaratacağını savundu. Ayrıca Gazi Üniversitesi bünyesinde devam eden Ana Ulaşım Planı anketi çalışmalarına da dikkat çeken Kart, bu çalışmaların YÖK nezdinde de takip edileceğini belirtti. Kart verdiği soru önergesinde ise şu soruları yöneltti: Gazi Üniversitesi Rektörlüğü ile Ankara Büyükşehir Belediyesi arasında Ankara Ulaşım Ana Planı çalışması kapsamında yapılan hizmet alımı sözleşmesi mevcut mudur? Bu sözleşme gereğince, Gazi Üniversitesi Rektörlüğü tarafından, yol ve kavşaklara vesair işlere yönelik olarak yapılan çalışmalar hangi aşamadadır? Bu çalışmalar bitmiş midir? Yukarıda sözü edilen projelendirme çalışmaları bitmeden; belediye tarafından kapatılan yol güzergâhlarında, üniversitenin “ulaşım hane anket uygulaması” yapması ve “Yolculuk güzergâhlarını” belirleme çalışmalarını yapması halinde, sağlıklı bir sonuç çıkması mümkün olabilir mi? Bu nitelikte yapılacak bir çalışma, “farazi ve dayanaksız bir çalışma” niteliğinde olmaz mı? Gazi Üniversitesi Rektörlüğü’nün “AUAP” planlama ofisinin, üst teknik kadrosu hangi meslek mensuplarından oluşmaktadır? Bu kişiler şehir plancısı mıdır? Üyeleri rektör tarafından mı atanmıştır? Şehir ve Bölge Planlama Bölüm Başkanlığı’nın , bu görevlendirme ve çalışmalardan bilgisi var mıdır? Anabilim Dalı Başkanının ve Bölüm Kurulu’nun onayı var mıdır, görüşü alınmış mıdır? T okul birincisi olarak bitiriyorum. Benim mutluluğum başkalarının mutluluğu üzerine kurulu. Başkalarının iyiliği için bir şeyler yapmayı hep sevdim. Buradaki insanlar da bizler için büyük iyilikler yaptılar. Bunların karşılığını başkalarına iyilik yaparak ödeyeceğim. Gizem Esin (Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Öğretmenliği): 2 yıl boyunca burs aldım ve her bursumu almaya gitti ğimde güler yüzle karşılandım. Atatürk’ün değersizleştirilmeye çalışıldığı şu dönemde, öğrencilerime Atatürk’ü anlatmak ve onların O’nun ilke ve inkilâpları yolunda ilerlemelerini sağlamak için elimden geleni yapacağım. Esin Tunger (Gazi Üniversitesi Biyoloji Öğretmenliği): Dernekle 3 yıl önce tanıştım. Çok zor zamanlardı ve bana çok büyük destekleri oldu. Annem abim ve ben emekli maaşla geçinmeye çalışıyorduk. Okumam için burs almam şarttı. Dernekteki yardımseverlerin sayesinde okulumu bölüm üçüncücü olarak bitiriyorum. Hak ‘Kadın dayanışmasını öğrendim’ Derneğin 19942000 yılları arasında burs verdiği kardiyoloji doktoru Nesligül Yıldırım şu an derneğin burs komitesi üyesi. Hacettepe Tıp Fakültesi’nde okurken zor günlerinde derneğin kendisine büyük destekte bulunduğunu söyleyen Yıldırım, “Çok zor ve çok çalışmamız gereken yıllardı. Dernek benim için maddi ve manevi olarak çok kıymetli. Mesleğimde kadın dayanışmasını öğrenmem açısından da bana katkıları çok oldu. Şimdi ben de elimeden geldiği kadar yardım yapmaya, destek vermeye çalışıyorum” dedi. larını çok çalışarak ödeyeceğim. Burs Komitesi Başkanı Meliha Akbay: Biz diğer derneklerden farklı olarak, kızlarımızın burslarını her ay kendi ellerine veriyoruz. Bu sayede onlarlar daha çok iletişim kurma, onları daha iyi tanıma fırsatımız oluyor. Mezunlarımız da bizleri terk etmiyor. Kendilerinden çok güzel geri dönüşler alıyoruz. Burs Komitesi Üyesi Esin Arcayürek: Burs verdiğimiz 55 kızımızın 14’ünü bu yıl mezun ediyoruz. Yerlerini başka ihtiyacı olan ve başarılı genç kızlarımızla dolduracağız. Yıllar geçtikçe başvurular çoğalıyor ve seçimlerimiz zorlaşıyor. İhtiyacı olan çok fazla genç var. Bu nedenle bizim gibi Atatürkçü ve Cumhuriyetçi derneklerin, aynı düşüncedeki gençelere yardımlarının artmasını istiyoruz. Somonlu çiğ köfte yaptılar orveç’in Ankara Büyükelçisi Janis N Björn Kanavin ile Türkiye Aşçılar Federasyonu Başkanı Zeki Açıköz, çiğ köfteyi, somon kullanarak balık etiyle buluşturdu. Kökeni Hz. İbrahim dönemine kadar uzanan çiğ köfte, kırmızı et yerine bu kez beyaz etle yapıldı. Norveç’in Ankara Büyükelçisi Kanavin’in önerisi üzerine çiğ köftede Norveç ile özdeşleşen somon balığını kullanıldı. Birlikte mutfağa giren ve çiğ köfte yoğuran ikili, renkli görüntüler oluşturdu. Açıköz’ün öğrettiği yoğurma tekniğini başarıyla uygulayan büyükelçi, kıvamının kontrol edilmesi için çiğ köftenin tavana atılmasını da izledi. Uzun süren yoğurma işleminin ardından kıvamı tutturulan çiğ köfteyi birlikte tadan Açıköz ve Kanavin, marul ve limon eşliğinde servis ettikleri somonlu çiğ köfteyi çevrelerine ikram etti. Norveç’in Ankara Büyükelçisi Kanavin, yaklaşık 83 bin kilometrelik sahil şeridiyle Norveç’in soğuk, temiz ve derin denizlere sahip olduğunu belirterek, bu özellikleriyle balıkçılığın ülkesinin en önemli faaliyetlerinden olduğunu söyledi. Norveç ile Türk damak tadının birbirine yakın olmasından dolayı Norveç mutfağının vazgeçilmezi somon ile Türk mutfağının önemli lezzetlerinde çiğ köfteyi bir araya getirmek istediklerini dile getiren Kanavin, “Yaptığımız denemenin sonucunda ortaya çıkan üründe hem balık tadı hem de kullanılan baharatların etkisiyle yoğun çiğ köfte lezzeti var. Farklı ve güzel bir lezzet yakaladık. Türk yemekleri Norveç’te çok iyi biliniyor. Somonlu çiğ köfteyi de tanıtabiliriz” dedi. Türkiye Aşçılar Federasyonu Başkanı Açıköz de çiğ köftenin kuzu etiyle yapıldığını ama son yıllarda etsiz de satılmaya başladığını belirterek, bir yandan geleneksel Türk lezzetlerini korurken diğer yandan Türk mutfağından hareketle farklı lezzet arayışlarına da başvurduklarını söyledi. Kırmızı et yemeyenler için çiğ köfteyi beyaz etle yaparak yeni bir lezzete ulaşmak istediklerini ifade eden Açıköz, çiğ tüketilmeye uygun balık eti olması dolayısıyla somonu tercih ettiklerini dile getirdi. Açıköz, somon balığının bol miktarda omega 3 içerdiğini ve her öğün tüketilebileceğini dile getirerek, “Somonlu çiğ köfte deneyimimiz oldukça başarılı bir sonuç verdi. Alışılmış lezzetlerin yanında farklı lezzetleri bir araya getirilmesi bazen olumlu sonuçlar veriyor. Bugün elde ettiğimiz sonuç da bunlardan biri oldu. Farklı lezzet arayanlara, somonlu çiğ köfte iyi bir tercih” diye konuştu. Kampusun afet riski belirlenecek DTÜ Afet Yönetimi Uygulama ve Araştırma MerO kezi’nce kampus alanında güvenlik açısından risk oluşturabilecek başta afet olmak üzere tehlikeler belirlenecek. ODTÜ Afet Yönetimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Başkanı Yrd. Doç. Dr. Burçak Başbuğ Erkan ODTÜ’de 25 bin öğrenci, 2 bin 500 akademisyen, 2 bin idari ve teknik personel bulunduğuna dikkati çekerek, bunun dışında kampuste sağlık merkezi, yuva, anaokulu ve diğer iş yerlerinde çalışan görevlilerin yer aldığını bildirdi. Her yurdun kendine ait tahliye ve sığınak planları olduğunu dile getirerek, şöyle konuştu: “Ancak kampuse bütün olarak bakıldığında güvenlik açısından genel afet ve acil durum eylem planlarımız yok. Bu nedenle merkez olarak rektörlüğün de desteğiyle Kampus Tabanlı Afet Eğitimi çalışmasını başlattık. Öğrencisi, akademisyeni, idari personeli olmak üzere kampuste bulunan her kişiye bu eğitimi ulaştırmayı amaçlıyoruz. İlk olarak yurt müdürleriyle idari ve teknik personele bu eğitimi vereceğiz. Zamanla kampuste bir şekilde bulunan herkese