Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13 AĞUSTOS 2012 PAZARTESİ A4 ANKARA Yaşam Spor PAB renkten renge girdi günde 3000 kilometre yol kat edip ir ara yemyeşil giysileriyle sürdüler Ankara’ya ulaştı ve Eymir Gölü’nde iki bisikletlerini. Yok edilen ormanlara günlük çadırlı bir kamp yaptı. PAB, ekibe dikkat çekmek için. Bir gün beyaza destek olmak ve kurutulan göllere dikkat büründüler. Küresel ısınma sonucu eriyen çekmek amacıyla geçtiğimiz perşembe buz katmanlarının çığlığını duyurmak için. akşamı bütün üyeleriyle su mavisine Geçtiğimiz perşembe akşamı ise masmaviydiler. Kurutulan göllere, HES’lerle bürünüp Fatih ve Handan’la birlikte Ankara sokaklarını pedallama çağrısı insanlardan çalınan yapınca bana da yol derelere belki ağıt yakmak görünmüştü. Mavi tişörtümle ama daha çok da yoldaş bisikletime atlayıp Eskişehir olmak ve sahip çıkmak yolundan kentin kalbine, için. Dört yıldır yazkış Güvenpark’a doğru pedal demeden her perşembe çevirirken, yaz olduğu halde, akşamı Güvenpark’ta yıllardır bitirilemeyen metro, toplanıp, her türlü zorluğa yol vb. çalışmaları yüzünden rağmen bisikletin de bir bir türlü rahatlayamayan ulaşım aracı olduğunu Ankaralılara bizzat Özkan Çakırlar trafikte kendimi tutsak alınmaya çalışılan dereler ve gösteren PAB, (Perşembe aozkanc@gmail.com kurutulan göller gibi Akşamı Bisikletçileri) hissettim. Özgür kalsa su gibi bisikletle ilgili konuların akacak olan bisikletim, korkunç yanı sıra hem yerel hem de küresel ölçekteki homurtuları ve boğucu egzoz dumanıyla sorunlara da parmak basıyor; toplumsal üzerimize atılan metal canavarların arasında duyarlılık merkezi gibi çalışıyor adeta. yol almaya çalışıyor, zaman zaman onların yarattığı tıkanıklıklar yüzünden tıkanıp ‘Suyun İzinde’ masmavi PAB kalıyordu. Yine de Eskişehir yolu, ODTÜ Anadolu’nun kurutulan göllerine dikkat civarından geçen bir bisikletin kent çekmek için Burdur Gölü’nden merkezine, hem özel hem de toplu ulaşım bisikletleriyle yola çıkan ve Fatih Taşkıran araçlarıyla hemen hemen aynı sürelerde ile Handan Elpit’ten oluşan Suyun İzinde ulaştığına tanık oluyor ve bu kentin bisikletle ekibi, 30’dan fazla gölü inceleyerek 50 B ulaşım seçeneğini neden göz ardı ettiğini bir kez daha sorguluyordum kafamda. Akarsular susmasın, Ankara’nın dört bir yanından, Çayyolu, Bahçelievler, Etlik, Keçiören, Cebeci, Sincan, Emek ve ODTÜ’den, Kavaklıdere, Gaziosmanpaşa, Oran ve Gölbaşı’ndan, Elvankent, Eryaman, Balgat ve Bilkent’ten yola çıkan bisikletliler dereler gibi akıp bir göl gibi Güvenpark’ta birikince, oradan Bahçelievler, Beşevler, Tandoğan, Kızılay üzerinden Kurtuluş Parkı’nda toplanınca derelerimiz ve göllerimizle ilgili yeni umutlar yeşerdi içimde. Hele Fatih ve Handan’ın basın açıklamalarını dinleyince öfke, hüzün ve umut sarılıp kardeş oluverdiler: “Anadolu’daki göller ve sulak alanların yarısından fazlası (3 milyon ha – Marmara denizinin 2 katı) yok oldu, geriye kalanlar da yok olma tehlikesi altında. Özellikle de yapılması planlanan tarımsal sulama amaçlı yeni baraj ve göletler ile enerji amaçlı HES’ler Anadolu’da kalan göllerin de sonunu hazırlıyor. Anadolu’da farklı yöntemlerle ve doğrudan insan eliyle kurutulan pek çok doğal göl var. Amik, Avlan ve Kestel gölleri yeni tarım arazileri yaratmak için drenaj kanalları açılarak suyu boşaltılan ve bilerek yok edilen; Tuz Gölü, Akşehir Gölü gibi büyük göller de yanlış su politikaları yüzünden haritadan silinen göllerden bazıları. Bu yolculuk, gölleri kurutan ve kurumakta olan göllerin de yok oluşunu hızlandıracak yeni baraj, HES ve drenaj çalışmalarına karşı ve göller ile sulak alanların yaşam için önemine dikkat çekmek amacıyla yapılıyor.” Suyun İzinde ekibi bisikletleriyle suyun izini sürmeye devam edecek. Siz de desteklemek ve katkıda bulunmak için onların izini http://suyunizinde.wordpress.com adresinden takip edebilirsiniz. Fotoğraflar: Necati SAVAŞ göller kurumasın Yaşasın Bisiklet Londra’da düş kırıklığı yaratan halterci başarısızlığın nedenlerini anlattı ‘Yetenekli sporcular korunamadı’ SEVİL ARINAN Batı Ankara’da bisiklet hız kesmiyor Etimesgut, Eryaman, Elvankent, Sincan, Batıkent ve çevresindeki bisikletçilerin buluştuğu grup hafta içi akşamları ve hafta sonları pedal kesmeden etkinliklerini sürdürüyor. Öyle ki, giderek daha çok sayıda bisikletseverin ilgi göstermeye başladığı gezilerine katılabilmek için evden kaçmayı bile göze alanlar oluyor. Şaka bir yana, grubun en yeni ve en genç katılımcısı 12 yaşındaki Mert Barın oldu. Yanında bir büyüğü olmadığı için gezilere katılması zora giren, buna rağmen yılmayıp iki gün boyunca bisikletini ve çantasını hazırlayan, sonunda ağabeylerini, ısrarlı çabaları sonucu ikna edip tura katılan Mert, azim ve kararlılığının ödülünü babasının hediye ettiği yepyeni bir bisikletle almış. Şimdilerde yeni bisikletinde oluşan ufacık çizikleri bile silip yok etmekle ve düzenlenecek turları kaçırmamak için gözünü dört açmakla meşgulmüş. Biz de buradan genç arkadaşımıza ve tüm bisikletçilere sevgi ve saygı ile pedallayın diyoruz. Her zaman olduğu gibi duyuru ve önerilerinizi aozkanc@gmail.com adresine bekliyoruz. Batı Ankara Bisiklet En Genç ve Yeni Üyesiyle Ahlatlıbel Yolunda. "Siz de bisiklet gezilerinizi, fotoğraşarınızı bize gönderin” cumhuriyetankara@cumhuriyet.com.tr Masmavi PAB Suyun İzinde. Nezir Sağır, Türkiye’nin yakından tanıdığı “bebek suratlı” lakaplı halterci Taner Sağır’ın ağabeyi. Haltere kardeşi Taner’le birlikte yaşadıkları Pursaklar’da başlayan sporcu, 2012 Londra Olimpiyat Oyunları’nda Türkiye’yi temsil etti. Kardeşi gibi Olimpiyat şampiyonu olamadan Londra Olimpiyat Oyunları’nda genel sıralamada 16. olabilen Nezir Sağır, Türkiye’nin halterdeki kötü gidişatını anlattı. Eski halter şampiyonları Naim Süleymanoğlu, Halil Mutlu, Taner Sağır ve Nurcan Taylan’ın örnek sporcu olduklarını söyleyen Sağır, “Ulusal takımlar bazında ilk patlama Naim Süleymanoğlu’yla başladı, Halil Mutlu ile devam etti. Onlar halteri bıraktı ama alttan gelen sporculardan bir türlü madalya gelmedi. Hatta Halil Mutlu madalya getirirdi, yanındakiler getirmese de göze çarpmazdı. Ayrıca ben yetenekli sporcuların korumadığını da düşünüyorum. Örneğin kardeşim Taner. Şampiyonalar öncesi peş peşe kilosu düşürtüldü, bir yıl içerisinde birkaç organizasyona birden katıldı... Kendini zorlaması sakatlığa neden oldu. Ayrıca az önce saydığım isimler için ‘Onlar madalya getirsin, halterde sürekli başarılı olunsun’ istendi. Öte yandan hiç kimsenin Naim Süleymanoğlu ya da Halil Mutlu gibi olma ihtimali de yok” dedi. Türkiye’nin yetenekli sporculara sahip olduğunu, olimpiyatların bu noktada kriter olmadığını anlatan Sağır, Londra’da madalya alınamamasını şöyle anlattı: “Sporcular elinden geleni yaptı. Ama burada teşvik çok önemli. Maddi anlamda teşvik edildik ama psikolojik anlamda yeterli olunamadı. Örneğin altınlar bize organizasyon öncesinde verildi. Bu durum çok eleştrildi ama aramızda maddi yetersizlik içinde olan arkadaşlarımız var. Onlar için iyi bir motive kaynağı oldu. Biz olimpiyatta bayrağımızı, ülkemizi en iyi şekilde temsil ettik. Yaptığımız işin bilincinde de olduğumuz için baskısını da yaşadık. Bir yandan da gelecek kaygımız var. ‘Ben burada sakatlanmadan madalya alabilir miyim? Madalya alamazsam, gelecekte ne yapacağım?’ düşüncesini üzerimizde hissettik. Çünkü okul yaşantısını ve sporu birlikte götüren sporcu sayısı çok az. Onun için her sporcuda gelecek kaygısı var. Özellikle orta düzeydeki sporcu arkadaşlarımız bunu yaşıyor.” ‘Bütün sorumluluk sporcularda değil’ Halterde alınamayan madalyalarda Türkiye Halter Federasyonu’nun da sorumluluk sahibi olduğuna dikkat çeken Sağır, “Sonuçta onlar da ellerinden geleni yapmaya çalıştı ama... Halil Mutlu’nun ‘başarısızlık’ yorumu ise yanlıştır. 2008 Pekin’de de başarısız olduk o zaman. Çünkü halterde tek madalya almıştık” yorumunu yaptı. Ulusal takımdaki sporcuların son yıllarda düzenlenen uluslararası organizasyonlarda altın madalya aldığını anımsatan Sağır, altyapıya önem verilmesi ve ailelerin “Halter yapma, boyun kısa kalır” fikrinden vazgeçmesi gerektiğine dikkat çekti. Nezir Sağır ? ‘Taner sürekli önümde oldu’ Taner Sağır’ın sportif anlamda her zaman önünde olduğunu, haltere de birlikte başladıklarını anlattı. Kardeşiyle sürekli rakip oldukları için hep sıkıntı yaşadığını da anlatan Sağır, “Haltere Taner’le gizlisaklı ailemizin haberi olmadan başladık. Her şeye birlikte başladık ama birinci olabileceğim yarışmalarda onun yüzünden hep ikinci oldum. Hatta bir gençler halter şampiyonasında Taner birinci, ben ikinci oldum. O yarışmada Taner derecede yaptığı için ben çekilmek zorunda kaldım” diye konuştu. Yaşadığı Pursaklar gibi gelir seviyesi düşük semtlerde başarılı sporcuların yetiştiriliyor olmasına dikkat çeken Sağır, sporcuların birbirini teşvik ettiğini de anlattı. ? ‘Kardeşimle yarışmayı seviyorum’ “Kardeşimle yarışmayı seviyorum. Aslında benim için eğlenceli oluyor. Biliyorum ki benimle gurur duyuyor. Taner’le dışarıda kardeş, salonda arkadaşız, yarışmada rakibiz. Bu değişmeyecek. Bunların yanı sıra ben Taner gibi bir haltercinin başarısını devam ettirmek istiyordum. Bunu özellikle Londra’da yapmak istedim ama olmadı. Taner gibi başarıları yakalayamadığım için de üzüntü yaşıyorum.” C M Y B C M Y B