Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
31 TEMMUZ 2012 SALI CUMHURİYET SAYFA Kent ANKARA A3 Komisyonda SHP’li üyeler karşı çıktı, ANAP’lı üyeler kabul etti Akpınar’ıimara açan 4 kişi SERTAÇ EŞ Dikmen Akpınar Mahallesi’ndeki heyelan bölgesini 1987 yılında imara açan Bayındırlık ve Gecekondu Komisyonu’nun 4 ANAP’lı üyesi belli oldu. Komisyondaki görüşmede Nazmi Uzun, İrfan Tümer, Ahmet Coşkun ve Mehmet Gökkoyun Akpınar’ın imara açılması yönünde, SHP’li Yiğit Gülöksüz, Haydar Belül ve Musa Aslandoğan ise açılmaması yönünde oy kullandı. İçişleri Bakanlığı müfetişince sürdürülen soruşturma kapsamında dönemin CHP Grup Sözcüsü Musa Aslandoğan savunmasını yazılı olarak verdi. Cumhuriyet Ankara’ya 1984’te oluşan belediye yönetimi ve belediye meclisi çalışmaları hakkında bilgi veren Aslandoğan, o dönem gerçekleştirilen muhalefeti gazete kupürleri üzerinden gösterdi. Akpınar’ın imara açılmasına ilişkin SHP grubunun muhalefet ettiğini, “zemin etüdü yapılmadan böyle bir karar alınamayacağının” toplantılarda dile getirildiğini anlatan Aslandoğan, 1987 yılı faaliyet raporuna yönelik kendisinin yaptığı eleştirel konuşmada da bunun kanıtlarının bulunduğunu vurguladı. ‘Gökçek’in bilgisi olmalı’ Aslandoğan’ın o dönemde yaptığı konuşmanın bazı bölümleri şöyle: “Belediyemizin konumu itibarıyla sorumluluğumuzun bilincinde olmalıyız, aksi halde yapılan her yanlış ileride yerel ‘Bayram arası evlenmem’ Dugun.com adlı internet sitesi, evliliğe dair batıl inançların çiftler üzerindeki etkisini gösteren bir araştırma yaptı. Araştırmada, genç çiftlerin gelenek haline gelmiş inançlara bakış açısı ölçüldü. Öncelikle bu süreçte en yaygın olan inanışın halen “iki bayram arası düğün yapılmaz” olduğu görüldü. Her 3 gelin adayından birinin halen iki bayram arası düğün yapmaya gönlü olmadığı ortaya çıktı. Bunun yanı sıra çoğunluğun bu inanışa pay vermemesi, son yıllarda bayramın yaz aylarına denk gelmesiyle çiftlerin batıl inançlarını sorgulamaya yol açtığı şeklinde yorumlandı. Sonuçları değerlendiren Dugun.com Genel Müdürü Emek Kırbıyık, insanların arasındaki iletişimin değişip güçlendiğine dikkat çekerek batıl inanç algısının bu yönde değiştiğini söyledi ve şunları ekledi: “Ayağa basma, ayakkabı altına isim yazma, çiçek atma gibi gelenekler de aslında batıl inanç kaynaklı. ‘İki bayram arası düğün yapılmaz’ sözü ise eski dönemlerden günümüze kadar gelen bir inanışı ifade ediyor. Gelinlerin 3’te biri halen bu görüşü savunuyor, fakat çoğunluk aksi yönde düşünüyor. Bunun eğitim ve bilinçlenme sonucu; araştırma, yorum yapma ve sorgulama yeteneğinin gelişmesine bağlıyorum. Ayrıca yazın düğün yapılabilecek günler azaldıkça çiftler batıl inançları sorgulayıp kendi doğrularını, kendileri keşfetmeye başladı. Son zamanlarda aileler tarafından yapılan müdahaleler de daha az, eskiden çiftler üzerinde daha yoğun bir baskı uygulanıyordu. Hem gelin ve damat adaylarının hem de ailelerin bilinçlenmesiyle bunun bir batıl inançtan öteye gitmediği artık fark edilen bir gerçek. Artık Ramazan ayının da yaz aylarına denk gelmesiyle ister istemez düğünler sonbahar aylarına kaydı. Hem mevsim açısından hem de Ramazan’ın ve bayramın geçmesiyle çiftler, bu aylara daha fazla rağbet göstermeye başladılar.” imar sorunu yaratır. İmtiyazlı yükselişlere plansız çıkmalara kesinlikle yasal çözüm koymalıyız, yoksa bu meclis tarihi bir sorumlulukla görevini yerine getirmemiş olur... ANAP grubunda her şey hazırlanıyor, mecliste kabul edenler, kabul etmeyenler metodu ile getirilerek oylatılıyor. ANAP’lı üyelerce de kabul ediliyor. Sayın Başkan şirket kurar gibi Islah İmar Komisyonu kuruyor.” Aslandoğan, Anakent Belediye Başkanı Melih Gökçek’in o dönem ANAP’tan Keçiören Belediye Başkanı olduğunu anımsatarak, “İlçe belediye başkanlarının hepsi Anakent Belediye Meclisi’nde ilçelerini temsilen bulunur. Olaydan en azından o dönemde bilgisinin bulunması gerekir” diye konuştu. Aslanoğlu, 19841989 döneminde yaptıkları muhalefetin basına yansıdığını, dö neme ilişkin dosyalanmış 137 gazete kupürüyle gösterdi. SHP Grup Sözcüsü olarak dönemin Çankaya Belediye Başkanı Erdoğan Yavuzlar’ı istifaya çağırdığını, İçişleri Bakanlığı’a şikâyet ettiğini kupürlerle kanıtlayan Aslandoğan, Akpınar’ın imara açılması konusunda kendilerinin olumlu oy kullanmasının söz konusu olmadığını vurguladı. Aslandoğan, savunmasında da, imara açma kararının oybirliği ile değil, oyçokluğu ile alındığını belirterek, “İncelemeye konu kararın üzerinden 25 yıl geçtiğini ve zamanaşımına uğradığını, birçok af yasasının yürürlüğe girdiğini” dile getirdi. İhaleyi kim aldı? CHP’li Levent Gök, Demir Kafes’i Meclis gündemine taşıdı. Gök, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, Anakent Belediye Meclisi kararı ile Demir Kafes’in yıkılarak yerine AVM ya da büyük bir otel yapılmasının önünün açıldığını kaydetti. Bu seçeneklerin gerçekleşmesi durumunda Eskişehir yolundaki trafiğin felce uğrayacağını belirten Gök, yapının ihalesine ilişkin olarak da Ankara’nın zarara uğratıldığını bildirdi. Anakent Belediyesi’nin ihaleyi alan şirket lehine değişiklik yaptığını belirten Gök önergesinde, “İhaleyi alan şirkete haksız kazanç sağlanmıştır” ifadelerini kullandı. Gök, Bakan Şahin’den şu soruların yanıtlarını istedi: ¦ Demir Kafes işi ile ilgili olarak kaç ihale açılmıştır? ¦ İhalelere aynı şartname ile mi girilmiştir, kaç şartname düzenlenmiştir? ¦ İhalelere hangi firmalar girmiş ve ne teklifler vermişlerdir? ¦ İhale hangi şartlarla hangi kuruluşa verilmiştir? ¦ İhaleyi alan kuruluşla hangi tarihte sözleşme imzalanmıştır, sözleşme içeriği nedir? ¦ İlan edilen, şartnamede belirtilen ihale bedeli nedir?, İhalenin gerçekleşmesinden sonraki ihale bedelinde bir artış var mıdır, varsa, bedel artışı ne kadardır, yasal dayanağı nedir? ¦ Kafes karşılığı Mamak’ta kentsel dönüşüm kapsamında yapılacak daire sayısı ve özellikleri, dairelerin inşaat birim maliyeti ne kadardır? ¦ Demir Kafes, şartname ve gerçekleşen ihale hükümlerine göre yıkılacak mıdır, yıkılmayacak mıdır, yıkılacaksa enkazı ne olacaktır? ¦ Demir Kafes yerine devasa bir otel ya da alışveriş merkezi mi yapılacaktır, bu konu bir sözleşeme hükmüyle bağlanmış mıdır? ¦ Demir Kafes’in yıkılarak birkaç metre geri çekileceği doğru mudur? ¦ İlk ihale ilanından bu yana yaşanan ertelemelerin gerekçesi nedir? ¦ İhale kesinleştikten sonra inşaat hacmine artışlar getiren kararlar alınarak ihaleyi alan kuruluşa haksız kazanç sağlanması ve ihaleye katılan diğer firmalara karşı haksız rekabet koşulları yaratılmış olması ne kadar etiktir? Levent Gök Kirlilik hangi derede? MERT TAŞÇILAR Sağlık Bakanlığı’nın 26 Temmuz’da yaptığı, “Çamlıdere Barajı’nı besleyen derelerden birinde alüminyum düzeyinde artış tespit edilmiştir” açıklamasının ardından olayla ilgili sorular cevapsız kaldı. Yapılan açıklamada, “derelerden birinde” ifadesiyle kastedilen derenin “hangi dere” olduğu merak konusu. Alüminyum oranın artmasının arkasında, sanayi atıklarının etkili olup olmadığı da bilinmiyor. Kimya Mühendisleri Odası (KMO) Ankara Şube Başkanı İbrahim Akyürek, Cumhuriyet Ankara’ya yaptığı açıklamada, Bayındır Çayı üzerinde bulunan ve barajı kirleten de renin hangisi olduğunun belirtilmesi gerektiğini söyledi. Bilimsel olarak doğru tespitin yapılması için kirlenen derenin hangisi olduğunun bilinmesi gerektiğini aktaran Akyürek, “O tarafta hangi sanayi tesisleri var ? Alüminyum artışını nasıl bir sanayi atığı yapar? Bunları peşinen söylemek güç” dedi. Akyürek, alüminyumun topraktan da çözülerek suya karışabileceğini vurguladı. Akyürek, açıklamasında “Eğer mevcut olan toprağın asidik ortamı düşükse, asidik bir yapı varsa, toprakta, o suda çözülebilir. Yani alüminyum suda çözünüp, o ırmağı besleyen su ile birlikte baraja karışabilir” dedi. KMO Ankara Şube Başkanı, sorunun uygulamada olduğunu belirterek şunları söyledi: “Aslında sorun şu; bunu daha önceden bildikleri halde bizim çalışmamızdan sonra açıklıyor olmaları. Belki biz bu döneme kadar o alüminyumlu suyu içtik ya da bir şekilde kullandık. Esas problem burada. Bu tür durumları kamuoyuna açıklamak için birilerinin illa çalışma mı yapması gerekiyor? Bir diğer sorun da sadece Çamlıdere’de değil, Kurtboğazı da kirli denilmişti. Halk Sağlığı Kurumu açıklamıştı. Zaten Ankara’yı besleyen iki tane baraj var, biri Kurtboğazı diğeri Çamlıdere. Bu konuda daha geniş çaplı diğer meslek gruplarını içine alan bir platformla, ‘Bu konuda neler yapabiliriz’ diye bilim insanları olarak toplanıp bir basın açıklaması yapacağız.” Çiçekçiler sıcaktan şikâyetçi AA Ankara Çiçekçiler Esnaf Odası Başkanı Emin Çimen, aşırı sıcaklar nedeniyle, çiçeklerin yüzde 30’unun açmadan solduğunu söyledi. Çimen, aşırı sıcak havalarda çiçeklere daha iyi bakılması gerektiğini belirtti. “Vazodaki çiçeğin 4 günlük ömrü varsa aşırı sıcaklarda 2 güne iniyor” diyen Çimen, sıcak havalarda çiçeklerin suyunun 2 günde bir taze suyla değiştirilmesi, saplarının 23 santim kesilip gözeneklerin açılması gerektiğini kaydetti. Saksı çiçeklerinin güneş ışığını doğrudan alan bir yerde bırakılmaması gerektiğine dikkati çeken Çimen, güneş ışığına maruz kalan bütün bitkilerin zarar göreceğini söyledi. Emin Çimen, çiçeklerin 2025 derecede, gölgede ve aydınlıkta uzun süre yaşayabileceğini vurguladı. Çiçeğin kalitesine göre dayanma süresinin değiştiğini anlatan Çimen, kazablanka çiçeğinin gül ve karanfile nazaran daha dayanıklı olduğunu ifade etti. Menekşe, kasımpatı, kadife, sardunya, gibi çiçeklerin üretiminin fazla olduğunu, gül, karanfil gibi iç mekân çiçek üreticilerinin ise giderek azaldığını vurgulayan Çimen, “Çünkü üretici ürettiğini satamıyor. Yurtdışından getirip yeni çiçekler üretmek isteriz ancak üretileni satmamız lazım. Üretimde hiçbir sıkıntımız yok, satamama sıkıntımız var” dedi. Sıcaklık artışıyla zaiyatlarının fazlalaştığını dile getiren Çimen, üretim halindeki çiçeklerde yüzde 8090 verim alınacakken, aşırı sıcaklarda çiçeklerin yüzde 30’unun açmadan öldüğünü ifade etti. C M Y B C M Y B