Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29 EYLÜL 2012 CUMARTESİ A8 ANKARA Yaşam Ankara’da Özbek restoranı TadımNotları O rta Asya Türk Mutfağı denildiğinde, kuşkusuz en önemlilerinden biri Özbek mutfağı. Geçen hafta, bir arkadaşımla birlikte kıymetli dostum, İşletme Müdürü Selim Yılmaz’ın davetlisi olarak Çayyolu, Ahmet Kışlalı Mahallesi’nde yeni açılan Özbek restoranı “The Doppi”ye gittim. “Doppi” Özbeklerin, siyah kumaştan, kare şeklinde, üzerinde beyaz renk ile işlenmiş, üzerinde dört adet sivri biber motifi bulunan geleneksel başlığı. Her şehrin “Doppi”si farklı. Bir erkek için çok önemli. Asla yere düşmemeli. Çünkü, “Senin başında şapka var mı?” sorusunun anlamı: “Sen de erkek misin?” Malum kış da geliyor aman erkekler şapkalarına sahip çıksınlar! Prof. Dr. Ertan ANLI http://tadimnotları.blogspot.com email anliertan@yahoo.com Özbek pilavı lezzetli “Doppi” henüz, daha çok Ankara’daki Türki devletlerin diplomatları ve yakınlarına hitap etse de Selim Yılmaz, bu özel mutfağı Ankaralılara tanıtmak için kolları sıvamış. Mekân, oldukça ferah. Ortak geçişi olan tripleks ikiz villa içinde düzenlenmiş. Mönü oldukça zengin. Farklı mezeler ve yiyecekler denemeye çalışsam da “Özbek pilavı”nın yeri ayrı. Mutlaka denenmeli. Ancak, ben elma ve nane ile aromatize edilen “Özbek ayranı”nı da çok beğendim doğrusu. Bizde, ne zaman bütçe açığını kapatmak akla gelse, ilk zam kalemi içkidir. Sadece bu hükümet döneminde değil, Osmanlı döneminde de durum böyleydi. Ne zaman sıkışılsa, vergi önce, gayrimüslimlerin kontrolünde olan içkiden alınırdı. Cumhuriyetle, içki önce Tekel’le ulusallaştı ve sonrasında da özelleşti. Ama değişen bir şey olmadı. Osmanlının içki vergileri Kanuni döneminden beri gayrimüslimlerin kontrolünde olan içki sektörü ciddi oranda vergilendirilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nda alkollü içkilerin dağıtımı ve satımından alınan vergilere “Zecriye Vergisi” deniliyordu. O devirde alkollü içkilerin yapımı, dağıtımı ve satışı gayri müslim teba tarafından yapılırdı. Bu verginin toplanmasıyla ilgilenen tahsildarın tuttuğu defterlerde sahillerinden İstanbul’un “Samatya”, “Galata”, “Kumkapı”, “Beşiktaş” vb. gibi çeşitli yerlerine getirilen rakı ve şarap miktarı, meyhanelerde çalışan usta ve çırakların isim ve eşkalleri, içki taşıyan gemilerin getirdikleri içki miktarı kayıtlarla tutulmuştur. Osmanlının son dönemlerinde vergi yükü giderek arttı. 1858 tarihli bir nizamname ile Osmanlı ülkesinde üretilen ve ithal edilen bütün içkilerden alına eski vergilerin yerine “Rüsumu Müctemia” adıyla yeni bir vergi alınması kararlaştırıldı. Oranı yüzde 20’ydi. Sonunda bu da yetmedi, yüzde 10 oranında artırılarak “Resmi Miri” olarak yeniden düzenlendi. Ayrıca “Resmi Beyiye” adıyla yeni bir vergi daha konuldu. İçkilerden alınan bütün vergilere “Müskirat Rüsumu” denildi. Bilindiği gibi 18771878 OsmanlıRus savaşının sonu hüsranla bitti. İmparatorluk borçlarını ödeyemez hale geldi. Osmanlı İmparatorluğu, 1879’da damga, alkollü içki, balık avı, tuz ve tütünden alınan vergi gelirlerini 10 yıl boyunca iç borçlar karşılığı olarak alacaklılara bıraktı. Ancak, Avrupalı kızınca bu kez 1881’de bu gelirler, Duyunu Umumi yoluyla, dış borçların ödenmesine ayrıldı. Ne demeli; dün de böyleydi, bugün de.... Vurun içkiye Geçen hafta hükümet, benzinle birlikte içkiye de ciddi bir Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) zammı yaptı. Yeni vergilerden sonra rakı, bira, cin, votkanın ÖTV’si yükseldi. 70’lik rakıda 3.5 TL’lik ÖTV artışı yapıldı. Başta rakı, bira ve cin olmak üzere pek çok farklı içkinin fiyatında vergi artışına gidildi. Rakıdan alınan asgari maktu vergi tutarı litre başına 11 TL artışla 66 TL’den 77 TL’ye çıktı. Bu artışla, yüzde 40 alkol içeren 70’lik rakıdaki ÖTV 3.5 TL yükseliş gösterdi. Daha açık bir anlatımla, daha önce 45 TL’ye satılan 70’lik rakıdan 20.8 TL’lik ÖTV alınırken, bu rakam 24.3 TL’ye çıkarıldı. Sonuçta rakıya 12 TL, votkaya 12 TL, liköre 30 TL ve cine 12 TL zam geldi. Bira ise; 9 kuruşluk bir zamla ucuz kurtuldu. Marmara C M Y B C M Y B