Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sayfa 31 Mart 2013 Pazar a4 Yaşam Bozkırın iskelesi: Ankara Garı iman yok, Uçak yok, E tren de yok. En yakın iskeleye ulaşmak tam 80 saat... İşte 1800’lü yılların ikinci döneminde böyledir Ankara. Nüfusunun büyük bölümü tarımla geçinir. Ya kuraklık vurur çiftçiyi, ya ayaz. Hadi diyelim iklimden yana şansları yaver gitti, mahsul iyi... Bu kez de şehir dışına çıkartıp satamaz ürününü. Ambarlarda çürür, fırsatçılar ellerini ovuşturur. Deutche Bank ile Osmanlı arasında imzalanan anlaşmayla 1889’da İzmitAnkara hattının yapımına başlanır. Hat 31 Aralık 1892’de hizmete girer. Gar, uzun L Sararmış Sayfalar FIRAT KOZOK süre İstanbul–Ankara hattı ile hizmet verir. Bir süre sonra demiryolunun Kayseri’ye kadar uzatılması nedeni ile son durak olma özelliğini yitiren Ankara Garı, I. Dünya Savaşı sırasında yolcu trafiğine kapatılarak sadece askeri amaçlarla kullanılır. Aynı şekilde Kurtuluş Savaşı’nın verildiği yıllarda da Eskişehir cephesine destek sağlanmasında önemli bir rol üstlenir. Ankara Garı’nın bugünkü modern mimarisine kavuşması ise 1937 yılına rastlar. Atatürk’ün talimatıyla 1934 yılında yeni ve Cumhuriyetin sembol binalarından birinin yapım kararı alınır. 30 Ekim 1937’de Başbakan Celal Bayar, TBMM Başkanı Kazım Özalp, çok sayıda bakan ve vekilin katılımıyla açılır. Haydarpaşa’nın yanında, evet çok mütevazıdır. Ama ve lakin, Haydarpaşa, Basmane gibi garlar tamamen yabancılar tarafından yapılırken, Ankara Garı’nın en temel özelliği, mimarından işçisine tüm çalışanlarının Türk olması dikkat çekici let Demiryolları Umum Müdürü Ali Rıza, açılma nutkunu söyledikten sonra Başvekil Celal Bayar holün kapısındaki şeridi kesti. Davetlilere bekleme yerleri, yolcular büfesi, bekleme ve sıhhi imdat odası ve diğer kısımlardan sonra bodrum katındaki otomatik telefon dairesi, elektrik santralı, mutfak, sığınak ve bagaj deposu, salonlar, kazino gezdirildi ve izahat verildi.” firatkozok@gmail.com Twitter.com/firatkozok Şehrin zevk yerlerinden birisi: Gar Gazinosu Yeni gar binasının ardından Gar Gazinosu da Ankaralının hizmetine sunulur. 3 Kasım 1937 tarihli gazete haberi, gazinonun önemini anlatır: “Artık istasyon, yalnız gidenleri ağırlamak ve gelenleri karşılamak yeri olmaktan çıkmaktadır. Bu güzel salon ve onu şekillendirecek güzel sahnesi, Ankara Garı’nı şehrin toplantı ve zevk yerlerinden birisi yapacaktır.” Eskişehir’de simit salep molası Bir tren garı, bir kentin yaşamında bu kadar mı köklü değişiklikler yapar? Evet... Bir yanda Devlet Konukevi’ne rakip gazinosu, bir yanda akşam yemeğini Ankara’da yeme, sabah kahvaltısını İstanbul’da yapmanın keyfi... Altan Öymen, “Bir Dönem Bir Çocuk” adlı kitabında bir çocukluk anısını anlatırken tam da bu keyfe değinir: “Ankara’dan İstanbul’a, İstanbul’dan Ankara’ya giden ekspres tren akşamları kalkardı. Adı ‘ekspres’ti ama, acele etmeden giderdi. Birçok istasyona uğrardı. Gece yarısı Eskişehir’de 1520 dakika dururdu. Trenden inilir, simit yenir, salep içilirdi. Sabahın çok erken bir saatinde İzmit’e varılırdı. İzmit’ten sonra deniz görülürdü. İstanbul’a yaklaştıkça lokomotifden çıkan düdük sesleri, hedefe varmanın zaferini ilan eder gibi sıklaşır ve tizleşirdi... Tren hattının kenarındaki apartmanlardan, düdük seslerini işitip balkonlarına çıkanlar olurdu. Bazıları sabah kıyafetleriyle... Trenden onlara onlardan trene el sallayanlar olurdu.” Kimilerine göre Ankara’nın en güzel yönü, İstanbul’a dönüşü olsa da; bu dönüşün en güzel aracı, Ankara Garı’ndan kalkan ve yolcuların telaşla yer kapma telaşına tutuştuğu yemekli vagondur. O vagonu iple çekiyoruz... dir. Mimar, 25 yaşındaki Sekip Sabri Akalın’dır. Garın açılışını gazete haberi şöyle duyurur: “Ankara’nın yeni gar binası bugün saat 16.00’da Başvekil Celal Bayar’ın elile açıldı. Merasim, garın şehir tarafındaki yeni meydanında yapıldı. Dev Yüksek sesle gülüşülmez Ankara Garı’nda Gar, en yakın iskeleye 80 saat uzaklıktaki bir kent için nimettir. Dedik ya Haydarpaşa gibi ihtişamlı değildir diye, çünkü bariz ihtiyacı karşılamak içindir Ankara Garı. Mütevazıdır, kendi dünyasındadır, sessiz... “Memleketimden İnsan Manzaraları” adlı kitabında garı öyle bir betimler ki Nâzım Hikmet... “(...) Ankara Garı temizdir, rahattır ve bilhassa yenidir. fakat mermerlerin aydınlığına rağmen anlatılması öyle zor (yahut öyle kolay) bir şey vardır ki rüzgârında bağrışılmaz, koşuşulmaz, yüksek sesle gülüşülmez Ankara Garı’nda. o kadar ki kalkacak tirenlerini sesbüyütenlerle haykırdığı zaman boş bulunursa insan şaşırır, başka bir dünyadan sesleniyormuş gibi.” KORSAN KİTAP KÖTÜ BASILIR. OKUMA ALIŞKANLIĞINI YOK EDER. BESAM C MY B