24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SAYFA CUMHURİYET 21 EYLÜL 2012 CUMA A4 ANKARA Yaşam Spor Genç pentatloncu Olimpiyatlarda madalya sözü veriyor ama destek olan yok Tarihe geçti yine sponsor bulamıyor olu Beyi’nden babasının intikamını almak için dağa çıkan ve yiğitliği dillere destan olan Köroğlu, rivayete göre bugünkü Nallıhan’da bulunan bir handa geceler, burada atının nalı düşer, ertesi gün nalı bulan hancı onu hanın Timur ÖZKAN kapısına asar ve ozkantimur@yahoo.com han Nallıhan olarak anılmaya başlar. Adını bu rivayetten alan Ankara’nın küçük ilçelerinden Nallıhan önemli bir turistik potansiyele sahip… Tescilli tabiat ardıç ağaçlarının bulunduğu Hoşebe anıtları, yaban hayatı geliştirme Mesire Yeri Doğa Koruma ve Milli sahaları, han, cami, konak vb. Parklar Genel Müdürlüğü’ne bağlı bir geleneksel mimariden örnekler bu milli park olup merkeze 4 km bölgede görülebilecek yerlerden öne uzaklıkta. çıkanlar. Nallıhan’ın yakın çevresinde Nallıhan böylesi zengin turistik görmeye değer yerler oldukça fazla. potansiyele rağmen yıllarca Her şeyden önce Ankara’nın tescili Beypazarı’nın gölgesinde kaldıktan tabiat anıtlarının her ikisi de Nallıhan sonra, artık Nallıhan Turizm ilçesinde bulunuyor. Gönüllüleri Derneği’nin (NALTUD) Nallıhan Bolu yolu üzerinde ve öncülüğünde bu zenginliklerini ilçe merkezine 24 km. kadar tanıtıyor ve turistleri ilçeye çekiyor. uzaklıktaki Danişment Köyü Tarihi bir yerleşim olan Nallıhan’ın yakınlarında bulunan Asarlık Tepeleri kurucusu olarak; 159495 yıllarında ilginç kaya yapısı nedeniyle 1984 Bağdat seferinden dönerken burada yılında tabiat anıtı ilan edilmiş, bir han yaptıran Osmanlı veziri koruma alanında yaz aylarında doğa Nasuh Paşa kabul ediliyor. yürüyüşleri düzenleniyor. Asarlık Nallıhan’da Beypazarı’ndaki gibi Tepeleri’nin zaman zaman define korunmuş bir kentsel ortam arayıcıları tarafından da ziyaret göremiyoruz, ancak 1890’da yapılan edildiğini Danişment Köyü’nün iki katlı belediye binası ilçenin en girişinde tanıştığımız ve bizi evinde güzel korunmuş yapısı olarak dikkat çay içirmeden bırakmayan bir çekiyor. Kültür merkezi olarak köylüden öğreniyoruz. Bilinçli bir düzenlenen eski Halkevi ve İLÇE orman köylüsü olan Arif Candan Vakfı tarafından müze ve kütüphane sohbetimiz esnasında, Hayrettin haline getirilen bir diğer tarih ev ile Karaca’yı bu köye kadar getirdiğini, 16. yy eseri Nasuh Paşa Camii ve ormanların daha iyi korunması için turistik çarşı olarak düzenlenen tarihi mülkiyetinin Jandarma’ya Kocahan Nallıhan’ın merkezinde devredilmesini önerdiğini, ancak görülmesi gereken başlıca yerler. “akıllı bir adam” dediği Karaca’nın, Nallıhan’ın geleneksel mimarisini “Orman idaresini karşımıza değil görmek ve mutfağını tanımak için yanımıza alalım” diye ilçe merkezine 2 km. uzaklıktaki bu önerisini kabul Akdere Köyü’ne gidiyoruz. etmediğini anlatıyor. NALTUD’un kaymakamlık ve Daha sonra evinde belediye ile ortak yürüttüğü proje özenle sakladığı bir kapsamında; taşımalı eğitim orman kitabını hediye başladığında boşa çıkan köy ediyor ve yağmur ilkokulları, kaymakamlık tarafından nedeniyle arabayla restore edilerek dernek öncülüğünde çıkamayacağımız kurulan bir kooperatife devredilmiş. Asarlık Tepeleri’ne Kooperatif her köyde ve sadece o traktörüyle götürmeyi köyün kadınlarının işlettiği teklif ediyor. İyi bir restoranlar kurmuş. “Akdere Köy Sofrası” da bunlardan biri. Burada birbirinden lezzetli yemekler içten bir konukseverlikle ikram ediliyor. Akdere Köyü yakınında, heybetli Ankara’nın Tescilli Tabiat Anıtları Nallıhan’da B Gezgin Gözüyle SEVİL ARINAN İ havada tekrar gelmeye söz vererek bu teklifine teşekkür ediyor ve kitabı ise okuduktan sonra iade etmek şartıyla kabul ediyoruz. (Sekiz ay sonra tekrar geldiğimizde Arif Candan’ın rehberliğinde Asarlık Tepeleri’ne de çıkıyoruz. 2 km. kadar traktörle yol aldıktan sonra 3 km. yürüyerek tırmandığımız Asarlık Tepeleri, farklı dirençteki kil tabakalarının aşınması sonucu oluşmuş ilginç bir doğa parçası. Ayrıca yukarıda çok güzel bir manzara yürüyüşçüleri bekliyor.) Daha sonra Nallıhan’a geri dönerek Eskişehir yönüne doğru 21 km. uzaklıktaki Meyilhacılar Köyü’ne gidiyoruz. Burada bulunan ve halk arasında “Anıt Ardıç” tabir edilen 750 yıllık ardıç ağacı 2000 yılında tabiat anıtı olarak tescil edilmiş. 20 metre yüksekliğinde ve 2,80 metre çapındaki Kabaardıç Tabiat Anıtı’nın çevresi 9 metreyi buluyor. (Türkiye’nin en yaşlı ağacı Antalya’nın Elmalı ilçesinin Çığlıkkara bölgesindeki 2000 yıllık bir sedir ağacı, dünyanın en eskisi ise Amerika’nın Kaliforniya bölgesindeki 4800 yıllık bir çam.) Arabayı bıraktıktan sonra 200 metre kadar tırmanarak yanına ulaşabildiğimiz yarı kurumuş durumdaki anıt ardıcın etrafında bir koruma önlemi görmemek şaşırtıyor. Ankara’ya 160 km. uzaklıktaki Nallıhan’a yapılacak günübirlik veya iki günlük kültür/doğa gezileri ve ilçedeki konaklama olanakları hakkında ayrıntılı bilgi www.naltud2005.com adresinden alınabilir. lke Özyüksel, modern pentatlonda Avrupa ikincisi. Polonya’nın Varşova kentinde düzenlenen Modern Pentatlon Avrupa Şampiyonası’nda gösterdiği başarıyla Türkiye’ye de bir ilki yaşattı. Ama 15 yaşındaki sporcuyu fazla tanıyan yok. Çünkü modern pentatlon, Türkiye’nin uzak kaldığı amatör spor dallarından sadece bir tanesi. Özyüksel de bu durumdan şikayetçi ama modern pentatlona olan sevgisi nedeniyle bu sporu bırakmaya niyetinin olmadığını söylüyor. Sporcu hedefini Olimpiyat Oyunları’na katılmak olarak belirlerken, kendisine sponsor bulunmasını da istiyor. Ailesi ve antrenörüyle birlikte gazetemizi ziyaret eden İlke Özyüksel, yaşadıklarını anlattı. Spora 9 yaşında yüzme ile başlayan İlke Özyüksel, hâlâ sporcusu olduğu Ankara Yüzme Kulübü bünyesinde çalışmalarını yapıyor. Yüzmenin ardından modern pentatlona ilgi duymaya başladığını anlatan Özyüksel, antrenörlerinin yeteneğini fark etmesiyle yaşamını spora odakladığını kaydetti. Modern pentatlonun bilinen bir spor dalı olmadığını söyleyen genç sporcu, “Modern pentatlon atletizm, yüzme, binicilik, atıcılık, eskrimden oluşan bir spor dalı. Sporcunun yaşı ilerledikçe branş sayısında da artışa gidiliyor. Yani 3 branşla başlıyorsunuz, yaşınız ilerledikçe branş sayınız 5’e yükseliyor. Şu an 15 yaşında olduğum için sadece atletizm, atıcılık ve yüzme yapıyorum. 19 yaşına geldiğimde de eskrim ve binicilik de yapacağım. Aslında üst gruplarla yarışabilecek kapasitedeyim ama yaş kriteri engeline takılıyorum” dedi. Özyüksel, çevresindeki sporcuların kendisine, “Çok yorulacaksın” demesine karşın modern pentatlona yöneldiğini, tek branşlı spor dallarının kendisine cazip gelmediği kaydetti. Bir gününü, “Sabah okula gidiyorum. Okuldan çıkar çıkmaz günlük antrenmanlarımı yapıyorum. Bir güne 3 branşı sığdırdığım bile oluyor” sözleriyle anlatan sporcu, yoğun programı nedeniyle ders çalışmaya zaman bulamadığından da yakındı. Hedefinin Rio de Janeiro’daki 2016 Olimpiyat Oyunları’na katılmak olduğuna dikkat çeken Özyüksel, “Uluslararası düzeyde başarı isteniyorsa benim gibi destek bekleyen sporcuların yanında olunsun” dedi. ‘Masrafımız hep artıyor’ İlke’nin aylık masrafının 800 TL olduğunu ve maddi açıdan zorlandıklarını anlatan baba Hakkı Özyüksel ise benzin parası ve malzeme masraflarıyla birlikte rakamın daha da arttığına dikkat çekti. İlke’ye sağlanacak bir sponsor ile işlerinin kolaylaşacağını anlatan Özyüksel, sıkıntılarını şöyle anlattı: “Antrenörümüz Süha Başer ile birlikte İlke’yi buralara kadar getirdik. ‘Dilenci edebiyatı yapmıyoruz’ nkara Yüzme Kulübü Başkanı da olan antrenör Süha Başer, Olimpiyat Oyunları’nda İlke’nin kendi kategorisinde birinci olan sporcudan daha iyi derecelere sahip olduğunu anlattı. Devletin İlke’nin başarılı olabilmesi için eskrim ve atıcılıkta kendilerine İngiltered’e kampı düzenlemesini isteyen Başer, şunları kaydetti: “Olimpiyat Oyunları’na madalya kazanmak için gitmeyi hedefliyoruz. Olimpiyata gitmek için gitmeyeceğiz yani... Ama sponsor olunması, bulunması gerekiyor. Fakir ve dilenci edebiyatı yapmıyoruz.” A Bundan sonra devletten yardım bekliyoruz. İlke’ye kısa değil uzun vadeli sponsor bulunsun. Londra Olimpiyat Oyunları’nda doğrudüzgün başarı alamadık ama İlke gibi destek bekleyen, gelecek vaat eden bir sürü sporcumuz var. Biraz da onlar göz önünde bulundurulsun. İş işten geçmeden bize yardımcı olsunlar.” ‘Görseydim İlke’nin bakımı farklı olurdu’ Rehber öğretmen olan anne Gülcan Özyüksel da kızının günlük programını yaptığını söyledi. Esas koşuşturmaya babakızın sahip olduğuna dikkat çeken görme engelli anne Özyüksel, “Eğer gözlerim görseydi İlke’nin bakımı daha farklı olabilirdi. Ama biz anne ve baba olarak içinde bulunduğumuz koşullar gereği yapabileceğimizin en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Çünkü çocuğun yeteneğine önem vermek önemli. Çok hareketli bir çocukluk geçiren İlke’nin şu an enerjisini doğru yerlere harcadığına inanıyorum” diye konuştu. Süha Başer C M Y B C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle