01 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sayfa 24 Ocak 2013 Perşembe a2 KÜLTÜR SANAT Rüzgâr İstasyonu A. Adnan AZAR [email protected] Ressamlar Sokağı kuruluyor AA Sanatçıların yaşamları her zaman merak konusudur. Nasıl yaşar, günlük hayatta neler yapar, nereden ilham alır, hayallerini nasıl somutlaştırırlar? İşte kimi zaman filmlere bile konu olan ressamların yaşantıları Başkentte kurulacak “Ressamlar Sokağı’’nda gözler önüne serilecek. Türkiye’de Ressamlar Sokağı’nın öncüsü “Çoban Ressam’’ Süleyman Şahin, başkentte kurulacak sanat yolunu anlattı. Şahin, dünyanın her yerinde sanatçıları bir araya getiren ressam sokaklarının öneminin bilindiğini belirterek, Ankara’da da 26 Ocak’ta Anse Mobilya Dekorasyon Merkezi’nde açılacağını bildirdi. 300 kişinin aynı anda sanatsal faaliyette bulunabileceği büyük bir alanın ressamlar için tahsis edildiğini söyleyen Şahin, burada resim yapan sanatçıların izlenebileceğini, “Sanatseverler ressamın çalışmaların ve hayal dünyasını görerek sanatçının varlığını hissedecekler’’ sözleriyle dile getirdi. “Biz kendimizi, yüreğimizi sanat için ortaya koyduk. Topluma bir şeyler sunalım istiyoruz. Burası resim yapan herkese açık’’ diyen Şahin, burada haftada bir gün ücretsiz ders vereceğini de belirtti. Şahin, resim kurslarını çok pahalı olduğuna dikkati çekerek, gençyaşlı amatörprofesyonel, kadınerkek herkesin ‘’sıfır ücret’’ ile “Ressamlar Sokağı’’ndan faydalanabileceğini ‘’Kağıdını boyasını alan ressamla çalışabilecek’’ sözleriyle dile getirdi. İkinci sokak Ankara Kalesi’nde Ressamlar Sokağı’nın başkent için de prestij sağlayacağına inanan Şahin, ikinci Ressamlar Sokağı’nın da Ankara Kalesi’nde açılacağı müjdesini verdi. Altındağ Belediyesi’nden gerekli desteği aldığını ifade eden Şahin, inşaatın devam ettiğini ve başkentteki iki sanat merkeziyle de buralardaki çalışmaların Türkiye’nin her yerine yayılacağını anlattı. Şahin, Ressamlar Sokağı’na sanat galerilerinin yanlış politikaları nedeniyle de ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Galerilerde ressamla diyalog kurdurulmadığını, ressamların hep birbirinden kopuk yaşadığını savunan Şahin, zamanla Şefik KAHRAMANKAPTAN [email protected] YANSIMALAR Mehmet Eroğlu: Issızlığın Karşı Kalemi AyşeDeniz’in ‘Lisztified’ Çıkışı... e kadar iyi sanatçı olursanız olun, iyi bir çıkış yakalamakta bazen rastlantılar, bazen sonucunu tahmin etmeden giriştiğiniz işler etkili olur. Bir anda, “ünlü” bir sanatçı olma yolunda ilerlemeye başlayabilirsiniz. En güzel örnek Fazıl Say’dır. Fazıl, vaktiyle Genç Konser Sanatçısı Yarışması’nı önce Avrupa, ardından dünya genelinde kazanmasaydı, uluslararası dolaşımda bu denli çok ve etkili biçimde yer alabilir miydi? Geçen haftadan bu yana, değişik bir örnek daha yaşanmaya başlandı. Lisans öğrenimini Amerika’daki Eastman Müzik Okulu’nda yaptıktan sonra Londra’da Kraliyet Akademisi’nde master çalışmasını tamamlayan 24 yaşındaki piyanistimiz AyşeDeniz Gökcin, ortaokul sıralarından itibaren hayranlık duyduğu rock topluluğu Pink Floyd’un, rekor kıran üç parçasını Ferenç Liszt’in kısaca Dante olarak adlandırılan “Fantasia Quasi” sonatıyla harmanlayarak klasik formatta düzenledi. “Lisztified” başlıklı 15 dakikalık albüm sanal alemde dolaşmaya başladı ve Pink Floyd tarafından o denli beğenildi ki, başta Sound Cloude olmak üzere müzik paylaşım sitelerinde tavsiye edildi. Sanal alemde kıyamet de ondan sonra koptu! Parçaları dinleyenlerin sayısı neredeyse yüzer yüzer artmaya başladı. Bu satırları yazdığım sırada dinleyici sayısı 42 bini zorluyordu. Dileyen herkes internetten dinleyebilir, iTunes’dan edinebilir. Bu paylaşım süreci AyşeDeniz’in, Orhan Şallıel yönetimindeki Antalya DSO ile Rahmaninof’un Paganini Varyasyonları’nı seslendirme hazırlıkları sırasında başladı. AyşeDeniz, elinde telefon kuliste sahneye çıkmayı beklerken bir yandan hızla artan paylaşımcıları izliyordu! Siz bu satırları okurken, Londra’da BBC için, Türkçe, Arapça, Farsça altyazılı olarak yayımlanacak yaklaşık iki saatlik bir programın çekimlerinde olacak. Mezunu olduğu Kraliyet Akademisi Twitter ve benzeri ortamlarda AyşeDeniz’in başarısıyla övünürken, ölçümleri yayımlayan Music Chart, klasik dalda AyşeDeniz’in Portekiz ve Finlandiya’da 1 numarada yer aldığını saptadı. Amerika Seattle’dan Lisztified’in orkestralı versiyonunu seslendirmesi için teklif aldı. Dileğim AyşeDeniz’in bu ivme ile çıkışını sürdürmesi, iyi bir menajerlik firmasının da dikkati çekerek, solistik yeteneğini uluslararası alanda beş kıtada insanlıkla paylaşması... Önümüzdeki sonbaharda bir Arjantin turnesi kesinleşti, Antalya Piyano Festivali’nde de yer alması bekleniyor. Durmak yok, yola devam AyşeDeniz... Bu arada gelen bir başarı haberini daha paylaşmak isterim. Amerika’nın Boston kentinde tiyatro öğrenimine devam ederken, profesyonel tiyatrolarda sahneye çıkan Melis Aker, Boston’daki orta ölçekli tiyatrolardaki oyunlar arasında yapılan değerlendirmede 2012 yılının en iyi kadın oyuncusu seçildi. Günümüz ortamında, genç Türk kadınlarının başarıları yüreğimize biraz su serpiyor! I ssızlıkta bir kalem. Dokunmak ve deşmek, maskeleri ve kabukları kanırtmak üzere satır aralarına çalışıyor. Geceleri de gün ışığıyla aydınlanıyor yazı masası; gitmek ve kalmak arasında uzayan gölgelerin izinde. Bakıp görerek, dünyayı soru cümleleriyle anlayan bir karşı kalem. Pişman olmak için yazıyor; anılarını keşfetmek için. Bu nedenle ilk kitabı Issızlığın Ortasında’n bu yana hiçbir romanının ilk cümlesi görünmüyor; soğan mürekkebiyle yazılmış olduklarından belli ki. Kahramanları yüzleşiyor kendi yazgılarıyla, onun yerine. Hayatı kavramanın, hep birkaç adım önümüzde olan ölüme yakın durmaktan geçtiğini biliyor. Denge bir tehlike. Barışık olmak, hizaya girmek sakıncalı. Hayat ve yazı; yıkıp yeniden kurmak, kendini edebiyata yeniden ve yeniden bağışlamak ve kaybetmek onun için. Matematik ve coğrafyanın esiniyle. Denizleri aşkla taşıyan rüzgârla. Hayatın içinden başlayarak, hayallerin gerçekleriyle karşılaşmak üzere yolda. Geleceği, aslında geçmişi olan kahramanlarıyla, ulaşmak ve kalmak yerine, hep giden karakterlerin yanında. Samanyolu’nun, gökyüzünün bel kemiği olduğunu biliyor. Akıllı olmanın korkaklıklarımızın bir sonucu, anlamanın bağışlamak, kusursuzluğun bir kusur olduğunu düşünüyor. Sevmek, yazgımızı geleceğe bırakmak, dönüşmek, vazgeçebilmek. Aşksa sıradanlığın panzehiri. İzmir, Karşıyaka demek onun için. Ona kalan ilk imge, havada yanıp sönen bin bir ışık. Korku onun da gölgesi. Çizgiyi değil, yönü seçiyor. Tren, Belleğin Kış Uykusu; ama daha önce Uşakİzmir hattında yaptığı on saatlik çocukluk yolculuğu demek. İntihar kimileri için bir bilinç edimi. Ama hayat, intiharla taçlandırılacak ölçüde değerli değil. Altıncı romanı Yüz:1981’de olduğu gibi “yüz”, kişinin adı kadar önemli. Şairleri seviyor. Nâzım Hikmet, Attila İlhan, Özdemir İnce, Ahmed Arif... Shakespeare ve Aragon vazgeçemedikleri. Duyduğu ilk ses, uğultu ve anne sesi. İzmir’de bitirdiği ilkokulunun adından başlayarak Ankara, kaçamadığı bir “yazgı”. Yedi yıl süren yatılı öğrencilik yıllarından sonra ODTÜ, hayatını belirleyen bir dönemi içeriyor. 1976 ve 1981’de tamamladığı ilk iki romanı Issızlığın Ortasında ve Geç Kalmış Ölü okurla ancak 1984’te buluştuktan sonra gelen istifanın ardından, kendini yazdıran yeni romanlar ve başka bir yüzünde mühendislik. Şimdi um:ag’da, birbirinden önemli genç yazarların yetiştiği seminerler düzenliyor. Ana kaynağı yıkım, kargaşa ve acı. Kardeşlik ve düşmanlık, kıyıcılık ve merhamet onun yazı dünyasında iç içe. Satır aralarındaki gizli kahraman hep ölüm. Acılarımızı ve hazzı keskinleştiren bilinci işaret ediyor romanlarıyla. Kelimeleri, gizli yüzlerin, yeni uçurumların peşinde. Tutkulara tutkuyla bakıyor: arzu, özveri, cesaret, alçaklık, vicdan, fark edemediğimiz ‘ur’lar, aynalar ve mercekler. Tek başınalığın, iyiliğin, kötülüğün, pişmanlıkların, belleğin, günahın görünmez lifleriyle yaşamaya ve yitirmeye bağlanışı. Maskelerin ardına bakıyor. Şehvetle saflığın arasındaki aynaların ‘sır’ını bozuyor farklı bir söz dizimiyle. Hayal gücüyle donanmamış bilinç kör ve korkutucu onun için; ölçüsüz bağlanışlar da. Üç ırmağın; geçmiş, şimdiki zaman ve geleceğin birbirini bulacağı ölüm kavşağını bilerek yaşadığı için inadına yazıyor. O kaleminin ucundan doğan bir yazar. Unutmadığı adı Mehmet Eroğlu. N Süleyman Şahin sanatseverlerin galerilerden elini ayağını çektiğini, sergilere ressamlar ve ressamların arkadaşlarının geldiğini kaydetti. Ressamlar Sokağı’nın herkesi bir araya getireceğini umduğunu dile getiren Şahin, ‘’Biz sanatsever halkı yeniden kazanmak istiyoruz. Kişi, Ressamlar Sokağı’na gelecek, bizi izleyecek, diyalog kuracak, yaptığı eseri gösterecek, sanatsal bir sorunu varsa paylaşacak. Biz de ışık tutmaya çalışacağız’’ dedi. Bu müzikal çocuklara okumayı sevdirecek Üç boyutlu hamur! Yenimahalle Belediyesi Meslek Edindirme Kursları (YENİMEK) kursiyerlerinin hamur ve posterleri ullanarak yaptıkları üç boyutlu tablolar görenlerin ilgisini çekiyor. YENİMEK Yaşamkent Şubesi’nde ev dekorasyonu derslerine devam eden kursiyerler, yaptıkları tablolarla resme farklı bir boyut kazandırıyorlar. Ev dekorasyonu eğitmeni Tülay Elçi rehberliğinde kâğıt poster ve hamur kullanarak geliştirdikleri teknikle üç boyutlu tablolar yapan kursiyerler, hayal güçlerini katarak ortaya çıkardıkları eserleri ile gururla sergiliyorlar. Zemine yapıştırılan posterin üzerine motiflere göre kesilen hamurlar yapıştırılarak yapılan tablolarda, yaklaşık 9 poster kullanılıyor. Motifler arkadan öne doğru hamurla kabartılarak ön plana çıkarılıyor. Hamurlarla derinlik kazanarak üç boyutlu hale gelen tablolar cilalama işlemi ile tamamlanıyor. ‘Sönmeyen Işık’ “Adalet ve Demokrasi Haftası” etkinlikleri çerçevesinde, bugün, fotoğraf sanatçısı Gürsel Gökçe tarafından hazırlanan “Sönmeyen Işık Uğur Mumcu” isimli sergi, Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde açılacak. Sergi, 31 Ocak’a kadar Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde izlenebilecek. Sergide, Uğur Mumcu’nun katledilişinin ardından yapılan cenaze töreni ve 20 yıl boyunca düzenlenen anma etkinlikleri sırasında çekilen yüzlerce fotoğraf içerisinden seçilen 40 fotoğraf yer alıyor. Gökçe, yarın saat 16.00’da da “Uğur Mumcu’yu Uğurlarken” isimli fotoğraf gösterisini sunacak. Ankara Devlet Opera ve Balesi (ADOB) uzun bir sürenin ardından çocuklara yönelik yeni bir müzikal eser hazırladı. “A’dan Z’ye” adını taşıyan müzikalin bestesini Melih Seskır yaptı. Dilek Kangal’ın eser metnini yazdığı müzikali, Gülce Çelik Erdoğan da sahneye koyuyor. “Çocuklara kitap okumayı sevdirmeyi” amaçlayan eserin konusu ise şöyle: “Kitap okumayan bir kasabaya yolları düşen Ahmet ve Ayça önce çok şaşırıp üzülürler, daha sonra bu kasabadaki öğrencilere yardım etmeye karar verirler. Ahmet ve Ayça’nın yardımlarıyla kasabadaki öğrenciler yeniden okumaya ve eğitimlerine başlarlar.” Eserde “Ayça” rolünü Güliz Akalın, Sibel Kılızateş, Burcu Altınel ve Zeynep Çelikkanat; “Ahmet” rolünü Yağmur Bayrakdarlar, Yunus Eroktay ve Halil Turgut, “Erol” ve “Öğretmen” rollerini de Mahir Kat ve Semih Aşık, dönüşümlü olarak canladıracak. Eserin prömiyeri 3 Şubat’ta, Leyla Gencer Sahnesi’nde minik izleyicilerin beğenisine sunulacak. “YAŞAYAN SON SÜNGER AVCISI AKSONA MEHMET” AHMET RASİM SK. NO:14 ÇANKAYA T: 442 30 50 SÖYLEŞİ ZAYİ TC. Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'nce verilmiş 000330 numaralı Sarı Basın Kartı'mı yitirdim. Hükümsüzdür. AHMET ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN 24 OCAK 2013 PERŞEMBE SAAT 19.30 Sahibi Genel Yayın Yönetmeni Ankara Temsilcisi Sorumlu Müdür 24 Ocak 2013 Perşembe : Cumhuriyet Vakfı adına Orhan ERİNÇ : İbrahim YILDIZ : Utku ÇAKIRÖZER : Miyase İLKNUR Editör Sayfa Editörü Reklam Müdürü Satış Koordinasyon : Barkın ŞIK : Okan AKYÜREK : Kerim TAŞKAN : Osman ÖZER Yazışma Adresi Telefon Eposta : Cumhuriyet Gazetesi Ankara Bürosu, Ahmet Rasim Sok. No:14 06550 Çankaya : 0312 442 30 50 : [email protected] Yayımlayan : Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Basıldığı Yer : DPC Doğan Medya Tesisleri Dağıtım : YAYSAT Yerel ve süreli yayın C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle