Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 AĞUSTOS 2012 ÇARŞAMBA A4 ANKARA Yaşam Bu da bizim stat teknolojimiz B Güvercin Sokağı’ndan bir görünüş. Avizeciler Çarşısı ve Güvercin Sokağı Doğan Kardeş Dergisi 1948 sonları ya da 1949 başları olmalı, Anafartalar Caddesi ile Bentderesi’ne inen Hisar Parkı Caddesi’nin kesiştikleri yerden başlayıp Hacıbayram’a doğru uzanan Güvercin Sokağı’nın şimdiki girişinde hemen soldaki köşede bulunan Özgaziantep Tabldot Lokantası’nın yerinde o zamanlar küçük bir gazeteci kulübesi var. Hemen her hafta Çerkeş Sokağı’na açılan Gonca (Çıkmaz) Sokağı’ndan kalkılıp, Güvercin Sokağı boydan boya geçilerek alt ucunda şimdilerde olmayan Özveren Sokağı’na gidiliyor. O zamanların sadece birkaç ufak dükkânı barındıran Güvercin Sokağı, daha ziyade meskenlerden oluşuyor. Akraba ziyareti nedenli bu gidişlerimiz, 23 Nisan 1945’te yayımlanmaya başlayan Doğan Kardeş dergisinin heyecanla beklenen haftalık neşir günleri ile rastlaşmalı. O kulübeden her geçişte Doğan Kardeş ile birlikte Ulus gazetesi (Ulus o zamanların DÜŞ YOLCUSU savassonmez@yahoo.com en önemli Ankara gazetesi. İstanbul gazeteleri Ankara’ya ertesi gün geldiğinden, güncel Ulus daha çok okunuyor) de alınıyor. Savaş SÖNMEZ Avizeciler Çarşısı ve Sorunları Güvercin Sokağı eksen olmak üzere, kendisiyle Hükumet Caddesi’ni ve Hacıbayram Sokağı’nı diklemesine birleştiren Etizafer, Adliye ve Etizafer sokakları, bugünkü adıyla Avizeciler Çarşısı’nı oluşturuyorlar. İki yıl kadar önce antik bir avizenin başarılı onarımı sırasında yolumuzun kesiştiği Tekin Bostancıbeyoğlu, çarşının 60’a yakın dükkânından “Kuğulu Avize”nin kiracısı. Harita mühendisi Tekin Bey 37 yıldır “avizeabajur imalatı, aydınlatma camları ve malzemeleri tedariki” ile uğraşıyor ve 26 yıldır da Güvercin Doğan Kardeş Dergisi’nin 23.4.1945 günlü ilk sayı tıpkıbasımının kapağı. Sokağı’nda. Eskiden çok iyi olan işlerinin 2007’nin ortalarından itibaren bozulmaya başladığını, “ekonomik kriz”le birlikte önce Siteler’deki iki mağazasını kapatıp çalışanlarını işten çıkarmak zorunda kaldığını, sonra kiradan tasarruf edebilmek için atölyesini bu dükkânın üst katına taşıdığını, ucuz Çin mallarının kendilerini pek etkilemediğini ama gelir düzeyi düşen insanların öncelikle onların mallarını talep etmekten vazgeçtiklerini, son iki buçuk yılda piyasanın adeta “kilitlenmesi” üzerine kolejde okuyan çocuklarını parasız devlet okullarına geçirdiğini, SSKATObelediye gibi yerlere olan borçlarının biriktiğini, bu nedenle hayatında ilk kez icra takibatına uğradığını, bu arada haliyle alacaklarını da tahsil edemediğini, sonunda üç ay ödeme yapamadığı çırağına da yol verdiğini, depolardan taşan mallarını indirimli de olsa satıp paraya çeviremediğini, “cepten yemek” durumunda kaldığı için 2025 yıllık birikimlerini tüketmek üzere olduğunu, “piyasanın kılının kıpırdamadığını, avlayacak sinek bile kalmadığını” büyük bir içtenlikle anlatıyor. Mesleğinin duayenlerinden olan Tekin Bey, söylediklerinin çarşıdaki 60’a yakın avizeci için de aynen geçerli olduğunu özellikle vurguluyor. elki hatırlarsınız… Önceki hafta Londra Olimpiyatları’nın muhteşem açılış töreninden ve Olimpiyat Stadyumu’nun müthiş teknolojisinden söz etmiştim. Biz de ülke olarak 2020 Olimpiyatları’na adayız ya… Gelin İngiltere’nin başkentindeki stadın ardından bir de bizim başkentimizin saha ve zeminini mercek altına alalım. İşte, günahı ve sevabıyla Ankara 19 Mayıs Stadyumu: İnşa tarihi, daha doğrusu hizmete giriş tarihi 1936. Mimarı İtalyan Paolo Vietti Violi. Tribünlerinde 19 bin 209 koltuk bulunuyor ama lig bir başlasın, daha ikinci hafta koltuk sayısı 18 binlere düşer. Stadımız gibi, seyircimizden de memnun değiliz! Tuvaletler Japonya’daki tam otomatiklerin tersine, “tam oturmatik”! Oturabilene aşk olsun! Yemek olarak bayat francala ekmek arası salçayla haşlanmış sosis tek seçenek. Bir de maça girmeden önce seyyar satıcılardan ne eti olduğu belli olmayan köfte alabilirsiniz. Gerisi çitlemelik çekirdek. açmışken, aydınlatma sisteminin de 19 Mayıs Stadyumu’nun iki numaralı teknolojik baş Ve 19 Mayıs Stadyumu’nun müthiş ağrısı olduğunu dile getirmekte fayda var. teknolojik sistemleri: Bir numarayı skor Lambaların çoğu patlak. Öyle eski bir tabelasına veriyorum. Amatör küme teknoloji ki, patlak lambaların yedeği dahi maçlarının oynandığı dış sahalarda görevlinin artık bulunamıyor. Çünkü üretimden iki takımın sayısının arasındaki delikten kaldırılmış. kafasını uzatarak skoru elle değiştirdiği klasik Sistemin komple yenilenmesi lazım ama skor levhaları var ya. 19 Mayıs kentin yöneticilerinin kentin değerlerine pek Stadyumu’nun skor tabelası (skorboard ilgisi yok. Takımlar adeta maça “dolunay demek İngilizlere hakaret olur!) işte o dış çıksa” diye dua ederek çıkıyor. sahalardakinden bir derece Çünkü şaka değil, gerçek ayın daha üstün. Çünkü ışıklı! ışığı, daha fazla aydınlatıyor. Ama “Elektronik mi?” diye İnsan kıskanmadan edemiyor. sorarsanız, ondan emin Bir Şükrü Saracoğlu Stadı’na, bir değilim. İki hafta üst üste Türk Telekom Arena’ya bakın maça gidin… Emin olun ki bir de bizimkine. Onlarınki ya birincisinde ya ikincisinde gollerin tekrarını bile gösteriyor. tabela bozulup ya takımların Haydi diyelim ki biz “fakiriz”, o gollerini yanlış yazacak ya da kadar paramız yok. E hadi o bir ara sıkılıp maç süresini teknodirdir@gmail.com zaman Eskişehir Atatürk tutmaktan vazgeçecek. Stadı’na bakalım. O da 1952’den Skor tabelasının sarı ve bu yana hizmet veriyor ama reklam panoları kırmızı kart gören oyuncuların ismini yazma bile elektronik. Süperlig’de takımı olmayan girişimi de oluyor zaman zaman. Ama işte o Rize, Erzurum gibi kentler stada kavuştu; anda son nefesini veriyor. Önce Commodore ama Ankara’nın galiba başı kel! 64 oyunlarını anımsatan köşeli bir hakem görüntüsü ekrana çıkmaya çalışıyor. Sonra, Çökmese bari öyle zannediyorum ki, hakemin elini cebine Uzun lafın kısası, Ankara 19 Mayıs götürdüğü filan tasvir edilmek isteniyor. Ve Stadyumu teknolojik bakımdan “bitik” birden kırmızı kart patlıyor tabelaya. Patlayış vaziyette. Ama bu “bitik olma durumu” o patlayış, tabela bir daha ne sayı sayıyor ne teknolojiyle sınırlı da değil maalesef. süre tutuyor. Sanki kırmızıyı oyuncu değil de Yapısal olarak da bitik. tabela görmüş! Bu yaşlı stat için kaç yıldır “çökebilir” Stadyuma elle değiştirilen teneke tabelanın raporları yazılıyor. Ama elde başka spor ardından bu sözde elektronik tabela takılalı alanı olmayınca, allem ediliyor kallem en az 25 yıl oldu. Cumhuriyetin başkentinin ediliyor, yine bir rapor hazırlanıp maçlara her türlü törene ve maça ev sahipliği yapan açılıyor. stadına yeni bir tabela takmak bu kadar mı Bu yıl Cebeci İnönü Stadı için de kesin zor? Atakule ve Kuğulupark kavşaklarına, olarak “maç oynanamaz” raporu verildi. Dikmen Caddesi’nde Tapu ve Kadastro Sonra bir de baktık ki önce Dünya İşitme önüne yerleştirilen dev elektronik tanıtım ve Engelliler turnuvasına, ardından da TSYD reklam panoları sürücülerin gözlerini almaya Ankara Şubesi turnuvasına ev sahipliği devam ede dursun, 19 Mayıs’ta maçın saati yapıverdi. Herhalde stadın hangi gün bile tutulmuyor. Haydi gülümse! çökeceğini biliyorlar ki, o tarihe rastlamayan günlerdeki maçlara izin veriyorlar. Akla Aydede imdada yetişirse yatkın başka bir izahı yok! Hazır söz göz alıcı reklam panolarından Maçı unutan tabela TEKNO DIRDIR Koruma (!) ve Onarma (!) Atpazarı’nda, Kaleiçi’nde, Hamamönü’nde yıllardır ya “ön cephe düzenlemesi (makyajı)” ya da eskinin tamamen yok edilip yerine tamamen yeninin monte edilmesi şeklinde sürdürülen, kesinlikle benimseyemediğimiz “onarma (restorasyon) ve koruma (konservasyon)” virüsü, son yıllarda Güvercin Sokağı ile Bentderesi arasında kalan kısma da “tamamen yok etme” şeklinde bulaşmış. Böylece yakından tanıdığımız Adliye ve Özveren sokaklarının da bulunduğu birçok eski mekân yutulmuşyok olmuş. Özensiz onarımlardan bu kez, tabela bilgilerine göre 1314’üncü (Ankara Mimarlar Odası’na göre 1415’inci) yüzyıl yapıları olan Ahi Tura ve Balaban camileri (mescitleri) de nasiplerini almışlar. Ne var ki binaların görünen yerlerine yapılan “ahşap ve ferforje makyaj değişiklikleri”ne ilaveten, elektrik hatlarının yeraltına indirilmesi, kanalizasyon yenilenmesi, verilen su miktarının artırılması, doğalgaz getirilmesi, belki “zevahiri kurtarıyor”, belki “eskisinden iyi oldu” dedirtiyor ama sanırım yapılanlar Ankara’nın mimari tarihi’ne başarılı “onarım ve koruma örnekleri” olarak geçmeyecek. Kuğulu Avize’nin içinden. C M Y B C M Y B Güvercin Sokağı girişindeki gazete kulübesinin bugünkü görünüşü.