ulaşacağız.” Afete dayanıklı üniversite ve kampus oluşturmayı amaçladıklarını vurgulayan Erkan, bunun için teknik ve sosyal boyutlarıyla risk analizi yapılacağını, tehlikelerin belirlenerek, önceliklendirileceğini anlattı. Erkan, çalışmanın başarılı olabilmesi için kampus alanının çok iyi tanınması ve geçmiş afet deneyimlerinin de detaylarıyla bilinmesi gerektiğini vurgulayarak, “Örneğin, ODTÜ’de, doğal ve coğrafi yapıdan dolayı çok sık yangınlara rastlıyoruz. Bina yangınları dışında orman yangınlarına da sık sık yaşanıyor. Deprem Ankara’da çok sık yaşanmasa da bizleri dolaylı olarak etkileyebilecek doğal bir afet türü. Bunların dışında sel, fırtına gibi hava olayları kampusü etkileyebilir. Bunlar ilk akla gelenler. Daha başka ne tür afet ya da tehlikeler yaşanabilir bunları araştıracağız” diye konuştu. Afet eğitimi denildiğinde genellikle sadece tatbikatların algılandığını belirten Erkan, çalışmalarının çok entegre program olacağını dile getirdi. Erkan, ilk olarak risklerin tespiti ve azaltılmasına yönelik yapılacakları belirleyeceklerine işaret ederek, “Nasıl müdahale edileceği ve müdahalenin ardından hemen eski konumuna nasıl dönülebileceği de tespit edilecek. Eğitimlerde bunlar anlatılacak” dedi. Erkan, kampuse giriş ve çıkışlarla yemekhanede akıllı kimlik kartları kullandıklarını dile getirerek, çalışma kapsamında bunlara kan grubu, hastalık durumu, acil durumlarda ulaşılabilecek kişi gibi bilgilerinin girilmesini planladıklarını sözlerine ekledi. ‘Sığınak köpekleri’ tatbikatta olis teşkilâtının terör ve suç örgütleriyle P mücadelede kullandıkları eğitimli sığınak köpekleri, yetenekleriyle herkesi etkiliyor. Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekât Dairesi Başkanlığı tarafından Ankara’da yetiştirilen sığınak köpeği, özellikle kırsal bölgelerde terör ya da suç örgütlerince kullanılan sığınakların tespitinde kullanılıyor. Sığınak köpekleri, Türkiye’de sadece Ankara ve Diyarbakır’da bulunuyor. ArGe çalışmaları kapsamında yetiştirilen “weimaraner” ırkı köpekler, dağlarda canlıların izini kokuya dayalı takip ederek yerini bulabiliyor. Ankara’nın Gölbaşı ilçesindeki Özel Harekât Dairesi Başkanlığı yerleşkesinde sığınak, operasyon, şehir içi ve arazi iz takip köpeklerinin kullanıldığı tatbikatı görüntüledi. Özel harekat polisinin geniş eğitim alanında düzenlendiği tatbikatta, izleyenleri şaşırtan gösteriler sergilendi. Sığınak köpeği, senaryo gereği terörist gibi davranan kişinin saklandığı bölgeyi bulması için serbest bırakıldı. Belirli bir başlangıç noktası olmadan sığınakları aramaya başlayan Alman ırkı “weimaraner” köpeği, kısa arazi taramasıyla teröristin saklandığı bölgeyi tespit etti. Sığınak köpeklerinin, geçen yıl terörle mücadelede çok önemli katkılar sunduğunu belirten yetkililer, 2012 yılı sonu itibarıyla 44 bin kilometrekarelik alanda tarama yapan köpeklerin onlarca sığınağın bulunmasına katkı sağladığını ve bundan sonra dağlarda bilinmeyen tek sığınak bırakmayacağını ifade etti. Özel Harekât Dairesi Başkan Yardımcısı Engin Yılmaz, köpeklerin özellikle terör eylemleri sonrasında teröristlerin saklandıkları sığınak ve mağaraların tespit edilmesi ve herhangi bir arazi yapısında kayıp kişileri bulmak amacıyla yetiştirildiğini söyledi. Yılmaz, “Bu köpekler daha çok Amanos kırsalında düzenlenen operasyonlarda kullanılıyor. Diyarbakır’da bu köpeklerimiz mevcut ve diğer illere de gönderilmesi için çalışmalarımız devam ediyor” diye konuştu. C MY B Muammer Güler Atilla Kart
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle