29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SAYFA CUMHURİYET 14 EYLÜL 2012 CUMA A4 ANKARA Yaşam Spor Ankaragücü Teknik Direktörü Yılmaz Özlem, takımını anlattı: ‘Günü kurtarmak istemiyorum’ SEVİL ARINAN Çayyolu ugüne kadar yapılan arkeolojik araştırmalarda, Ankara’nın milyonlarca yıl öncesine uzanan tarihine ait pek çok fosil vb. kalıntı bulunmuşsa da ulaşılabilen şehirleşme izleri en çok Erken Tunç Çağı’na (Bronz) tarihleniyor. Ankara’nın çeşitli bölgelerindeki ören yerleri içinde bir tanesi var ki; burada yapılan çalışmalar, daha eski çağlara Kalkolitik (Bakır) ve belki de Neolitik Dönem’e (Yeni Taş/Cilalı Taş) ait şehir buluntularına çok yakın olduğumuzu gösteriyor. Çayyolu’nda belediye tarafından yapılan bir altyapı çalışması esnasında fark edilen bu höyük, önce kurtarma kazısı şeklinde başlamış, fakat çalışmalar ilerledikçe ve şimdilik Erken Tunç Çağı’na uzanan katmanlar ortaya çıkmaya başlayınca höyükteki çalışmalar sürekli kazılara dönüşmüş. “Ankara’nın en eski höyüğü” olmaya aday Çayyolu Höyüğü’ndeki kazı çalışmaları Anadolu Medeniyetleri Müzesi (AMM) tarafından yürütülüyor ve Yenimahalle Belediye Başkanlığı ile Çayyolu Platformu tarafından destekleniyor. Müze Müdürü Melih Arslan başkanlığında, ODTÜ’den Doç. Jan Bertram ve Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Gülçin İlgezdi Bertram ile AMM arkeologlarından Aynur Talaakar, Aslı Şirin ve Sinan Durmuş tarafından yönetilen kazılarda çok sayıda stajyer arkeoloji öğrencisiyle birlikte mevsimlik işçiler çalışıyor. Ankara’nın içindeki höyük: B Gezgin Gözüyle Timur ÖZKAN [email protected] Bakır devrine komşu villlar Çayyolu’nun en kıymetli yerlerinden birinde, Ankara’nın yeni lüks restoranlarının bulunduğu Park Alımcı villalarının hemen arkasında bulunan höyükte; alt tarafta dört ve üst tarafta bir olmak üzere iki farklı kotta toplam beş açma yapılmış. Bu açmalarda ortaya çıkan temeller, informal odalardan oluşan evlerin duvarlarının kerpiç bloklardan inşa edildiğini gösteriyor. Kesin olmamakla birlikte burasının 200250 kişinin yaşadığı bir yerleşim yeri olduğu tahmin ediliyor. Gene tahminen en son MÖ 2000’lerde iskân gören bu yerleşim yerinde ele geçen buluntuların MÖ 27002800’lere, bir başka deyişle günümüzden yaklaşık 5 bin yıl öncesine ait olduğu düşünülüyor. Burada bulunan yaban domuzu, tilki vb hayvanlara ait kemiklerinden, bu bölgenin orman olduğu da yapılan tahminler arasında. İki farklı kot arasında kazılan bir başka noktada, üst üste en az dört katmanda yer alan temel izleri açıkça görülebiliyor. Daha üstteki bazı katmanların altyapı çalışmaları esnasında kaybolmuş olabileceğini öğrenmek “üzücü” ancak daha aşağılarda yeni katmanlara ulaşma olasılığı ise bir o kadar “ümit verici”. Jan Hoca 6 metre daha kazacaklarını söylüyor. Bilenler bilir, inşaatçılar için birkaç saatlik bir iş olan bu 6 metrelik kazı, sadece çapa ve süpürge kullanılarak yapılan arkeolojik kazılarda yıllar sürecek bir çalışma demektir. Kazı alanını gezdikten sonra ziyaret ettiğimiz kazı evinde, burada ele geçen bazı buluntuları da gördük. Esasında bulunan objeler haftalık olarak AMM’ne gönderildiği için görebildiklerimiz sınırlı olmakla birlikte; kazı ekibinin gururla gösterdiği, restorasyonu yeni tamamlanan testi büyüklüğünde bir günlük kullanım kabı ile bazı küçük sırlı parçalar, biblolar ve özellikle mühürler hepimize burada ele geçen eserlerin değeri hakkında yeterince bir fikir verdi. Yeni Bir Gezi Kitabı: GÖÇMEN KALEM Sendikacı, yazar ve iflah olmaz Ankara gönüllüsü Yaşar Seyman’ın “Göçmen Kalem” adını verdiği gezi kitabı Bilgi Yayınevi’nden çıktı. Seyman’ın dünyanın çeşitli kentlerinden anı, gözlem ve izlenimlerini paylaştığı kitabın her sayfasında; yazarının aktivist kişiliği, insan haklarından yana ve eşitlikçi duruşu dikkat çekiyor. Öncelikle kendisinin de bir göçmen olduğunu vurgulayan yazar; gezdiği ülkeleri hem siyasetçi hem kadın gözüyle incelerken kadın hakları ve kent kültürüne de pencere açmış ve son tahlilde anlattığı yerlerin dokusuna, kültüreltarihi yapısına ve folklorunda da uzanan özgün bir gezi kitabı ortaya çıkmış. Seyman kitabını “Üç kıtaya kondum, göçtüm. Daha gidilecek iki kıta, bir dolu ülke ve de kentler var. Daha tanıyacak çok güzel insanlar ve öyküler var. Daha en güzel öyküyü yazmadım…” diye bitiriyor. Belki de yeni başlıyor… Arkeopark olacak Dört ay kadar süren kazı sezonunun rutini içinde, oldukça hareketli bir güne denk gelen höyük gezimizde; Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı ve Anadolu Medeniyetleri Müzesi Müdürü ile de karşılaştık. Hafta sonu tatiline denk gelmesine rağmen üst düzey bürokratların burada yapılan çalışmalara ilgi göstermesinden ayrıca memnun olduk. Kazı evindeki sohbet anında AMM’nin yürüttüğü diğer kazı çalışmaları hakkında da bilgi veren AMM Müdürü Melih Arslan, buradan sonra Çayırhan yakınlarındaki Juliopolis Nekropolü’nde yeni buldukları bir mezarı görmeye gideceklerini söyleyerek bizleri oraya da davet etti ve ayrıca Güdül’ün Çağ beldesi, Güneyce mahallesinde yeni bir Roma Hamamı’nı kazmaya başladıklarının müjdesini verdi. Kazı alanını gezdikten sonra sohbetimize de katılan ve samimi bir şekilde “Bir arkeolog olmadığı halde, müfettiş olarak başladığı çalışma hayatında en çok müzelerde ve ören yerlerinden görev yapmaktan memnun olduğunu” ifade eden müsteşar Özgür Özaslan burayı bir arkeopark haline getirmeyi planladıklarını bildirdi. Böyle bir arkeoparkın öncelikle Ankara’nın ilk yerleşim merkezinin ortaya çıkışına tanıklık etmek isteyenler için bulunmaz bir fırsat olacağı açık. Bilindiği gibi, Ankara’nın çevresinde Ahlatlıbel, Karaoğlan, Etiyokuşu, Koçumbeli, Külhöyük gibi hepsi de Eski Tunç Çağı’na ait birçok höyük mevcut. Çayyolu Höyüğü bugünkü aşamada bunlarla TT 1. Lig’in başkent temsilcilerinden Ankaragücü’nün teknik direktörü Yılmaz Özlem, Gökçek döneminde de devam eden yönetimsel anlamdaki sıkıntılar nedeniyle küme düşen kulübü anlattı. Özlem, “Futbolcular psikolojik olarak kendilerini 1. lige adapte ederlerse Ankaragücü istediği yere gelir. Futbolculara ‘sen aslansınkaplansın’ diyerek günü kurtarmak istemiyorum” dedi. Özlem camiaya da birlik olma mesajı verdi. 1990’lı yıllarda Ankaragücü forması giyen Özlem, sırasıyla Bursa Merinosspor, İnegölspor, Gaziantepspor, Adana Demirspor, Manisaspor, Diyarbakırspor, Adanaspor, Bucaspor ve Göztepe’de oynadı. Kariyerindeki en fazla golünü Ankaragücü’nde atan ve 20102011 sezonunda futbolu bırakan Özlem, başkent temsilcisinden gelen teklifle bu sezon başında teknik direktörlüğe başladı. Takımın içinde bulunduğu durumu anlatan teknik adam Özlem, yaşadıklarını futboldan azçok anlayan herkesin tahmin edebileceğini kaydetti. Özlem, “Oyuncularla psikolojik yönden daha fazla ilgilenmeye çalışıyorum. Eğer futbolcular psikolojik olarak kendilerini 1. lige adapte ederlerse Ankaragücü istediği yere gelir. Ben yak P Galibiyet yok PTT 1. Lig’in tek başkent temsilcisi Ankaragücü, ilk maçında Kayseri Erciyesspor’a 21, Adanaspor’a 10 yenildi. Ankaragücü yarın saat 20.00’de de Ege temsilcisi Karşıyaka’yla karşı karşıya gelecek. laşık 1718 yıl profesyonel futbol oynadım. Bu noktada da oyunculara inişlerimi, çıkışlarımı, tecrübelerimi aktarıyorum. Futbolculara ‘sen aslansınkaplansın’ diyerek günü kurtarmak istemiyorum. Başta yaşanan gerçekleri anlatılsın ki onlar da içinde bulunulan duruma göre hareket etsin. Takıma kötü davrandığınızda ise sonuçlar içinden çıkılmaz hale dönüşür” dedi. Teknik ekibi Türkiye Futbol Federasyonu’nun bünyesinde de yer almış isimlerden oluşturduklarını anlatan Özlem, transfer yasağına da değindi. Yasağın yüzde 7080 oranında kaldırılma ihtimali olmasına karşın ortada büyük bir sıkıntı olduğuna vurgu yapan Özlem, şunları kaydetti: “Transfer yasağı aşıldığında bizi daha güzel günler bekleyecek. Bunun müjdesini ‘transfer yasağı kaldırıldı’ diyerek vermeyi çok istiyorum. Bu yasak kaldırma işlemi ile birlikte takıma hiç olmazsa 23 tane yeni oyuncu alınabilir. Ayrıca onlar takıma ağabeylik yapsınlar da istiyoruz. Bizim şu an ki tek amacımız Ankaragücü’nü lige iyi hazırlamaktır.” ‘Zaman kavga etme zamanı değil’ Ankaragücü taraftarının çok değerli olduğunu, kulübün olmazsa olmazlarının başında geldiğini kaydeden teknik adam, seyircinin skor ne olursa olsun alkışlamayı bilmesi gerektiğini de söyledi. Özlem, “Taraftarın davranış şekli gerçekten çok önemli, benden ve oyunculardan fazla onlara iş düşüyor. Birleşirsek, iyi bir ekip olursak bizi kimse yıkamaz. Çünkü moral, destek her şeyden önce geliyor. Bu yıl üzüntümüzü içimize gömmeliyiz çünkü bu çocukların alkışa ihtiyacı var. Futbolcular gazeteleri okuyunca morallerinin bozulmaması da lazım. Bu noktada basına büyük iş düşüyor. Eski sayfaları açmak istemiyorum artık ama medya geçmişte çok kötü haberler yaptı. Şimdi ise zaman kavga etme, birbirimize bağırma zamanı değil. Eğer gerçekten Ankaragücü’nün bu liglerde var olmasını istiyorsak, birleşme zamanı. Benim seyircim zaten ne yapacağını iyi biliyor” dedi. Gezi yazılarınızı bekliyoruz; Değerli okurlarımız: bu sayfalarda yayımlanmak üzere (boşluklu 5000 vuruşu geçmeyen) yazılarınızı [email protected] adresine bekliyoruz. Gençlerbirliği: Kavga yok ençlerbirliği, futbolcular G Mehmet Sedef ile Hurşut Meriç’in antrenmanda kavga ettiği şeklinde basında yer alan haberlerin doğruları yansıtmadığını bildirdi. Kulüpten yapılan yazılı açıklamada, Sedef ve Meriç arasında yaşanan küçük bir tartışma yaşandığının belirtilerek, “Yaşanan küçük tartışma ya mesleğe yeni başlamış bir stajerin hırsıyla ya da yaratıcılıktan yoksun bir hayal gücünün etkisiyle bir adli vaka gibi sunulurken, haberin futbolcularımızın kişilik haklarını ihlal eden sonuçları düşünülmemiştir” denildi. Yaşanan tartışmayla ilgili basında ve internet sitelerinde yer alan haberlerin kendilerini hayrete ve endişeye düşürdüğü vurgulanan açıklamada, “Mehmet ve Hurşut arasında yaşanan diyalog, futbolu bilenlerin üzerinde dahi durmayacağı, 28 erkeğin bir arada ağır bir antrenmanın sonuna doğru yaşayabileceği bir durumken, hangi istihbarat kaynaklarıyla bu tür bir habere dönüştüğünü bilemiyoruz” ifadelerine yer verildi. Fotoğraf: Necati SAVAŞ C M Y B C M Y B “ yaşıt ama (yukarda da belirttiğim gibi) beklentiler, devam eden kazılar sonucunda Çayyolu’nun daha önceki tarihlere uzanacağı şeklinde. Sözün özü; Çayyolu Höyüğü’nü görmekte ve burada yapılan çalışmaları izlemekte fayda var… Çayyolu Höyüğü’nü Ankyra Askat (Ankyra Arkeoloji Sanat Kültür Araştırma Topluluğu) üyeleriyle gezdik. 2007’de Ankara’yı ve diğer ören yerlerini gezmeye başlayan arkeoloji, tarih ve sanat meraklılarının kurduğu topluluk, Funda Demirel ve Emre Apaydın tarafından yönetiliyor. İlgilenenler ayrıntılı bilgi için aşağıdaki adresten grup yöneticileriyle iletişime geçebilirler. [email protected] Taraftarın davranış şekli gerçekten çok önemli, benden ve oyunculardan fazla onlara iş düşüyor. Birleşirsek, iyi bir ekip olursak bizi kimse yıkamaz. Çünkü moral, destek her şeyden önce geliyor. “
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle