Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sayfa 24 Ocak 2013 Perşembe a4 Kent YAŞAM İp Cambazı Zargana ‘Soğuk Savaş’a döndü G eçtiğimiz cuma günü yine mübarek basmıştı Sakarya’yı. Balık mebzul idi öğlen vakti. Balıkseverlerin İsmet Baba’sının öndeki tezgâhlarının hafif aşağıda olanından sanki birileri el sallıyor gibime geldi önce. Tabii yabancımız değil onlar. Uzun zamandır görmemiştim kerataları. Kimden mi bahsediyorum? Bilimsel adı ile belone belone yani bizim bildik dostumuz zarganadan. İp cambazı Sürü halinde genellikle deniz yüzeyine yakın piyasa yapmakta olan zarganalar, vücut yapısıyla gayet çevik ve hızlı yüzen bir balıktır. Kıyıdan olta ile avlaması hem zevkli hem de heyecanlıdır. Gece vakti kıyıda yaktığınız lüks lambası ışığında küçük şamandıralı kurşunsuz ince misina ile tutulur. Gençliğimde zaman zaman gittiğim Ünye’de sevgili Ayhan Bilgiç enişte ile gece balığa çıkışlarımızdan bilirim. İğnenin tıklandığını Mimarlar Odası Ankara Şubesi AOÇ arazisinde süren inşaatlara karşı verdikleri mücadeleyi değerlendirdi “Boğazlar Meselesi” [email protected] hissettiğinizde misinaya hâkim olamazsanız, çarşafa dolanırsınız resmen. Çok hareketlidir. Kıyıya doğru siz çektikçe, bir sağa bir sola öyle zigzaglar çeker ki, muhteşemdir. Kendini kurtarmak için su yüzeyine çıkarak sıçramalarda bile bulunabilir. O nedenle, gerçekten ip cambazına benzetirim. Tavadaki lezzet İsmet Baba’daki tek kasa zarganadan kapılmış ve ayıklatılmıştır. Hüsmen Aga’dan biraz acı biber turşusu, ekmekçiden de çavdar somunu tedarik edildikten sonra akşam aynalı bir sofra kurulmuştur doğal olarak. Efenim suyunu süzdüğünüz zarganaları hafifçe kâğıt havlu marifeti ile kuruluyoruz. Sonra bir tepsiye mısır unu, az tuz ve kendinizin çektiği karabiberden de ilave ediyoruz. Zarganaları bir güzel unluyoruz. Balık tavanıza, karar miktarda sızma zeytinyağını ilave edip, ocağınızı yakınız. Sızmanın kızması ile birlikte mübarekleri gönderin tavaya ihtimamla. İkide bir sakın ola dürtükleyip durmayın mübarekleri. Tavayı sallayın ileri geri sadece. Bir yüzlerinin kızardığını salladığınızdaki oynaşlarından anlayabilirsiniz. Sırası ise, öbür yüzlerini çeviriniz. Ama bu defa, yavruları kurutmamak için çok uzun tutmayınız tavada. Benden söylemesi. Bu arada çavdar ekmeğinizden bir parça kopararak, yağa banıp, atıverin ağzınıza. Daha şimdiden lezzet saracak bünyeyi, bundan eminim. Bir yudum da müskirattan. Hah şimdik oldu işte. Nasıl ama? Sofra şenleniyor Çok lezzetlidir tavası çok. İnsan, tavalarken kokusuna meftun olur. Yerken de, kılçığının turkuazdan laciverte giden renklerinden ve de lezzetinden etkilenerek şair olabilir. O bakımdan yani. Renk ve lezzet böyle bir şeydir. Yanında ağırlığa, teferruata gerek yoktur. Tek çekeceeniz mübareği tek. Ben öyle yaptım. Sirkeli bir salata şöyle kırmızı soğanı bol cinsten, hafif acımtırak az biber turşusu, bir dilim Bergama tulumu, tombik çavdardan iki dilim, üzerine de tahin helvası götürdüm. Ne diyeyim ki; keyif katsayım tavan yaptı gerçekten. E yanında da kararında müskirat. Gerçekten on numara cuma akşamı oldu. Ağırdan aldım akşamı, nasıl olsa gece genç dedim yani. Yeni çıkan 4 CD’lik Nâzım Hikmet’in dizelerine Genco Erkal’ın sesinden verdim kulağımı. Zaman zaman keyiflendim, öfkelendim, hüzünlendim. Sonrada Behzat Ç’ye takılıp, akabinde de Çelik Blek değil tumba yatak vaziyetleri. Ağzımızın tadı bozulmasın. Sağlıkla ve dostlukla. Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) arazisi üzerinde süren inşaatlara tepki gösteren mimarlar, önceki gün konre merkezi inşaatı için bölgenin sit derecesinin düşürülmesine “Soğuk Savaş” benzetmesi yaptı. Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin haftalık basın toplantısının gündeminde, “AOÇ arazisinin sit derecesinin düşürülmesi” kararı yer aldı. Toplantıya şube başkanı Ali Hakkan ve sekreter üye Tezcan Candan katıldı. Hakkan, kararla ilgili olarak hukuki süreci başlatacaklarını dile getirdi. Hakkan, AOÇ’nin parçalanmasına karşı mücadele edeceklerini vurguladı. Sekreter üye Tezcan Candan ise karara sert çıkarak, “Bu kararı veren koruma kurulları siyasetin parçası olmaya başladı. Bu Türkiye için çok tehlikeli bir durumdur” ifadelerini kullandı. Candan, inşası süren Başbakanlık yeni hizmet binası için dava açtıklarını anımsatarak, “Biz bir adım attığımızda onlar AOÇ’ye yönelik bir karar alıyor” dedi. Bu durumu “Soğuk Savaş”a benzeten Candan, “Cuma günü eylem yaptık, AOÇ’nin kapısını mühürledik. Birkaç gün sonra bu karar alındı” diyerek tepki gösterdi. Öte yandan şube başkanı Hakkan, sit derecesinin düşürülmesi kararını veren koruma kurulunda Mimarlar Odası’na kayıtlı üyelerinin de bulunduğunu aktardı. Hakkan, “Bu konuda da hukuki süreci başla SERDAR ŞAHİNKAYA tacağımız gibi bu kararın alınmasında rol oynayan üyelerimiz hakkında suç duyurusunda bulunarak iç hukukumuzu harekete geçireceğiz” dedi. Lokumcu’ya anıt mezar Ayrıca toplantıda Mimarlar Odası, Makine Mühendisleri Odası ve İnşaat Mühendisleri Odası’nın ortaklaşa düzenleyeceği proje yarışmasının tanıtımı da yapıldı. Proje yarışmasının, geçtiğimiz yıl AKP’nin Artvin Hopa mitinginde çıkan olaylarda sıkılan gazdan etkilenerek kalp krizi geçiren ve yaşamını yitiren öğretmen Metin Lokumcu’ya anıt mezar yapılması için başlatıldığı belirtildi. Yarışma tarihlerini açıklayan Candan, “Proje teslim tarihini 12 Nisan olarak belirledik. 27 Nisan’da kazanan proje açıklanacak ve 31 Mayıs’ta da anıt mezar inşa edilmiş olacak” ifadelerini kullandı. ‘Tiyatrolar özelleştirilemez’ Toplantıda, Emek İn şaat ve İşletme AŞ’nin Akün ve Şinasi sahnelerini satışa çıkarılmasına tepki gösterildi. Atatürk Bulvarı üzerinde bulunan yapının Cumhuriyet dönemi eseri olduğunun altı çizildi. Tezcan Candan, “Tiyatroların özelleştirilmemesi gerekir” derken Hakkan, “Bu konuda Ankara en önemli kültür mekânlarından bir tanesini kaybediyor” ifadelerini kullandı. Eymir’de alkol yasağı Geçtiğimiz hafta ODTÜ Eymir Gölü tesisleri içerisinde bulunan büfe ve restoranların içki satış ruhsatlarının yenilenmemesini de değerlendiren mimarlar, uygulamayı “diktatörlük” olarak nitelendirdi. İşletmelerinin alkol ruhsatlarının yenilenmemesine ilişkin “Hiç şaşırmadım” diyen Tezcan Candan, “Artık bu ülkede Başbakan, ne giyeceğimize, ne yiyeceğimize, ekmeğimize suyumuza hatta yapacağımız çocuğa kadar karışıyor” dedi. Ararım! Arayamazsın! Yeni yıldan itibaren Ankara Adliyesi’nde çalışmaya başlayan özel güvenlik görevlilerin, girişlerde personelin çantasını aramak istemesi tartışma yarattı. Büro Emekçileri Sendikası (BES) üyesi bir memur, buna karşı çıkınca “karakolluk” oldu. Güvenlik hizmetlerini 1 Ocak’tan itibaren özelleştiren Ankara Adliyesi’ndeki yeni uygulama tartışma çıkardı. Bu hafta başından itibaren özel güvenliklerin, adliye personelinin de çantasını “güvenlik amacıyla” XRay cihazında geçirmeye başladı. Dün sabah mesaisine başlamak için savcı ve hakimlerin kullandığı kapıdan adliyeye girmek isteyen BES üyesi kadın memur, özel güvenliklere kimliğini göstererek geçmek istedi. Bu sırada güvenlikler, memura çantasını XRay cihazına koymasını istedi. Kadın memur ise “Ben devlet memuruyum. Adliyenin asli unsuruyum. Beni arayamazsınız” diyerek olumsuz yanıt verdi. Güvenlikler ise başsavcılığın böyle bir talimatı olduğunu söyleyerek ısrarcı oldu. Bunun üzerine tartışma büyüdü, adliyenin içinde bulunan karakoldaki polisler olaya müdahil oldu. Diğer BES üyeleri de arkadaşlarına destek için kapıya geldi. Polis haklarında işlem yapmak için BES üyesi üç memuru karakola götürdü. Polisler önce tutanak tutmak istedi. Ancak nöbetçi savcının uyarısı üzerine, bundan vazgeçildi. EGO takipte! Anakent Belediyesi EGO Genel Müdürlüğü bünyesinde her gün toplu ulaşım için sefere çıkan 1470 otobüs, günün 18 saati takip ediliyor. “Araç Filo Takip Sistemi” ile yapılan izleme sayesinde, otobüsün doluluk nedeniyle durağı pas geçmesi halinde, anında yeni bir araç servise çıkarılacak. Şu anda deneme aşamasında olan sistem sayesinde yurttaşların duraklarda beklemelerinin önüne geçilecek. Takviye araç, yoğunluk yaşanan noktadan itibaren yolcu alımlarına başlayacak ve o hat üzerinde normal seferini tamamlayacak. EGO Genel Müdürlüğü bünyesindeki otobüsler, GPS, GPSGPRS araç takip sistemi üzerinden, anlık olarak “nerede oldukları, hangi güzergâhı izledikleri, hangi noktalarda hız limitlerini aştıkları, ne kadar mesafe kat ettikleri, tanımlı çalışma bölgeleri içinde kalıp kalmadıkları, belirlenen güzergâhlara uyup uymadıkları” açısından, bir merkezden, seferde bulunduğu sürece izleniyor. Elektronik izleme ile “Durakta durmadı”, “İki otobüs arka arkaya geldi”, “Çok hızlı gitti” gibi şikâyetlerin de anında tespit edilebildiğini kaydeden yetkililer, EGO Cepte uygulamasına da zemin hazırlayan sistem ile duraklar arası mesafe takibinin rahatlıkla yapıldığını dile getiriyorlar. C MY B