Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sayfa 10 Ocak 2013 Perşembe a2 Kültür sanat RüzgâRİStASYoNu A. Adnan AZAR aazar56@gmail.com Tonguç araştırmacıları bekliyor Köy Enstitüleri’nin mimarı ve dönemin İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’un geride bıraktığı belgelerden, fotoğraflardan ve mektuplardan oluşan İsmail Hakkı Tonguç Belgeliği Vakfı, araştırmacıları bekliyor. Vakfın kurucusu ve Tonguç’un oğlu Engin Tonguç belgelikte; 674 Türkçe, büyük çoğunluğu Almanca olan yabancı dilde 384 kitap bulunduğunu belirterek, “Nazi döneminde yok edilmesi sonucu, bugün Almanya’da bile bulunmaları zor olan Almanca kitaplar, özellikle Köy Enstitüleri’nin kuruluş felsefesinin incelenmesinde kullanılacak önemli kaynaklardır” dedi. Teknolojik olanaklarla donatılmış vakıf merkezinde; değişik amaç ve nitelikli bilgisayarlar ile tarama, kopyalama, çoğaltma gereçleri, belgelerin asıllarının korunduğu, kilitlenebilir, kızak sürgülü kasa dolaplar kullanılıyor. Vakfın kurucusu ve yönetim kurulu üyesi Engin Tonguç, 1960 yılında başlanan çalışmalarla belgeliğin oluşturulduğunu belirterek, belgeliğin gelecek kuşaklara aktarılabilmesinin önemine dikkat çekti. Vakıf başkanı Fügen Çetiner’in belgelerin tamamına yakınını elektronik ortama taşıdığını söyleyen Engin Tonguç, vakfın da belgeliğin korunması, değerlendirilmesi ve geleceği tam olarak ulaştırılması için kurulduğunu kaydetti. Engin Tonguç, belgelikte İsmail Hakkı Tonguç’tan kalan çok sayıda gazete, dergi ve kupürlerin yanı sıra, bazı kişisel eşyalar olduğuna da dikkat çekerek, “Kalemler, resim kalem ve fırçaları, gündelik kullanım araçları ve bence en önemlisi yüzlerce fotoğraf çekerken kullandığı fotoğraf makinesi de belgelikte bulunuyor” diye konuştu. Belgelikten yararlanmak isteyenlerin ciddi bir araştırma konularının olması gerektiğinin özellikle altını çizen Engin Tonguç, “Konuları bilindikten sonradır ki, konularıyla ilgili belge vb. gibi değerlerin kopyaları kendilerine verilir. Kullanım amacı belirtilmeden yapılacak istekler karşılanmaz. Ayrıca, kullanıma açılacak belge v.b. gibi değerlerin içeriklerinde asıl konuya herhangi bir katkısı olmayacak, yalnızca kişisel karalama ve çekişmeleri amaçlamış olanların ve herhangi bir yarar sağlamadıkları halde, aramızdan ayrılmış kişilerin yaşamakta olan yakınlarını kıracak, incitecek ögeler taşıyanların açıklanmalarından kaçınılır” dedi. İsmail Hakkı Tonguç Belgeliği Vakfı, “1112. Cadde (Eski 3. Cadde) No:36/3 Öveçler/ANKARA” adresinde çalışmalarını sürdürüyor. Araştırmacılar, belgeliğe ve vakfa “476 05 49 ve 0532 234 45 07” numaralı telefonlardan ya da “iletisim@tongucvakfı.org.tr” elektronik posta adresinden ulaşabilirler. YANSIMALAR Şefik KAHRAMANKAPTAN sefik@kahramankaptan.com Taşlar, Fısıltılar ve Filinta üyüyünce en çok taşlara dokunup, sonra onlarla B sarsıcı muhabbetler koyultacak olan Filinta Önal, 13 Aralık 1972’de sevdiği şehrin Bahçelievler’inde, 1. Cadde’de, Ankara taşından kesilmiş gün görmüş bir kaldırım taşının kıyısında bir evden doğru gördü dünyayı. Dünyanın, sarışın bir şaşkınlık olarak onu görmesi biraz zaman alacaktı. O sonra anne sesinin ardından gök gürültüsüne ve yağmura dikkat kesildi. Evdeki tanıdık yüzlerle nesnelerin ve pencere camının ötesindeki kaldırım taşlarına, telaşlı adımlara, beyaz ipek gibi yağan kara baktı ve gördü: Dünya soğumaya yüz tutmuş ve yeniden biçim verilmesi gereken devasa bir taştı. Şiirlerle, şiirlere doğru büyüdü; doğruya kök saldı. Şiir, Ahmed Arif demekti baştan sona; Ahmed Arif’se onun için uçsuz bucaksız bir hayat ve tükenmez bir baba. Hasretinden Prangalar Eskittim’in, uzun ‘yasaklı zamanlar’dan sonra yeniden yayımlanması en değerli sevinci. Büyük düş kırıklığıysa hep yanında olacağını düşündüğü babasının ellerinden kayıp yitişi. Yılların ardından “Otuz Üç Kurşun”un zihnindeki biçimine yek pare bir taşı yontarak, kendiliğinden ulaştı: Kuru, kurutulmuş, görünmez ama el yakan bir umarsızlığın aktığı bir dere yatağına yüzüstü kapaklanmış bir insan teki ve onun duman gibi savrulan poşusunda otuz üç merminin derin, onmaz ve gölgeli izi. “Yıldızı Paslanmış” tersinden bir soru şimdi karşılığı olmayan keder alazlarına. İlkokuldaki öğretmeni Türkan Cansoy’dan sonra başka hiçbir öğretmenini sevmedi. Koca kafalı bilimle fazlaca yüzgöz de olmadı. Tutkusuz öğrenmekten, sevgisiz ve kusursuz öğretmekten hep uzak durdu. Ama matematik içindeki sınırsız haylazlığa yoldaş oldu. Büyük, dev taş kütleleri düşledi zihin denklemlerinin izinde. Düşleri onu Kiev’e, anıtsal heykellere, Şevçenko Akademi’ye ve onu yıllardır bekler gibi duran bir güzel yüreğe, Natalia’ya taşıdı. Şimdi düşlerini, Tolstoy ailesinin genç kuşağından, yol arkadaşı Natalia ile paylaşıp kuruyor önce. Gönül indiren, görmeyi, sonra kendi uzağına sessizce çekilmeyi göze alarak bilenmeyi bilen herkesle. İmge fırtınalarını içine sığdıramadığı atölyesi dar artık ona; dünya da. Taşın ve metal’in içini görüyor. Elleri ve kalbiyle. Dünyanın bütün nehirleri oradan akıyor Filinta’ya. Rüzgârlar ve fırtınalar taşın kılcal damarlarında saklı. Oradan geliyor fısıltılar ve çığlıklar. Oradan uç veriyor Filinta Önal’ın öyküleri; sokaklardan, alanlardan yeryüzüne karışarak, yüzleşerek, ödeşerek büyüyor. Taş varlık nedeni Filinta’nın. Doğanın belleğini silerek oluşturduğu bir omurga ve yeni bir söz diziminin ayrıksı ritmi içre vakur ve ama hep alan, sarıp sarmalayan sessizlik şiirinin izinde. İlk ciddi okumaları, Şeker Portakalı ile başlayarak Küçük Kara Balık ve sonra İnce Memet ’in yalın ve büyüleyici satırları. Halil Cibran’la Rilke vazgeçemedikleri. Ataol Behramoğlu, Fakir Baykurt, Mahmut Makal, Adnan Binyazar çocukluğunun tanış yazarları. Ekrem Kahraman, Orhan Peker, Orhan Taylan, Habip Aydoğdu, Hanefi Yeter, Tunç Tanışık yakın bulduğu renk, devinim ve derinlik ustaları. Hakan Erkmen ve Levent Tümer neredeyse bebeklikten bu yana vazgeçemediği dostları. Yürek gözü ve elleriyle, aslında tüm gövdesiyle taşı ve metali ve her şeyi kendi iklimleri içinde okunaklı yolculuklara dönüştürüyor her seferinde. ‘Çöpten ateşe’, düşün, düşüşün, duruş ve bakışın, kalkışmanın imgeleri. “Buradayım ben; ya siz neredesiniz?” diyor, soruyor; onun, giderek ne taş, ne metal olan öyküleri: “Beni görmek, duymak zorundasınız. İçinizdeyim; şimdi ve daima!..” Demet Demet Saygun... Balesi, değeri dünya müzik çevrelerinde giderek daha iyi anlaşılan bestecimiz Ahmet Adnan Saygun’u (19071991) anmak amacıyla, tam ölüm günü olan 6 Ocak gecesi bir konser düzenledi. Opera dışından tek konuk, 6660 sayılı yasa çerçevesinde yurtdışına gönderilmeden Ankara’daki hazırlık derslerini Saygun’dan alan, sonraki yıllarda bestecinin başta 2. Piyano Konçertosu olmak üzere bazı yapıtlarını adadığı Gülsin Onay’dı. Ankara Opera Orkestrası’nın iki başkemancısından biri olan, oğlu Erkin Onay’la birlikte sahneye çıkarak Saygun’un “Demet” başlıklı dört bölümlü KemanPiyano Süiti’ni seslendirdiler. üzik kurumlarımızın, yitiklerimizi anma koM nusunda duyarlılıklarını giderek artırmaları memnuniyet verici. Ankara Devlet Opera ve Ödül törenimize bekliyoruz Gazetemiz ile Çankaya Belediyesi’nin işbirliğinde düzenlenen öykü ve fotoğraf yarışmasının ödül töreni bugün Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde yapılacak. “Cumhuriyet ve Çankaya Gençlik ve Sanat Yarışmaları” kapsamında, gazetemizin Çankaya Belediyesi işbirliği ile gerçekleştirdiği öykü ve fotoğraf yarışmalarına katılan 20 genç, ödül alacak. Geçtiğimiz eylül ayında başvuruları başlayan ve 29 Ekim tarihinde sona eren, konusu serbest kısa öykü yarışması ile nisan ayında başlayıp yine 29 Ekim tarihinde son bulan fotoğraf yarışmasına katılan Ankara ili sınırlarındaki lise ve üniversite öğrencilerine ödülleri bugün saat 18.30’da, Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde yapılacak törenle verilecek. “Ankara Liseler Arası Öykü”, “Liseler Arası Fotoğraf” ve “Üniversiteler Arası Öykü” ve “Üniversiteler Arası Fotoğraf” kategorilerinde yarışan gençlere öykü ve fotoğraf alanlarında, liseliler kategorisinde birinciye 2 bin TL, ikinciye bin 500 TL, üçüncüye 1000 TL ve 500’er TL’lik iki mansiyon, üniversite öğrencileri kategorisinde ise birinciye 3 bin TL, ikinciye 2 bin TL, üçüncüye bin 500 TL ve 1.000 TL’lik iki mansiyon ödülü sunulacak. Ödül törenine Ankara Temsilcimiz Utku Çakırözer ile Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık da katılacak. ‘Çılgın müzisyenler’ Ankara’da 30 yıldan fazla bir süredir dünyanın dört bir yanında kapalı gişe konserler veren; 2 keman, 1 viyola ve 1 çello sanatçısından oluşan “Le Quatuor”, klasik müzik repertuvarlarını rockla, cazla, şarkılarla, danslarla, pandomim ve komediyle harmanlayarak, görsel bir gösteri sunmak için ilk kez Ankara’ya konuk olacak. Daha önce İstanbul’da 2008 ve 2009 yıllarında kapalı gişe gösteriler yapan topluluk, Ankaralı müzikseverler ile ilk kez Congresium Ankara’da, 9 ve 10 Şubat’ta bir araya gelecek. Konserin biletleri satışa sunuldu. İki katilin öyküsü: Jerry ve Tom HBO yapımı “Six Feet Under” ve NBC’nin “The West Wing” gibi televizyon dizilerindeki yazarlığıyla tanınan Amerikalı yazar Rick Cleveland’ın oyunu “Jerry ve Tom”, Ankara Devlet Tiyatrosu’nun Stüdyo Sahnesi’nde izleyici ile buluşuyor. Daha önce yine Ankara Devlet Tiyatrosu’nda “Japon Kuklası” ve ödüllü “Yastık Adam” oyunlarının rejisini üstlenen İlham Yazar’ın yönettiği oyunu Zeynep Nutku Türkçeye çevirdi. Ünsal Coşar, Cüneyt Mete, Özgür Öztürk ve Yıldız Kaplan’ın rol aldığı oyun, “İnsan öldürmeyi rutinin bir parçası haline getirmiş olan iki kiralık katilin gerilim, şiddet ve tehlike dolu hikâyelerini” anlatıyor. Kahramanların “seri şekilde, serinkanlılık ve çoğu zaman keyifle sürdürdükleri cinayetlerinin sürpriz bir kesişme noktasını” da farklı bir dille sahneye taşıyan oyunun dekor tasarımı Murat Gülmez’e, kostüm tasarımı Funda Karasaç’a, ışık tasarımı da Zeynel Işık’a ait. “+13” yaş sınırı bulunan oyun, yarın ve 13, 29 Ocak’ta izlenebilecek. Erkin, ne denli iyi bir kemancı olduğunu bir kez daha kanıtladı. Yıllar önce anneoğul ilk ikili çalışmayı Fazıl Say’ın KemanPiyano Sonatı ile yapmışlardı. Erkin’in artık olgun bir kemancı kimliğiyle, çok iyi bir ton yakaladığını, Horon, Zeybek ve Sepetçioğlu’ndaki halk ruhunu başarıyla yansıttığına tanık olduk. Prova sırasında Erkin’in bizzat yaptığı kaydı, konserin duyurulduğu radyo programında dinlediğimde, “Anneoğul tümünü kaydetmeliler” diye düşünmüştüm. Bu süitin değişik sanatçılarımızla yapılmış pek çok kaydı var ama, tını ve duygu farkını ortaya koyacak böyle bir kayıt da müzik arşivimize yakışır. Konserde, Saygun’un değişik yapıtlarından örnekler verildi. Sim Tokyürek (Alto), Esra Abacıoğlu Akcan (Soprano), Bülent Ateşoğlu (Bas), Tuncer Tercan (Bariton) ve Yavuz Öztürk (Tenor), Duygu İnandık’ın piyano eşliğinde soloları seslendirirken, klarnetçiler Ferhat Göksel ve Bora Akyol, bestecinin çok az çalınan “Sezişler” başlıklı düetini sundular. Opera orkestrasının iyi enstrümanistleri, başkemancı yardımcısı Aslı Özsoy Körner önderliğinde kemancı Ceren Türkmenoğlu, viyolacı Ercan Gören ile çellist Demet Kıyıcı’dan oluşan “Özsoy Dörtlüsü”, bestecinin ilk yaylı dördülünün bir ve dördüncü bölümlerini seslendirdiler. Dünyanın giderek Saygun müziğine neden sahip çıktığını anlamak için, aralıklarla dinlenilmesinde yarar olan, her dinleyişte yeni bir derinlik keşfedilen yapıtın icrası birinci sınıftı. En hoşuma giden de, dinletinin rejisini yapan Murat Akar’ın “eski üslupta askılık” üzerine, Saygun’un Paris alışkanlığını yansıtan ibikli sanatçı beresini, bir kabanla birlikte “temsilen” asmış olmasıydı. “İZMİR ŞARKILARI” DERS VERENLER FRANSIZCAYI konuşturuyorum ve mesleki hukuksal çeviri. 0506 300 30 75 SMYRNEIKA TRAGOUDIA hendese ALİ FUAT AYDIN CENK GÜRAY TONGUÇ AKKUŞ 12 OCAK 2013 CUMARTESİ SAAT 16.00 AHMET RASİM SK. NO:14 ÇANKAYA T: 442 30 50 10 Ocak 2013 Perşembe : Cumhuriyet Vakfı adına Orhan ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni : İbrahim YILDIZ Ankara Temsilcisi : Utku ÇAKIRÖZER Sorumlu Müdür : Miyase İLKNUR Sahibi Editör Sayfa Editörü Reklam Müdürü Satış Koordinasyon : Barkın ŞIK : Okan AKYÜREK : Kerim TAŞKAN : Osman ÖZER Yazışma Adresi : Cumhuriyet Gazetesi Ankara Yayımlayan : Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Bürosu, Ahmet Rasim Sok. No:14 Basıldığı Yer : DPC Doğan Medya Tesisleri 06550 Çankaya Dağıtım : YAYSAT Telefon : 0312 442 30 50 Yerel ve süreli yayın Eposta : ankcum@cumhuriyet.com.tr C MY B