25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SAYFA CUMHURİYET 16 AĞUSTOS 2012 PERŞEMBE A2 ANKARA Kültür Sanat ŞAİRİN ÇIKINI Orhan TÜLEYL OĞLU otuleylioglu@hotmail.com İZLENCE Şefik KAHRAMANKAPTAN sefik@kahramankaptan.com Dünyamız Satılık Değil! ünümüz dünyasında ne olup ne bittiği konusunda kafa yoran insanlar, çoğu zaman ticari mallar konusunu pek dikkate almazlar. Oysa ticari mallar, her zaman olayların merkezinde yer almış, sömürgeciliğin gelişmesinde olduğu kadar pek çok savaşın çıkmasında önemli rol oynamış, insanlar bu malların sömürülmesi uğruna köleleştirilmiştir. James Ridgeway, “Her Şey Satılık” (Metis Yayınları) adlı kitabında ticari mal sektörünün karmaşık ve ürkütücü ağını, dünyanın kaynaklarını ve bunları kimlerin kontrol ettiğini gözler önüne seriyor. Yazar, dünyada olup biten pek çok şeyin bu kavramlar üzerinde kurulu hesaplar sonucunda şekillendiğini söylüyor. Kaynakları kontrol altına alma mücadelesinin yeni yüzünü, kendi yasalarını kendileri koyan soyguncu şirketler ve onların işbirlikçilerini, iş dünyasının gittikçe artan küreselleşme eğilimlerini ve bunların sonuçlarını irdeliyor. Günlük olarak kullandığımız tüketim mallarının çoğunun akıl almayacak kadar az sayıda şirket tarafından kontrol edildiğini; daha önce ticari mal olarak kabul edilmeyen, ücretsiz ve sınırsız olan veya insanların kurduğu ticaretin alanı dışında kalan şeylerin bugün ticari mal durumuna geldiğini, insan ticaretinin bugün hâlâ kapalı kapılar ardında devam ettiğini ve artık kandan gözlere, böbreklere ve saçlara varana dek insan vücudunun parçalarının da ticari mala dönüştüğünü belirten yazar, içme suyu satışının nasıl kârlı bir iş alanına dönüştüğünü, dünyanın iç ve dış atmosferi ile gökyüzünün nasıl parça parça alınıp satılan bir mal haline geldiğini örneklerle ortaya koyuyor. Yakıtlardan metaller ve değerli taşlara, ormanlardan lifli ürünlere, gübrelerden gıdalara, çiçeklerden uyuşturucu ve ilaçlara, okyanuslara kadar hemen her türlü kaynağın nasıl sahiplenildiği, işletildiği ve hatlar boyunca nasıl dağıtıldığı hakkında birbirinden ilginç öyküler anlatıyor. James Ridgeway’in aktardığı bilgilere göre, bugün beş uluslararası petrol şirketi dünya petrol sanayini elinde tutuyor. Dört özel şirket dünya tahıl ticaretini, dört şirket et işletme pazarını, bir tanesi çay, bir tanesi de kahve üretimini kontrol ediyor. İki şirket su pazarı için birbirini yemekte; diğer bir şirket ise dünyada tüketilen toplam sigaranın çok büyük bir kısmını satıyor. Elmas pazarı bir şirketin tekelinde. Bugün dünyada tarihte daha önce hiç görülmediği kadar çok köle var. 27 milyon insan köle olarak yaşıyor. Her yıl dünya piyasalarında en az 800 bin insan çoğu kadın ve çocuk alınıp satılıyor. Ticareti yapılan uyuşturucu 200 milyar dolar değerinde. Ticareti yapılan kalemlerin çoğu gereksiz ve sağlığa zararlı. Örneğin dünyadaki eroin ve kokain ticareti, dolar bazında tahıl ya da metal ticaretine eşdeğer. Bilim ve küreselleşme ilerledikçe ticari malların listesi de uzuyor. Küreselleşen piyasalarda, yaşamın en temel gereksinimleri, gelişmekte olan ülkelerdeki yoksul insanlarca satın alınması gereken lüks mallara dönüşüyor. Daha güçlü, sanayileşmiş ve modern ticaret yolları oluşturmuş ülkelerde ise önceden sadece zenginlerin alabileceği lüks mallar, orta sınıfın da ulaşabileceği günlük tüketim maddeleri haline geliyor. Yaşamı da ticari mal haline getirme çabalarının sürdüğüne dikkat çeken yazar, hayatın kendisinin ticaretleşmesine doğru gidişin köklerini 20.yüzyıl biliminin en önemli gelişmelerinden birine, DNA molekülünün yapısının keşfedilmesine dayandırıyor: “Bu görece yeni bilim dalında çalışan gen mühendisleri dünya çapında genleri birleştiriyor, türler arasında, hatta insanlar, hayvanlar ve bitkiler arasında gen aktarımını gerçekleştiriyor. Bu bilim insanlarını çalıştıran kuruluşlar genetik manipülasyon süreçleri üzerinde mülkiyet hakları olduğunu öne sürüyorlar. Şimdiden yüzlerce bitkiyle hayvan türünün DNA’sı yeniden düzenlenmiş durumda ve böyle işlemlerin kim tarafından, ne amaçla ve kimin kâr etmesi için yapıldığına dair görece çok az tartışma ve kurallılaştırma söz konusu.” James Ridgeway, her şeye satılık gözüyle bakan mekanizmalara meydan okuyor, “Dünyamız satılık değil!” diyor. Aşk Kavramını Dansa Dökmek... şk, klasik bale sanatında olmazsa olmaz bir kavram. Ana konu olarak neyi işlerseniz A işleyin, içinde aşk, erkekle kadının duygusal ve ateşli ikili dansı olmazsa, ona ancak “istisna” denilebilir. Modern dansta ise kısa, sadece müzikhareket uyumuna dayanan, ya da değişik konuları aşka hiç değinmeden işleyen yığınla çalışma vardır. Aşk bu kez, 10. Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nin açılışında, DOBGM Başkoreografı Mehmet Balkan’ın, 10. yıl için hazırladığı bir “özel yapım”da işlendi. Denizbank ve Bodrum Belediyesi’nin desteğiyle bu festivalin 10. yılını doldurması umut verici. Genel Müdür Rengim Gökmen’in bu etkinliğin üzerine titrediğini biliyorum. Açılış için özel bir yapıt siparişi de bunun göstergelerinden biri. Festivalin sanat yönetmenliğini Zeynep Sunal, koordinatörlüğünü Volkan Kıran yapıyor. Bodrum Kalesi’nin girişindeki yer darlığı nedeniyle küçük ve olanakları kısıtlı sahneye uygun eserlerin seçimi, toplulukların daveti ve hazır eserlerin buraya uyarlanması için çabalıyorlar. Orkestra yeri bulunmadığı için banttan müzikler kullanılıyor. Gelelim “Bodrum Aşkı”na... Yapımın adı “Bodrum Aşkı” konularak, hem Bodrum’a, hem aşka gönderme yapılıyordu. Danslar, aşkın kardeşleri olan, rekabet, darılma, barışma, ihanet gibi kavramları yansıtır biçimde tasarlanmıştı. Balkan’a koreografi olanağı sunacak, ritmik özellikleri ağır basan müziği, İstanbul Opera Orkestrası çellistlerinden Erim Ardal bestelemişti. Sahne üzerinde, banttan müziğe canlı bindirme yapan küçük toplulukta üç vokalist, piyanist, çellist, klarnetist ve vurma çalgılar yer alıyordu; hepsi de Antalya Operası’nın müzisyenleriydi. Vokal de yapan derin yırtmaçlı solo kemancı ise sanırım İstanbul’dan gelmişti. Hiçbirinin kitapçıkta adları yoktu! Bir ara kağıdı da basılmadığı için, emekleri kayda geçirilmemiş oldu. Müzikte kompozisyonel bütünlük yoktu, belli ki sadece dansa zemin hazırlamak için çalışılmıştı. Tekrarların fazlalığı ve monotonluk dikkati çekiyordu ama koreografik zenginlik ve coşkulu final, izleyiciyi memnun etmeye yetti. Çeşitli müdürlüklerden seçilmiş iyi dansçılarla oluşturulan ekip, toplu danslarda, ikililerde, neoklasik yaklaşımla hazırlanmış koreografiyi başarıyla uyguladılar. Sevtaç Demirer’in siyah file karışımı hazırladığı mayolar şık ve koreografiye uygundu. Murat Yılmaz’ın ışık tasarımı ise, fazla loştu, mavinin ağırlıkla kullanıldığı bölümler âdeta “gölgelerin dansı”na sahne oluyordu. Belki alt ve yan ışık kullanımıyla dansçıların yüzlerinin seçilmesi sağlanabilirdi. Yapıma önemli katkıyı, Balkan’ın talepleri doğrultusunda, son yıllarda buluşları, bakış açısı ve kullandığı tekniklerle etkileyici videolara imza atan Şafak Türkel yapmıştı. Onun da kitapçıkta adı bulunmuyordu, demek ki ayrıntılar biraz daha dikkat ve özen istiyor. Sonuçta etkileyici bir koreografi ve coşkulu finalle Eros’un oku, Bodrum’da hedefi buldu! G ‘Gözetleme Kulesi’ Toronto Film Festivali’nde elin Esmer’in yönetmenliğini üstlendiği “Gözetleme Kulesi” filminin dünya prömiyeri 616 Eylül tarihlerinde yapılacak “37. Toronto Film Festivali”nde gerçekleştirilecek. Toronto’ya bu yıl Türkiye’den giden tek film olan “Gözetleme Kulesi”, dünyanın dört bir yanından en iyi sinema filmi örneklerine yer verilen “Contemporary World Cinema” bölümünde gösterilecek. Yönetmen Pelin Esmer’in bundan önceki filmi “11’e 10 Kala” da 2010 yılında, “Toronto Film Festivali”nin “Kentten Kente” bölümünde yer almıştı. Film, festivalin ardından Türkiye prömiyerini, 1723 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek “19. Adana Altın Koza Film Festivali”nin “Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması”nda yapacak. Filmde yangın gözetleme kulesine bekçi olarak sığınan Nihat’la, otobüslerde hostes olarak çalışıp, Tosya’da küçük bir otogara sığınan Seher’in suçluluk duygularına karşı kendi kendilerine verdikleri savaşı, artık birbirlerinin şahitliği altında P yapmak zorunda kalışları konu ediliyor. Başrollerinde Olgun Şimşek ve Nilay Erdönmez’in yer aldığı filmde onlara Menderes Samancılar, Kadir Çermik, Laçin Ceylan, Rıza Akın, Mehmet Bozdoğan ve Mehmet Mola diğer rollerde eşlik ediyorlar. Çekimleri geçen sonbaharda Kastomunu’nun Tosya, Şenpazar ve Cide ilçelerinde gerçekleştirilen “Gözetleme Kulesi”; Kültür Bakanlığı, Eurimages, TRT, CNC (Fransa), Medienboard (Almanya) ve Ford’un katkılarıyla gerçekleştirildi. James Ridgeway GGYD Başkanı Allıoğlu, Ankara’nın kongre turizminin başkenti yapılması gerektiğini söyledi... ‘Ankara’nınstratejikönemiartacak’ Nezih Allıoğlu Genç Girişim ve Yönetişim Derneği (GGYD) Başkanı Nezih Allıoğlu, “Ankara’yı dünya kongre turizminin başkenti yapmalıyız” değerlendirmesinde bulundu. Allıoğlu, yazılı açıklamasında, dünyada yeni bir turizm segmenti haline gelen kongre turizminin gerçekleşmesi için en uygun kentin Ankara olacağını ifade etti. Ankara’nın şimdiye kadar birçok ulusal ve uluslararası kongreye ev sahipliği yaptığına ve gelişime açık bir kent olduğuna dikkat çeken Allıoğlu, “Gelecekte İran, Irak ve bölge ülkelerinin uluslararası pazara açılması halinde Ankara’nın stratejik önemi daha da artacak ve şehir otelciliği daha da önemli hale gelecek” ifadesini kullandı. Ankara’nın bürokrasiye olan yakınlığı, ulus lararası şehir otellerinin varlığı, ulaşım ve güvenlik açısından çok avantajlı olduğunu da kaydeden Allıoğlu, “Bu avantajları iyi değerlendirmeli, Ankara’yı dünya kongre turizminin başkenti yapmalıyız” görüşünü ifade etti. Allıoğlu, Ankara’da acilen kongre ve turizm büroları kurulması ve başkentin tanıtımının yapılması gerektiğini de belirtti. N EREDE NE vAR? Ağustos’ta saat 00.00’da, Kirli Beyaz’ın vereceği konser 21 Ağustos’ta, saat 00.00’da. (0 312 418 95 06) Cermodern Sanatlar Merkezi’nde, “Gir Kanıma/Let The Right One In” adlı filmin gösterimi 21 Ağustos’ta saat 20.00’de, “Gözlerindeki Sır/The Secret In Their Eye” adlı filmin gösterimi 28 Ağustos’ta saat 21.00’de, “Tek Başına Bir Adam/A Single Man” adlı filmin gösterimi 4 Eylül’de saat 21.00’de, “Büyük Sır/Get Low” adlı filmin gösterimi 11 Eylül’de saat 21.00’de, “Güzel Bir Hayat Düşlerken/Circus Columbia” adlı filmin gösterimi 18 Eylül’de saat 21.00’de, “Le Tableau” adlı filmin gösterimi 25 Eylül’de saat 21.00’de. (0 312 310 00 00) KORSAN KİTAP KÖTÜ BASILIR. OKUMA ALIŞKANLIĞINI YOK EDER. BESAM SERGİ ¦ Koleksiyondan karma resim 31 Ağustos’a dek Galeri Polart’ta. (0 312 439 14 80) ¦ Ahmet Güneştekin resim yaz sonuna dek Güler Sanat’ta. (0 312 236 21 22) ¦ Yaz Karması resim 28 Eylül’e dek Atlas Sanat Galerisi’nde. (0 312 468 59 04) ¦ Yaz Karması resim, heykel, 30 Eylül’e dek Krişna Sanat Merkezi’nde. (0 312 418 02 53) FİLM GÖSTERİMİ KONSER ¦ If Performance Hall’de, Zakkum’un vereceği konser, 16 Ağustos’ta saat 00.30’da, High Five’ın vereceği konser 19 Ağustos’ta saat 00.00’da, Fresh’in vereceği konser 20 Telefon Eposta 16 Ağustos 2012 Perşembe C M Y B C M Y B Sahibi : Cumhuriyet Vakfı adına Orhan ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni : İbrahim YILDIZ Ankara Temsilcisi : Utku ÇAKIRÖZER Sorumlu Müdür : Miyase İLKNUR Sayfa Editörü Reklam Müdürü Satış Koordinasyon : Okan AKYÜREK : Kerim TAŞKAN : Osman ÖZER Yazışma Adresi : Cumhuriyet Gazetesi Ankara Bürosu,Ahmet Rasim Sokak No:14 06550 Çankaya : 0312 442 30 50 : ankcum@cumhuriyet.com.tr : Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Basıldığı Yer : DPC Doğan Medya Tesisleri Dağıtım : YAYSAT Yerel ve süreli yayın Yayımlayan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle