Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 AĞUSTOS 2012 CUMA A2 ANKARA Kültür Sanat Ve Perde... Eren AYSAN aysaneren@hotmail.com Cumhuriyet’in, Uğur Mumcu’nun katledilişinin hemen ardından açtığı anı defterleri ilk kez yayımlanıyor... ‘Cephede Piknik’ on günlerde, İspanyol yazar Fernando Arrabal’ın kaleme aldığı “Cephede Piknik” üzerine düşünüp duruyorum. Genç ölümlerin toprakla bütünleştiği kahır dolu zamanlarda çaresizlik etrafınızı kuşatır. Tutunacak dal ararsınız. Durdurun insanın insana kıyımını diye haykırmak istersiniz. Boğazınızda bir yumru oluşur. Sesiniz çıkmaz, çıkamaz. Yutkunamazsınız. Nefes almak zorlaşır. Savaşın saçmalığını anlatmak için sağa sola koşuşturursunuz. Sonra bayrağa sarılı tabutlar upuzun olur zihninizde. Hangi birine sarılacağınızı bilemezsiniz. İşte o an, “Cephede Piknik” oyununda asker Zapo’nun anne ve babası gelir aklıma. Savaşın ortasında oğullarının yanına piknik yapmaya giderler. Hep birlikte, afiyetle börekleri yerler. Düşman asker Zepo da onlara katılır. Tam eğlencenin doruğa ulaştığı anda, nereden geldiği belli olmayan bir makineli tüfek öldürür hepsini. Ne zaman barış galip gelecek olsa, bir el darmadağın eder her şeyi. Bir anda sağduyunun yerini öfke, sevginin yerini nefret alıverir. Havada militarizm sözcükleri uçuşur. “Yaşasın” ve “kahrolsun” çığlıkları yükselir. Oysa bir kız çocuğu vardır orada. Kocaman gözleri hülyalara dalmış. Hayallerini imkânlı kılmaya çalışan… Geçen gün televizyonda gördüm onu. Bir kanalda, “Şemdinli Gerçeği” isimli programda çıktı ekrana. Boşaltılan köyünden gelmişti şehre. Ona mikrofonu uzattılar. İnce narin parmaklarıyla tuttu kocaman mikrofonu. “Büyüyünce dansçı olmak istiyorum” dedi. Yırtık lastik pabuçlarından küçücük parmakları gülümsedi. Aynı anda Trabzon’da, Trabzonspor’un genç takımında oynayan on sekiz yaşında bir delikanlı minibüsten indi. Akşam saatleriydi. “Bugün yine ne kadar çok yağmur yağdı” diye düşündü. Yağmurun altında çalışan, fındık toplayan annesi geldi aklına. Bir odalı evde yaşıyorlardı. Toprak damın altında… Bir anda otobanda kocaman bir TIR göründü. Yağmurdan kaydı TIR. Çarptı delikanlıya. Oracıkta son nefesini verdi. Cenazede annesinden, “Hani hayallerimiz vardı oğlum? Futbolcu olacaktın… Beni de kurtaracaktın” feryadı yükseldi. Aynı yoksulluk bir kere daha isyanı perçinledi. Sonra Şemdinli’den Trabzon’a bir mayın patlamasında ölen askerin cesedi geldi. Dağa çıkan çocuğun cesedi köyüne gitti. Irvin Shaw’ın “Ölüleri Gömün” oyununda savaşta öldürülen askerler ayaklandılar. “Neden öldük biz?” diye… Bizi gömemezsiniz diye… Silkelediler üzerindeki toprağı. Sildiler kanlarını. Çıktılar mezarlarından. Ne savaş kader… Ne de yoksulluk. Sanat önleyemez savaşı. Belki vicdanlarda iz bırakır. S Okurlarından Uğur Mumcu’ya: ‘Suçlu bizleriz!’ SELDA GÜNEYSU Eşine gelen telgraflar da kitapta Kitapta yer alan, Mumcu’nun ölümünün hemen ardından eşi Güldal Mumcu’ya gönderilen telgraflardan bazıları da şöyle: “Türk basınının cesur ve onurlu kalemi, Atatürk ilkelerinin yiğit savunucusu değerli eşiniz Uğur Mumcu’nun menfur bir suikastla yaşamını yitirmesini derin bir teessürle öğrenmiş bulunuyorum. Merhuma, ulu Tanrı’dan rahmet, tüm aile fertlerine başsağlığı ve sabır diler, acınızı yürekten paylaşırım. Rauf Denktaş , KKTC Cumhurbaşkanı.” “Değerli eşiniz gazeteciyazar, basının önde gelen isimlerinden Uğur Mumcu Beyefendi’nin menfur bir saldırı sonucu hayatın kaybettiğini büyük üzüntü ile öğrenmiş bulunuyorum. Merhuma Allah’tan rahmet, siz kederli ailesi ve yakınlarına başsağlığı ve sabırlar dilerim. Tansu Çiller, Devlet Bakanı.” ‘Onunla dolu bütün anılarım’ “Türkiye’nin bütün engebeli yollarından el ele geçtiğimiz eşiniz, basınımızın, kalem hayatımızın çok değerli üyelerinden dostumuz, kardeşimiz Uğur Mumcu’nun tertemiz hayatına uzanan kanlı elleri lanetliyor, en fazla sana dayanma gücü diliyorum. Onunla dolu bütün anılarım, sevgilerimle… Adalet Ağaoğlu.” “Uğur hep içimizde yaşayacak, acınız bizim acımız. Seni, Özgür ve Özge’yi sevgiyle kucaklıyoruz. Uğur gibi insanın gerçek anlamda ölmeyeceğine, öldürülemeyeceğine inanıyoruz. AylaOktay Akbal, İstanbul.” “Değerli gazeteci yazar dostum, gerçek vatansever Sayın Uğur Mumcu’nun alçakça bir cinayete uğrayarak yaşamını yitirmesi sonucu duyduğumuz büyük üzüntüyü paylaşır, Sayın Uğur Mumcu’ya Tanrı’dan rahmet, siz kederli ailesine ve Cumhuriyet çalışanlarına ve tüm Türk halkına başsağlığı dileklerimi sunarım. Prof. Dr. Mehmet Haberal, Ankara.” ‘Yanıyoruz…’ “Duyduğunuz dehşeti, nefreti, acıyı bütün yüreğimizle paylaşıyoruz. Sevgili Uğur Mumcu’ya yanıyoruz. Çok zor ama size sabır diliyoruz. Yıldız KenterŞükran Güngör, İstanbul.” “Atatürkçülüğün, laikliğin ve çağdaşlığın savunucusu, inanmış, yürekli ve iyi bir insan olan Uğur’un ölümü büyük bir kayıptır. Eşinizin bu yiğit mücadelesinde sizin ona verdiğiniz desteğin önemini biliyoruz. Allah size acılara dayanma gücü versin. NuranGüngör Uras, İstanbul.” Bombalı suikast sonucu 24 Ocak 1993’te yitirdiğimiz gazetemiz yazarı Uğur Mumcu’nun 70. doğum günü anısına tüm kitapçılarda yerini alan “Uğur Mumcu Ölümsüzdür” adlı kitap, diğer Uğur Mumcu kitaplarından çok farklı. Çünkü bu kitapta, okurların Mumcu için Cumhuriyet’te açılan anı defterinde kaleme aldığı yazılar yer alıyor. Kitabı özel kılan bir diğer özellik de Mumcu’nun ölümünden hemen sonra dönemin politikacılarından sanatçılarına değin pek çok kişinin eşi Güldal Mumcu’ya gönderdiği telgraflar. Telgraflarda ve okurların kaleme aldığı notlarda duygu ortak: “Sana sahip çıkamadığımız için suçlu bizleriz.” İşte Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı (um:ag) Yayın Yönetmeni Orhan Tüleylioğlu tarafından yayıma hazırlanan “Uğur Mumcu Ölümsüzdür” adlı kitapta yer alan okurlarının Mumcu’nun ardından yazdıklarına birkaç örnek: “Sevgili Uğur Mumcu, henüz 18 yaşındayım. Ancak bu toplum için yaptıklarını anlayabilecek olgunluğa seni okuyarak ulaşabildim. Atatürk’ün ve senin gibi Mumcu’ların yarattığı bu toplumda, özgürlük, laiklik adına böyle bir olayın yaşanması beni o kadar çok üzdü ki! Suçlu bizleriz. Sana sahip çıkamadık. Ama rahat uyu. Senin karşında olanlarla savaşmak biz gençlerin görevi. Bizler uyandık. Ama bunun için senin böyle çirkince ölmen gerekmezdi. Yapanlara lanet ediyorum. Hem de her dakika. Seni yaşatacağız, rahat uyu… Hoşçakal ve hoş geldin… Yeşim Erikli, 1993.” “Keşke ölmeseydin. Çok üzgünüm. O adamlar ya kalansın ve çok acı çeksin. Uğur Mumcu çok üzgünüm. Neden öldün? Onun için büyük bir tören oldu. Sen her zaman kalbimdesin. Seni hiç unutmayacağız, Sevgili Uğur Mumcu. (Yaşım 10). Onur Demirtürk…” ‘Güneştin, yıldız oldun’ “Düşünmek, özgürlüğü ve bağımsız yarınları… Düşünmek, insanın insanca yaşadığını… Düşünmek, barışı, kardeşliği, aydınlığı… Düşünmek ölümüne… Güneştin, bir gökyüzü dolusu yıldız oldun. Sözcüklerin dalga dalga ışık taşıyacak. Üç yanı kıyı, canına can verdiğin memleketine, sadece sevginin önünde eğileceğiz. Ercan Gedik , 1993.” “Türkiye için kocaman, yeri doldurulamayacak bir kayıp. Gerçekten çok üzgünüm. Sevgili büyüğümüz, senin ölümün birlik ve beraberliği gündeme getirdi. Ben belki çok şey yapamam ama senin düşüncelerini elimden geldiğince uygularım. Dilek Demir, 1993.” ‘Her gün mezarında güller açacak’ “Her gün mezarınızda güller açacak ey Kuvayı Milliyeciler unutmayız sizi. Her gün seslenişiniz kulaklarımızda yankılanacak. Sen Uğur Mumcu, öldüğün gün milyonların beyninde, bir daha hiç ölmemek üzere doğdun. Nasıl unutulursun? Unutmayacağım seni… Handan Berna Adaoğulları, İstanbul, 10 Şubat 1993.” “Aydınlığa atılan bomba, kendinden utandı. Patladığı yerde mumlar yanıyor, karanfiller açıyordu… Murat Sümer, 29 Ocak 1993.” ‘Söylenmiş/Söylenmemiş/Yeniden’ Tepe Prime Avenue’de yer alan “m1886 Sanat Projeleri”, 26 sanatçının eserlerinden oluşan “Söylenmiş/Söylenmemiş/Yeniden” isimli karma sergiye ev sahipliği yapıyor. Restoran, kafe ve eğlence markalarını cadde konseptiyle açık havada buluşturan Tepe Prime Avenue, kültürel ve sanatsal etkinliklere de yer veriyor. Gündüz ve gece zaman geçirilebilecek mekânları ile öne çıkan Tepe Prime Avenue, eğlence ve sanatı aynı platformda buluştururarak kültürel birçok farklı etkinliği başkentilerle buluşturuyor. “Söylenmiş/Söylenmemiş/Yeniden” Tepe Prime Avenue’da Ankaralı sanatseverlerin beğenisine sunulan bir sergi. Sanat projeleri mekânı “m1886”da yer alan “Söylenmiş/Söylenmemiş/Yeniden”, 26 sanatçının söyledikleri, söylemedikleri ve tekrar tekrar söylemek istedikleri üzerine kurgulanıyor. Sergide, sanatın söylemlerle somutlaştığı noktasından yola çıkılarak, dil kavramı üzerine, söylemek ve söylenenden ne anlaşıldığı üzerine kurguları anlatıyor. Bazen zıtlaşarak kendini ortaya koyan, bazen de paralellikte eseri doğuran bu iki kavramdan yola çıkıyor sergi ve eserlerin tümü hem söylenmişi hem söylenmemişi hem de tekrarı bir arada barındıran bu karmaşık durumun yansımaları. “m1886”nın sanat danışmanlığını yürüten Döne Otyam, sergiyi şu sözlerle tanımlıyor: “Söylenmiş/Söylenmemiş/Yeniden sergisi ilk bakışta Albert Camus’nün, ‘Ben niye bir filozof değil de bir sanatçıyım? Çünkü ben kelimeler ile düşünüyorum düşüncelerle değil’ cümlesini getiriyor akıllara. Her gün yüksek sesle söylenen bilindik cümleleri duyarak en sonunda duymamaya başlarız… Değeri azalır ve yok olur. Söylendikçe şeffaflaşır, sıradanlaşır. Aslında söylemeye devam etmek lazım. Yeniden… Yeniden… Yeniden…” Habip Aydoğdu, İsmet Doğan, Fikret Otyam, Fırat Engin, Mehmet Ali Uysal, Erdal Duman gibi sanatçıların eserlerine yer veren “Söylenmiş/Söylenmemiş/Yeniden” sergisi, Tepe Prime Avenue m1886 Sanat Projeleri mekânında 29 Eylül’e kadar görülebilir. ANKARALI KİTAPLAR SAVAŞ SÖNMEZ ANKARA MİLLİ MÜCADELE VE CUMHURİYET’İN AÇIKHAVA MÜZESİ Dr. Necati Yalçın, Akademi Ltd.Şti., Ankara, 2011, 368 sayfa Ankara üzerine yazılmış “geniş bir rehber” diyebileceğimiz kitabın ilk sayfalarında “Ankara” adının kaynağına eğilinip, tarih boyunca Ankara’daki tarihi eserlere değinildikten sonra, Ankara’nın nüfus değişikliklerinden ve başkent seçiliş nedenlerinden kısaca sözediliyor. “Tüm Mekânlar” bölümünde alfabetik olarak müzeler, önemli binalar ve anıtlar sıralanıyor. “GünGün” ve “AdımAdım Ankara Turları” bölümlerinde gezi seçenekleri sunuluyor. Kitabın sonundaki “Ankara Dosyaları” bölümü ise “Belgeler” , “Ankara’da Eseri Bulunan Sanatçılar” ve “Kim Kimdir?” altbaşlıklarından oluşuyor. NEREDE NE VAR ? SERGİ ¦ Koleksiyondan karma resim 31 Ağustos’a dek Galeri Polart’ta. (439 14 80) ¦ Ahmet Güneştekin resim yaz sonuna dek Güler Sanat’ta. (236 21 22) ¦ Baskı Resmin Ustaları resim 13 Eylül’e dek ARETE Sanat Galerisi’nde. (440 08 81) ¦ Yaz Karması resim 28 Eylül’e dek Atlas Sanat Galerisi’nde. (468 59 04) ¦ Yaz Karması resim, heykel, 30 Eylül’e dek Krişna Sanat Merkezi’nde. (418 02 53) ği konser 15 Eylül’de saat 22.00’de, Fettah Can’ın vereceği konser, 21 Eylül’de saat 22.00’de, Yaşar’ın vereceği konser 22 Eylül’de saat 22.00’de, Cem Adrian’ın vereceği konser 28 Eylül’de saat 22.00’de, (424 11 11) KORSAN KİTAP KÖTÜ BASILIR. OKUMA ALIŞKANLIĞINI YOK EDER. BESAM FİLM GÖSTERİMİ ¦ Cermodern Sanatlar Merkezi’nde, KONSER ¦ Jolly Joker Ankara’da, Yeni Tür kü’nün vereceği konser 14 Eylül’de saat 22.00’de, Levent Yüksel’in verece “Gözlerindeki Sır/The Secret In Their Eye” adlı filmin gösterimi 28 Ağustos’ta saat 21.00’de, “Tek Başına Bir Adam/A Single Man” adlı filmin gösterimi 4 Eylül’de saat 21.00’de, “Büyük Sır/Get Low” adlı filmin gösterimi 11 Eylül’de saat 21.00’de, “Güzel Bir Hayat Düşlerken/Circus Columbia” adlı filmin gösterimi 18 Eylül’de saat 21.00’de, “Le Tableau” adlı filmin gösterimi 25 Eylül’de saat 21.00’de. (310 00 00) Sahibi : Cumhuriyet Vakfı adına Orhan ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni : İbrahim YILDIZ Ankara Temsilcisi : Utku ÇAKIRÖZER Sorumlu Müdür : Miyase İLKNUR 24 Ağustos 2012 Cuma Sayfa Editörü Reklam Müdürü Satış Koordinasyon : Okan AKYÜREK : Kerim TAŞKAN : Osman ÖZER Yazışma Adresi Telefon Eposta : Cumhuriyet Gazetesi Ankara Bürosu, Ahmet Rasim Sokak No:14 06550 Çankaya : 0312 442 30 50 : ankcum@cumhuriyet.com.tr Yayımlayan Basıldığı Yer Dağıtım : Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ : DPC Doğan Medya Tesisleri : YAYSAT Yerel ve süreli yayın C M Y B C M Y B