14 Haziran 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SAYFA CUMHURİYET 30 AĞUSTOS 2012 PERŞEMBE A2 ANKARA Kültür Sanat Kent İZLENCE Şefik KAHRAMANKAPTAN [email protected] Sakarya Caddesi, açık hava resim atölyesi gibi... Sevgiyle Gelen Birincilik... ir çalgı topluluğuna baktığınız zaman flüt, altınımsı B ya da gümüşî rengiyle dikkati çeker. Günümüzde bu metallerin alaşımlarıyla yapılmasına karşın flüt, topluluklarda “tahta üflemeliler” grubunda yer alır. Çünkü günümüzün modern flütü, evrim sürecinde ahşaptan gelmektedir. Pek çok Avrupa orkestrasında abanoz veya Africa karaağacından yapılmış, aksamı metal, gövdesi ahşap flütlere rastlanmaktadır. Flüt, 16001750 yılları arasını kapsadığı varsayılan Barok dönemde, obua ve fagotla birlikte en sık kullanılan üç tahta üflemeli çalgıdan biriydi. Dönemin flütleri de el işçiliğiyle ahşaptan yapılıyordu. Barok flüt, uzmanlaşma gerektiren bir çalgı. Bu alanda, bir flütcümüz kariyerinde güvenli adımlarla ilerliyor. Nihan Atalay (d.1977), Mimar Sinan Devlet Konservatuvarı’nın ardından Fransa’da Lyon, İsviçre’de Lozan konservatuvarlarını bitirdi. İlk hocası, yaşadığı dönemdeki orkestra müdürlükleri ve İsmet İnönü’nün dostluğunu kazanmasıyla anımsanan Mükerrem Berk’ti. Barok flütteki uzmanlaşması, bu kez Cenevre Konservatuvarı’ndan da çok iyi dereceyle yeni bir diploma daha kazanmasıyla sonuçlandı. Bu süreci hep kazandığı burslar ve eğitim çalışmalarında yer alarak geçirdi. Nihan Atalay halen Cenevre Konservatuvarı’nda öğretici olarak görev yapıyor, Cenevre Oda Orkestrası’nda çalıyor. 18. yüzyıl flüt yapımcı ve bestecileri üzerine bir de tezi bulunuyor. Nihan Atalay geçtiğimiz günlerde, Amerika’da Ulusal Flüt Derneği’nin 40. yılında Las Vegas’ta düzenlenen, beş yüze yakın flütçünün katıldığı büyük buluşmada yer alan Barok Flüt Yarışması’nda birincilik ödülünü kazandı. Yarışmaya katılmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerinden gönderilen yüzlerce kayıt arasından, yarışmak üzere seçilen altı flütçü arasına giren Atalay, öteki beş flütçüyü geride bırakmayı başardı. Ayrıca “Jüri Özel Ödülü” de kendisine verildi. Kendisi “sporcu” olmadığı için, konu Türkiye’de yankı bulmadı ama ben işini, sanatını “sevgiyle” yapan Atalay’ı yürekten kutluyor ve çalışmalarında başarılarının devamını diliyorum. Türkiye’deki konservatuvarlar da Atalay’a en azından ustalık dersleri verdirtebilirler. Müzikçilerimizin yurtdışı başarılarına önümüzdeki haftalarda da yer vermeyi sürdüreceğim. Sanat sokağa çıktı SERTAÇ EŞ ŞAİRİN ÇIKINI Orhan TÜLEYL OĞLU [email protected] Okuduğumuz O İyi Kitaplar Olmasaydı… kuma alışkanlığı, yıllardır ülkemizde bir türlü çözümü O bulunamayan bir sorunken, Hacettepe Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Yılmaz’ın araştırması, bu sorunu başka bir boyuta taşıdı. Araştırmasında internet çağında doğan çocukların, bilgiye tek tuşla ulaşabildikleri için kitap okumaya tahammül edemediklerini ortaya koyan Prof. Dr. Yılmaz, yaptığı açıklamada, Ankara’da 100 ilköğretim 8. sınıf öğrencisi üzerinde yaptıkları araştırmanın sonucunun, internetin öğrencilerin okuma alışkanlıklarını etkilediğini ve bu etkinin daha çok azaltma yönünde olduğunu belirtti. İnternet çağında doğanların, kitap okumayla ilişkilerinin geçmiş kuşaklara göre daha problemli olduğunu anlatan Yılmaz, görsel kültüre alışan birini, başka kültüre alıştırmanın çok zor olduğuna dikkati çekti. Bu önemli araştırma, gelecek yıllarda ciddi bir okuma sorunuyla karşı kaşıya kalacağımız konusunda bizi uyarsa da, gerçek şu ki; toplum olarak, kitapların yaşamın anlamını duyumsatan sınırsız gücünden habersiziz. İnsanı büyülü bir güzellikle saran, onu iyiye, güzele, doğruya götürecek yolları gösteren bu güçten payımıza düşeni alamamışız. İnsanın kişiliğini kurup geliştirmede, ilişkilerini biçimlendirmede, yaşamını zenginleştirmede önemli bir yeri ve işlevi olan kitabı tanımıyoruz. * Okuduğumuz o iyi kitaplar olmasaydı, ne olurdu? Yazmak gibi, okumanın da, hayatın yetersizliklerine karşı bir protesto olduğunu belirten 2010 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Mario Vargas Llosa bu konuda şunları söyler: “Okuduğumuz o iyi kitaplar olmasaydı, şimdikinden daha kötü durumda, daha uzlaşmacı, daha itaatkâr olurduk; ilerlemenin motoru olan eleştirel ruhun esamesi bile okunmazdı. Roman ve öykü olmasaydı, özgürlüğün hayatı yaşanılır kılmadaki öneminin, özgürlüğün bir zorba, bir ideoloji ya da bir dinin ayakları altında çiğnenmesinin hayatı nasıl bir cehenneme çevirdiğinin farkında olamazdık. İyi edebiyat, farklı halklar arasında köprüler kurar ve bize sevinçler, acılar, şaşkınlıklar yaşatarak, bizi ayıran diller, inançlar, alışkanlıklar, âdetler ve önyargılara karşın birleşmemizi sağlar. Edebiyat, birbirlerinden çok farklı insanlar arasında bir kardeşlik duygusu uyandırır ve cehalet, ideolojiler, dinler, diller ve ahmaklığın kadınlar ile erkeklerin arasına çektiği sınırları gölgede bırakır.” Tüm rejimler, yurttaşların davranışlarını beşikten mezara kadar denetim altında tutmayı sürdürse de, gözlerini bağımsız yazarların üstünden ayırmasa da, yeni sansür sistemleri geliştirseler de okumayı sürdürmeliyiz. İnsanlığın ortak değeri olan, dil, din, ırk ayrımlarından etkilenmeden herkesi insani bir paydada birleştiren edebiyat yaşayacak; insan, özlemini duyduğu yaşama ancak yaratarak, yazarak, okuyarak ve düşünerek yaklaşabilecek… Ankara’da gündüz insan yoğunluğunun en fazla olduğu bölgelerden biri Sakarya Caddesi... Cadde yaz başından bu yana sanat etkinliklerine “sahne” oluyor. Heykel etkinliğinin ardından sokak şimdi de ressamlara atölye olmuş durumda. Çankaya Belediyesi’nin sanatı sokakta halkla buluşturma etkinlikleri Sakarya Caddesi’nde sürüyor. Geçen ay heykeltıraşların yonttuğu eserlerin yanında bu sefer ressamlar sahne alıyor. Yaklaşık bir aydır sergilenen heykellerin yanına sehpalarını kuran, üzerlerine tuvallerini koyan ressamlar resim yapıyor. Kimi turnaları çiziyor, kimi içerisinde çay bahçeleri olduğu anlaşılan çalışmasına başlamış. Masalarda “Amsterdam” boyalar, gömleklerini giymiş ressamlar yaya yolu olan bölgeden geçen hemen herkesin dikkatini çekiyor. En ilgisizi gözünün ucuyla, “Ne oluyor” der gibi bakıyor. Müzenin altyapısı Çankaya Belediyesi, düzenlenen etkinliklerde üretilen eserleri kurmayı planladığı Modern Sanatlar Müzesi’nin yapı taşları olarak değerlendirmeyi ve orada sergilemeyi düşünüyor. Başbakan talimatıyla heykellerin yıkıldığı bir ülkede, “sanatın içine tükürüldüğü” bir kentte, sokakta resim yapmanın nasıl bir şey olduğunu ressamlara sorduk. Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltıraşlar Derneği Başkanı Mehmet Ali Doğan, faaliyet nedeniyle halktan tepki almadıklarını, tersine çalışmaları izleyenlerin, soranların çok olduğunu dile getiriyor. “Neden sokakta atölye kurup resim yapma ihtiyacı hissettiklerini” sorunca Doğan şu değerlendirmeyi yapıyor:“Türkiye’de sanat eserlerinin sergilendiği, toplumun sanata ulaşacağı müzeler, sergi evleri çok az. Zamanla bu tür etkinliklerin artmasıyla insanların sanata ulaşması da kolaylaşır diye umuyoruz. Amacımız sanatı halka anlatabilmek. Bu tür etkinliklere en başta devletin, diğer belediyelerin de destek vermesini istiyoruz.” ‘Çocuğum aç kalır mı?’ Ressamlar, sanat alanındaki genel eksiklikleri Ankara’nın sokaklarında da göz lemlediklerini söylüyorlar. Doğan, “Bir yanda telif, eserlerin kayıt altına alınması gibi sorunlarımız var. Yetersiz sanat eğitimi, ülkemizin gerçek sanatçı potansiyelinin su yüzüne çıkmasını engelliyor. Bunu bazı insanların emekliliklerinden sonra resme, başka bir sanat dalına yönelmelerinden anlıyoruz” değerlendirmesini yapıyor. Ortamı gözlerken ve ressamlarla sohbet ederken, iki çocuğuyla bir anne Doğan’a yaklaşıyor, sanata ilişkin soruları kulağımıza takılıyor. Doğan’a ne konuştuklarını sorunca şu yanıtı veriyor: “Tam yaşadığımız sorunun üzerine geldiniz. Kızı yetenekliymiş. Bize, ‘Kızım sanata yönelirse aç kalır mı?’ diye soruyor. Tam da sorun bu. Güzel sanatlar fakültesinden mezun olan bir kişinin bu işten hayatını kazanacağını düşünemiyoruz. Sanatın önündeki en önemli engel bu...” Etkinliğe, yalnızca sokaktan geçenler değil, resim sanatıyla ilgilenenler de katılıyor. Bazıları henüz üretim aşamasında olan tabloların fiyatlarını soruyor. Fiyat soranları anımsattığımız Doğan’dan “Çin uyarısı”na dikkat çekmemiz isteği geliyor. Doğan, “Çin baskı resim sektörüne de girdi. 10, 20 TL’ye Çin resimleri satılıyor. Oysa aynı fiyata kimliği olan, kimin yaptığı belli olan tabloları alıp duvarımıza asmamız mümkün” diyor. Etkinliğe katılan ressamlardan Önder Aydın, yetersiz eğitim nedeniyle çok sıradan bir eğlenceye bile sanat gözüyle bakıldığını vurguluyor. Aydın, “Bunu bize yöneltilen sorulardan anlıyoruz. Kursta mı öğrendiniz diyorlar. Etkinlik halkın sanata olan çekingen tavrını aşmaya yönelik. Ancak heykeller yıkılıyorsa, silahların yanına kitaplar suç unsuru olarak konuluyorsa halkın sanata yakınlaşmasını siz düşünün” diyor. Nur Esen, anlık etkilenmelerden yola çıkarak resimlerini yapıyor. Bizimle konuşurken Sakarya Caddesi’ni çiziyordu. Sanatın toplumu duyarlı hale getirdiğini söylüyor ve ekliyor:“Sanata uzak toplumların barbarlaştığı gözlemleniyor.” Esen, tablo üzerinde çalışırken annesiyle gelen bir çocuğa fırçayı veriyor, bir çizik attırıyor. “Nasılsa resmi bozmaz” diyor. Turnalara sevdalı Etkinliğin turnalara sevdalı ressamı Ataç Elalmış. İlk başta, “Bu kadar insanın içinde resim yapmak nasıl olur?” diye tereddüt geçirmiş. Ancak, “Görsel bir şölen oldu” diyor. Gölgeye kurduğu sehpasındaki tuvale özenle turnaları çiziyor. Birini çizmiş, diğerine başlamış... Şöyle diyor Elalmış: “Turnalar asla tek yaşamazlar. Türkülerimizin, bu coğrafyanın kuşlarıdır. Hasretle, gurbetle, sılayla imgeleşirler...” Çim Amfi’ye ikinci saldırı düzenlenmesine Belediye Başkanı Tanık tepki gösterdi. ‘Umuyorum Gökçek’in resmi kararı değildir’ Çankaya Belediyesi’nin yapımını sürdürdüğü Çukurambar’daki Çim Amfi Park inşaatı dün gece saat 03.00’te yıkıldı. Kimliği belirlenemeyen yaklaşık 100 kişilik grup Anakent Belediyesi’ne ait inşaat makinesiyle park inşaatının olduğu alana gelerek beton blokları ve tahta kalıpları parçaladı. Yaşananlar üzerine dün inşaat alanında basın toplantısı düzenleyen Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, Anakent Belediye Başkanı Melih Gökçek’i hedef gösterdi. Tanık, “Umuyorum bu iş Gökçek’in resmi kararı değildir” dedi. Şantiye alanında nöbet tutan 4 bekçinin darp edilerek etkisiz hale gitirildiğini de belirten Tanık, bekçilerin darp edildikten sonra telefonlarının da alındığını söyledi. Tanık, yaşananların yargıya götüreleceğini söylerken “Kamu malına zarar vermenin bedelini herkes ödeyecektir” dedi. Anakent’in parkın “hukuksuz” olduğuna yönelik iddialarını da yanıtlayan Tanık, Anakent’in aynı bölgede projesi olmadığını açıkladı. Tanık, şunları kaydetti: “Parkları yaptığımız yerlerin etrafında hangi siyasi görüşlü insanların olduğuna biz bakmayız. Şu anda Çankaya’nın 42 bölgesinde 42 park yapıyoruz. Biz buraları projelenderdik, projelerimizi asıyoruz, kesinleştiriyoruz, tartışıyoruz. Ondan sonra ihale kurumu üzerinden resmi bir ihaleyle bu işi yapıyoruz. Bu Çim Amfi’li Seymen Parkı’nın ihalesi ve projesi geçen sene başlatıldı, bu senenin ilk aylarında kesinleştirildi. En azından 78 aylık bir çalışma sürüyor, ihale kesenleştikten bu yana da 3 buçuk aya yakın bir süredir burada çalışma sürüyor. 3 buçuk ay önce burada 3 dilim daha aşağıda 7 bin metrekarelik bir parka ihale yaptık, mütahhitimiz girecekken Anakent Belediyesi’nin araçları ve zabıtası mütahhidimizi orada çalışmaktan uzaklaştırdı. Bu uzaklaştırmanın arkasından 20 gün sonra, Anakent Belediyesi bölge parkı kararını Anakent Meclisi’nden geçirdi.” Başbakan’la görüşecek Bülent Tanık, yaptığı açıklamada Başbakan Tayyip Erdoğan’dan randevu istediğini belirtti. Bir iki gün içerisinde konuyla ilgili gelişme olacağını söyleyen Tanık, “Dün beni Başbakan’ın özel kalemi aradı ve görüştük” dedi. Başbakan’la yapacağı görüşmede “Gökçek’in yaptıklarını” anlatacağını açıklayan Tanık, Erdoğan’ın tüm olanlardan haberdar olması gerektiğini belirtti. Direği devirdi Ankara’da gece saatlerinde meydana gelen trafik kazasında 2 kişi yaralandı. Kaza, Mamak’ta Tıp Fakültesi Caddesi, Harita Genel Komutanlığı önünde oldu. Alınan bilgiye göre, 06 TNV 15 plakalı otomobil, Tıp Fakültesi Caddesi’nde direksiyon hakimiyetini kaybederek orta refüjdeki elektrik direğine çarptı. Çarpmanın etkisiyle araçta bulunan iki kişi sıkıştı. İtfaiye, polis ve 112 Acil Sağlık ekiplerinin otomobilden güçlükle çıkardığı yaralılar Emre Silsüpür ve Harun Akçay, ilk müdahalelerinin ardından ambulansla Numune ile Dışkapı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürüldü. Bu arada olası tehlikeye karşı itfaiye ekipleri otomobilin LPG tankının vanasını kapattı. Devrilen direğin de elektriği kesildi. Bir süre trafiğe kapalı kalan cadde, aracın kaldırılmasının ardından ulaşıma açıldı. Mimarlar Odası, bölge parkları sorununa ilişkin ‘Ankaralıyı unutmayın’ çağrısı yaptı ‘Yeşil alan değil rant peşinde’ Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Anaket Belediyesi ile Çankaya Belediyesi arasında günlerdir süren park kavgasına ilişkin “Ankaralıyı unutmayın” çağrısı yaptı. Oda başkanı Ali Hakkan, “Amaç bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek” derken sekreter üye Tezcan Karakuş Candan, “Gökçek, yeşil alan değil rant peşinde” dedi. Mimarlar Odası Ankara Şubesi dünkü basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Toplantıda, Anakent Belediyesi ile Çankaya Belediyesi arasında günlerdir yaşanan park sorununu ele alınarak, bu sürtüşmeden Ankaralının zararlı çıktığı kaydedildi. Oda başkanı Hakkan, Anakent Belediye Başkanı Melih Gökçek’in “Bölge parkları benim” açıklamasını anımsatarak, “Kurumsal bir alan elde edilmeye çalışılıyor. İki belediyenin savaşı gibi lanse ediliyor ancak kaybeden Ankaralının kendisi oluyor. Burada amaç bağcıyı dövmek değil, üzümü yemek olmalı” dedi. Sekreter üye Candan ise konuya ilişkin “Anakent Belediyesi park yapma bahanesiyle bölgeye yüzde 10 yapılaşma verirse, ilçe belediyesi de elbette karşı çıkacaktır. Bizlerin halk olarak beklentisi, nefes alacak alanların yapılması. Gökçek her zamanki gibi yeşil alan değil, oradaki yapılaşmadan doğacak rantın peşinde” diye konuştu. Hakkan, ulaşım için kullanılması planSahibi ZAYİ 28.07.2012’de nüfus cüzdanım çalınmıştır. Hükümsüzdür. Can YORGUN KORSAN KİTAP KÖTÜ BASILIR. OKUMA ALIŞKANLIĞINI YOK EDER. BESAM lanan teleferik için bir ulaşım profesörü tarafından hazırlanan rapora, Anakent Belediyesi’nden kendilerine yanıt geldiğini belirtti. Hakkan, “Yanıttan bilimsel verilere uygun herhangi bir fizibilite çalışması olmadığı anlaşılıyor. Bu nedenle gayriciddi olarak değerlendiriyoruz” dedi. Candan ise meclis kararıyla EGO’ya verilen yetkiye karşı dava açtıklarını belirterek, “Yanıtta bilimsel kriterlerden tamamen uzak, genel geçer tespitler var. Bir profesörün hazırladığı rapora ‘bilgi edinme bürosu’ndan yanıt gelmiş. Ne konuda bilgili belli değil. Uzmanların görüşü alınmadan kamu geliri harcanıyor” dedi. Sayfa Editörü Reklam Müdürü Satış Koordinasyon : Okan AKYÜREK : Kerim TAŞKAN : Osman ÖZER Yazışma Adresi Telefon Eposta 30 Ağustos 2012 Perşembe C M Y B C M Y B : Cumhuriyet Vakfı adına Orhan ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni : İbrahim YILDIZ Ankara Temsilcisi : Utku ÇAKIRÖZER Sorumlu Müdür : Miyase İLKNUR : Cumhuriyet Gazetesi Ankara Bürosu,Ahmet Rasim Sokak No:14 06550 Çankaya : 0312 442 30 50 : [email protected] : Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Basıldığı Yer : DPC Doğan Medya Tesisleri Dağıtım : YAYSAT Yerel ve süreli yayın Yayımlayan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle